Korku filmlerine özel bir ilginiz varsa, büyük ihtimalle 1982 yapımı The Entity filmini izlemiş olabilirsiniz. Bu film, gelmiş geçmiş en ürpertici korku filmlerinden biri olarak anılıyor. Gerçek bir yaşam öyküsüne dayanan bu korku filminin baş kahramanı Doris Bither’in, 1970’li yıllarda başından geçen ve okuyanların uykularını kaçıran o paranormal olaylardan biraz bahsetmek istedik.
Doris, başından geçen korkunç, paranormal olayları yaşadığında 30’lu yaşlarında, bekar ve yalnız bir anneydi. Yaşadığı bir dizi kötü ilişki ona zarar vermişti ve sonunda kendini alkole verdi
Doris’in dört farklı babaya sahip, 10, 13, 16 yaşlarında üç oğlu ve 6 yaşında bir kızı vardı. Ve bir gün Doris, tesadüfen bir kitabevinde, bir adamın sözlerine kulak misafiri oldu. Adam, biriyle paranormal oluşumlar hakkında konuşuyordu, Doris adamı evine davet etti. Çünkü kendi evinin de lanetli olduğunu düşünüyordu.
Doris, evini araştırmaya gelen Dr. Barry Taff ve Kerry Gaynor’a, 3 farklı oluşum tarafından cinsel saldırıya uğradığını söyledi. İddiasına göre, bunlardan en küçüğü Doris’i tutarken, en büyüğü de kendisine tecavüz ediyordu
Annesinin odanın içinde oradan oraya fırlatıldığını gören, Doris’in en büyük oğlu, bir gün müdahale etmeye çalışmış ve o da odanın öbür köşesine doğru fırlatılmış, bu yüzden de kolu kırılmıştı.
Böylece, Dr. Taff ve Gaynor ilk defa bir hayaletin tecavüzü vakasıyla karşı karşıya kaldılar. Doris’in komşuları da evin içinde dolaşan oluşumların hareketlerini görmüş ve onaylamıştı
Olayı yerinde incelemek isteyen araştırmacılar, oluşumları tespit etmek için ekibi toplayıp ekipmanlarını kurdular. Raporlarına göre, Doris bu oluşumları davet etmeyi biliyordu. Onlara bağırarak, dualar ederek çağırabiliyordu.
Ve gözlem sırasında, aniden odanın içinde ışıklar belirdi.
Doris’in mağduriyeti devam ederken yeşil bir sis girdabı köşeden belirdi ve giderek büyüyerek bir adam silüetine büründü. Tüm ekipmana rağmen araştırmacılar sadece, Doris yatağında otururken tepesinde beliren kemer şeklindeki ışığın görüntüsünü yakalayabildiler
Araştırmacılar tüm aileyle yaptıkları görüşmeler sonucunda, enteresan bir sonuca daha vardılar; bu oluşumlar belirli müziklerde saldırıya daha çok eğilim gösteriyorlardı. Mesela Black Sabbath şarkılarında.
Aile üyelerinden biri duygusal sorunlar yaşadığında, oluşumlar daha güçlü bir şekilde ortaya çıkıyordu. Yine de en çok, Doris evde olduğu zamanlar geliyorlardı
Doris’in iddiasına göre, evden taşınmalarına rağmen oluşumlar onu ve ailesini gittiği her yerde takip etmeye devam etti. Dahası, Doris bu oluşumlardan hamile kaldığını bile düşünüyordu. Medikal testlerde ise dış gebelik yaşadığı ortaya çıkıyordu.
80’li yıllardan sonra Doris kayıplara karıştı. 2009 yılında oğlunun verdiği röportajda ise, bir karaciğer hastalığı sonucu 1995 yılında yaşamını yitirdiği ortaya çıktı.
Kaynak; 1