Depremler, insanlık tarihinin en sarsıcı ve en yıkıcı doğa olaylarından biri. Birkaç saniyelik bir titreşim, koca şehirleri harabeye çevirebilir, binlerce hayatı bir anda altüst edebilir. Yerkürenin derinliklerinde sürekli hareket halinde olan tektonik plakalar, aslında dünyanın canlılığının bir göstergesi; fakat bu hareketlilik, yüzeyde yaşayan insanlar için kimi zaman ölümcül sonuçlar doğuruyor. Dünyada bazı ülkeler vardır ki bu sarsıntılar onların günlük hayatının değişmez bir parçası. Pasifik Ateş Çemberi’nin ortasında ya da levha sınırlarının kesiştiği noktalarda yer alan bu ülkeler, adeta doğanın nefesini en sert şekilde hissediyor. Ancak bu zorlu koşullar, beraberinde büyük bir direniş, hazırlık ve dayanışma kültürü de getiriyor. Japonya’dan Meksika’ya, Peru’dan Türkiye’ye kadar uzanan bu coğrafyalarda insanlar, yalnızca depremlerle yaşamakla kalmıyor; aynı zamanda onları anlamaya, önlem almaya ve her sarsıntıdan sonra yeniden ayağa kalkmaya çalışıyor. İşte dünyada deprem riski en yüksek ülkeler…
1. Japonya
Pasifik Okyanusu’nun en hareketli bölgelerinden biri olan Pasifik Ateş Çemberi, Japonya’yı tam anlamıyla bir deprem kuşağına yerleştiriyor. Bu yüzden Japonya, yeryüzünde depreme en açık ülkelerden biri. Ancak Japonya’yı farklı kılan şey, bu tehdide karşı geliştirdiği inanılmaz teknoloji. Ülkenin dört bir yanında konuşlandırılmış 1.000’den fazla sismometre, en küçük yer sarsıntılarını bile algılayabiliyor. Çoğu deprem öylesine küçük ki insanlar fark etmiyor bile; ama elbette zaman zaman büyük yıkımlara yol açan depremler de yaşanıyor.
Japonya, vatandaşlarını korumak için ülke çapında erken uyarı sistemleri kurmuş durumda. Ancak yetkililer kadar halkın da hazırlıklı olması gerekiyor. Japonya’da yaşayanların deprem çantası hazırlaması, acil durum planı oluşturması ve güvenli kaçış yollarını bilmesi neredeyse hayatın bir parçası haline gelmiş durumda.
2. Endonezya
Endonezya için deprem adeta bir “kaçınılmaz gerçek.” Çünkü ülke, her yıl ortalama 6,0’ın üzerinde büyüklükte sarsıntılarla karşı karşıya kalıyor. Örneğin 2018 yılında dokuz büyük deprem yaşandı ve binlerce kişi hayatını kaybetti. Bu tablo bile Endonezya’nın dünyanın en riskli bölgelerinden biri olduğunu gösteriyor.
Üstelik deprem tehlikesiyle sınırlı değil. Pasifik Ateş Çemberi’nin ortasında yer alan ülke; volkan patlamaları, kuraklık, sel ve tsunamiler gibi çok sayıda doğal afete karşı da savunmasız. Yani Endonezya halkı, adeta doğayla sürekli bir mücadele içinde yaşıyor.
Çin’in tarihi, büyük depremlerin yarattığı acılarla dolu. Bunların en korkunç örneklerinden biri, 2008’de Sichuan Eyaleti’nde meydana gelen 7,9 büyüklüğündeki deprem. 87.000’den fazla insanın hayatını kaybetmesine veya kaybolmasına neden olan bu felaket, tarihe en ölümcül depremlerden biri olarak geçti.
Çin’in bu kadar riskli olmasının nedeni, ülkenin birçok aktif tektonik plakanın kesişiminde bulunması. Yer kabuğunun sürekli hareket etmesi, bölgede büyük stres birikimine yol açıyor. Ayrıca ülkenin dağlık yapısı da heyelanları tetikliyor, bu da deprem riskini daha da artırıyor. Yani Çin, hem doğal koşullar hem de jeolojik yapı bakımından riskli bir ülke konumunda.
4. Filipinler
Filipinler, tıpkı Japonya gibi Pasifik Ateş Çemberi üzerinde yer alıyor ve bu da onu dünyanın en fazla deprem yaşayan ülkelerinden biri haline getiriyor. Ülkenin dağlık yapısı ise işi daha da zorlaştırıyor; çünkü her deprem, ölümcül heyelanlara yol açabiliyor.
Bununla da bitmiyor; tayfunlar ve tropikal fırtınalar Filipinler’de hayatın olağan bir parçası. İşte bu yüzden halk, evlerini daha sağlam inşa ediyor ve sürekli tedbir almak zorunda kalıyor. Yani Filipinler’de yaşamak, doğanın gücüyle yüzleşmeye alışmak demek.
5. İran
İran da dünyada en fazla deprem yaşayan ülkelerden biri. Bunun sebebi, ülkenin tam anlamıyla levha sınırlarının ve fay hatlarının üzerinde bulunması. Bu durum, sık sık sismik hareketlere ve dolayısıyla yıkıcı sonuçlara yol açıyor.
İran’ın en acı depremlerinden biri, 1990’da Gilan bölgesinde meydana geldi. Bu büyük felakette 40.000’den fazla insan hayatını kaybetti. Böylesine ağır kayıplara rağmen İran halkı, deprem gerçeğini kabullenmiş durumda. Afetlere hazırlıklı olmayı öğrenerek, zor şartlara rağmen ülkelerinde yaşamayı sürdürüyorlar. Dünyada deprem riski en yüksek ülkeler yazımıza devam ediyoruz.
Türkiye, Balkanlar ile Doğu Avrupa’nın arasında, Anadolu Yarımadası’nda stratejik bir konumda yer alıyor. Ancak bu güzel coğrafya, aynı zamanda ciddi bir deprem gerçeğini de beraberinde getiriyor. Çünkü Türkiye, Avrasya, Afrika ve Arap levhalarının tam ortasında, adeta üç dev plakanın baskısı altında bulunuyor. Bu nedenle ülkenin büyük bir bölümü her yıl az ya da çok sarsıntı yaşıyor.
Yine de Türkiye, yalnızca depremleriyle anılmıyor. Zengin kültürü, binlerce yıllık tarihi ve eşsiz doğal güzellikleri sayesinde milyonlarca insan burada yaşamayı tercih ediyor. Deprem riski, yaşamın bir parçası olsa da, insanlar bu toprakların sunduğu güzelliklerden vazgeçmiyor.
7. Peru
Pasifik Ateş Çemberi’nin kalbinde yer alan Peru, neredeyse sürekli hareket halinde olan bir ülke. Küçük çaplı sarsıntılar günlük hayatın parçası iken, zaman zaman ortaya çıkan orta ve büyük ölçekli depremler büyük tehlikeler doğurabiliyor. Bu depremler yalnızca binaları ve altyapıyı değil, aynı zamanda binlerce hayatı da tehdit ediyor.
Peru yönetimi ise bu gerçeğe karşı halkı hazırlamak için düzenli olarak ülke çapında deprem tatbikatları yapıyor. Böylece insanlar, olası bir felakete karşı daha bilinçli ve hazırlıklı hale geliyor.
İlk bakışta, ABD’yi dünyanın en riskli deprem ülkelerinden biri olarak düşünmek zor olabilir. Ancak işin sırrı, ülkenin benzersiz jeolojik yapısında saklı. Özellikle San Andreas Fayı ve New Madrid Fayı gibi dev fay hatları, milyonlarca insanın yaşadığı bölgelerin altından geçiyor. Bu da ülkenin batı kesiminde ciddi bir deprem riski yaratıyor.
ABD’nin kırılganlığını artıran bir başka unsur da nüfus yoğunluğu. 300 milyonu aşkın nüfusuyla, küçük ölçekli bir deprem bile çok sayıda insanı etkileyebiliyor. Bu nedenle, ABD’de meydana gelen her sarsıntı, potansiyel olarak büyük kayıplara ve ekonomik zararlara yol açabiliyor.
9. İtalya
Dağ sıraları, kıyı ovaları ve eski volkanlarla dolu coğrafyasıyla İtalya, tarih boyunca depremlerin gölgesinde yaşamış ülkelerden biri. Bunun nedeni ise ülkenin birden fazla fay hattının üzerinde bulunmasıdır. Ege Denizi, Adriyatik ve Anadolu levhaları, Avrasya levhası ile birlikte bu hareketliliği sürekli kılıyor.
İtalya, tarihte çok ağır depremler yaşadı. 1908’deki Messina depremi 75.000’den fazla can kaybına yol açtı. 1980’deki Irpinia depreminde ise 2.400’den fazla kişi yaşamını yitirdi. Böylesine büyük trajedilere rağmen İtalyanlar, hâlâ bu riskli bölgelerde yaşamaya ve üretmeye devam ediyorlar.
10. Meksika
Pasifik Ateş Çemberi’nde yer alan ülkelerden biri de Meksika. Bu konum, ülkeyi sık sık sismik aktiviteye maruz bırakıyor. Neyse ki Meksika, bu tehlikenin farkında olarak sıkı inşaat yönetmelikleri ve etkili acil durum planları geliştirmiş durumda. Bu sayede depremlerin yıkıcı etkisi olabildiğince azaltılmaya çalışılıyor.
Yine de, yalnızca yasalar yetmiyor. Halkın da hazırlıklı olması büyük önem taşıyor. Düzenli tatbikatlara katılmak, acil durum çantalarını hazır tutmak ve deprem anında nasıl davranacağını bilmek, Meksikalıların günlük yaşamında hayati bir sorumluluk haline gelmiş durumda. Dünyanda deprem riski en yüksek ülkeler yazımızın sonuna geldik. Bu içerik de ilginizi çekebilir: