Özledik amirim.
Üzerinden yıllar da geçse, hala içimiz sıkıldığında açıp ilk bölümden başlıyoruz izlemeye. Sindire sindire izliyoruz hem de her etkileyici cümleyi; her hüzünlü sahneyi. Ve neden bittiği konusunu hala kabullenemiyoruz.
Eminiz siz de bizimle aynı fikirdesiniz. Çünkü Türk televizyonlarının gelmiş geçmiş en başarılı dizilerinden biri olan Behzat Ç’nin, zamanında darmaduman etmişliği vardır hepinizi. Biz de bir nostalji yaparak bu etkileyici cümleleri sizlere yeniden hatırlatalım istedik. Kafası şimdi gelmedi; nasıl bir diziyse kafası hala sürüyor diyoruz ve sizi bir kez daha etkileyecek Behzat Ç cümleleriyle baş başa bırakıyoruz.
1. “Sizi sahipleneni kaçırdıysanız, ölün la. Sahiplenmişse, takılmalık değil ömürlük ol demek istemiştir. Ama goca gafalıysanız anlamazsınız.”
2. “Giden insan bağırıp çağırmaz. Öfkelenmez, sessizce gider. Eğer bağırdıysa, gitmemiştir. Anla istiyordur.”
3. “Ben sevmesini bilmiyorum herhalde. Kimi sevdiysem bana düşman oldu.”
4. “Bir insan rakıyı bırakmışsa, içkiyi bırakmış sayılır.”
5. “Acılarımız da birbirine benziyor artık kızım. Birbirine benzeyen parmaklar gibi; ama her birinin eşsiz bir izi var.”
6. “Bazı günler uyandığımda hangi günde olduğumuzu bir türlü hatırlayamıyorum. Pazartesi, perşembe, pazar… İnsan hayatında günlerin bir anlamı olmalı.”
Hafta 7 ayrı gün değil de 3 gün olsaydı ne değişirdi hayatımda ya da saatin kaç olduğu hangi günde olduğumdan daha mı değerli; bilmiyorum.
7. “İyiler ilk görüşte tanınmaz.”
8. “Çünkü sahici bir sarsıntı, sahte bir dengeden iyidir.”
9. “Kendine zarar vermiş bir insana niye diye sorulmaz. Zaten birilerine anlatabilseydi, zarar vermezdi kendine.”
10. “Benim çok güzel bi kızım vardı, küçücüktü. Canım ne zaman sıkılsa benim, onu düşünürdüm hep. Şu dünyada cinayetle uğraşmak dışında üşenmediğim tek şey Berna’nın saçlarını taramaktı.”
11. “Seni intihar ettiğin gün tanıdım kızım, seninle o gün barıştık. Şimdi sadece geceleri yapayalnız ve yalınayak anlayabildiğim şeyler var. Şimdi benim de yalanlara inanmaya ihtiyacım var, bütün çaresiz insanlar gibi, dağılan bir okul gibi.”
12. “Unutmak kelimesi undan çıkmış. Bildiğimiz un yani, hamur işi; öyleymiş. Unutmak için, un ufak etmek gerekiyormuş.”
Birini bütün olarak unutamazmışsın zaten, öyle pat diye unutamazmışsın. Öyle yavaş yavaş gidermiş, yavaş yavaş unuturmuşsun.
Gözleri, kaşı, burnu ile kulağı, sesini yavaş yavaş unuturmuşsun.
Unuttuğun zaman da o kişi olmazmış, hatırlamazmış.
Sonra unuttuğunu unuturmuş.
Ben unutmak istiyom la.
Her gün ne zaman unutucam diye soruyom ben kendime, her sorduğum zaman da her şeyi yeniden hatırlıyorum ben, daha net.
Unutamıyom ben.