Rakı masasındaki mezeleri, sohbetleri olduk olası sevmişizdir. Hem hangi alkol için bu kadar masa donatmaya, geceyi bu kadar özel kılmaya gerek var ki? Yok sadece rakı… Bunun da en keyifli yeri şarkılarıyla, sıcak samimi ortamıyla, anıların gömüldüğü duvarlarıyla tabii ki meyhaneler…
İşte İstanbul meyhanesi denilince akla gelenlerden bazıları.
Suna’nın Yeri
Böyle bir manzara karşısında rakı içmenin tarifi yok. Kandilli İskelesi’nin hemen yanında. Bu da boğaz, miss gibi deniz kokusu, masmavi bir deniz demek oluyor.
Boğaz kenarında olmasına rağmen diğer mekanların aksine çok şık değil. Dışarı denizin kenarına atılmış masa ve sandalyeler var o kadar. Buraya arkadaşlarınız ile muhabbet, iyi manzaralı bir yerde rakı içmek için gidecekseniz olur ama lezzet arıyorum falan derseniz olmaz. Tok gitmenizde fayda var. Ama bana manzara ve rakı gitmez yanında bir şeyler olmalı derseniz; fava, patlıcan ezme, kalamar, mezgit tava önerimizdir.
Rakıyı ilginç bardaklarda servis ediyorlar, şişe de açmıyorlar. Ne halt etmeye çalıştıklarını hala anlamış değiliz.
Refik
Asmalımescit’in hatırı sayılır meyhanelerinden biridir Refik. Çalışanlarını ayrı, mekanı ayrı, yemeklerini ayrı severiz. Genelde sanat ve medya çevresinden müdavimler ağırlayan Refik, rakı yanındaki muhabbetin hakkını yemekleriyle mezeleriyle fazlasıyla veriyor. Fiyatları da Asmalımescit’teki diğer mekanlara göre uygun ama sadece Asmalımescit’tekilere göre.
Lakerdası, güveçteki karidesi, yaprak ciğeri, kuzu sarması, taraması ve köpoğlunu şiddetle tavsiye ederiz.
İki katlı mekanda hafta içi yer bulmak kolay, ama hafta sonu için kendinizi garantiye alın ve rezervasyon yaptırın. Mekanın duvarları çerçevelerle dolu; Refik hakkında çıkan haberler, köşe yazıları, fotoğraflar, oraya gelen ünlüler… Tam bir klasik!
Madam Despina
1946’da Madam Despina’nın kurduğu Despina, İstanbul’da ilk akla gelen meyhanelerden. Kurtuluş son durağa gelmeden sağdaki sokakta. Salaş yerleri severim diyorsan buraya bayılırsın. Masa örtülerinden tabaklara, tahta pencerelerinden duvarlara her şey “Ben eskiyim” diye bağırıyor.
Bu kadar köklü bir yer olmasına rağmen lezzet ve fiyat aynı oranda gitmiyor maalesef. Mezelerinde ve yemeklerinde öyle şahane bir lezzeti olmamasına rağmen fiyatlar uçuyor. Bir de masada sizden para koparmadan gitmeyen müzisyenleri de unutmamak lazım.
İyi tarafı yazın giderseniz asma yaprakları altında oturabilir, kışın ise sıcacık salonda gevşeyebilirsiniz. Servisler de pek hızlı.
Münferit
Eğer kalabalık bir grupla gidecekseniz 1 ay öncesinden arayıp rezervasyon yaptırmanız gerekmektedir. Abartmıyoruz. Şu sıralar herkesin dilinde burası var.
Galatasaray Lisesi’nin sokağından girip Tophane’ye doğru yürürken kendisini hemen fark edeceksiniz zaten. “Ben buradayım, fazlasıyla şık, fazlasıyla modern ama aynı zamanda ben bir meyhaneyim” diyor. Nerden baksan yenilikçi bir yer. Hangi meyhanede yabancı müzik çalındığı görülmüş, burada çalınıyor! Fena da olmamış aslına bakarsan.
Yemeklerine gelecek olursak Humuslu Karides, Tahin Soslu Patlıcan Kızartma, Ördekli Çerkeztavuğu, Trüf Yağı ile Fırınlanmış Beyaz Peynir, Mürekkepli Kuskus gibi kendine has çok leziz tatları var. Böyle bir yerin ucuz olmasını beklemek tatlı olurdu ama şimdilik sadece bir umut.
Yakup 2
Yine Asmalımescit’teyiz ve gazetecilerin uğrak yerindeyiz; Yakup 2’de. Biz mekanın bol yeşillikli bahçesine hastayız. Bahçenin caddeye yakın olması her ne kadar para koparmaya çalışan çiçekçiler ve müzisyenler yüzünden dezavantaja dönüşse de seviyoruz orayı. Kışın sigara içenler için büyük bir avantaj olan terası da var tabii.
İstavrit tava, barbun tava, mezgit marin, ahtapot, zeytinli hamsi ve kuru börülceyi mutlaka deneyin. Mezeler öyle küçücük tabaklarda da gelmiyor hem. Şöyle geniş geniş. Yedin mi doyuyorsun yani. Günün sonunda da mutlaka fırında helva ve türk kahvesi patlatın.
Gelen profilin yaş ortalaması hayli yüksek. Aranızda genç hissetmek isteyenler varsa buyursun gitsin!
Asmalı Cavit
Yakup 2’nin hemen karşısında. Bahçesi yok onun gibi ama küçücük balkonları var. Genelde yurdum insanına rastlamak imkansız. Sabah Sultanahmet’te boy gösteren turistler akşam burada yerini alıyor. Öyle senden para koparmaya çalışan müzisyenler de yok. Duvarlarda bol bol bakabileceğiniz tiyatro afişleri, posterler, tablolar var. Ha diyince gidemezsiniz, rezarvasyon yaptırmanız şart!
Yemeklerine gelecek olursak, mezelerle başlayalım; mezgit sote, ahtapot salatası, pazı kavurma ve vazgeçilmezimiz acılı meze rakının yanında iyi gidenlerden. Sonra ciğer ve kalamar ile devam ediniz, kiremitte işkembe de burada yenir. Ana yemekte de levrek ve hamsi tercihimizdir, köftesi ise aklınızı alır. Refik ve Yakup 2 kadar ferah bir mekan olmasa da bizce yemekleri mezeleri hepsine taş çıkartır.
Zarifi
Boğaza yakışan bir yerin Beyoğlu’nun tam ortasında binaların arasında ne işi var diye sorabilirsiniz. Ama gayet iyi olmuş. Tantunici Suat Usta’yı bilen bilir hemen onun arkasında kalıyor.
Mekan çok hoş, hizmet on numara. Yemekleri ise çeşit çeşit. Ermeni, Rum, Musevi, Arap ve Levanten yemeklerinin en lezzetlisini sunuyor. Ballı patlıcan, sebzeli haydari, bakla fava, balıklı kabak mücver, ızgara levrek fileto önerimizdir.
Yemenin yanında bir de eğlence arıyorsanız burayı listenizin başına not edin. Günlerini denk getirebilirseniz Suzan Kardeş ile Balkan Geceleri’ni tavsiye ederiz. Şarkılarıyla herkesi masasından kaldıran Suzan Kardeş’e bir de dansıyla baş döndüren Gülay eşlik ediyor. Anlayacağınız eğlenceyi garanti ediyoruz.
Akın Balık
İlk zamanlarında hepimiz burayı çok sevdik. Salaşlığından tutun bahçesine, çay bardaklarında verdiği rakıdan, lezzetli mezelerine ve bir de manzarasına vurulduk. Hal böyle olunca bilmeyen kalmadı tabii ki. Herkesin dilinde Akın Balık.
Sonra bunlar bir şımardı bir şımardı ki sormayın. Fiyatları gereksiz yükseltmeler mi dersin, on saat geciken servis mi dersin… Keşke sihirli bir çubuk buraya dokunsa da eski haline dönse… Çünkü buranın atmosferi, ağaçlar altında küçük tatlı masaları, rengarenk ışıkları, öyle her yerde yok.
Tarihi Cumhuriyet Meyhanesi
Bir Nevizade klasiği (gerçi balık pazarında). Bu listede olmazsa olmaz tarihi yerlerden. Yıllardır değişmeyen müşterileri var. Keyifli, yemekler lezzetli. Kulağının dibinde zangır zangır “Para” diye bağıran müzisyenler olmasa her şey harika! Yaprak sarma, peynir ezme, paçanga böreği, mantarlı kaşarlı çoban kavurma, midye pilaki favorilerimiz.
Çukur Meyhane
Yine Taksim’in göbeğinde olan meyhanelerden. İsmini bodrum katında olmasından alıyor ama merak etmeyin mekanın pencereleri var. Çok kuytu köşede de kalsa burayı bilen bilir. 30’a yakın meze çeşidi her mekanın harcı değildir, hem de bu lezzette. Girit ezmesi, hırvat ezme, hardal soslu uskumru, patlıcanlı humus, soya soslu levrek şiş, balık köftesi ağızlara şenlik. Fiyatlar da makul. Salaş bir yer olmasına rağmen konsolos görevlilerinden, yabancı öğretmenlere, damak tadına düşkün lezzet avcılarına kadar herkes burada. Mekan hayli kalabalık o yüzden mutlaka rezervasyonunuzu yaptırın öyle gidin, tavsiyemizdir.
İnciraltı
Şimdi Beyoğlu’nu geride bırakıp uzaklara Beylerbeyi’ne gidiyoruz. Bu mekan mezeleriyle eski meyhane kültürünü yaşatmaya çalışıyor, bizim de favorilerimizden.
Topik, balık turşusu, asma yaprağında levrek, midyeli lahana dolması, inciraltı köfte, muhammara, ermeni pilaki yeni lezzet arayanlar için ideal.
Günün sonunda Türk kahvesinin yanında likör vermeleri bizi bizden etti. Bir de bitter çikolata eritilmiş helvaları var. Yedikçe yiyesiniz geliyor.
Bizim tavsiyemiz buraya gidecek olursanız tam şu zamanda gidin, bahçesinin keyfini iyice çıkarın.
Kör Agop
Tarihi dokusunu hala koruyan bir mekana daha geldik. 1938 yılında kurulan bu mekan şu güne sağ salim gelebilmiş durumda ve Kumkapı’nın en gözde meyhaneleri arasında. Ahşap duvarlar, eski tarz masa sandalyeler ortamı tam bir eve dönüştürüyor. Böyle sıcak ve samimi bir ortamda yapılacak sohbetleri siz düşünün.
Şunları not edin ve yemeden dönmeyin; terbiyeli balık çorba, akciğer yahni, sıcak fasülye, topik, balık buğulama, ahtapot ve lakerda.
Bir de canlı fasıl geceleri var. Eğlencenin dibine vurmak istiyorsanız bu mekan ideal.
Safa
Safa, Av Mevsimi’ndeki bu meşhur sahnenin de mekanı
Şimdi ise Yedikule’deyiz. Burada yeni bir mekana rastlamak zor yani anlayacağınız bu mekan da eskilerden. 100 yılı aşkın zamandır keyifli sohbetlere tanıklık ediyor Safa.
Siyah deri sandalyeler, gösterişli şamdan, duvardaki onlarca kulüp rakı şişesi ve duvarda yazılı olan şu sözler buradaki samimi ortamın hakkını veriyor; sofrada rakı kadehi hep aynı kalır, değişmez. Çünkü kadeh o gecenin ve dahi lezzet-i alemin tek şahididir. Dolar, boşalır, dolar.
Arnavut ciğeri, çiroz, kereviz, bakla, çıtır, kalamar rakının yanına yakışanlardan. Radyodan meyhanelere yakışır alaturka nağmeler çalıyor. Yolunuz düşerse bir gidin. Pişman olmayacaksınız.
Safi
Bir Münferit iki Safi. Modern meyhanenin hakkını fazlasıyla veren mekanlardan. Şişhane’de konumlanan bu mekan beyaz ve mavi renklerden oluşuyor. Duvarda da siyah beyaz fotoğraflar. Birçok meyhanenin aksine mekan oldukça aydınlık. Sesli müzik sevmeyenler için de ideal bir yer.
Mekana olan hayranlığımızı geride bırakıp yemeklerine gelecek olursak; çöp şişte mantı, balık böreği, rakı ve portakal marineli levrek, dana yanağı, kaskarikas, vişneli yaprak sarma her yerde bulamayacağınız lezzetler. Deneyin.
Eleos
Beyoğlu’nda bir beyaz meyhane… Mekan şıklıktan, beyazlıktan, sadelikten ölecek gibi. Lezzet, servis, manzara, sunum, gelen ikramları da göz önünde bulundurursak her şeyiyle bizden tam puan aldı.
Lezzeti biraz açacak olursak; kabakçiçeği dolması, kuşkonmaz somon sarma, güveçte feta peyniri, rumi ezme, köy usulü roka salatası, ot cümbüşü, balık pastırması… Daha ne diyelim!
Fiyatları ne yalan söyleyelim biraz yüksek ama yediğinize içtiğinize, manzarasına değecektir.
Sofyalı 9
Adını bulunduğu sokaktan alıyor. Yaklaşık 15 yıldır var ama Asmalımescit’teki diğer eski mekanlarla aynı seviyeye geldiğini söyleyebiliriz.
Köpoğlu, cevizli meze, hamsi salamura, topik, kızlı sardalya, et sote yemeniz gereken lezzetlerden. Mezelerini yemekten ana yemeğe geçmeniz pek mümkün olmasa da balıklarından da tadın deriz.
Bazen sanat müziği bazen de Yunan ezgileri duymanız mümkün. Özel günler, kutlamalar, vedalar için çok keyifli bir ortam. Mekanda birçok meyhane gibi kahverengi tonları hakim, kapalı karanlık değil gayet ferah ve ışıklı.