Cemal Süreya, müzik dünyamızın en önemli isimleri arasında yer alan Ahmet Kaya ile 1989 yılında bir röportaj gerçekleştirir. İkili, hemen hemen her şeye dair uzunca sohbet ederler. Hayatı, dünyayı, müziği, edebiyatı ve daha pek çok olmazsa olmazı kafa kafaya verip konuşurlar. Şairin soruları Ahmet Kaya’nın verdiği cevaplarla birleşince adeta öyküye dönüşür. Anlatılanlar, anlatılacak olanların da kapısını aralar böylece.
Şairin sorduğu sorulardan biri de İstanbul’la bağlantılı olarak denizi nasıl algıladığıdır. Ve konu konuyu açar, Ahmet Kaya‘nın ilk bağlamasına ve bağlamayı 15 günde nasıl öğrendiğine kadar uzanır…
“Sinemada görmüştüm denizi. Ama algılama yeteneğim yok henüz. Aklımda Kızkulesi ve kızın hikâyesi. Babam bunu belki 150 sefer anlatmıştır”
“Gece 11′de işe gider sabah 7′de gelirdi. 7′de ben karşılardım. Ekmeğin içinde helvalarla gelir, uykusuz uykusuz bize iki saat İstanbul’u anlatırdı”
“Biz İstanbul’a gideceğiz, hepiniz orada okuyacaksınız, hepiniz orada çalışacaksınız, derdi ve bir şarkı vardı hep onu söylerdi. Çok severdim”
“İstanbul’a gidiyoruz. Fakat mutlaka ve mutlaka bir gün buralara geleceğiz, evimiz, arsamız, yerimiz hep burada olacak diyordu babam”
“O zamanlar altı yaşlarındayım; ailenin en küçüğü olduğum için olağanüstü düşkünlük gösterilirdi. Sokağa çıkarır, herkese küfrettirirdi, onur duyardı yani”
“O dönemde fabrikada pazartesileri salıları işçi gecesi yapılırdı. O zamanlar memur evlerinin yanına biz gidemezdik, mümkün değildi, memur çocukları vardı”
“Onların evleri, mahalleleri ayrıydı. Biz, işçi çocukları, onların eğlence gecelerine de gidemezdik. Salı günleri gırla giderdi. Çoluk-çocuk, anneler, babalar, işçiler, yaşlılar…”
“Buradaki gruplar vardı, bağlama çalınırdı. Benim bağlamaya sempatim o zamanlardan başlıyor. Bir gün eve geldiğim zaman, sana bir sürprizimiz var, dediler, baban sana bir şey aldı”
“Baktım duvarda bir cura, üstüne de benim vesikalık resmim yapıştırılmış. Küçük bir cura. O an bir ağlama tuttu bende. Kümeste, nasıl oldu da bir sazım oldu diye 2-3 saat ağladım”
“Bağlama çalmaya o zaman başladım. Ve çok enterasandır, söylemek biraz güç ama samimi olarak söylüyorum, 15 günde öğrendim bağlama çalmayı”
“Dayımın daha önce bağlaması vardı. Gizli gizli, o olmadığı zamanlar fabrikadan aşırırdım. 12 saat uyumadan çalardım. İlkokula gittiğim yıllar”
“Canım sıkılıyordu. Sınıftan kaçıp gidiyor, tarlanın ortasına oturup bağlama çalıyordum. Yani okula çok az gidiyordum. Öğretmen ise çok gurur duyuyordu öğrencisinin bağlama çalmasından”
“Müziğe karşı sıradan bir sevgi değil, büyük bir tutkuydu bu. İlle de müzik yapacağım diyordum”
BONUS: Ahmet Kaya – Kendine İyi Bak
Kaynak: 1