Çoğunlukla umumi tuvalet afişlerinden, sokaklardaki ve apartman önlerindeki genel uyarı tabelalarından anladığımız kadarıyla bazı kelimeler toplumca ısrarla öğrenilmemeye devam ediyor.
İlkokuldan beri mütemadiyen ebemize küfreden kelimelerle sonradan barışsak da kimi insanlar için bu ateşkes söz konusu değil demek ki hala bir çift eşofmana “aşortmen” denmeye devam ediliyor.
İşte milletten çekmediği kalmayan o talihsiz kelimeler…
Eşortman, aşortmen, aşofmen
Öncelikle doğru yazımıyla başlayalım; “eşofman.” TDK’dan baktık, tescilledik, yalanımız yok. İlkokulda o eşofmanı ilk ‘laylon’ poşete (ay yok naylon sanki bunun doğrusu) koyduğunuz gün sattınız ruhunuzu şeytana siz çocuklar. Öğrenelim, öğretelim. Eşofman.
Puaça, poğça
Hemen düzeltiyoruz; “poğaça”. Seyyar satıcı afişi görme talihsizliğinde bulunduysanız dikkat etmişsinizdir; bin bir çeşit poğaça yazılış türü vardır. Doğrusunu düşünmeden homini gırtlak gibi poğaçaya abanıyorsunuz, sonra ağlıyor TDK arkanızdan. Bundan sonra n’apıyoruz? Her gördüğümüz seyyar satıcıyla en az 5 dakika olumsuz sonuç garantili muhabbetlere giriyoruz. Gerekirse Murat Abi Fotokopi’den doğrusunun çıktısını almayı teklif ediyoruz. Okeeey? (bakın bu bir kasti yanlış mesela)
Bisküvüt, püsküüt, bisküvit, püskevit
Devlet Bahçeli kalpten konuşmasında öyle duygulu püskevit dedi ki, aldığımız duyumlara göre TDK kapısına kadar gidip orijinali “bisküvi” olan bu sözcüğü püskevit olarak değiştirdi. Değiştirmedi tabii. Söylenişi on çeşit farklılık gösterse de bu sözcüğün doğru yazılışı “bisküvi”, doğru okunuşu da ne tesadüftür ki yine, bisküvidir. Afiyet olsun.
Halüsülasyon, halüsünasyon, halisülasyon
Doğrusu, “halüsinasyon”. Sulandırılmış halüsinasyon görmek isteyenler için halüsülasyon olarak kullanılması pek tabii normal olabilir. Ama zaten normal zamanda gördüğünü iddia edenlerin çoğunun halüsinasyon görmediğini de düşünürsek kelimenin yazılış biçiminde sorunlar yaşanması da gayet normal sanırsak.
Tabiki, tabi ki, tabiyki
Doğrusu, “tabii ki.” Doğuştan iki sesli harfin yan yana bulunduğu kelimelere bir tepkisi olan toplumumuz doğal olarak tabii ki ibaresine de yüksek direnç geliştirmiş durumda. Ama merak etmeyin, iyi bir haberimiz var. Araştırmalara göre iki sesli harfi art arda yazmak insanı gebertmiyormuş. Gönül rahatlığıyla kullanabilirsiniz.
Pattez, pattiz, patatez, patitis
Son zamanlarda fast food restoranlarına alternatif isim bulmakta güçlük çeken firmalar soluğu patates kelimesinin yanlış kullanım denizlerinde aldı. Sonra oldu o mekan isimleri Patato, Potato, Patatos… Patatesin kilosu da 5 TL’ye çıktı bu arada. Ver elini Hümeyra hadi TDK’ya gidelim, çok zor olmamalı hani, bir patatese bakıp geliriz…
Oparlör, apörlö
Doğrusu, bir zahmet “hoparlör”. Çoğu zaman satıcısının dahi kapısına “apörlö bulunur” şeklinde ibare yazmasına karşılık bu tür ürünlerin yanında kullanım kılavuzuyla beraber telaffuz kılavuzunun da getirilmesi için çalışmalara başladık.
Pantalon, pantelon, pantul
“Pantulları çektim” gibi bir ibarenin sözlüğümüze kazandırılmasının gönülden destekçisi olsak da, bu kelimenin doğru yazılışı “pantolon” şeklinde sevgili okur. Bazen hayal kırıklığıyla yaşamayı öğrenebilmeli insan.
Debraj, deprej
Doğrusu, “debriyaj”. Şu iki harften kaçacağınız yerde başka şeylerle uğraşsaydınız dünyaları kurtarmıştınız. Tamam kurtaramamıştınız belki ama olsun ne çıkar?
Eksoz, egzost, ekzoz
Sanayi sitesinin bitmez çilesi, esnafın … Sanırız oto tamir bu kelimeden çektiği kadar hiçbir şeyden çekmedi. Adeta dil bilimin kanayan yarası olan bu sözcüğün doğru kullanım şekli “egzoz”. Gel de dilin varıyorsa söyle, varıyor mu?
Tualet, tulevet, tovalet
“Tuvalet”. Yanında bedava olarak WC ibaresinin de yanlış kullanımlarıyla beraber gelen bu sözcük, amiyane tabirle altınıza yapmak üzereyken ve “dil bilgisi my ass” gibi saçma sapan bir durumdayken umurunuzda olmayacaktır tabii ki. Ama yine de yanlışı düzeltip ukala olmanın kimseye zarar verdiği görülmemiş.
Maşşallah, maaşallah
En çok Adnan Oktar’ın ağzından kediciklerine söylediği bir sözcük olarak yer etse de artık aklımızda, maşallahın kaynağı başka. Bir kamyon gidiyor önünüzde, arkasına takmış süslü yazıyı. Ama yanlış. Hemen ne yapıyoruz? Solluyoruz aracı, öttürüyoruz kornamızı “Ağbiii yanlış yazmışsın” diye bağırıyoruz. Oldu mu? Hiç olur mu?
Şarz, şarc
“İnce uçlu Nokia ŞARZI olan var mı?” cümlesindeki zavallı şarzı tanıdınız mı? Eh, onunla tekrar tanışmanın zamanı geldi. “Şarj”a merhaba deyin. Doğru kullanımlı, TDK’dan onaylı, şarj.
Gardolap, gar dolap, gardrop
Doğrusu, “gardırop”. Gar dolap deyince de sanırsınız ki gar büyüklüğünde dolabı var adamın… Yok anam yok, yanlış kullanımdır o.
Bilmukavele, bilmukavva
“Bilmukabele” efendim. Bir nevi size iyi günler diyen kişiye eyvallah hacı demek yerine “Bilmukabele efendim, aman efendim canım efendim” tonuyla cevap vermek istediğinizde kullanmak isteyebileceğiniz bir sözcük. Kısacası dil bilgisiyle patron tavlama yöntemi. Daha metal grup tişörtünü sırtından yeni çıkarmış bir stajyer patrona bilmukabele derse ne olur biliyor musunuz? Orada terfi olur, orada samanlıklar seyran olur.
Alayına muamele gören herkezzz
Milletçe sonu “s” ile biten kelimelerle sorunumuz var. Dönün bakın patatez, domatez, vb… Çarliston biber merkez kafasına göre herkes. Net olsun.
Uhde, ukde…
“İçimde uhde kaldı.” gibi hatalara gark olmuş bu cümlede içte kalanın uhde olmadığını adımız gibi bilmeliyiz. Olsa olsa kedidir kedi, veya uktedir, “ukte”.
‘Yanlızlar’
Yanlış kullanımdan nasibini en çok alan bir diğer sözcük tabii ki doğru kullanımıyla birlikte “yalnız”. O dil nasıl bir dil de sürçüyor bu kadar anlamadık ki arkadaş? İbrahim Tatlıses’ten feyz alın, “yalnızım yalnız”.
Ve yalnışlar…
Bir üst maddeyi referans alabilirsiniz.
Ve direkler…
Direk dediğimiz kale direği, direk dediğimiz sokak direği, direk dediğimiz elektrik direği. Direkt dediğimiz de başka bir şey. bkz: Okuldan direkt eve geçeceğim.