Günümüzde insanların hem iş ortamlarında hem de evlerinde bulunan alanlar konusundaki fikirleri, yavaş yavaş değişmeye başladı. Bu değişim, kişilerin yaşam alanlarını iyileştirmek için iç mekânın, dış mekâna uyum sağlaması gerektiği fikri üzerinden ilerliyor. Biyofilik tasarım terimi her ne kadar yeni bir anlayış gibi düşünülse de aslında kökleri insanlığın temeline kadar dayanıyor. Şehirleşme ile yok edilen yeşil alanlar, şehirlerde yaşayanların doğa ile etkileşiminin kopmasına ve dolayısıyla doğaya ihtiyaç ve özlem duymalarına neden oluyor.
Modern dünya koşullarında yaşamlarının büyük bir kısmını kapalı ortamlar içerisinde geçiren biz insanların, doğa ile tekrar bağ kurabileceği alanlar yaratmak, sürdürülebilir ve yaşanabilir mekanlar dizayn etmek için adeta bir çözüm olarak ortaya çıkıyor biyofilik tasarım. Doğa ile etkileşim halinde yaşamanın adeta lüks haline geldiği günümüz dünyasında biyofilik tasarım stili pek çok çevre tarafından kabul görmekte. Biophilia yani doğa sevgisi olarak ifade edilen biyofilik tasarım nedir, nasıl uygulanır? İç mimaride de giderek daha fazla öncelikli tercih sebebi haline gelen biyofilik tasarıma dair tüm detaylar yazımızda.
Hazır doğadan ve mimariden bahsetmişken baharın gelmesiyle birlikte hoşunuza gidecek bir kamp deneyimi olan glamping konseptini anlattığımız Doğa İçinde Lüks Kamp Anlayışı: Gösterişi Doğal Olanla Birleştiren Glamping Nedir? içeriğimize mutlaka göz atın deriz. ??
Biophilia terimi ilk kez Amerikalı psikanalist Erich Fromm tarafından 1973 yılında kullandı
Fromm ‘un “Yaşama ve yaşayan sistemlere karşı duyulan sevgi” olarak tanımlayarak ilk kez kullandığı bu terimin literatüre girişi ise 1984’de gerçekleşti. Bu tanım hepimizin, doğal dünya ile yüz binlerce yıllık geçmişe dayanan genetik bir bağımız olduğunu gösterdi. Biyofilik tasarım kavramı ise gittikçe artan kentleşme rakamlarının doğal dünya ile olan bağımızı ve iletişimimizi ne kadar etkilediğini gözlemleyen Amerikalı psikolog Edward O. Wilson tarafından 1980’lerde yaygınlaştırılan bir terim. Gelişmiş ülkelerde şehirleşen dokunun giderek hacim kazanması, gelişmekte olan ülkelerde ise kentlere yapılan yüksek ivmedeki göçler sebebiyle günümüzde “biyofili” terimi giderek önem kazanıyor.
Biyofilik tasarım ise, modern yaşam sürecinde, doğadan uzak şehir insanının doğaya ve özüne dönüşünün bir yolu olarak da tanımlanabiliyor
Bu tasarım modeli, doğa ile temasın artırılmasını destekleyen mimari tasarımlar ile doğayı iç mekana uyarlarken, insanların fiziksel ve mental olarak rahat olabileceği yaşam alanlarının üretimini hedefliyor. Her ne kadar yaşam alanları çok katlı rezidanslara evrilse de ekolojik bütünün bir parçası olan insanın doğaya olan ihtiyacı sürekli devam ediyor. İnsanların gün geçtikçe doğadan ve yeşilden uzaklaşıyor olması ruhsal sıkıntıları da beraberinde taşıyor. Biyofilik tasarım modeli ise tabiat ile bağı gün geçtikçe azalan insanın bu bağı yeniden sağlamlaştırmasına destek olmayı amaç ediniyor. Dikkat ederseniz, doğaya dair unsurları hali hazırda bulunduğunuz, yaşadığınız ortamlara dahil ettiğinizde üretkenliğinizin de arttığını rahatlıkla görebilirsiniz.
Üstelik biyofilik tasarımın faydalarından yararlanmak için bir ormanda olmanız gerekmiyor
Çünkü bu tasarım stilini yaşam alanımıza uygulamak da mümkün, yani doğanın ilham veren dokusunu salonunuza ya da çalışma odanıza taşıyabilirsiniz
Biyofilik tasarım, ifadesi ilk etapta tüm evi yemyeşil bitkiler ile kaplamak olarak zihinlerde canlansa da kavramın çok daha fazlasını içinde barındırdığını fark edebilirsiniz. Örnek vermek gerekirse, yaşadığınız yerin doğal ışık almasını sağlayarak da biyofilik tasarımı yaratabilirsiniz. İç mekanın yanı sıra mekanın genel mimarisinde de tamamen doğallığı yansıtan bir yanı mutlaka oluyor. Bu da trendin bir başka parçası olarak kabul edilebilir. Mekanların inşa süreci sırasında kullanılan natürel malzemeler, doğal tasarımı baz alan mimari bakımından önemli detaylar. Siz de yaşam alanınızda biyofilik dizaynı merkeze alan bir düzen yaratmak isterseniz bitkilerin yanında gün ışığına ve az işlem görmüş ahşap dokunuşa sahip mobilyalara şans verebilirsiniz.
Biyofilik tasarım şeklinin yaşamımıza faydaları ise saymakla bitmiyor
Doğa ile insanın yarattığı çevre arasında güçlü bağlar kurmayı amaç edinen bir tasarım yaklaşımının ismi olan biyofilik tasarımın, pozitif etkileri kanıtlanmıştır. Örneğin ofis çalışanlarının daha üretken ve motive çalışmasına yardımcı olmak, çocukları eğitim alanlarında öğrenmeye teşvik etmek ve hastanedeki hastaların iyileşmesine destek olmak gibi bazı şahane ilerlemeler elde edilebilir.
Doğanın iyileştirici gücü bu tasarım stiliyle insanlara yeni bir nefes alanı sunuyor
Doğayı hali hazırda olan yaşamımıza dahil ettiğimizde kendimizi çok daha iyi ve enerjik hissetmemiz çok normal, biz insanların da doğanın ayrılmaz bir parçası olduğunu kabul etmeliyiz. Yaşadığımız alanlarda ruh ve beden sağlığımızı koruyabilmemiz için doğal malzemelere yönelmemiz hangi malzemeyi kullandığımıza dikkat etmemiz, iyi hava ve güneş alan ortamlarda zaman geçirmemiz gerekiyor. Biyofilik tasarım modeli ise bu durumlarda, çözümü doğanın kendisinde aramayı tavsiye ederek geleceğin mimarisinin gidişatına yön veren akımlardan biri olarak yaşantımızdaki yerini alıyor.
Mesela iş yeri ile doğayı birleştirmek için yapılan ufak değişiklikler bile çalışanların motivasyonunu inanılmaz etkiliyor
Akıllı çalışma ortamları ile çalışanların iyileştirilmiş sağlık durumları ve çalışma performansları arasında doğrudan bir bağ olduğunu kabul edelim. İş yeri ile doğayı harmanlamak için yapılan ufak değişiklikler bile çalışanların işe başladığı zaman nasıl hissedeceği ve çalışırken ne kadar keyifli, yaratıcı ve aktif oldukları üzerinde inanılmaz bir etkiye sahiptir. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki biyofilik tasarım ile ofisteki verimlilik büyük oranda artırılabiliyor. Çalışanların iyi hissetme oranının artması ise yaratıcılığın, üretkenliğin ve işe gitme oranının olumlu ivme göstermesine fazlasıyla olanak tanımış oluyor.
Eğitim alanında da biyofilik tasarımdan faydalanmak çarpıcı sonuçlar yaratabiliyor
Eğitim mekanları içinse doğru aksiyonlar alıp çok daha çarpıcı ve yenilikçi sonuçlar elde edilebilir. Alınan aksiyonların uygulanmasının ardından %20-25 civarı oranında artış gösteren bir öğrenim grafiği dahi kesinlikle öğrenciler için iyi bir sonuç olacaktır. Eğitim alan öğrencilerin sınav sonuçlarındaki başarı artışı, dikkat seviyelerindeki ve ders devamlılığı çizelgesinde olan artış, dikkat dağınıklığı ve benzeri gibi durumlarda görülen hızlı ve kesin sonuç alınan iyileşme, bu tasarımın pozitif etkilerinden sadece birkaçı olarak gösterilebilir.
Sağlık alanında ise biyofilik tasarım uygulaması sonucunda doğa iyileştirici gücünü ortaya çıkarmaktan geri kalmıyor
Bu tasarım modeli ile sağlık yapılarında da benzer şekilde güçlü sonuçlar elde edilebiliyor. Biyofilik tasarım stili, hastalar üzerinde sakinleştirici ve iyileştirici sonuçlar veriyor. Yapılan bir araştırmaya göre ameliyat sonrası uygulanan standart hasta bakım ihtiyaçları %8.4 oranında, ağrı kesici ilaçların kullanımı ise %22 oranında azalma göstermiştir. Biyofilik tasarım modeli stresi azaltabilir, yaratıcılığı artırır. Üstelik iyileşmeyi ciddi anlamda hızlandırabilir; dünya nüfusu şehirleşmeye devam ettikçe, biyofilik tasarım modelinin kullanımındaki artış oldukça önemlidir.
Başarılı bir biyofilik tasarım uygulaması aynı zamanda bazı ilkelere bağlı. İlkeler güçlü bir tasarım pratiğinin temel şartlarını temsil ediyor. Peki bu ilkeler neler derseniz;
- Biyofilik tasarım modeli doğa ile tekrar eden ve sürdürülebilir bir etkileşimde olmalıdır.
- Biyofilik tasarım, insanlığın doğal dünyaya adaptasyonunu merkeze alır ve döngüsel zaman içinde insanların sağlıklarını ve zinde olma durumlarını geliştirir.
- Biyofilik tasarım belirli alanlara ve mekanlara olan duygusal ve içsel bağın altını çizer.
- Biyofilik tasarım, insanları ve doğaya odaklanacak şekilde topluluk anlayışımızı genişleten, insanlar ve tabiat arasındaki olumlu etkileşimi teşvik etmeye olanak tanır.
- Biyofilik tasarım ekolojik olarak bağlı, karşılıklı güven veren ve entegre tasarım çözümlerini önerir.