Yeni kuşak şairler arasında bir sıralama yapılacak olsa Birhan Keskin; hiç şüphesiz ilk sıralarda yer alır. Onun yakıcı dizeleri, eşsiz bir ruha sahip olduğunun da bir kanıtı bizce. Üstelik Keskin, edebiyatımızda Gülten Akın’dan sonra Altın Portakal şiir ödülünü kazanan ikinci kadın şair.
Biz de bu duygulu şairin, en can yakan dizelerini derleyelim istedik. Okuduğunuz her bir dize, derinlerinize kadar işleyecek ve sizi alıp bambaşka yerlere götürecek. Listenin sonunda bir de sürpriz var, ona göre.
1. “Dünya soğur, akşam serinlerken; benim sensiz sevinecek bir şeyim yok.”
2. “Kar havası gibisin dışarda; içimde bir elmanın dişlenişi.”
3. “Bir kereye mahsus yaşanan her an, kendi hatasını bir daha düzeltilemeyecek biçimde içinde barındırır.”
4. “Ben seni sevgilim, ben seni hep, yüzünden geçen dalgalardan okudum.”
5. “Birbirini tamamlamak üzere varolanlar birbirini tamamlıyor, kendime dökülüyorum, içime.”
6. “Bana karışmış, bende erimiş tarçın kokulu bir şeyler var.”
7. “Dünya ne ki sevgilim, benim sana yaptığım kubbe yanında?”
8. “Sevgilim kış düşmüş dünyaya içimden, eve nasıl varayım!”
9. “İnsan olan yerlerim çok ağrıyor.”
10. “Asla ağlamamalısın der bir şarkı. Onun dışında bir şey diyen kimse yok.”
11. “Ben zaten o ilk acıyla ölmediğimde çok gücenmiştim hayata.”
12. “Seni kırdığım yerden beni de kırdılar.”
13. “O senin ezel gününden kaderin, sen onu nasılsa bin kere daha seveceksin.”
14. “Kim sana verdiklerimi, senden aldıklarımı çözebilir?”
15. “Öyle uzun ki dünya; katlanmaya, kıvrılmaya, açılıp çarşaf olmaya. Mümkündür yol yapmaya bir ömür, yol almaya.”
16. “İçimde bir parça; ne kopuyor ne ölüyor.”
17. “Acıyla, geçtiğim yoldan geçiyorsun; ustası olacaksın içine gerdiğin tellerin.”
BONUS: “Buraya bir ayna koydum arada önüne geç bak; sen şahane bir okursun. Mesai saatlerinde çaktırmadan şiir okursun. N’olcak ki, bırak patronlar seni kovsun!”
Birhan Keskin’in yeni şiir kitabı Fakir Kene’den:
“Sana buraya bazı şeyler koyuyorum.
Yol boyunca aklında olsun. Lazım olursa açar okursun.
Olmazsa da olsun, bir zararı yok burada dursun.
Şuraya bir cümle koydum.
Bırak, acımızı birileri duysun. Hem zaten şiir niye var? Dünyanın acısını başkaları da duysun!
Acı mıhlanıp bir kalpte durmasın. Ortada dursun. Olur ya biri eline alır okşar, biri alnından öper. Az unutursun.
Buraya tabiatı koydum. Ağaçları, suyu, ovayı, dağı. Onlar bizim kardeşimiz, çok canın sıkılırsa arada onlarla konuşursun.
Buraya, küçük mutlu güneşler koydum. Günlerimiz karanlık ve çok soğuyor bazı akşamlar, ısınırsın.
Buraya, bir inanç bir inat koydum. Tut ki unuttun, tekrar bak, o inat neyse sen osun.
Buraya yolun yokuşunu koydum. Bildiğim için yokuşu. Zorlanırsa nefesin, unutma, ciğer kendini en çabuk onaran organ, valla bak, aklında bulunsun.
Buraya umutlu günler koydum. Şimdilik uzak gibi görünüyor, ama kimbilir, birazdan uzanıp dokunursun.
Buraya bir ayna koydum arada önüne geç bak; sen şahane bir okursun. Mesai saatlerinde çaktırmadan şiir okursun. N’olcak ki, bırak patronlar seni kovsun!
Burada bir tutam sabır var. Kendiminkinden kopardım bir parça, (bende çok boldur) lazım oldukça ya sabır ya sabır, dokunursun.
Burada güzel çaylar var. Bu aralar senin için çok önemli. Bitki çayları, kış çayları, şuruplar, kompostolar. Demlersin, maksat midene dostluk olsun.
Şuraya Youtube’dan müzikler, Bach dinle filan, koydum. Ama müzik konusunda sen benden daha iyisin, koklayıp buluyorsun.
Buraya bir silkintiotu koydum. Kırk dert bir arada canına yandığım, kırkına birden deva olsun.”