Batıda genç ahalinin iş dünyasına girmeden önce dünyayı gezip görmesi, değişik ülkelerde 1-2 sene takılması normal bir hadisedir. “Çocuğun” dünyayı tanıması ve yaşamına görgü-bilgi-tecrübe katması için gerekli de görülür. Ancak bu listedeki gezginler için durum farklı, onlar için yolda olma hali geçici bir “hayat stajı” değil hayatın ta kendisi.
Ev iyi bir yer mi, evden iyi yerler de var mı
Hem ülkemizde hem de dünyada “escapeism” kafası yeniden keşfediliyor. Bırakıp gitme hali farklı motivasyonlarla her geçen gün biraz daha temellendiriliyor. Herkesin kafasındaki elbette evsiz olmak, sokakta yaşıyor durumda kalmak değil. Ortak dert, içinde bulunulan ortamdan uzaklaşmak. Bunların yanında bir de eve bağlanmak istemeyen, ev hayatının insanı bir kafes gibi sardığına, hareketsiz, nefessiz bıraktığına inanan gezginler de var.
Biz ekipçe en azından Couchsurfing ve Warmshowers’ı destekliyoruz, evlerimizi açıyoruz
Onlar, bazen bir araçla, bazen yürüyerek belirledikleri rotalarda “yol yapıyorlar”. İnsanları ve hayatı Face’den tanımak yerine daha bir dokunarak, görerek, tadarak yaşıyorlar. Bunlar boş gezenin boş kalfası gezgin, bunlar bişeyden anlamaz mı? Yoksa çok gezen çok bilir mi?
Yaşam biçimi olarak göçebelik? Aslında bizlere yabancı da değil hani…
Amerika’da her şubat ayında yolları ev edinmiş bir grup “modern zaman göçebesi” tıpkı göçmen kuşlar gibi doğudaki soğuk iklimden Güney Kalifornia’daki sıcak plajlara ve kumsallara geliyor, burada toplaşıp, yeniden tanışıp, kaynaşıp bir sonraki yolun planını yapıyorlar.
Fotoğraf sanatçısı John Francis Peters bu arkadaşların motivasyonlarını, tercihlerini ve birbirleriyle ilişkilerini karelere dökmeye başlamış ve ortaya başka bir hayatın izleri çıkmış.
Sabahı Pasifik Okyanusu kıyısında karşılamak
Aralık ayının soğuğunda New Jersey’de bir kaldırımda uyanmak istemeyen Mike, tası tarağı toplayıp(zaten sadece tas-tarak ve biraz giysi var) San Diego’ya gelmiş. Kış ayları boyunca San Diego, modern göçebelerin buluşma yeri haline geliyor.
San Diego’dan okyanusa baktığınızda çoook çok uzakta karşınıza çıkacak ilk kara parçası Tokyo. Arada sadece uçsuz bucaksız deniz var
Tallahassee’den Mike, Pasifiği ilk defa görüyor ve fırsatı kaçırmayarak güne bir kum tepesi üzerinde başlamış. Birçok gezgin için San Diego hem en batı hem de en güneydeki en iyi durak. Burada toplanıp ne kadar daha konup ne kadar daha göçeceklerini konuşuyorlar.
Yollarda aşk başkadır
Kanada’dan Karina ve Las Vegas’tan Tex, yolda tanışmışlar. Kampladıkları bir gecenin sabahında bir parkta kaynaşmışlar:) Karina, Kanada’dan yola çıkmış, hedefi Amerika’yı geçerek Meksika ve Güney Amerika.
Bir gezgini en iyi başka bir gezgin anlar
Moglie ve Lo yıllar önce Detroit’ten ayrıldıklarında biraz endişelilermiş. Ülkenin geri kalanını görmek için yollar düşmüşler ve Las Vegas’ta başka bir gezginin tavsiyesiyle buraya gelmişler. Adam onlara San Diego için, harika bi okyanus, harika insanlar ve kocaman bir aile bulacaklarını söylemiş.
Boş gezenin kalfası mı, yolun başında bir derviş mi
Philadelfiya’dan Madua 2 yıldan beri seyahat ediyor. Madua, arkadaşlarının alkol ve uyuşturucu bağımlılığına düştüklerini fark ettiğinde şehirden ayrılmış ve kendine daha ruhsal bir yol seçmiş. Madua, ihtiyaçlarımızı minimize ettiğimizde hayatımızın daha mutlu ve daha dolu bir hale geleceğinin altını çiziyor. Her şeye ihtiyaç duymanın ve tüketmenin mutlulukla hiçbir ilgisi yok diye de ekliyor.
Mal varlığı kavramı malın ne işe yaradığıyla doğrudan ilgili
San Francisco’dan Tree, hala gençken gezerek dünyayı tanımaya karar vermiş. Burada özellikle gıda ihtiyacını karşılamak için bir şeyler satıyor ve destek bekliyor. Birçok genç gezgin yolda olmanın getirdiği zorluklarla ilk defa yüzleşiyor ve yola devam edebilmenin farklı “yollarını” arıyor.
Beyaz yaka – mor yaka, en baba yol Kalifornia
Jordan, Kalifornia’nın çöllük bölgesi Slab City’de karşılaştığı bir hippi otobüsüyle gelmiş San Diego’ya. Burada birkaç gün kalıp ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra Baja – Kalifornia’ya doğru yola devam edecek.
Tree’den örnek al, bak o bi kaç parça eşyasını satıyor. Koca adamsın ama ya!
Ohio’dan Ray, sabah trafiğin yoğun olduğu saatleri para toplayarak geçirdikten sonra kavşağın kenarındaki parkta uykuya dalmış.
Göçebe adam kediye benzemez, mekana bağlı kalmaz
Colorado’dan Nick ve panelvanı. Burası onun hem yaşam alanı hem de değil. Kapıyı açtığı anda, ayakları toprakta, kapattığı anda mobil durumu geçiş. Belki bir boş gezenin boş kalfası, belki bir kaybeden, belki kaybedecek bir şeyi olmayan, kim bilir belki de sadece öylece takılan. Biz yüzündeki maskeyle verdiği bu pozu çok sevdik.
Jileti kimden çarptın abi? Rengi pembe de…
Michigan’dan Cliff, körfezin hemen kenarında kafasını traş ediyor. Önceden ordudaymış, artık San Diego’da yaşıyor ve hiçbir şeyi kafaya takmıyor. Yerleşik hayatın ahlak, para, istenmeyen işlerde çalışmak gibi kişiye dayatılan durumlarına hiç mi hiç dayanamayan bu kardeşler, yanlarına idare edecek kadar malzeme alarak düşüyorlar yollara.
Ha bunları biz yazıyoruz, belki de hiç bir amaçları yok, sadece öylesine yürüyorlar ya da duruyorlar. Ne o saçma mı geldi? Gün içinde, iş yerinde, trafikte, bankada, evde başımıza gelenler, hayal ettiğimiz yaşamla çok mu örtüşen şeyler?
Otele – hostele verecek para yok, hatta kimi zaman çadıra bile
Çoğu gezgin kaldıkları bölgede dikkat çekmemek için çalılardan sığınaklar yapıyorlar. Böylece polislerden de korunup kamufle oluyorlar.
Bonus: Türkiye’den gezgin bir kertenkele Güneş Akdoğan
Kafaya koyunca yapılamayacak şey yok geyiğini bir kenara bırakalım; çünkü lafa böyle beylik başlayınca genelde gerisi gelmiyor; lafa duracağımıza Güneş Akdoğan gibi yola koyulalım. Yukarıda izlediğiniz seyahat günde 5 Euro’ya kotarılmış. Güneş Akdoğan’ı Facebook sayfasından ve blog‘undan takip edebilirsiniz.
Pek yakında Türkiye’den gezginler listemizle siz değerli hayalperest gezgin adaylarına gaz vermeye devam edeceğiz. ListeList Seyahat, yolda olmanın her türünü seviyor, destekliyor. Yürüyün be!