Tarih, ejderhalardan şeytan köpeklere, perilerden vampirlere kadar İngiltere’ye musallat olan gizemli yaratıkların doğaüstü hikayeleriyle doludur. Keltler, Anglo – Saksonlar, Vikingler ve Normanlar gibi göçmen dalgaları bu bölgede sayısız hikayenin anlatılmasına neden oldu. Tarihçiler bu anlatıların hepsini bir araya getirmek için uzun bir süre çalıştı. Hikayeler toplandıktan sonra setler halinde yayınlandı. Fakat yakın zamana kadar bu hikayeler kütüphanelerin kilitli dolaplarındaydı. Gelin gün yüzüne çıkan ve tarihte en çok anlatılan 9 hikayeyi birlikte inceleyelim.
1. Ursilla – Orkney / Stronsay
Güçlü ve iradeli bir kız olan Ursilla, yerel soylu erkeklerin hiçbiriyle evlenmiyordu. Babasının mülkünü miras aldığında, her zaman istediği adamla evlendi. Evlendiği adam yoksuldu ve çocuğu olmuyordu. Bir süre sonra bu adamın “yetersiz” bir koca olduğu ortaya çıktı. Ursilla tutkulu bir kadındı. Fakat evliliği iyi gitmiyordu. Uzun bir süre mutlu bir evliliği varmış gibi numara yaptı. Üzgün ve kederli Ursilla, bir gün deniz kıyısına indi ve göz yaşlarının denize karışmasına izin verdi. Hemen ardından denizden fok benzeri bir canlı çıktı ve Ursilla’ya kendisinden ne istediğini sordu:
- Kötü bir evlilik yaptım ve yatağım çok soğuk, sevgisiz bir yer. Etrafımda güçlü kollar hissetmek istiyorum. Sevilmek ve sevişmek istiyorum.
- Pekala, sana geleceğim ve ihtiyaçlarını karşılayacağım, ama ben ancak her yedinci akışta (gelgit) bir insan formu alabilirim. O zaman benimle burada buluş.
Bu konuşmanın ardından adam dalgaların arasına girdi. Sonraki yedinci akışta Ursilla kıyıya koştu. Adam adam ayağa kalktı, derisini döktü ve kucaklaştılar. Ursilla’nın tüm ihtiyaçları ve arzuları o gece cevaplandı ve ayrılma zamanı geldiğinde, bir sonraki yedinci akışta ona geri döneceğine söz verdi.
O günden sonra Ursilla çok daha mutlu ve huzurluydu. Hizmetçileri de özellikle göbek çevresinden kilo aldığını fark etti. Zaman geçtikçe Ursilla’nın hamile olduğu ortaya çıktı. Ursilla hamileydi ve çok sayıda çocuğu oldu. Fakat bu çocuklar ayak parmakları arasında tuhaf bir ağ ile dünyaya geldi. Ebeler Ursilla’nın sırrını saklamak için çocuk doğduktan sonra ağı keserdi. Bugün hikayenin anlatıldığı bölgede ayak ve el derisinde anomali olan bütün çocukların Ursilla’nın soyundan geldiği düşünülüyor.
2. Cadı tavşan
Avcılar, hayal kırıklığıyla geçen koca bir günün ardından ormanlık alanda Nanny isimli bir kadına rastladılar. Kadın avcılara, “Size avlayabileceğiniz tavşanı nerede bulabileceğini söyleyebilirim” dedi ve ekledi: Ancak tavşanla siyah köpeğin yan yana gelmesine dikkat edin. Gerçekten de Nanny’nin gösterdiği çitin altında kocaman bir tavşan yatıyordu. Bu sırada avcıların siyah köpeği, insanların elinden kaçarak tavşanın bacağını ısırdı. O an kadın hızla kulübesine doğru kaçmaya başladı.
Avcılar kulübeye girdiğinde kadının bacağındaki yarayla kıvrandığını gördüler. O an Nanny’nin cadı olduğu anlaşıldı. Kadın ağlamaya ve merhamet dilemeye başladı. Kötü yola bulaşmayacağına ve bir daha şeytanla iş birliği yapmayacağına dair söz verdi. Hatta her pazar günü kiliseye gideceğini belirtti. Yine de kadın kırbaç cezası almaktan kurtulamadı. Bu hikaye Avrupa’da cadı avlarının yapıldığı bir dönemde anlatılıyordu. Dolayısıyla bu doğaüstü hikayenin, kadınları korkutmak için yazıldığı düşünülmektedir.
3. Black Shuck – Kara Köpek
Suffolk Sahili’nin doğaüstü hikayeler ve mitlerle dolu olduğu biliniyor.Özellikle de Black Shuck adındaki hayalet bir köpeğin tüyler ürpertici hikayesi hala anlatılıyor! Canavarın Doğu Anglia’nın kıyı şeridinde ve kırsalında dolaştığı söyleniyor. Canavarın adı muhtemelen şeytan anlamına gelen eski İngilizce ‘succa’ kelimesinden türetilmiş. Yüzyıllar boyunca Suffolk sakinleri, kötü niyetli ve alevli gözlere sahip büyük siyah bir köpeğin hikayelerini anlattılar. Raporlara göre, canavarın boyu, sadece büyük bir köpek kadar. Bazen Black Shuck’un başsız göründüğü ve diğer zamanlarda bir sis üzerinde yürüdüğü ifade edilmiş.
Folklora göre canavar, Doğu Anglia’nın özellikle kıyı şeridine, mezarlıklara, yan yollara, kavşaklara, su kütlelerine ve karanlık ormanlarına musallat oluyor. 1960 yılında bir görgü tanığı, boğucu bir yaz gecesinde bisiklet sürerken arkasında nefes nefese kalmış bir varlığın sesini duyduğunu anlatıyor. İfadesine göre, geriye baktığında kendisine yaklaşan iki kırmızı ışık görmüş. Ardından pedalı hızla çevirmeye başlamış, canavarın sıcak nefesini teninde hissetmiş. Fakat canavar, bisikletin önünden hızla sola dönerek gözden kaybolmuş! Şoka giren bisikletli kişi, en yakın bara girerek hikayesini anlatmış ve bölgede yaşayan kişiler “herkes gece karanlığında oraya gidilmemesi gerektiğini bilir” şeklinde cevap vermiş.
4. Knucker Hole Ejderhası – Sussex
Hikayeye göre, Sussex – Lyminster yakınlarındaki bir su birikintisinde yaşayan, insanlar ve hayvanlarla karnını doyuran bir ejderha vardır. Bu doğaüstü canavar Knucker olarak bilinir ve yaşadığı yer Knucker Hole olarak adlandırılır. Knucker adı, su canavarı anlamına gelen Anglo Sakson kökenli nicor kelimesinden gelmektedir. Bu ejderhayla başa çıkacak cesur ve güçlü biri vardır: Jim Puttock. Puttock zehirli bir turta yaparak ejderhayı öldürmeyi planlıyordur. Muazzam bir turta yaparak, bu yiyeceği ejderhaya sunar. Ejderha turtayı yedikten sonra kendisini kötü hisseder. Bu sırada Puttock, ejderhanın kafasına bir baltayla vurur ve onu öldürür. Puttock zaferini kutlamak için bir bara gider. Ne yazık ki ellerini yıkamayı unuttur ve zehirli elleriyle ağzını silerek yanlışlıkla kendini de öldürür.
5. Şeytan Köpek – Devon
Bu doğaüstü hikayenin baş kahramanı Dando isimli bir papaz. Her pazar olduğu gibi yine bir pazar günü arkadaşlarıyla birlikte avlanmaya çıkan papaz son derece mutludur. Dando ve arkadaşları avlandıkları sırada mutlaka şarap içerler. Ancak o gün şarapları erken biter. Yerel halk avlandıkları araziye “dünya” olarak adlandırır. Bu sırada Dando küçük bir şaka yapmak ister: “Dünya’da bulamazsan cehenneme git.” O anda esmer bir yabancı belirir ve Dando’ya matarasındaki içkiden uzatır. İçkinin tadını çok beğenen Dando, “Bu harika şeyi tanrılar mı içiyor?” diye sorar. “Şeytanlar yapar” der yabancı. Dando içkinin kaynağını öğrenmek için yabancının üzerine doğru koşar. O an “şeytan” onu büyük siyah atına bindirir ve dört nala uzaklaştır. Atın topuklarından ateşli kıvılcımlar fışkırır ve şeytan görünümlü köpekler onları takip eder. O günden sonra Dando bir daha görülmez. Ancak halk, köpekleri görmeye ve seslerini duymaya devam eder.
6. Galler Perileri – Tylwyth Teg
Hikayeye göre, Galler perileri mağaralarda ve dağlarda yaşıyordu. Ay ışığının aydınlattığı gecelerde dans ederken görülürlerdi. Asla konuşmazlar ve yalnızca işaretlerle iletişim kurarlardı. Küçük periler genelde arkadaş canlısıydı. Ancak daha büyük olanlar yaramaz ve sahtekardı. Büyük periler, küçük çocukları sık sık dağlara kaçırır, onların yerlerine çirkin şekil değiştirmiş insanlar bırakırlardı. Çalınan bebeklerin yüzleri ilk başta aynıydı. Ancak sonra yüzleri çirkinleşir, cildi buruşur ve huysuz bir karaktere bürünürlerdi. Kaçırılan çocukların ismi bazen Eilian oluyordu bazen John… İsimler değişse de bu doğaüstü hikaye asırlardır anlatılmaya devam ediyor.
7. Vampirler
Günümüze ulaşan bir Anglo – Sakson vakayinamesine göre, yakın zamanda ölen iki köylü sırtlarında tabutlarıyla köyün ana caddesinde dolaşırken görülmüştü. Bu hayaletler yaşayanların kapılarına vurur, onlara isimleriyle seslenirlerdi. Adları anılanlar kısa sürede hastalanır ve ölürlerdi. Köylüler ne olup bittiğini anlamak için iki hortlağın mezarlarını açtılar. Karşılaştıkları manzara oldukça korkutucuydu. Cesetler çürümemişti ve yüzlerinde taze kan lekeleri vardı. Bunun üzerine köylüler, cesetlerin kafalarını kesip bacaklarının arasına koydular. Öldüklerinden emin olmak için bir de kalplerini çıkarıp yaktılar. Bunun üzerine köyün üzerinden iki kara kuş uçtu ve hasta olan insanlar iyileşti.
8. Deniz kızı – İskoçya / Galloway
Denizde şarkı söyleyen, altın sarısı saçlarını tarayan ve denizcileri kendisine aşık eden deniz kızlarının masallarına aşinayız. Ancak İskoçya’da anlatılan hikaye biraz daha ilgi çekici. Gollaway’in deniz kızı küçük bir su yolunda yaşıyordu. Her akşam koltuk şeklindeki bir kayaya çıkıyor ve ondan yardım isteyen insanlara tıbbi tavsiyelerde bulunuyordu. Fakat içlerinden son derece dindar olan bir kadın, bu durumun şeytanın işi olduğunu düşündü. Kendini ve diğer insanları korumak için eline bir İncil aldı ve kızın kayadan koltuğunu gölete itti. Ertesi akşam deniz kızı göründüğünde, bundan sonra boş beşiğine bakacaksın diye seslendi. Sabah olduğunda dindar kadının bebeği beşiğinde ölü bulundu. Yerel halk misilleme olarak göleti taş ve toprakla doldurdu ve deniz kızı bir daha hiç görülmedi.
9. Kelpie ve Çocuklar
Bir pazar günü Lochaber yakınlarında dolaşan bir grup çocuk, çok büyük ve arkadaş canlısı bir at gördüler. Atın sırtında hepsine yetecek kadar yer vardı. Bu yüzden hemen sırtına çıktılar. Ancak at dört nala koşmaya başladı. Bu durumdan korkan çocuklar yere atlamak istediler. Ancak hepsi sıkışıp kalmıştı. Bu çocuklardan sadece cebinde İncil olan hayatta kalabilmişti. Hayatta kalan çocuk atın üstünden iner inmez, atı suya doğru koşarken görmüştü. Ölen çocukların hiçbiri bir daha görülmedi. Ancak ertesi gün göletin yüzeyinde karaciğer ve bağırsak parçaları bulunmuştu. Bu hikayedeki atın İskoçya’nın tatlı sularında yaşayan Kelpie olduğu belirtiliyor. Kelpie, şekil değiştiren ve genellikle at ya da insan formuna bürünen efsanevi bir canavardır. İskoçya’da bulunan hemen her tatlı su kaynağının kelpie hikayesi vardır. Bu doğaüstü yaratığın şeytan ile ilişkisinin olduğu düşünülür.