Sinemada sahne ışıkları altında gördüğümüz her karakterin ardında sadece bir oyunculuk performansı değil, çoğu zaman nesiller boyu süren bir tutkunun izi vardır. Özellikle bazı aileler var ki, oyunculuk onların yalnızca bir mesleği değil, adeta genetik bir mirası gibi. Hollywood başta olmak üzere dünya sinemasında, anne-baba ve çocukların aynı yapımlarda kamera karşısına geçmesi artık sürpriz değil; ama her biri bambaşka bir hikâye anlatıyor. Kimi zaman bir baba, kızına ilk rolünü verirken aslında onun sinema yolculuğuna da kapı aralıyor. Kimi zaman bir anne, çocuğuyla aynı sahneyi paylaşarak sadece meslektaş değil, hayatın sahnesinde gerçek bir yol arkadaşı oluyor. Ve bazen de, yıllar sonra aynı karakteri canlandıran baba-oğullar, zamanın geçişini bir hikâyenin içinde gözler önüne seriyor. İşte çocuklarıyla aynı yapımlarda oynayan ünlüler…
1. Adam Sandler, Sadie Sandler ve Sunny Sandler
Adam Sandler kralı! Ama setlerde yalnız olmadığını biliyor muydunuz? Kızları Sadie ve Sunny, babalarının izinden giderek adeta kameraların önünde büyüdü. Kızların annesi Jackie Sandler da bu aileye enerji katıyor. Bu tatlı aile, “Grown Ups” ve “That’s My Boy” gibi filmlerde konuk oyuncu olarak ilk adımlarını attı. Ama sonra durmadılar! “Sandy Wexler”, “Hubie Halloween”, “Hotel Transylvania” serisi ve “Leo” gibi projelerde ekran süreleri giderek arttı.
2023’te ise yıldız anları geldi! Netflix’te yayınlanan You Are So Not Invited to My Bat Mitzvah filminde başrolleri kaptılar. Sunny, ana karakter Stacy’yi, Sadie ise onun ablası Ronnie’yi canlandırdı.
Adam Sandler, bu yolculukta kızlarına “Kendinize inanın, çok çalışan biri olmaktan utanmayın ve kimsenin kafanızı karıştırmasına izin vermeyin,” diyerek kocaman bir yol haritası çizdi. Eh, böyle bir babayla işin sırrı sadece yetenek değil, sevgi ve azim de oluyor!
2. Kurt Russell ve Wyatt Russell
Kurt Russell ve oğlu Wyatt Russell, Hollywood’un en karizmatik baba-oğullarından biri. Wyatt, ilk olarak “Escape from L.A.” (1996) ve “Soldier” (1998) filmlerinde babasının gölgesinde parladı. Hatta birinde bizzat babasının gençliğini canlandırdı!
Yıllar sonra, Apple TV+ dizisi Monarch: Legacy of Monsters’ta bu ikili bir kez daha aynı karakteri, Lee Shaw’ı oynadı. Hikâye çift zamanlı: Wyatt genç Shaw’ı, Kurt ise yıllar geçtikten sonra olgunlaşmış Shaw’ı canlandırıyor.
Kurt, oğlunun performansını izledikten sonra şunu fark etmiş: “Bu artık sadece bir baba-oğul sahnesi değil. Bu, tek bir karakterin farklı zamanlardaki hali.” Ve böylece oyunculuklarına bambaşka bir derinlik katmışlar.
3. Carrie Fisher ve Billie Lourd
Prenses Leia’yı kim unutabilir? Carrie Fisher, yalnızca Star Wars efsanesinin değil, aynı zamanda güçlü bir annenin de simgesiydi. Kızı Billie Lourd, onun mirasını devraldı. 2015’teki The Force Awakens filminde annesiyle yan yana, Direniş saflarında Teğmen Connix rolüyle karşımıza çıktı.
Billie, 2019’da yazdığı bir yazıda çocukken ilk kez Prenses Leia topuzlarını takmanın ne kadar özel bir an olduğunu anlattı. Annesi bu saç stilini her ne kadar eleştirse de, onunla bağ kurmanın eğlenceli ve duygusal bir yoluydu bu.
Carrie Fisher 2016’da hayatını kaybetti ama Billie, “Annem hâlâ hayatımın bir parçası, onun sihri şimdi benim çocuklarımda yaşıyor,” diyerek bu bağı kalpten sürdürdü.
4. Ethan Hawke ve Maya Hawke
Maya Hawke’ı “Stranger Things” sayesinde tanımayan kalmadı. Ama perde arkasında ona ilham veren kişi babası Ethan Hawke. Baba-kız ilk kez 2020’de The Good Lord Bird dizisinde birlikte rol aldılar. Ethan, o sırada diziyi yaratmanın gururunu yaşarken, kızının oyunculuğuna da hayran kalmış.
Ethan bir röportajda şöyle demişti: “Kızımın fikirleri var ve hikâyeye bir zarafet katıyor. Bizim bile farkında olmadığımız bir ihtiyaçmış bu.” Ne güzel bir baba yorumu değil mi?
İkili 2023’te Wildcat filmiyle yeniden bir araya geldi. Ethan yönetmen koltuğunda, Maya ise yazar Flannery O’Connor rolündeydi. Gerçekten de hem kamera önünde hem arkasında güçlü bir ekip! Çocuklarıyla aynı yapımlarda oynayan ünlüler yazımıza devam ediyoruz.
5. Jon Voight ve Angelina Jolie
Angelina Jolie, kariyerinin zirvesindeyken 2001’de Lara Croft: Tomb Raider ile ikonik bir kahramana dönüştü. Ama filmde sadece Lara Croft yoktu. Onun kayıp babası Lord Richard Croft’u da Jolie’nin gerçek hayattaki babası Jon Voight canlandırıyordu!
Voight, o dönem kızını överken “Angelina’da o ışık var,” diyordu. Ve haksız da değildi. Tomb Raider’dan sonra Angelina bağımsız yapımlardan dev aksiyon filmlerine adeta ışık hızında geçiş yaptı.
Maya Hawke, hem yetenek hem de ışık anlamında annesi Uma Thurman’ın izinden koşuyor desek abartmış olmayız. 2023 yılında birlikte yer aldıkları The Kill Room filminde anne-kız kamera karşısına geçti. Ama bu öyle sıradan bir film değil!
Filmde Uma Thurman, sanat galerisini aslında para aklama işi için kullanan birini canlandırıyor. Ama olaylar öyle bir sarpa sarıyor ki, hayali bir sanatçı adı altında yaratılan kimlik gerçekten sanat dünyasında sansasyon yaratıyor! Ve bu durum, Maya’nın filmde canlandırdığı hevesli sanatçı karakter gibi birçok kişide kaos, kıskançlık ve karışıklık yaratıyor.
Maya, Variety’ye verdiği bir röportajda “Annemin komik yönünü insanların görecek olması beni çok heyecanlandırıyor,” demişti. “Son zamanlarda harika bağımsız komedilerde oynadı ama pek gün yüzüne çıkmadı. Bana göre tanıdığım en komik insan o.”
7. Chris Hemsworth ve India, Tristan ve Sasha
Thor’un çocuklarıyla kamera karşısına geçtiğini biliyor muydunuz? Evet evet, yanlış duymadınız! Chris Hemsworth’un eşi Elsa Pataky ile olan üç çocuğu, Thor: Love and Thunder filminde babalarına eşlik etti.
İkizlerden Tristan, küçük Thor’u oynarken, kızı India kötü karakter Gorr’un (Christian Bale oynuyor) çocuğunu canlandırdı. Diğer oğlu Sasha ise küçük bir Asgardlı rolüyle filmde yerini aldı. Chris Hemsworth bu anlar için şöyle demişti: “Gerçekten içinde olmak istiyorlardı. Çok heyecanlıydılar.”
Ama bitmedi! Ailece kamera önüne geçmeye alışkınlar çünkü üçü de 2022’de Disney+’ta yayınlanan Limitless with Chris Hemsworth belgeselinde yer aldı. India, 2024 yapımı Furiosa: A Mad Max Saga filminde de babasıyla yeniden bir araya geldi. Filmde küçük bir kızı canlandırdı.
8. Kurt Russell ve Kate Hudson
Kate Hudson’ı tanımayan yok ama ünlü annesi Goldie Hawn’la hiç filmde rol almadığını biliyor muydunuz? Onun yerine, 2016 yapımı Deepwater Horizon filminde üvey babası Kurt Russell ile birlikte kamera karşısına geçti.
Ellen DeGeneres Show’da, bu deneyimi şöyle anlattı: “Babamla tekrar sette olmak bana çocukluğumu hatırlattı. Filmleri ne kadar sevdiğimi ve onunla sette geçirdiğim zamanı… Hem çok güzel hem biraz hüzünlü bir deneyimdi.”
Aslında bu ilk deneyimleri değildi. 2007’de, Kate Hudson’ın yönetmenlik yaptığı kısa film Cutlassta da birlikte çalışmışlardı. Çocuklarıyla aynı yapımlarda oynayan ünlüler yazımıza devam ediyoruz.
9. Angelina Jolie ve Vivienne Jolie-Pitt
Angelina Jolie, 2014 yapımı Maleficent filminde boynuzları ve karanlık havasıyla ürpertici bir kötü karaktere bürünmüştü. Ancak sette ilginç bir sorun ortaya çıktı: Küçük çocuk oyuncular Jolie’nin görünümünden korkuyordu!
Yalnızca biri hariç: Kızı Vivienne Jolie-Pitt. Ve böylece, Vivienne filmde küçük Prenses Aurora’yı canlandırdı. Jolie o dönem şöyle demişti: “Beni gerçekten seven ve boynuzlarımdan, gözlerimden, pençelerimden korkmayan bir çocuk lazımdı… Bu yüzden Viv bu rol için biçilmiş kaftandı.” Ailece bir filmde yer almanın böyle tatlı bir nedeni olabilir mi?
10. Meryl Streep ve Mamie Gummer
Sahnenin kraliçesi Meryl Streep, kızı Mamie Gummer ile Ricki and the Flash filminde anne-kız rollerini üstlendi. Film, rock yıldızı olma hayalleri için ailesini geride bırakan ama sonra kızıyla yeniden bağ kurmaya çalışan bir annenin hikayesini anlatıyor. Hem hüzünlü hem sıcak bir hikâye.
Gummer, bu rolün perde arkasında bizzat annesinin yönlendirmesiyle gerçekleştiğini söylüyor. IndieWire’a şöyle demişti: “Evine gittim, bana senaryoyu verdi. ‘Okumalısın,’ dedi. Ben de sonra okuyacağımı söyledim ama o ‘Hayır, şimdi oku’ diyerek ciddi olduğunu belli etti.”
Aslında bu ilk ortak projeleri değildi. Gummer, daha 1 yaşındayken 1986 yapımı Heartburn filminde annesinin bebeğini oynamıştı. 2007 yapımı Evening filminde de annesinin gençliğini canlandırmıştı.
Will Smith’in oğlu Jaden Smith’le birlikte kamera karşısına geçmesi, sadece bir oyunculuk iş birliği değil, aynı zamanda kalpleri ısıtan bir aile hikayesi oldu. Çoğumuzun gözyaşlarını tutamadığı The Pursuit of Happyness filmindeki performansları hâlâ akıllarda. Ama Jaden, o filmle parlayan ilk yıldız adımını atmadan önce, aslında babasının yer aldığı Men in Black II filminde minicik bir rolle karşımıza çıkmıştı!
Asıl çıkışını 2006 yapımı The Pursuit of Happyness’ta yaptı. Filmde Will Smith’in canlandırdığı, zor zamanlardan geçen bekar baba Chris Gardner’ın küçük oğlu rolünü öyle sahici, öyle içten oynamıştı ki… Jaden sadece bir çocuk oyuncu değil, adeta hikâyeyi taşıyan ruh haline bürünmüştü. O dönem stüdyonun onu istemediğini, ama Jaden’ın 6 yaşındaki haliyle seçmelere katıla katıla rolü hak ettiğini Will Smith yıllar sonra anılarında anlattı.
Jaden, yıllar sonra Ellen DeGeneres’e “Babamla çalışmak hem zordu hem de çok eğlenceliydi. Bana hep şunu söyledi: ‘Anı yaşa,’” diye içten bir itirafta bulunmuştu.
Bu ikili, başarılarını After Earth ile bir adım ileri taşıdı. Baba-oğul bir kez daha aynı filmde başroldeydiler. Ve küçük bir not: Jaden’ın kız kardeşi Willow da boş durmadı; o da I Am Legend filminde babasının kızı rolüyle sinemaya adım attı!
12. Robin Williams ve Zelda Williams
Robin Williams, hem sahnede hem de gerçek hayatta kalplere dokunan bir figürdü. 2004 yılında House of D filminde kızı Zelda Williams’la aynı sahneleri paylaştı. Zelda, filmde genç Tommy’nin kalbini kazanan Melissa karakterini canlandırırken, Robin Williams da zor zamanlar geçiren bir sanatçıyı oynadı.
Robin Williams’ın 2014’teki trajik kaybı sonrası Zelda, babasının izinden gitmeye devam etti. Onu ilham kaynağı olarak gösterdi ve hem oyunculukta hem yönetmenlikte adından söz ettirdi. 2024’te Lisa Frankenstein ile ilk uzun metraj yönetmenlik denemesini gerçekleştirdi. Hem animasyon dizilerde hem de popüler dizilerde yer aldı; kısacası yetenek genetik olarak geçmiş desek yeridir.
“Sette babamı izlerken büyülenmiştim,” diyen Zelda, bu işin sadece eğlence değil, aynı zamanda ciddiyet isteyen bir kariyer olduğunu fark ettiğinde çok gençmiş. Çocuklarıyla aynı yapımlarda oynayan ünlüler yazımıza devam ediyoruz.
13. Sean Penn ve Dylan Penn
Oscarlı aktör Sean Penn ile kızı Dylan, 2021 yapımı Flag Day filminde birlikte rol aldı. Baba-kız sahnelerde buluşmanın çok ötesine geçerek, bu projeyi adeta bir tür “aile terapisine” dönüştürdüler.
Dylan, bu deneyimi şu sözlerle anlattı: “Yabancı bir ekip önünde aile terapisi yapıyormuşum gibiydi. Ama yine de inanılmazdı.” Bu rolde yer almasının arkasında annesi Robin Wright’ın da büyük etkisi varmış. Dylan, annesinin şu sözlerini hiç unutmamış: “Babanla çalışmak, benim yaşadığım en güçlü deneyimdi.” Ve bu sözler, onun projeye gönülden bağlanmasını sağlamış.
14. Billy Ray Cyrus ve Miley Cyrus
Disney’in efsane dizisi Hannah Montana deyince akla ilk gelen isimlerden biri Miley Cyrus. Ancak dizide Miley’ye en yakın isim kimdi dersiniz? Elbette gerçek hayattaki babası Billy Ray Cyrus! Dizi boyunca Robby Ray karakterini canlandıran Billy Ray, hem baba hem de mentor olarak Miley’nin yanındaydı.
2024’te Hollywood Reporter’a konuşan Miley, “Babam olmasaydı ben olmazdım. Sadece biyolojik olarak değil, kim olduğumun temelleri de babamın desteğiyle oluştu,” diyerek aralarındaki güçlü bağı çok samimi bir dille anlattı.
15. Demi Moore ve Rumer Willis
Demi Moore’un kızı Rumer Willis, daha çocuk yaşta annesiyle birlikte aynı filmde yer aldı: 1996 yapımı Striptease. Filmde Demi, egzotik dans yaparak hayatını kazanmaya çalışan bir anneyi oynarken, Rumer da onun kurgusal çocuğunu canlandırdı.
Demi Moore, kızının bu rolde yer alması için ne kadar istekli olduğunu anlatırken, “Biz bedenimizi utanç kaynağı olarak görmeyiz. Doğal ve güzel bir şey olarak kutlarız,” diyerek oldukça açık sözlü bir açıklama yaptı. Ve bu özgür yaklaşım, Rumer’ın da kendine güvenli bir birey olmasında etkili olmuş.
2025’te katıldığı bir podcast’te Rumer, hâlâ annesiyle aynı yatakta uyuduğunu, kız kardeşleriyle birlikte banyo yaptıklarını ve bunun asla garip hissettirmediğini söyledi. “Ben böyle bir evde büyüdüm,” diyerek aile bağlarının ne kadar güçlü olduğunu vurguladı.
Lily-Rose Depp’in sinema serüveni, çocuk yaşta babasının gölgesinde değil, onunla omuz omuza başladı. 2014 yapımı “Tusk” filminde Johnny Depp’in başrol oynadığı yapımda küçük bir rolle sinemaya adım attı. Ama asıl çıkışını 2016’da, yönetmen Kevin Smith’in filmi “Yoga Hosers” ile yaptı. Ve evet, yine babasıyla birlikte kamera karşısındaydı!
2021’de bir röportajda Lily-Rose’a babasıyla tekrar aynı projede yer alıp almayacağı sorulduğunda verdiği cevap oldukça samimiydi:
“Asla asla deme,” dedi ama hemen ekledi: “Ama oyunculukta aile bağıyla değil, karakterin ve hikâyenin beni heyecanlandırmasıyla ilgileniyorum.”
Ve gerçekten de dediğini yaptı. HBO’nun bol tartışmalı dizisi The Idol’da Oscar ödüllü oyuncu Da’Vine Joy Randolph ile rol aldı. Durmadı, 2024’te vizyona giren gotik korku filmi Nosferatu’da Nicholas Hoult, Willem Dafoe, Bill Skarsgård ve Emma Corrin gibi isimlerle başrolü paylaştı. Yani Lily-Rose, “baba kontenjanı” değil, yetenekle gelen bir başarı çizgisi çiziyor! Çocuklarıyla aynı yapımlarda oynayan ünlüler yazımıza devam ediyoruz.
17. Clint Eastwood ve Scott Eastwood
Eğer babanız Clint Eastwood gibi bir Hollywood efsanesiyse, kamera arkasına da önüne de aşina olmanız kaçınılmaz. Scott Eastwood’un sinema kariyeri de tam olarak böyle şekillendi. Babasının yönettiği “Flags of Our Fathers” (2006), “Gran Torino” (2008) ve “Invictus” (2009) gibi filmlerde yer aldı. Hatta Clint’in sadece başrolde olduğu “Trouble with the Curve” (2012) filminde bile rol aldı.
Scott, 2024’te PEOPLE dergisine verdiği röportajda, babasının ona verdiği tavsiyeyi paylaştı: “İçgüdülerini dinle.”
Zaten Scott da bu öğüdü boşa çıkarmamış. 2016’da Esquire’a şöyle demişti: “Ondan öğrenebileceğim her anı değerlendirmeye çalışıyorum. Ne zaman mümkün olsa onunla aynı sette olmaya çalışıyorum.”
Yani baba-oğul sadece genleri değil, sinema sevgisini de paylaşıyor.
18. Sylvester Stallone ve Sage Stallone
Sage Stallone, 90’lı yıllarda babası Sylvester Stallone ile birlikte “Rocky V” filminde rol aldı. Filmde Rocky’nin oğlu Robert “Rocky Jr.” Balboa’yı canlandırdı. Bu film, ringlerdeki başarı kadar, bir babanın oğluyla arasındaki duygusal kopuşu ve yeniden yakınlaşmayı da anlatıyordu. Ve o meşhur “Rocky basamakları” sahnesi? İşte orada birlikte tırmandılar…
Sage, 1996’da PEOPLE’a verdiği röportajda şunları itiraf etti:
“Rocky V’ten sonra biraz şımarık bir tipe dönüşmeye başlamıştım. 15 yaşındaydım ve kendimi büyük adam sanıyordum. Ama baba, o duruma hemen el koydu!”
Ne yazık ki Sage, 2012’de henüz 36 yaşındayken kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Sinema dünyası kadar, babasının kalbinde de silinmez bir iz bıraktı…
19. Donald Sutherland ve Kiefer Sutherland
Kiefer Sutherland, 1983 yapımı “Max Dugan Returns” filminde babası Donald Sutherland ile ilk kez aynı yapımda yer aldı. Donald zaten “MASH,” “Klute,” “Ordinary People” gibi filmlerle yıldızını çoktan parlatmıştı.
Ama ilginçtir ki, birlikte sahne paylaşmaları yıllar aldı. 1996’da “A Time to Kill” filminde birlikte rol aldılar ama aynı sahnede değildiler. Ta ki 2015’te çekilen “Forsaken” filmine kadar!
Kiefer, o deneyim hakkında şöyle dedi:
“O film, babamla geçirdiğim en uzun zamandı. Hayatım boyunca unutamayacağım bir anı.”
Ne yazık ki Donald Sutherland 2024’te, 88 yaşında hayatını kaybetti. Kiefer, babasının siyah-beyaz bir fotoğrafını sosyal medyada paylaşıp şu sözleri yazdı:
“O, film tarihinin en önemli aktörlerinden biriydi. Ne iyi, ne kötü, ne de çirkin bir rolden korktu. Sevdiği işi yaptı, tutkuyla yaşadı. Daha fazlası istenemez.”
20. Brendan Gleeson ve Domhnall Gleeson
Çocuklarıyla aynı yapımlarda oynayan ünlüler yazımızın sonuna geldik. Bu baba-oğul ikilisi, kelimenin tam anlamıyla “büyülü”! Brendan Gleeson, Alastor “Mad-Eye” Moody karakteriyle Harry Potter serisinde büyü severlerin gönlünü fethetti. Oğlu Domhnall ise Weasley ailesinin en büyük oğlu Bill olarak karşımıza çıktı. İkisi de 2005’te seriye dahil oldu ama ancak 2010’da, “Harry Potter ve Ölüm Yadigarları: Bölüm I” filminde aynı sahnede oynama fırsatı buldular.
Domhnall, oyunculuğa geçiş sürecinde babasının etkisini şu sözlerle anlatıyor: “Aslında yazarlık ve yönetmenlikle ilgileniyordum. Ama oyunculukta daha iyi olduğumu fark ettim. Babam bana bunun mümkün olduğunu gösterdi.”