20 Nisan 1912’de Drakula’nın yaratıcısı Bram Stoker vefat etse de arkasında büyük bir mit bıraktı. Drakula ve vampir miti, onun yarattığından daha geniş bir yelpazeye yayılarak popüler kültürün içine girdi. İşte şimdi biz de, vampir kavramının evrimsel süreci nasıl oldu; bunu inceleyeceğiz.
1. Vampir efsanesi ilk olarak Babil kaynaklarında kendini gösterir
Önce Sümerlilerde yer alan Lilith miti, sonradan Tevrat’ta da geçer. Lilith, Havva’dan önce yaratılan kadındır; fakat Tanrı’ya isyan ettiği için Lucifer’le birlikte yer altı dünyasına gönderilir ve şeytanların, cinlerin yöneticisi olur. Havva’nın soyunu kurutmak isteyen Lilith geceleri evlere girerek yeni doğan bebekleri öldürür. Tabii ki bu mit, antik anaerkil kültürden dinlerin hakim olduğu ataerkil kültüre geçişte bu şekilde yorumlanır; sonradan Rönenans ile Lilith, özgürlüğün ve ilerleyen yıllarda da feminizmin sembollerinden biri olur.
2. Efsaneye göre Kabil, Lilith ile evlenir ve onların soyundan ilk vampirler doğar
Tanrıya adak sunan Habil’le Kabil’den Habil’in adağı kabul olur, bunun üzerine sinirlenen Kabil, Habil’i öldürür. İnsanların onu öldürmek isteyeceğini bilen Tanrı, onun bedenine bir iz bırakır ve “Eğer ki kim onu öldürmek isterse intikam yedi katı fazlasıyla onu bulsun.” der. Bunun üzerine Kabil dünyayı dolaşır ve rivayete göre sonunda Urfa’ya yerleşir. Bu olaylar, Eski Ahit’te yazılıdır. Hikâyenin bundan sonraki kısmıysa kurgusal kaynaklarda mevcuttur. Lilith’in veya Enoch’un kitabı denilen bu kitaplarda Kabil’in lanetlenerek bir şey yiyemez hale geldiği, Lilith ile evlendiği ve Lilith’in onu kendi kanıyla beslediği anlatılır. Onlardan doğan çocuklardan bir vampir soyu türemiştir.
3. Vampir kelimesinin Türkçe’den ve Macarca’dan geldiğine dair iddialar mevcut
Fakat efsane olarak vampir, sadece bu kültürlere değil; Hint mitolojisinden, Avrupa’daki anlatılara kadar vampirlerin izini sürmek mümkün. Carl Jung’a göre vampir miti, ortak bilinçte yer alan kavramlardan biridir.
4. Vampir mitinde en çok bilinen isimlerden biri Vladimir Tepeş olsa gerek
Kazıklı Voyvoda olarak da bilinen Eflak voyvodası Tepeş’in canilikleri saymakla bitmiyor. Fatih Sultan Mehmet’in başına bela olan Tepeş, Kazıklı Voyvoda ( Dracula ) 1400’lü yıllarda yaşamış bir Romanya hükümdarıdır. Hükümdar olduğu bölgenin ismi Transilvanya’dır. Babası, Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu’nu ve Katolik mezhebini korumak için katıldığı “Ejderha Tarikatı” nedeniyle ejderha anlamına gelen “Drakul” ismiyle alınır. Oğulları da ejderhalar anlamına gelen “Drakula” ismiyle anılırlar. Voyvodanın üç oğlundan biridir Vlad Drakula. Osmanlı’ya rehin olarak verildiğinde henüz on bir yaşındadır ve bir prens olarak Osmanlı’da, 2. Mehmet ile eğitim gördükten sonra ülkesi Eflâk’a voyvoda olarak döner. Fakat Vlad, burada Fatih’in sözlerine uymaz ve haçlı seferleri örgütlemeye çalışır ve başarılı olamaz. İntikam duygusu körüklenen Vlad, Türkler’i diri diri kazığa oturtur, onların can çekişmelerini seyrederken içip eğlenir. Yaklaşık 20.000 kişiyi, çoluk çocuk ayırt etmeden kazığa diktiği rivayet edilir. Bazense insanların derilerini tamamen yüzdürdüğü, tuz döktürdükten sonra da keçilere yalattığı söylentiler arasında.
5. Drakula’nın işkenceleri çok çeşitli ve korkunçtur
Gravürde, kazığa geçirdiği insanların karşısında ziyafet çeken Vladimir’i görebilirsiniz. Vicdana sahip olmayan Drakula, bir gün evsizleri ziyaret bahanesiyle büyük bir binada toplar ve onları sarhoş ettikten sonra binayı ateşe vererek onları öldürür. Eflak’a gelen Almanları ve Macarları da akıl almaz işkencelerle öldüren Vlad’ın kötü şöhreti Avrupa’da da yayılır. İnsanları doğrama makinelerinde doğratır, etlerini çömleklere doldurup pişirir.
6. Fatih, Drakula’nın zalimliklerine sessiz kalamaz ve Eflâk’a bir kuvvet gönderir
Fakat gözü açık Drakula, Fatih’in gönderdiği Hamza Paşa ve adamlarını yakalatır ve ellerini, ayaklarını kestikten sonra hepsini kazığa oturtur. Fatih bu sefer daha büyük bir birlik yollar Eflak’a. Ordu ile mücadele edemeyeceğini bilen Drakula, ormanlara ve dağlara kaçar. Bu sırada Osmanlı Ordusu başkente giderken yirmi bin kadar cesetle karşılaşırlar. Morali yıkılan ordu, yine de ilerleyişini sürdürür. Fatih, Vlad’ın kardeşi Radul’u başa getirir. Macaristan’da zindana atılmış Vlad oradan kaçıp geri döner ve darbe yapar; fakat bu da uzun sürmez ve kölelerinden birinin başını kesmesiyle ölür.
7. Vampir mitiyle bağlantılı bir diğer isimse Elizabeth Bathory’dir
Macarca ismiyle Erzsébeth Báthory, 1560 yılında doğdu ve çocukluğunu Ecsed şatosunda geçirir. Çocukluğundan itibaren bakıcısı kara büyüyle uğraşır ve Elizabeth’in gözleri önünde küçük çocukları öldürür. Ayrıca. İşin ilginç yanıysa Elizabeth ve Vladimir Tepeş’in uzaktan akraba olmaları. Psikologlar ailelerindeki irsi bir akıl rahatsızlığı ve içinde bulundukları durumlar yüzünden bu hale geldiklerini ifade ediyorlar.
8. Bathory, sarayın aldığı kadınları çeşitli işkencelerden geçirip öldürür
Köylü kadınlarla başlayan kan arzusu, zamanla soylu kadınlara da kayar. Yaklaşık 650 kadını öldürdüğü günlüklerinden kanıtlanan Bathory, bu suçlarından soylu olduğu için kurtulmuş ve sadece ev hapsine çarpılmıştır. Kurbanlarını canlı olarak yakar, öldüresiye döver, parçalar; onlara iğnelerle işkence eder. Fakat iddia edilenin aksine kan banyosu yaptığı kanıtlanmamıştır; 300’e yakın hiçbir tanık bundan bahsetmez.
9. Bram Stoker romanı ‘Drakula’yı 1897’de baskıya verdi
Kitapta Kont Drakula, soyunun Kazıklı Voyvoda’dan geldiğini anlatır ve o dönemki savaşları yaşamışçasına anlatır. Romanın önermesine göre Voyvoda Dracula, öğrendiği kara büyü ve simya teknikleri sayesinde ölümden kurtulmuş, bir vampire dönüşmüş ve 400 yıl hayatta kalmayı başarmıştır. Popüler kültürdekinin aksine güneşe çıkabilir; fakat gündüzleri gücü daha azdır. Vampirlerin güneşe çıkamamaları, sinema ile bu mite giren öğelerden biridir. İlk olarak izinsiz bir şekilde “Nosferatu” ismiyle sinemaya aktarılan bu eserden günümüze sadece “vampir” kavramı kaldı ve vampir olmanın anlamı da kültürle birlikte evrimleşerek günümüze kadar geldi.
10. Bu mitin popüler kültürdeki yansımalarını hepimiz biliyoruz; kimimiz hoşlansak da kimimiz bunlardan hiç haz etmiyor
Bu filmlerdeki ve kitaplardaki ergen aşk teması, mitin gizemine zarar verse de son yıllarda vampir alt türünde güzel eserler de çıkmadı değil. Şimdi, biraz daha alternatif kültüre yönelerek son dönemde çıkmış üç değişik vampir filmi önereceğim.
11. A Girl Walks Home Alone at Night / Gece Yarısı Sokakta Tek Başına Bir Kız (2014)
Filmin konusu gayet ilginç: İran’da bir kadın vampir, kasabayı suçlulardan arındırmak için onların peşine düşer.
12. Only Lovers Left Alive / Sadece Aşıklar Hayatta Kalır (2013)
https://youtu.be/cZckc5N6Df0
Cannes Film Festivali’nde Palme D’or ödülü alan filmin başrollerinde Tilda Swinton ve son yılların sevilen aktörü Tom Hiddleston var. Film, iki aşığın yaşadıklarını Rock’n Roll, felsefe ve hayat ekseninde ele alıyor. Filmdeki müzikler ise filmden sonra dinlenmeye değer.
13. Låt den rätte komma in / Gir Kanıma (2008)
https://youtu.be/wLonapFbi50
John Ajvide Lindqvist’in çok satan kitabından uyarlanan film, Tribeca Film Festivali’nde büyük ödüle layık görüldü. Filmde, çocuk bir vampirin hayatta kalmak için yaptıkları anlatılıyor.