Ana sayfa » Seyahat » Şarkı Söyleyen Kum Tepeleri: Çin’de Efsanelere Konu Olan Gizemli Fenomen Hakkında Bilmeniz Gerekenler
Şarkı Söyleyen Kum Tepeleri: Çin’de Efsanelere Konu Olan Gizemli Fenomen Hakkında Bilmeniz Gerekenler
Çin’in kuzeybatısında bulunan Gansu Eyaleti’nde, zamanın durduğu bir bölge var: Dunhuang. Burası, çölün ortasında yükselen ve rüzgârla dans eden kum tepeleriyle ünlü. İşte Dunhuang'ın şarkı söyleyen kum tepeleri, doğanın belki de en etkileyici konser salonu.
Çin’in uçsuz bucaksız çöllerinde, rüzgârın yalnızca kumları savurmakla kalmayıp aynı zamanda melodiler yarattığı bir yer hayal edin. Dunhuang’ın şarkı söyleyen kum tepeleri, bilim insanlarını ve gezginleri büyüleyen bu tuhaf doğa olayının merkezinde duruyor. Kimi zaman gök gürültüsünü andıran bir uğultu, kimi zaman ise hafif bir müzik gibi kulağa çalınan sesler, bölgeyi adeta bir çöl konser alanına dönüştürüyor. Hem doğanın şaşırtıcı gücünü hem de insanın hayal gücünü besleyen bu tepeler, yüzyıllardır efsanelere konu olmuş gizemli bir fenomeni günümüze taşıyor. Peki ama Dunhuang şehrindeki bu müzikal fenomen neden gerçekleşiyor?
Çin’in kuzeybatısında, Gansu Eyaleti’nin uçsuz bucaksız çölleri arasında büyüleyici bir yer bulunuyor: Dunhuang
Şarkı söyleyen kum tepeleri. Dunhuang şehri yakınlarındaki bu olağanüstü doğa harikası, rüzgâr estiğinde adeta görünmez bir orkestrayı harekete geçiriyor. Kumtag Çölü’ne dağılmış devasa tepeler, rüzgârın etkisiyle bazen uğultu, bazen melodik bir fısıltı çıkarıyor. Bazen ürkütücü bir kükreme duyuluyor, bazen de hafif bir mırıltı. Yüksekliği ortalama olarak 1.715 metreye gelen bu dev kumullar, sadece göğe uzanan kütleler olmamakla beraber binlerce senedir insan hayal gücünü besleyen doğal bir sahne. Üstelik bu çöl beyazdan yeşile, siyahtan kahverengiye kadar değişen tonlarıyla renkli bir tablo sunuyor.
Burası, MÖ 2. yüzyıldan itibaren yaklaşık 1500 yıl boyunca Asya ile Avrupa arasında ticaretin ana damarı olan ünlü İpek Yolu’nun üzerindeydi
Kervanlar, baharatlar ve ipekler bu tepelerin eteklerinden geçerken, yolcuların kulaklarında rüzgârın taşıdığı garip sesler yankılanıyordu. O zamanlar insanlar bu sesleri doğa bilimiyle değil, efsanelerle açıklıyordu. Kimi tüccarlar, kumulların içinden yükselen bu seslerin gömülü hazinelerin şarkısı olduğuna inanıyordu. Böylece kumullar, ticaret yollarını koruyan gizemli bir bekçi gibi hafızalarda yer etti.
Çin folkloru, bu gizemli seslere elbette kendi açıklamasını getirmiş. Rivayete göre, bir zamanlar kumulların bulunduğu yerde kutsal tapınaklarla çevrili görkemli dağlar varmış. Bu tapınaklardan yükselen ilahiler, yakındaki çölde uyuyan Sarı Ejderha Prensi’ni rahatsız etmiş. Öfkeye kapılan ejderha, bölgeyi dev bir kum fırtınasıyla kaplayarak hem tapınakları hem de halkı altına gömmüş. Bugün duyulan o esrarengiz müzik, işte o gömülü tapınaklardan yükselen kadim duaların yankısıymış. Başka bir anlatıya göreyse, kumulların altındaki huzursuz ruhlar, rüzgârla birlikte fısıldayarak dışarıya sesleniyormuş.
Bilimsel açıklamalar ne kadar ikna edici olursa olsun, kumullarla ilgili bu anlatılan efsaneler çölün gizemini canlı tutuyor
Elbette modern bilim, bu fenomenin ardındaki sır perdesini aralamaya çalışmış. Kum tanelerinin boyutu ve şekli burada kilit rol oynuyor. İnce ve orta büyüklükte, pürüzsüz ve yuvarlak taneler, birbirine sürtündüğünde farklı frekanslar üretiyor. Tepelerin dik eğimleri, tanelerin aşağıya kayarken çıkardığı titreşimleri güçlendiriyor. Rüzgârın şiddeti de melodiyi belirliyor: sert estiğinde gürleyen bir uğultu, hafif estiğinde ise adeta melodik bir şarkı. Ayrıca kum taneleri arasındaki minik hava boşlukları, sesin daha da güçlenmesini sağlayarak doğal bir rezonans odası işlevi görüyor. Çölün kurak iklimi de bu akustiği destekliyor; düşük nem, sürtünmeyi artırarak sesi netleştiriyor. Sonuç, insan kulağını büyüleyen doğal bir konser oluyor.
Dunhuang bu fenomenin en ünlü adreslerinden biri olsa da, dünya üzerinde yalnız değil. Çin’in İç Moğolistan, Ningxia ve Sincan bölgelerinde de benzer kumullar bulunuyor. Çin sınırlarının ötesine geçtiğimizde ise Namibya Çölü’nün gürleyen kumları ya da Kaliforniya’daki Mojave Çölü’nün titreşimli tepeleriyle karşılaşıyoruz. Sahra Çölü bile zaman zaman uğuldayan sesleriyle bu gizemli kulübe katılıyor. Ancak Dunhuang’ın farkı, bu doğa olayının tarihle ve mitolojiyle iç içe geçmiş olması. İpek Yolu’nun kültürel mirasıyla birleşen şarkı söyleyen kumullar, yalnızca akustik bir fenomen değil, binlerce yıllık bir hikâyenin sesi diyebiliriz.
Bugün şarkı söyleyen kumullar, Çin’in en popüler turistik noktalarından biri haline gelmiş durumda
Yüz binlerce ziyaretçi her yıl bu olağanüstü sesleri dinlemek, kumların üzerinde yürümek ya da deve sırtında çölü aşmak için Dunhuang şehrine geliyor. Hatta macera severler, planör turlarıyla tepelerin üzerinden süzülerek manzarayı gökyüzünden izliyor. Ancak bu yoğun ilgi beraberinde bazı riskler getiriyor. Erozyon ve yaya trafiğinin etkilerini azaltmak için bölge korunuyor. Çöl rüzgârlarının her gece kumları yeniden şekillendirerek ayak izlerini silmesi ise doğanın kendi koruma mekanizması gibi işliyor.