İnsanlık tarihi, dünyayı ve yaşamı şekillendiren bilim insanları ve sanatçılarla dolu. Ancak yetenekleri, tutkuları ve zekâlarıyla tüm insanlığa hizmet eden bazı dâhiler için yaşam hiç de kolay değildi. Çünkü delilik ile dâhilik arasında, üstelik aşılması hayli kolay ince bir sınır var! Elbette tarih, tüm dünyayı değiştiren bu dâhilerin pek çoğunu haklı çıkardı. Ancak bazılarının buluşları veya fikirleri, yaşadıkları dönemin o kadar ilerisindeydi ki deli olarak yaftalanmaktan, delilikle suçlanmaktan kurtulamadılar! İşte Ernest Hemingway’den Gregor Mendel’e, tarihte deli olarak yaftalanan önemli dâhiler.
1. Ignaz Semmelweis
El yıkama alışkanlığı, bugün gündelik yaşamımızın sıradan bir parçası. Aynı zamanda pek çok bulaşıcı hastalıktan korunmamızı sağlayan temel unsur. Ancak 19. yüzyılın ortalarına kadar hiç kimse el yıkamanın insan sağlığı için ne denli önemli olduğundan haberdar değildi, Ignaz Semmelweis hariç!
1818 yılında Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nda dünyaya gelen bilim insanı ve doktor Ignaz Semmelweis, doktorların hasta insanlarla ilgilendikten, otopsi veya ameliyat yaptıktan sonra, ellerini klor solüsyonuyla yıkayarak bulaşıcı hastalıkların yayılmasını önleyebileceğini keşfetti. Ancak bu ilerici düşünce, bilim insanına pahalıya mal oldu. Çünkü neredeyse hiçbir doktor insanlara hastalık bulaştıracağını düşünmüyor, bugün en temel hijyen ve sağlık kuralı olarak uyguladığımız el yıkama eylemini bir “deli zırvası” olarak görüyordu…
2. Ernest Hemingway
Amerikalı yazar ve gazeteci Ernest Hemingway, bugün dünya edebiyatının en önemli isimlerinden biri olarak kabul ediliyor. Ancak o da bir dönem delilikle suçlanan dâhiler arasında yer alıyor!
Hemingway, 1960’lı yıllarda FBI tarafından takip edildiğini ileri sürüyor, evinin izlendiğini, telefonlarının dinlendiğini, mektuplarının resmi görevlilerce okunduğunu iddia ediyordu. Ancak yakın çevresine Hemingway’in bu iddialarına inanmıyor hatta bazıları onun deli olduğunu düşünüyordu. Oysa 1980’li yıllarda açıklanan bir FBI raporu, usta edebiyatçının iddialarında ne denli haklı olduğunu ortaya koyacaktı. Hemingway’in Küba’da sosyalist yönetim ile yakın ilişkiler kurduğunu düşünen FBI, ünlü romancıyı yakın takibe almıştı…
3. Subrahmanyan Chandrasekhar
Yaşadığınız dönem, tüm hayatınızı şekillendiren temel unsur olabilir. Özellikle de dâhi bir bilim insanıysanız!
Hint asıllı Amerikalı astrofizikçi Subrahmanyan Chandrasekhar 1930’ların başında yalnızca 19 yaşındayken, Einstein’ın görelilik teorisini kullanarak yeterince büyük bir yıldızın sonsuz yoğunlukta küçük noktalara çökebileceğini savundu.
Bugün kara deliklerin tam da bu dâhi bilim insanının tarif ettiği şekilde oluştuğunu biliyoruz. Ancak 1930’ların bilim dünyası, bu çığır açıcı buluşu takdir etmek yerine, Chandrasekhar’ı deli olarak yaftalamayı seçmişti!
4. Robert H. Goddard
Bilimle uğraşmak hiçbir zaman kolay değildi. Ancak 1900’lerin başında, uzay gibi geniş ve gizemli bir alanda çalışmak şüphesiz en zor olanıydı!
Amerikalı fizikçi Robert H. Goddard, 1916 yılında hayli ilginç ve pek çok bilim insanına göre “gülünç” bir teori geliştirdi: Roketler, uzay boşluğunda çalışabilirdi! Üstelik bu tuhaf fizikçinin gülünç teorileri bununla sınırlı değildi. 1920 yılına gelindiğinde, Ay’a ulaşabilecek roketler üretilebileceğini iddia ediyordu!
Yaşadığı döneme göre hayli ilerici düşünce ve teorileri Goddard’ın da deli yaftası yiyen dâhiler arasına katılmasına neden oldu. Öyle ki ünlü New York Times gazetesi, sıra dışı teorileri sebebiyle Goddard’ın “liselerde anlatılan fizik bilgisinden dahi yoksun olduğunu” yazmıştı…
5. Galileo Galilei
Herhalde, delilikle suçlanan dâhilerin en ünlüsü İtalyan mühendis, matematikçi, fizikçi ve filozof Galileo Galilei olsa gerek. Astronomi biliminin en önemli isimlerinden biri olarak kabul edilen Galilei, Satürn’ün halkalarını ve Jüpiter’in en büyük dört uydusunu keşfeden bilim insanıydı. Ayrıca Ay yüzeyindeki kraterleri ilk belgeleyen de oydu.
Ancak Dünya merkezli evren teorisinin yerine Güneş merkezli evren teorisini koyması ve Dünya’nın Güneş’in etrafında döndüğünü iddia etmesi, yalnızca delilikle suçlanmasına değil, hapse atılmasına da neden olmuştu!
6. Gregor Mendel
Bugün, genetik biliminin babası olarak da isimlendirilen Avusturyalı biyolog ve matematikçi, Gregor Mendel kalıtım konusundaki öncü çalışmaları ile modern bilime büyük katkılar sundu. Ancak kalıtımsal özelliklerin tür içerisinde nasıl aktarıldığına dair ilk kapsamlı araştırmalara imza atan bilim insanının çalışmaları yaşadığı dönemde pek de ciddiye alınmamış ve kabul görmemişti.
7. Alfred Wegener
Alman yer bilimci Alfred Wegener, 1912 yılında gezegenimizdeki tüm kıtaların, tek bir kıtadan ayrıldığını ileri sürdü. Ancak bu iddiası dönemin bilim çevrelerinde kabul görmedi. Modern bilim Wegener’in haklı olduğunu ortaya koymayı başarsa da, ünlü bilim insanı yaşamını meslektaşlarının tuhaf bakışları altında sürdürmek zorunda kalmıştı…
8. Marcello Malpighi
İtalyan hekim Marcello Malpighi, kurbağaların akciğerlerini incelediği çalışmasıyla, bugün alveol olarak isimlendirdiğimiz küçük hava keseciklerini keşfetti. Bu keşif, akciğerlerin nasıl çalıştığını tam manasıyla anlayabilmek için hayati önem taşıyordu.
Fakat 17. yüzyıldaki tıp camiası, henüz Malpighi’nin keşfinin ne denli önemli olduğunu kavrayabilecek bir düzeyde değildi! Örneğin Giovanni Girolamo Sbaraglia isimli çağdaşı, Malpighi’nin keşfini anatomideki anlamsız aşırılıklardan biri olarak tanımlamıştı.
9. Joseph Lister
İngiliz doktor Joseph Lister de tarihteki deli dâhiler takımının üyelerinden biri. Lister 1865 yılında antiseptikleri keşfetti. Bununla da kalmadı, cerrahi operasyonlarda antiseptik kullanımının sayısız yaşamı kurtarabileceğini ileri sürdü. Ancak 19. yüzyıldaki doktorların pek çoğu, Lister’in bu görüşüne karşı çıkarak antiseptik kullanmayı reddetti.
10. Roger Boisjoly
Challenger uzay mekiği 1986 yılında, kalkıştan sadece çok kısa bir süre infilak etti ve gemideki 7 astronotun tamamı yaşamını kaybetti. Oysa yetkililer Roger Boisjoly isimli mühendisi delilikle suçlamak yerine sözlerine kulak verseydi, bu korkunç kaza hiç yaşanmayacaktı!
NASA, uzay araştırmaları kapsamında üretilen son gözdesi Challenger uzay mekiğini 1986 yılının 28 Ocak günü fırlatmaya hazırlanıyordu. Ancak Roger Boisjoly isimli Amerikalı mühendis NASA’yı ve diğer yetkili kurumları şiddetli bir şekilde engellemeye çalışıyor, fırlatma tarihinin ertelenmesini istiyordu. Çünkü uzay mekiğindeki bağlantı noktalarındaki malzemelerin soğuk havada esnekliğini kaybettiğini ve güçsüzleştiğini biliyordu. Ne var ki yetkililer bu uyarıları dikkat almadı. Üstelik Boisjoly ısrarcı bir kaçık olarak nitelendirildi…
Kaynak: 1