Özellikle Galler ekibi Swansea City’e oynattığı futbolla tüm dünyanın dikkatini çeken Brendan Rodgers, Liverpool tarihinin kaderini değiştirmeye çok yaklaşsa da “Kaptan Gerrard”’ın ayağının kaymasına engel olamadı ve şampiyonluk kupası Anfield Road’u teğet geçerek Manchester’ın mavi yakasına gitti. Günümüzde İskoç devi Celtic’i çalıştıran idealist teknik adamın kariyerine göz attık.
Watford ile başlayan kariyer
24 Kasım 2008 tarihinde İngiltere Championship Lig ekibi Watford ile teknik direktörlük kariyerine merhaba diyen Rodgers, burada fena bir sezon geçirmedi. 26.haftanın sonunda 19.sırada aldığı sarı-siyahlıları, sezon sonunda 13.sıraya kadar yükseltmeyi başardı.
Hayatının en zor günleri
Bir sonraki sezon Reading ile el sıkışan Rodgers, 1 Temmuz 2009’da resmi sözleşmeye imza atarak resmen Reading menajeri oldu. Watford’ da yakaladığı başarıyı burada tekrar edemedi ve yönetim Rodgers ’ı 4.5 ay(16 Aralık 2009) gibi kısa bir sürede görevden aldı. Hayatının en zor günlerini geçirdiğini söyleyen Kuzey İrlandalı Menajer o günleri şöyle anlatıyor. ‘’ 16 Aralık 2009’da, akşam 17.00’de Reading’den kovuldum. Hayatımda ilk defa işsiz ve futboldan uzak kalmıştım. Kendime gelmek için 10 günlüğüne Dubai’ye gittim ve iş tecrübemle, çalışma metotlarımla ve nasıl değişiklik yaratabileceğimle ilgili detaylı bir dosya hazırladım. Şubat’ın 3’ünde, yani annemin öldüğü gün çalışmaya hazırdım. Artık işsiz ve hayatımda en çok sevdiğim iki şeyden yoksundum; annem ve futbol. Biri Championship, diğeri League One’da olmak üzere 3 kulübe mektup yazdım. En azından bir mülakat daveti bekliyordum, cevap bile gelmedi.’’
Ters giden talih Galler’de döndü
Rodgers’ı bu zor günlerden kurtaracak teklif 2010 yılının yaz ayında Championship Lig ekibi Swansea City’den geldi. Swansea’de kusursuza yakın bir iş çıkaran Kuzey İrlandalı, takımıyla 80 puan toplayarak lig üçüncüsü oldu. Statü gereği oynanan play-off maçlarında da başarılı olan Galler ekibi adını Premier Lig’ e yazdırdı.
Premier Lig’e merhaba
2011-2012 sezonunda ilk Premier Lig deneyimini yaşayan Rodgers, oynattığı futbolla büyük beğeni topladı. Topun sürekli kendilerinde kalmasını isteyen ve bol pasa dayalı sistemiyle İngiliz Medyası tarafından Ada’nın Barcelona’sı(Swansealona) yakıştırması yapılan takım son derece başarılı bir sezonu geride bıraktı. Ligde oynadığı 38 maçta topladığı 47 puanla 11.sırayı elde eden Swansea’nin menajeri için Anfield Road’un kapısı ardına kadar açılmıştı.
Büyük takım yönetmeye başlayan Rodgers
1 Haziran 2012 ‘de Liverpool ile sözleşme imzalayan Kuzey İrlandalı menajerin ilk sözleri şunlar oldu: ‘’Liverpool’u baştan yaratacağız. Genç, dinamik, koşan ve basan bir takımımız olacak’’. Rodgers yönetimindeki Liverpool Joe Cole, Dirk Kuyt, Maxi Rodriguez gibi yaş ortalaması 30’un üzerindeki oyuncularla yollarını ayırıp; Chelsea’ den Daniel Sturridge, eski takımı Swansea’den Joe Allen, İnter’den Coutinho gibi 25 yaş altı oyuncuları takıma dahil etti. Bu arada altyapıdan Raheem Sterling’ de onun isteğiyle A takımla beraber idmanlara başladı. İlk sezonu takımı oluşturmak, oyun felsefesini takıma aktarmakla geçen Brendan Rodgers yönetimindeki Liverpool, sezonu 61 puanla 7. sırada tamamladı.
Kuzey İrlandalı yönetiminde şampiyonluğa adım adım yaklaşan “Kırmızılar”
Taraftardaki ve yönetimdeki kredisi azalan Rodgers 2013-2014 sezonuna istim üzerinde başladı. Kadrodaki gençleştirmeye bu transfer döneminde de devam eden Rodgers, kaleci Pepe Reina (31)’yı gönderdi ve yerine genç file bekçisi Simon Mignolet’i takıma dahil etti. Paris SG’ in erken yaşta kaptanlığını yapmış Fransız stoper Mamadou Sakho takıma dahil edilen bir başka önemli oyuncu oldu. Sezona rüzgar gibi başlayan “Kırmızılar” ilk dört haftada 10 puan toplayıp liderliğe oturdu. Lige ilk 4 hedefiyle başlayan Liverpool her geçen hafta daha iyi futbol oynuyor, rakiplerine sahada zor anlar yaşatıyordu. Kredisi bitmek üzere olan Rodgers; rüzgarı tersine çevirmiş, taraftarı ve yönetimi arkasına alarak yola devam ediyordu.Hatta taraftarlar Kuzey İrlandalı menajere beste bile yazmıştı:
We’re on our way to glory (Biz zafer yolundayız)
Built the team like Shankly did (Shankly’nin daha önceden yaptığı gibi takımı kur ki)
And kids will have a story…(çocukların gelecekte anlatacak hikayeleri olsun)
Rüya gibi geçen sezon hayal kırıklığıyla sona erdi
Son şampiyonluğu 24 yıl önce kazanan Liverpool, Rodgers yönetiminde ilk kez mutlu sona adım adım yaklaşıyordu. Tüm otoriteleri yanıltan Rodgers ve öğrencileri 35. haftaya da lider giriyorlardı. Ancak Anfiel Road’da oynanan Chelsea maçını, kaptan Gerrard’ın yaptığı büyük hatasıyla kaybeden kırmızılarda moraller bozulmuştu. Bir sonraki hafta deplasmanda alınan C.Palace beraberliği rüya sezonu, kabusa çeviriyordu. Bu sonuçla şampiyonluğu Manchester City’e kaptırdılar.
Form grafiği yükseliş trendinden, düşüş trendine geçti
2014-2015 sezonunda takımın en önemli oyuncusu Luis Suarez’i 81 Milyon Euro ücret ile Barcelona’ya kaptıran Rodgers, Uruguaylı forvetin yerini dolduramayacaktı. Southampton’dan Lallana ve Lovren’i piyasanın çok üstünde kadrosuna katan genç teknik adam eleştirilerin odak noktası haline geliyordu. Problem çocuk Mario Balotelli’ yi yönetim ile karşı karşıya gelme pahasına transfer ediyor; Lazar Markovic, Alberto Moreno, Emre Can gibi oyuncuları takıma katarak genç oyuncu sirkülasyonunu devam ettiriyordu. Tecrübeli Rickie Lambert‘ta forvet rotasyonunda kullanılacaktı. Sturridge’nin şanssız sakatlığı, Balotelli ve Lambert’ın formsuzluğu takımı gol yollarında sıkıntıya soktu. 2013-2014 yılında 104 gol atan kırmızılar, bu sezon sadece 52 gol atabildi. Şampiyonlar Ligi’nde gruptan çıkamama, Uefa Avrupa Ligi’nde Beşiktaş’a eleniş, Premier Lig’i zirvenin 25 puan uzağında; 6.sırada bitirmeleri moralleri bozuyordu. Transfer edilen hiçbir oyuncudan istenilen katkının alınaması Rodgers’ı eleştirilerin odak noktası haline getirdi.
Beklenen son
Tüm bu yaşananlara rağmen yönetim Rodgers’ın arkasında durmuş ve sezona onunla başlamaya karar vermişti. Geçen sezon yapılan transfer hatalarının tekrar etmemesi Rodgers’ın görevde kalması açısından hayatiydi. Takımın önemli oyuncusu Raheem Sterling’i 62,5 Milyon Euro karşılığında M.City’e kaptran Liverpool güç kaybetmeye devam ediyordu. Belçikalı Christian Benteke 46,5 milyon Euro karşılığında takıma dahil ediliyor, Hoffenheim’ın Brezilyalısı Roberto Firmino 41 milyon Euro karşılığında Liverpoollu oluyordu. Lovren ve Lallana’dan sonra tekrardan çok yüksek bonservis ücreti ödediği gerekçesiyle taraftarın ve medyanın eleştiri okları tekrar Kuzey İrlandalı’ya dönüyordu. Bunun yanında genç sağ bek Clyne takıma katılıyor, bonservis bedeli ödenmeden ligin önemli oyuncularından James Milner ve bir önceki yıl Burnley’ de ortalama bir sezon geçirmiş Danny Ings takıma dahil ediliyorlardı.
Lige 2 galibiyetle başlayan Liverpool Menajeri eleştirileri bir nebze olsun dindirse de son 6 maçta alınan 1 galibiyet ve UEFA Avrupa Ligi’nde elde edilen Bordeaux ve Sion beraberlikleri taraftarın ve yönetimin sabrını taşırmaya yetti. Bunun sonucunda da yönetim, B.Rodgers ile yollarının ayrıldığını basına açıkladı.
Brendan Rodgers ise ayrılığın ardından şunları söyledi, ‘‘Bu kulüpte görev almak ayrıcalık ve onurdur. Yeteneklerim doğrultusunda kulübü her zaman en iyi şekilde temsil etmeye çalıştım, harika taraftarımızın gurur duyacağı oyuncuları ve takımı ortaya çıkarmaya çabaladım. Liverpool’da geçirdiğim süre boyunca unutulmaz anılar edindim. Tüm oyuncularıma, bağlılıkları ve disiplinli çalıştıkları için teşekkür ediyorum.’’ İngiliz Medyasına göre Rodgers’ın Liverpool menajerliğini kaybetmesinin temel faktörleri ise; saha içindeki başarısız sonuçlar ve yanlış transfer politikasıydı.
İskoçya’da yeni bir macera
Liverpool ile yolları ayrıldıktan sonra uzun süre işsiz kalmayan Rodgers soluğu komşu da yani İskoçya devi Celtic’de aldı. 2016-2017 sezonuna yeşil-beyazlılarda başlayan Kuzey İrlandalı, ligi Premiership Şampiyonluk Grubu’da dahil olmak üzere toplam 106 puanla 2’nci sıradaki Aberdeen’in 30 puan önünde şampiyon olarak tamamladı. Bunun yanında bir FA ve bir Lig Kupası olmak üzere 2 kupa daha kazanan Rodgers başarılı bir sezonu geride bıraktı. Özellikle 44 yaşındaki teknik adamın isteğiyle Fulham takımından bonservissiz şekilde takıma kazandırılan genç santrafor Moussa Dembele, 50 maçta attığı 31 golle Celtic tribünlerini adeta salladı.
Yeni sezonun anahtar kelimesi; “İstikrar”
Bu sene ise lige 3’te 3 ile başlayan Rodgers’lı Celtic’in en önemli hedefi ligde ve yerel kupalardaki başarıyı devam ettirmek. Bunun yanında Şampiyonlar Ligi’nde en azından grupta ilk 2’ye girerek bir üst tura çıkmayı arzulayan takım, adını Avrupa’nın en büyük 16 takımı arasına yazdırmak istiyor.