Bize yalan söylediler. Çocukluğumuzda bize pespembe bir dünya vadettiler, büyük gördük, yanıldık, koca bir nesle bu kadar yalan söylenmez arkadaş… İnanmadın mı? Gel bak sayalım.
Vikingler zalım çıktı kırın boynuzları gömün baltaları
Biz Vikingleri o zeki çocuk Viki ile tanıdık, gördük, bildik, sevdik; hatta “Büyüyünce Viking mi olak kirvem?” diye sual ederdik… Amma velakin büyüyünce bir de gördük ki Viking dediğin abiler zalımın, hainin önde gideni, bayrak tutanıymış.
Domuz eti günah dediler yedirmediler
Ulan ne özenirdik şu Oburix yaban domuzlarını lüp lüp yutarken. Annem bi’ gün sordu akşam ne yiyelim diye “Domuz yiyelim” dedim. Evde derin bir sessizlik olduydu ve din denen olguyla o gün tanışmış olduydum.
Bizim mağaradan İbrahim Tatlıses çıktı
Çocukluğumda İbrahim Tatlıses’in “Ben mağarada doğdum” açıklamasıyla Kaptan Mağara Adamı’nın maceraları aynı döneme denk geliyordu. Mağaradan çıkan her şeyden medet umar olduyduk. Büyüyünce öğrendik ki mağara ve adam olmak arasında bir bağ yokmuş…
Kurabiyeyi böyle yemek nasip olmadı
Kurabiye canavarı sevdiğimiz bir abimizdi, ancak ona özenip bir paket Hanımeller yemeye her kalkışımız annemizin terliğiyle son buluyordu. Madem kurabiye böyle yenilen bir şey değil, ne diye bize bu abimizi bize namzet gösterdiniz kardeşim?
Topa bir şöyle vuramadık!
Okul bahçesinde harcanan saatler ve günler sonunda sınıf arkadaşlarımı etrafıma toplayıp “Beyler bu iş olmayacak” diyerek pes ettiydik. Tsubasa gibi topa vurmak hayaldi. Topun yamulması ardından ışıklar saçması falan hepsi yalandı. İşte o yalanı idrak ettiğimiz gün Hami Mandıralı ile avunduyduk biz. Bir Tsubasa olmasa da en azından vurduğu toptan değil topun çarptığı kaleci, oyuncu, kale direği ne olursa olsun ondan baya bir ışık çıkıyordu yani.
Yüksekten düşülmez!
Yüksekten düşünce bi’ şey olmayacağını sandık hep. Çünkü 1 kilometre yüksekten düşen bile doğrulup yoluna devam ediyordu. Sonra bahçe duvarından atlayınca anladıydık hanyayı konyayı. Ayak kırık alçıda bir ay oh… Sonra Coyote’ye tövbe…
Böyle bitmeyen mesailerimiz var bizim
Biz mesai bitişini Fred Dayı’yla gördük öyle olacak sandık hep. Sonra büyüdük çalışan olduk mesailerimiz böyle bitmez oldu. Buna benzer olsa da trafik oldu, metrobüs kalabalığı oldu, maaş kuyrukları oldu… Yalan söylediniz bize be yazıklar olsun.
Hani hayvanlar kardeşti?
Öyle bir orman hayal ettirdiler ki bize hayvanlar her gece el ele koyun koyuna uyuyor sandık. Avcı diye bir şey bilmedik nedir ne değildir. Sonra ilk orman gezimizde zalım avcının teki gözümüzün önünde gariban tavşanı domdom kurşunuyla vurunca ne ağladıydık ya…
Kobra Komutan olacağıdık biz…
Erkek çocuklar olarak büyüyünce askerde hep Kobra Komutan ve askerleriyle kapışacağız sandık durduk. Hep o güne hazırlandık. Sonra büyüdük bir baktık olay farklıymış.
Heidi şimdi gel sensiz olamam ki…
Emrah’ın o meşhur şarkısını bu çizgi film için yaptığını sana duralım dağda kırda bayırda 7500 metre ipten bir salıncakla sallanacağımızı sanarak köyümüze gittik. Eee ne oldu, ananemiz ceviz ağacının dalına iki ip doladı, yerden en fazla 2 metre yüksekte sallandık, bir de o zalım ipin üstüne oturduğumuz için totomuz morardı. Köyde çıplak ayakla gezelim dedik tezeğe basıp düştük, arı soktu, çiyan ısırdı, inek süstü… Ne yalanmışsın be Heidi.
Define de çıkmadı Loto da tutmadı…
Biz de bir gün bir gömü, bir define bulacağız ümidiyle büyüdük. “Al bak bu kupon” dediler, kupon karaladık. O da çıkmadı, hala fakiriz oğlum! Ne yalanmış be ne dolanmış…
Bekledim de gelmedin Alf
Bir gün uzaylılar bizim de evimize Alf gibi konuk olacak sandık öyle büyüdük. Nasa “Uzayda hayat yok lan arıyoz sabredin” dedi hayallerimiz söndü.
Kovboy da olamadık ya la…
Önce onun adı Red Kit değil Lucky Luke dediler, sonra sigara sağlığa zararlı dediler, sonra kovboy diye bir şey kalmadı dediler… Niye izlettiniz ulan bize o zaman bu zıkkımı!
Vay Maggayvır topraam!
Adını bilirdik de yazamazdık ki hala yazamıyorum Mcgaivaer mıydı neydi zalım bir addı işte. Hep bu dayı gibi bir kutu kibritten atom bombası yapabileceğimizi sanarak büyüdük sonra baktık hayalmiş yalanmış. Tabi bir de devreye bir tabur dava girince patlayıcı silah yapımından falan iyice soğuttular bizi…
Börtüböcük mikrokozmoz da yalan çıktı
Sarı çiçeğe soru sormuş bir neslin torunları olarak böceğe örümceğe Arı Maya ile ısınmaya çalışırken, evde peydah olan ilk sekiz bacaklı canlıya annelerimiz takunyayla DIRŞK! diye geçirip yere pekmezini akıtınca anladık ki o da yalanmış.
Ispanağı da yedik dayağımızı da!
Neymiş efenim ıspanakta demir varmış da güç verirmiş de hadi oradan! Evvela ıspanak güç vermez bu bir. İkincicisi ıspanak öyle konserve de satılmaz, gidersin pazardan demet demet alırsın. Üçüncüsü çiğ de yiyemezsin pişirmen gerekir, tercihen kıymalı ve yoğurtlu olacak. Dördüncüsü karşına Kabasakal gibi bir yarma çıksın, ne yersen ye gülüm hava cıva… Üzer geçer. Alayınız yalansınız.
Taytla kahraman olunmazmış
Bütün süper kahramanlar gibi Power Rangers da tayt giyiyordu bu yüzden biz de kahramanlığın taytla ilgili olduğunu sanıyor, annelerimizden tayt istiyorduk. Giydik taytları ne oldu? Şimdi anlatmayayım. Allah razı olsun güzel yedirdiniz.
Aduket de yalanmış ki
Günlerce meditasyona durduk yahu. Tüm çakralarımızı açtık, illa o aduketi çekicez diye. O kadar ıkındık ettik, en son aramızdan biri ıkınırken ortama hava bırakınca biz de bıraktıydık bu işleri.
Olmadı olamadı…
Genç kızların hepsi büyüyünce Ay Savaşçısı olacağını sandı, bu uğurda hepsi sarışın da oldu. Bildiğiniz üzere hiçbiri Ay Savaşçısı olamadı.
Tanzanya Tazmanya farketmez yalan ne de olsa…
Sempatik bir canavardı, dönerdi ederdi kendi ekseninde. Biz hayali kahraman sandık önce meğerse varmış gerçekten Tazmanya Canavarı diye bir şey, sonra bir baktık ki çizgi filmiyle alakası olmayan leş bir hayvanmış. Ulan ne kullandınız da o hayvanı böyle hayal ettiniz bize de yedirdiniz be abicim?
Beyin hücrelerimizi geri istiyoruz
Bu Tom ve Jerry’i izlerken kafaya odunla tavayla vurmakla bir şey olmayacağına inandık. Ancak gerçeğin öyle olmadığını anladığımız beynimizin çeyreğini çoktan yitirmiştik. Yalancı anam bunlar…
Arabalarımız hala robot olamadı
Ne özlemle bekledik bir gün arabamız robot olsun da elinden tutup gezelim diye. Yar etmediler…
Denver gelecek dediler Enver abi geldi
Denver gibi arkadaş canlısı bir dinozor hayal ettik hep. Sonra zalım Spielberg Jurassic Park’ta T-Rex sahnelerinde bizi altımıza ettirince gördüydük hanyayı konyayı. Yok anaaam dinozordan ne dost olur ne arkadaş… Denver’den değil Enver’den bekle dostluğu, kardeşliği anam sen.
Ayıya sapan, hayalete kapan işlemez!
Bir de bu zıkkım vardı ha, neymiş hayalet kapanıymış. Hayaleti tuttun bi de kapana kıstırıyosun, fare kapanlarına elektirik verip aynısını denedik, yangın çıkıyordu evlerden ırak…
Ançüezli pizza mı? Pide verek
Daha Pizza Hut ilk şubesini İstanbul’da açmamış, televizyonda Ninja Kaplumbağalar ellerinde çikolatalar pizzalar oynaşıyorlar eğleniyorlar. Bizim gibi çocuklar televizyonda onları görüyor, “Benim de bir püskevidim olsa, benim de bir dilim ançüezli pizzam olsa. Anne, bana neden almıyorsun, bizde niye yok” diyor! Benim garip çilekeş anam evde davul fırında nefsim körlensin diye pizza yapıyor, sucuğu bana ançüez diye yutturuyor. Ben beğenmiyor, köşedeki lokantadan pizza istiyorum , aşçıbaşı “Pissa mı o da ney, pide verek” diyor kuduryorum falan. Aradan asır geçiyor, ilk defa ançüezli pizza buluyorum yiyorum ve iğrenç lan bu diyerek kusuyorum…Bir yalanın peşinde harcanan ömürler…
Toz pembe hayaller…
Pembe panter diye bir şey yokmuş ya la! Keşke olaydı…
Hayal et sevgilim…
Hayalet konusuna neden bu kadar çok sardırmıştık küçükken bilmiyorum ama hayal edilesi bir şey değildi yani Casper… Sonradan bilgisayar markası oldu falan işin rengi kaçtı. Nitekim hayalet diye bir şey yoktu, varsa bile Paranormal Activity filmiyle tövbelerimize mazhar oldu kendisi.
Ortam yapacaz sandık ortalık malı olduk
Bu çizgi filmin gazıyla hazırlandık ÖSS’ye de üniversitede böyle bir ortam bulacağız sandık. Anca öğrenci evinde ev arkadaşımızın sucuklu yumurtasına bandığımız ekmek kırıntısına nail olabildik. Böyle de bir limuzin yok bu arada! Kimi ekmeksiz yiyonuz zalımlar!
Arabalar uçamadı gitti…
Dediler 2000’leri bi atlatalım uçan arabalar geliyor. Ulan sene 2014 oldu, bırak uçmayı hala Şahin’e modifiye yaptıranlar var. Yuh be ne yediniz lan bizi!
Hani benim Müfettişim Gecıt’ım?
Polis dedin mi bizim pirimizdi müfettiş Gadget. Onun sayesinde polise saygımız oldu falan. Büyüyünce gördük gerçek müfettişleri, “Topla bunları topla topla…” diye merkeze götürülürken safça sorduyduk; “Abi senin de kolun falan uzuyor mu?” diyerekten…
Şöyle bir sevgilimiz olmadı be hafız!
Miss Piggy hepimizin fantazilerini süsleyen bir mahlukattı. Nasıl bir erotik şeyse zalımın kızı bir ara furya olduudu, sarışın iri gözlü burnu kamyon kornası tadında, hafifce de toplu olan bi kız bulduk mu peşinden koşardık. Ama olmadı olamadı hiçbiri Miss Piggy gibi olamadı. Britney Spears falan bu dünya da bir yerlere gelmişse bilinç altımıza işlenmiş olan o Miss Piggy hasretindendir yani kendini Allah’tan nimet sanmasın gevurun kızı… Hepimiz böyle bir sevgilimiz olur sandık, yok anacım ilkokulda herkes Kezban herkes Fadime’ydi işte. Ondan sora diyorlar bu memleketin erkeğinden hayır gelmez diye. Gelmez tabi, ne vadettiniz ne bulduk be!
Bu kadar yalan dolanla gene iyi büyümüş biz…