Cahit Irgat, 1915 yılında Lüleburgaz’da doğdu. Birçok tiyatro ve sinema filminde oyuncu olarak görev yaptı. Şiir, onun için yaşamın bir diğer yanından görünen nefes alıp vermekti.
Irgat’ın şiirlerinde hissedilen her şey biraz da onu okuyan kişinin kendi iç yolculuğundan izler taşır. Anlatılan pek çok hikâyenin sesi olan yazar, ağır bir dinginliğin ortasında yakmıştır şiir ateşini. Ve kendi ateşinde ısınan, karanlığa ışık veren, olduğu kadar da yaşamaya gayret gösteren bir ilerleyişle kendi dünyasında var olmuştur.
Şiirlerindeki hüzün, umutsuz olmamakla birlikte olanı olduğu gibi göstermenin kıyısında durmuştur hep. Çünkü söylemek, dinlemekle tamamlanan bir uzun sohbettir onun için. Söylediği kadar dinlemiştir, dinlediği kadar da söylemiştir hiç şüphesiz.
Şairliğinin yanı sıra birçok filmde rol alan Cahit Irgat, yaşamı boyunca sanat üretimimin içerisinde olmuştur.
Cahit Irgat’ın şiirlerini rol aldığı sinema filmi görselleriyle birlikte sizler için listeledik.
1. Rüzgarlarım Konuşuyor
Ben bir harp esiriydim
Bulutları seviyordum, hürriyeti seviyordum
İnsanları seviyordum, yaşamayı seviyordum
Bulutları gözlerimden boşalttılar bir gece.
Yalan söylemeyen bir dünyada.
Ben de yalan söyleyemem.
Ve ben şeffaf, tertemiz
Pırıl pırıl bağırıyorum:
Yetişir oltaya yem
Dile küfür olduğumuz,
Yetişir bozuk para gibi savrulduğumuz.
Gözlerim var, görüyorum:
Yarı çıplak, çırılçıplak
Ölülerle dolu toprak
Ölüler sarmaş dolaş
Ölüler sivil, asker, ihtiyar
Ölüler buram buram
Nefret kokuyor
Ve dilim var, söylüyorum:
Benim de altçenemi
Gözlerimi alacaklar belki de
Yaşamak ve hürriyet istedim diye
Ve belki de bir sabah
Gün doğmadan az önce
Heykelim dikilecek
Bir darağacına.
2. Memnunum Diyemem
Memnunum diyemem yaşadığıma,
Bana bir şey söylemiyor
Bu deniz parçası, bu taka.
Gün bitti, yollara düştü kahır
Ötme vapur, gelemem
Dört duvara sarılmışım.
Sarmadı gitti beni
Bu yandan çarklı dünya;
İki yakam bir araya gelmiyor
Ivırı zıvırı caba.
Parmak parmak çürüdü
Bir karış ömrüm,
Yalan şeyleri özlemişim, nâfile
Nâfile şiir yazmış, kahırla yıkanmışım,
Gülmüşüm söylemişim, boşvermişim her şeye,
Senin için yaşamışım insanoğlu, nâfile!
3. İnsan Gibi
Çok yakında bir gün
Çok yakında bir gün
Ağır uykulardan uyanacaklar
Zor kapıları açacaklar
Yere sağlam basacaklar.
Sevgiden sırılsıklam
Yangınlanacak aşklar
Çok yakında bir gün
Çok yakında bir gün
İnsanlar insan gibi yaşayacaklar.
En dar en karanlık sokaklar
Çok yakında bir gün
Çok yakında bir gün
Bayramlaşıp ışıyacaklar
Hürriyet giyecek aydınlık ayaklar.
4. Ara Sokak
Gözlerim kan denizi,
Geleceğe sıçrıyor geçmişteki sızı.
Bir lokma bir hırka olmasa da olur,
İnsanoğlu ancak acılarla yoğrulur.
Dost, düşman yanyanalaştı;
Tırafiği zor bir çamur kavşaktayız:
Yaşamak geç, ölüm dur!
5. Ağaç
Ağacım, dört kol çengi kıyamet
Her dalımda bir memleket
Uzar kollarım uzar
Taşımda toprağımda bereket
Köklerimden başlar hürriyet
Bana çarptıkça anlar
Yağmur yağmur olduğunu
Rüzgâr, rüzgâr.
Taşımda toprağımda kıyamet
Köklerimden başlar hürriyet.
6. Sokak
İnsanlar geçiyor sokaklardan
Kendi ölüleri omuzlarında
Bir hayat nefes nefese, orman orman
İnsanlar geçiyor sokaklardan
Sevgiler taşmış, merhametler taş
Buram buram tütüyoruz taştan topraktan.
7. Bir Dalda İki Salıncak
Yürümüş otlar dizine
Kentin ışıkları gözüne
Herkes cümbüşüne sazına
İlmik senin boğazına
Vardı elbet bir merhaban bu kente
Geldiler gördüler mi sallandığını acaba
Salıncaklar kuruldu şimdi başka ağaca
Dirin kaça, ölün kaça
Ne dört kitap, nice mezhep, nice din
Bu ağacı insana insan diye gösterin
BONUS / Can Yücel’in Cahit Irgat’ın ölümünden sonra söylediği birkaç söz…
Cahit ki bu hasta düzende sağlıklı bir kanserdi
Cahit ki haksızlığa karşı üreyen höcrelerdi.
Yorgun develer gibi çöktüğü Dormen şölenlerinde bile
`Siz paranızı, ben kendi kendimi yerim,` derdi.
Cahit zaten azalarak yaşayanlardan değil
Çoğalarak ölenlerdendi