Bugün Cumhuriyetimizin kuruluşunun 92. yıldönümü. Yani en büyük bayramımız. Aslında zaman zaman unutsak da hepimiz tarihimizi, bugünlere nasıl geldiğimizi, neler yaşayıp, ne badireler atlattığımızı çok iyi biliyoruz. Ama bu topraklardaki geçmişimize kısacık bir göz atıp Cumhuriyetin nasıl kazanıldığını yine de bir hatırlatalım istedik. “Bayramımız Kutlu Olsun” o zaman…
1. Gün doğmadan başladı filizkıran fırtınası
Evler Yemen türküsü
Sokaklar seferberlik
Öyle bir gariplik ki
Öyle bir tedirginlik
Yaz başında güz sonrası
1299 yılında Anadolu’nun küçük bir kasabası olan Söğüt yakınlarında kurulan Osmanlı Devleti altı yüz yıldan fazla hakimiyet sürmüş güçlü bir devletti. 1453 yılında İstanbul’un fethiyle kuruluşunu tamamlayan Osmanlı, Muhteşem Süleyman’ın ve daha sonra da 1579 yılında ünlü Vezir-i Azam Sokullu Mehmet Paşa’nın ölümlerine kadar en şanlı dönemini, yani Yükseliş dönemini yaşamış, üç kıtaya nam salmıştı.
2. Ayvalar çiçekteydi
Güller daha tomurcuk
Açıl demişti güneş
Açılmıştı kıraçta kış elmaları
Gelişme ve Yükseliş dönemlerinden sonra, şanlı zaferlerin ve fetihlerin bitmesiyle önce Durakalma Devri; saltanat kavgaları ve iç çekişmelerle geçen bu dönemden sonra da Gerileme Devri başlamıştı.
3. Çözül demişti güneş
Çözülmüştü yılanlar karanlık odalarında
Dallarda yuvalar tüy kokuyordu
Düğünçiçekleri şenlikli
On dokuzuncu yüz yılla başlayan gerileme devrinde, girdiği savaşlardan ve imzalanan anlaşmalardan sürekli kayıpla çıkan Osmanlı Devleti ne yazık ki sonunda parçalanma dönemine girmiş,19.yüzyılın ikinci yarısından itibaren de Avrupa’nın “Hasta Adamı”olarak görülmeye başlanmıştı. (Deyim 12 Mayıs 1860 tarihinde The New York Times tarafından yazılır ve kullanılmaya başlanır.)
4. Gün doğmadan başladı filizkıran fırtınası
Ne dal kaldı, ne tomurcuk
Yerden yere çaldı otları, ağaçları
İnsan yüzlü bir korkuluk
19.Yüzyıl Dünya tarihi açısından olduğu kadar, Osmanlı Devleti açısından da birçok değişimin yaşandığı bir yüzyıldır. Bu yüzyılda Osmanlıda mutlakıyet yönetiminden meşrutiyete geçilmiş ve padişahın yanında İttihat ve Terakki Fırkası da yönetimde söz sahibi olmaya başlamıştı. Milliyetçilik akımının etkisiyle ayaklanan milletlerle uğraşan Osmanlı yöneticileri, bir yandan da Avrupalı devletlerin içişlerine karışmalarını engellemeye çalışıyorlardı.
5. Üşüdüm dünyalarca
Baskın yemiş bir kent gibi üşüdüm
20.Yüzyılın başında Osmanlı Devletinde kötü gidişi durdurmak, birlik ve bütünlüğü sağlamak için türlü kurtuluş çarelerine başvurulsa da bunlardan istenen sonuç elde edilememiş ve ne yazık ki yıkılış kaçınılmaz olmuştu.
6. Sergen etti filizleri sapsarı bir karanlık
Bahardan kışa düştüm
Yüzyılın başında kaybedilen Trablusgarp ve Balkan savaşları, ardından patlayan 1. Dünya Savaşı, Osmanlının toparlanma çabalarının hüsranla bitmesine neden olmuştu. 1914’te başlayıp dört yıl süren I. Dünya Savaşı sonunda Almanya, Avusturya – Macaristan, Bulgaristan ve Osmanlı Devletinin de içinde yer aldığı İttifak Devletleri yenilmiş, yenen ve yenilen bütün devletler savaştan çok zarar görmüştü.
7. Acılı günler gördüm
Sığdıramam bir tek günü bir koca yıla
Milyonlarca insanın öldüğü, şehirlerin yakılıp yıkıldığı bu savaştan sonra, yenenlerle yenilenler arasında önce ateşkes, sonra da barış antlaşmaları yapılmış, İmparatorluklar yıkılarak, yerine yeni devletler kurulmuştu.
8. Geceler geçirdim yoz kentlerin bulvarlarında
Nice baharları kışlara gömdüm
Uzak düştüm yelinden yelesinden acılı yurdun
1.Dünya Savaşından yenik çıkan Osmanlı İmparatorluğunun, İtilaf Devletlerince işgali sonucunda Misak-ı Millî sınırları içinde, ülke bütünlüğünü korumak için çok cepheli siyasi ve askeri bir milli mücadele yani Kurtuluş Savaşı başlatılmıştı.
9. Uzak düştüm umudundan mutundan
Yomundan uzak düştüm
Bunaltının böylesini görmedim
19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal’in Samsuna ayak basmasıyla başlayan ve 11 Ekim 1922’de imzalanan Mudanya Mütarekesi ile fiilen, 24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Antlaşması ile de resmen sona eren Kurtuluş mücadelesi ile Cumhuriyetin de temelleri atılmıştı.
10. Severim fırtınanın her türlüsünü
Ormanlar uğultulu, sular dalgalı
13 Ekim 1923’te Ankara’nın başkent ilan edilmesinden sonra Atatürk, “egemenliğin ulusa dayandığı” bir sistem olan cumhuriyet yönetiminin ilanı için hazırlıklar yapmaya başlamıştı, 29 Ekim günü Atatürk milletvekilleri ile de görüştükten sonra, taslağı hazırlanan “Cumhuriyet” önergesini Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne vermiş, Meclisin de önergeyi kabul etmesiyle Türkiye Devletinin yeni yönetim biçimi Cumhuriyet, yeni ismi de “Türkiye Cumhuriyeti Devleti” olarak belirlenmişti.
11. Severim filizkıran fırtınasını
Kırıp kanatmıyorsa sevincin türküsünü
Bir millet, bir devlet küllerinden yeniden doğuyordu. Artık yeniden ayağa kalkma zamanıydı. Atatürk’ün önderliğinde el ele, gönül gönüle veren Türk Halkı yeni Cumhuriyete şekil veriliyordu.
12. Nerde benim baharım
Dalım yaprağım nerde
Gece çökmüş üstüne kerpiçsel yalnızlığın
Cumhuriyetçilik, milliyetçilik, halkçılık, laiklik, devletçilik, inkılapçılık olmak üzere; Türkiye’nin çağdaşlaşma yönünü belirleyen, Atatürk Devrimlerine temel teşkil eden ve Türk milliyetçiliğini esas alan bu ilkeler. Türkiye’yi çağdaş uygarlık düzeyine ulaştırabilecek, bilimsel düşünceyi esas alan aklın ve mantığın çizdiği yollardı.
13. Sanki kaplan pençesinde bir manda böğürtüsü
Ne kuş kalmış ne çiçek
Ne kırmızı ne yeşil
Sapsarı karanlıkta yerler bahar ölüsü (Hasan Hüseyin Korkmazgil 1978)
Artık laik ve demokratik bir ulus devlet olan Türkiye Cumhuriyetinde, toplumsal, kültürel, yasal ve iktisadi bir dizi düzenlemeye gerek vardı. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı olan Mustafa Kemal Atatürk tarafından öncülük edilen, TBMM’nin açılmasından sonra 1922’de saltanatın kaldırılması ile 1937’de laikliğin anayasaya girmesine kadar devam eden ve sonucunda teokratik ve çok uluslu Osmanlı Devleti’nin laik, demokratik ulus devlet Türkiye Cumhuriyetine dönüşmesiyle sonuçlanan devrimleri hayata geçirmeye gelmişti sıra.
14. Biz ekimlerde çiçek açmayı severiz, Manisa’da lale olmayı
Turkuaz denizlerde oynaşan balıklar olmayı Marmaris’te
Toplanıp mürdüm eriği tadında çoluk çocuk
Ateşler yakalım İzmir’de, tükenmesin büyümüz
Atatürk’e göre bu devrimlerin amacı; Türk Milletinin son asırlarda geri kalmasına neden olan bütün kurumları kaldırarak yerine milletin karakterine, şartlara ve çağın gereklerine uygun ve ilerlemeyi sağlayacak yeni kurumlar kurmak ve Türkiye’yi çağdaş medeniyetler seviyesine çıkartmaktı.
15. İmbat kokalım, meltem eselim erguvanlı sokaklarda
Söndürelim şu düşmanlığı, kindarlığı ateşlere verelim
Aydın’da efelenelim, Çeşme’de denizlere akalım
Cumhuriyet engin derya, yüce mi yüce sevda
Cumhuriyet yedi iklim barış, cumhuriyet kutsanmış aşk…
İlk iş olarak Tevhid-i Tedrisat yani öğretimin birleştirilmesi ile başlayan devrimler, harf devrimi, kılık kıyafet devrimi, soyadı kanunu, Kadınlara siyasi hakların verilmesi, medeni kanunun çıkarılması… gibi sosyal, siyasi, ekonomik, kültürel ve anayasal alanda yapılan bir dizi düzenlemeyle devam etmişti.
16. Bir kaşık aşımız, bir dilim ekmeğimiz cümleye açık
Cumhuriyet büyük kardeşlik, büyük aşk
Cumhuriyet gür akan şiir, gümbür gümbür akan ırmak
Cumhuriyet yedi iklim barış, cumhuriyet kutsanmış aşk… (Barış Erdoğan)
İşte bu zor koşullarda kurulan Cumhuriyet; doksan iki yıllık bu süreçte pek çok isyana, ayaklanmaya, darbeye maruz kalmasına karşın demokrasi anlamında hala emeklemeye devam etmekte; siyasi, sosyal ve ekonomik bir kavgadan sağ salim çıkabilme savaşı vermekte. Umudumuz ve dileğimiz Cumhuriyetin; kardeş kavgasının olmadığı, halkının mutlu ve barış içinde yaşayacağı nice yaşlara ulaşması. Öyleyse BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN…