Hayvanların gökyüzünden yağabildiğiniz biliyor muydunuz? Ereksiyonunuz siz öldükten sonra devam edebilir mi? İşte sizin için derlediğimiz 9 garip bilimsel gerçek…
Hayvanlar Gökyüzünden Yağabilirler
Şaşırtıcı bir bilimsel gerçek olarak hayvanların gökyüzünden yağması meteorolojik bir fenomendir ve tarih boyunca bir dizi yerde kayda geçen benzer olaylar yaşanmıştır. Bu süreçte genellikle gökyüzünden yağanlar balık ve kurbağalardır. Nadiren kuş yağdığı da görülmektedir.
Bazen -özellikle de- sonbaharda yağmurların hızlı oluştuğu zaman aralıklarında yağan balıklar ve kurbağalar çoğu kez incelenmiştir. Bu hayvanların yaşanan bu olaydan sonra herhangi bir sağlık anormalliği göstermedikleri ve hayatlarına normal şekilde devam ettiklerine dair bulgular oldukça fazladır.
Buna karşın bazı vakalarda ise hayvanlar ya ölmek seviyelerine kadar donmuş ya da tamamen buz bloklar içinde düşmektedir. Bu durumun hayvan kurbanlarımızın sıcaklığın 0 C’nin altındaki yüksek rakımlara kadar çıktığının bir kanıtı olduğu ve meteorolojik kuvvetlerin ne denli güçlü olduğunun göstergesi şeklinde yorumlanmaktadır.
Son yıllarda kayda geçen önemli olaylar arasında kurbağa yağan Londra (1998) ve Sırbistan (2005), balık yağan Galler (2004) ve Hindistan (2008) bulunmaktadır.
Evrenimiz bej rengine sahip
John Hopkins Üniversitesi’ndeki bir astronomi ekibine göre evrenimizin rengi “Kozmik Latte”.
2001 yılında, Karl Glazebrook ve Ivan Baldry, evrenin renginin yeşilimsi bir beyaz olduğunu belirlediler, ancak kısa süre sonra 2002’de yayınlanan “The 2dF Galaxy Redshift İncelemesi :Kozmik Spektrumdan Kozmik Yıldız Oluşum Tarihinin Kısıtlamaları “nda analizlerini düzenlediler.
Bu yazılarında evrendeki tüm ışığın rengine ilişkin incelemelerinin sonunda evrenin renginin hafif bej bir beyaz olduğunu bildirdiler.
Çalışma 200 binden fazla galaksiyi içeriyordu ve ışığın spektral aralığını, evrenin geniş bir hacminden ölçüyordu. Kozmik Latte’nin tam karşılığını merak edenler için RGB için heksadesimal (16’lık sayı tabanı sistemi) değeri #FFF8E7’dir.
Glazebrook bir röportajında şakayla karışık yeni bir renk için isim önerilerine ihtiyaç duyduklarından bahsetti. Ardından makaleyi okuyan birkaç kişi öneride bulundu. Ve sonuç olarak “Kozmik Latte” seçildi.
Zehirlenmeler kitlelerin histerik olarak dans etmesini sağlayabilir
Dansmani (Dancing mania) ana kara avrupada 14. yy ve 17. yy arasında gözlemlenmiş olan bir fenomene verilmiş olan ad. Bu fenomen; bir grup insanın kasaba ve şehrin sokaklarında ağızlarından köpükler çıkarak ya da yorgunluktan bayılına dek dans etmesiyle kendini gösteren bir olgu.
Bu tip bir kitlesel maninin ilk büyük salgını 1374 yılında Almanya’nın Aachen kentinde gerçekleşti. Dansçılar (!) sokaklarda vahşice çığlıklar atarak dans edip en sonunda bayılana dek karışıklık devam etti. Hatta yorgunluktan bayıldıklarında bile yattıkları yerde dans etmeye çalıştılar.
Bu garip dans Fransa başta olmak üzere aşağı ülkelere hızla yayıldı. Mani 1418’te Strazburg’da zirveye ulaştı. Olaylar bir noktaya geldiğinde pek çok insan dans ederken, bir grup insan da bu izdihamın içinde kaldı, geri kalanlarsa ya donup kalarak olayları izlediler ya da bir şeyler yapmayı denediler. Şehir merkezinde hayat tamamen durdu.
Ay git gide dünyadan uzaklaşıyor
Ayın yörüngesinin çapı 384 bin km’dir. Bu yörünge -yani dünyanın etrafındaki dairesel yolu- her yıl yaklaşık 3,8cm hızla büyümektedir. Bunun sebebi ise ayın dünyadaki gelgitleri artırıyor olması.
Dünyanın aya bakan tarafı daha yakın olduğu için, bu yüz dünyanın merkezinden daha güçlü bir yerçekimi hisseder. Benzer şekilde, dünyanın, aydan uzağa bakan kısmı, dünyanın merkezinden daha az yerçekimine maruz kalır. Bu etki dünyayı biraz uzatır. 15 milyar yıl içinde, yörüngenin mevcut büyüklüğünün 1,6 katında stabilize olacağı ve dünya gününün ayın dünyanın yörüngesine döneceği süreye eşit ve 55 gün süreceği beklenmektedir.
Göbek deliğinizdeki kumaş lifleri iç çamaşırınızdan geliyor
Günün başlangıcında ya da sonunda, göbek deliğimizdeki boşlukta toplanan küçük tüy yumağını hepimiz biliriz. Bunun nedeni yıllardır spekülasyon konusudur. En sonunda Avusturalya Sidney Üniversitesi’nde görevli Dr. Karl Kruszelnicki bu konuya profesyonel olarak el attı ve göbek tüylerinin izini sürmek adına detaylı bir araştırma yürüttü.
Sonuç hiç de şaşırtıcı olmadı. Tüy yumağının içerisinde bir miktar ölü deri, kıl ve başıboş tekstil lif artıkları çıktı. Ancak şaşırtıcı olan üst bölgeden geldiğini düşündüğümüz tekstil artıklarının daha çok iç çamaşırdan yukarı doğru çıktığı görüldü. Bu yukarı yönlü düşey hareketin nedeninin gündelik hayatta hareket halindeyken iç çamaşırın vücut kıllarına sürtünmesi olduğu söylendi.
Aslında düzenli olarak farklı renkte parçalar giyerek lileri renklerinden de ayırmak mümkün olabilirmiş. Yine de üniversiteler bazen eğlencelilerdir de.
Sinek larvaları yaraların hızlı iyileştirilmesinde olumlu rol oynar
Uzun zaman önce bazı doktorlar, yaralarında kurtçuklar olan askerlerin diğerlerine oranla daha hızlı iyileştiklerini fark ettiler. Çünkü kurtçuklar ölü deri hücrelerini ve bakterileri yerler. Kurtçuk terapisi (MAggot Therapy) ya da diğer adlarıyla Kurtçuk Debridman Terapisi (Maggot Debridement Therapy “MDT”), Larva Terapisi ve Larvae Terapi…
Kısaca bir insan ya da hayvanın zarar görmüş cilt veya yumuşak doku yaralarını kasıtlı olarak kurtçuk ve larva ile dezenfekte etme yöntemidir. Bu yöntem iyileşmeyi teşvik etmek için ölü doku hücrelerini temizlediğinden özellikle antibiyotiklerin keşfedilmesinden önce yaygın olarak kullanılıyordu.
Hayvanlar doğal olarak patlayabilirler
Doğal hayvan patlamaları çeşitli nedenlerle gerçekleşebilir bir olaydır. 2004 yılında Tayvan’da, 17 metre (56 ft.) uzunluğunda ve 50 ton ağırlığındaki bir balina, çürümüş spermleri yüzünden biriken gaz sonucu patladı. Patlama sonucu çevredeki ev ve arabalara balina parçaları sıçradı.
Almanya ve Danimarka’da ise büyük ölçekli bir kurbağa popülasyonun çoğunluğu, Nisan 2005’te kargalar tarafından saldırıya uğrarken daha büyük görünmek için geliştirdiği savunma mekanizması sonucu şişerken patladı.
Öldüğünde hala bir kez daha ereksiyon yaşayabilirsin
Ölüm ereksiyonu (Ya da bazen “melek arzusu” olarak da adlandırılır), bir erkek bireyin dikey ya da yüzüstü bir doğrultuda hayatını kaybettiği durumlarda ya da kadavra bu şekilde muhafaza ediliyorsa gözlemlenen bir durumdur.
Kalp hayatı boyunca çalışarak sürekli kan pompalar bu nedenle damarların vücutta nispeten eşit dağılmasını sağlar. Ancak kalp durduğunda geriye yalnızca yer çekimi kalır. Bu nedenle kan aşağıya doğru çekilerek belirli noktalarda birikir ve kan biriken yerlerde morluk oluşur.
Eğer bir kişi kendini asarak öldürürse tüm kan bacaklarına doğru çökecektir ve bu noktada basınç en yüksek seviyededir. Bu ayaklar ve bacakladaki kan damarlarının ve dokuların en yüksek elastik kapasiteye çıkmalarına ve mümkün olan en yüksek kan hacmine çıkmalarına neden olur. Bu etki ayaklardan daha az olmasına rağmen bacaklarda ve bel bölgesinde de ortaya çıkar. Gövde içinde kalan kan yer çekimi nedeniyle çökerken bacaklardaki yüksek basınç nedeniyle aşağıya inemez ve bel bölgesinde yığılır. Bu da erektil dokudan oluşan penisin kanla dolmasına neden olur. Bu ereksiyon, vücut bu konumda kaldığı sürece deva edecektir.
Erkek denizatı hamile kalabilir
Denizatları alışılmadık bir şekilde ürerler. Erkek denizatı eşinin yerine hamile kalır. Denizatları ve deniziğnesi, yer yüzündeki hayvan krallığında “erkek gebelik” teriminin tek sahipleridirler.
Erkek denizatı, dişi tarafıdan bırakılan yumurtaları taşıyabildiği bir kuluçka mekanizmasına sahiptir. Çiftleşme sırasında çiftin kuyrukları birbirlerine dolanır. Bu sırada dişi, yumurta borusu denilen bir tüpü erkeğin kesesiyle hizalar. Yumurtalar erkeğin kesesinin içine girerek orada döllenirler.
Embriyolar, türlere ve su şartlarına bağlı olarak 10 gün ile 6 hafta arasında bir süre içinde gelişirler. Erkek doğum yaptığında bebek denizatları ortaya çıkana kadar kuyruğunu pompalar.
Erkeğin kesesi suyun tuzluluk seviyesini oransal olarak kontrol etmektedir. Tuzlu su içindeki yumurtalar geliştikçe içerideki tuzlulu oranını doğuma doğru yavaş yavaş suyun oranıyla eşitleyecek şekilde düzenler.
Ancak tüm bu özveriye rağmen denizatlarında aile bağları zayıftır. Bebekler ebeveynlerden bağımsız şekilde okyanusun derinliklerine açılabilirler. Hatta bazılarını doğum sonrası baba yemek isteyebilir.