Gömlek değiştirir gibi ümitsizlik değiştiren Cioran’ın acıya katlanma eşiği tüm insanlığınkini üstlenecek kadar devasa. En lüzumsuz bilgileri en baştan verelim: Rumen düşünür eserlerini Fransızca yazıyor. Birçoğu dilimize çevrilmiş durumda. Aralarında Beckett’in de olduğu birçok edebiyatçıyı derinden etkilemiş Emil Michel Cioran, şu sıralar İstanbul semalarını saran kasvete de karanlık düşünceleriyle en yakından dostluk edeceklerin başında geliyor.
Aforizmalarının çoğunu Burukluk (Syllogismes de l’amertume) ismiyle Türkçeye çevrilen kitabında bulabileceğimiz Cioran’ın her düşünüşü bir düşüş olduğundan aslında tüm eserlerinde kaya gibi ağır sözlerine rastlamak mümkün. Hele söz konusu olan Listelist gibi işinin ehli, ne yaptığını bilen, bir işi yapacaksa tam anlamıyla yapmadan bırakmayan ve dolayısıyla ‘Yüce Cioran’ın tüm eserlerini hatmeden ve üstüne üstülük arada Cioran geceleri düzenleyip ölmek için hep geç kalındığını birbirlerine itiraf eden bir ekipse, gözden bi şey kaçırmak imkansız oluyor. Bu ahval ve şerait içinde acıyla söyleyebilirim ki biz düşünür sevenler, Cioran’ın en demli, en karanlık, en anlamlı ve en sizlere ve bizlere hitap eden aforizmalarını, şu makyaj ustası dünyanın İstanbul’umuzu boyadığı kasvete biraz olsun ortak olalım diyerekten seçtik. Şakası bile kötü aforizmalar için ciddiyet talep ediyoruz. Afiyetle…
Melankolisiz bir dünyada bülbüller geğirmeye başlardı.
Istırap arayışında, acıya canla başla sarılmada şehitle rekabete girebilecek pek kimse yoktur, kıskançtan başka… Oysa biri göklere çıkarılır, öteki alay konusu yapılır.
İnsan türü ancak kendini mahvedene hayran olur.
Sadece bir kere bile sebepsiz yere hüzünlendiysen, bütün hayatın boyunca bilmeden öyle hüzünleneceksin demektir.
İçimizde doğan her fikirle içimizdeki bir şeyler de çürür.
En büyük zalimler kafası kesilmemiş mazlumlar arasından çıkar.
Her varlık başka bir varlığın can çekişmesiyle beslenir.
Modern olmak çaresizlik içinde şunun bunun ucundan tutmaktır.
Her düşünce bastırılmış bir duygudan kaynaklanır.
Aklımı kaybetmeyi bir şartla isteyebilirdim; gece gündüz güleç, sorunsuz ve takıntısız, neşeli ve keyfi yerinde bir deli haline geleceğim kesin olmalı.
Mutsuzluğunu sev, mutluluğundan iğren. Her şey birbirine karışır. Tüm kazanımlar birer kayıp, tüm kayıplar birer kazanım haline gelir.
Bir virgül uğruna ölünebilecek bir dünya düşlüyorum.
Keşke dalgın olabilseydim, o zaman düşüncelerim kederlerimden kopardı.
Kelimeler merhametlidirler, narin gerçeklikleri bizi kandırır ve teselli eder.
Kendini çekilmez kılmayı bilmeyen kimse yalnızlığına göz kulak olamaz.
Yaşlandıkça büyük korkuları alaylı sırıtmalarla değiş tokuş etmeyi öğreniriz.
Ümit etmek geleceği yalanlamaktır.
Her yerde olma avantajının sefasını süren Tanrı değil ‘acı’dır.
Müzik, mutluluk ülserine tutulmuş ruhların sığınağıdır.