Klasik müzik denilince akla ilk gelen isim olan Beethoven, tam anlamıyla bir müzik dahisiydi. Yaşadığı pek çok olumsuzluğa rağmen birbirinden mükemmel besteler yaparak adını tarihe altın harflerle yazdırdı. Vefatının üzerinden yüzlerce yıl geçmesine rağmen bugün hala müzik dahisi Beethoven’ın eserleri pek çok sanatçıya ilham veriyor. Peki nasıl oldu da duyma engeli olan bir adam bu kadar mükemmel besteler yaptı?
Ludwig van Beethoven, 1770 yılında Almanya’nın Bonn şehrinde doğdu. Ünlü müzisyenin doğum günü tam olarak bilinmemekle birlikte 17 Aralık 1770 yılında vaftiz edildiğine dair kayıtlar bulunuyor
Dahi müzisyenin annesi Maria Magdalena van Beethoven; babası ise Johann van Beethoven idi.
Babası da müziğe meraklıydı ancak alkolizmin etkisi onu 3. sınıf bir şarkıcıdan öteye götürmüyordu. Büyükbabası ise babasının aksine Boon’da çok saygı duyulan bir müzisyendi
Nitekin Beethoven’ın aile yaşamı oldukça karmaşıktı. Bu da onun çelişkili bir kişiliğe sahip olmasına neden oldu
Öte yandan Beethoven pek çok sağlık sorunuyla mücadele etti. Bazı korkunç ve hatta yan etkisi olan tıbbi tedavilere katlanmak zorunda kaldı
Besteci; öfkeli, bencil, narsist, ilişkisiz, asık suratlı, ilişkilerinde hüsrana uğramış, dağınık, eli sıkı, hastalık hastası ve alkolik olmasıyla da ünlendi.
Bir dizi modern uzman, hangi hastalıklardan muzdarip olduğunu, duyma engeliyle nasıl ilişkili olduğunu, kişiliğini ve müzikal yaratımını nasıl etkilediğini belirlemeye çalışmak için araştırmalar yürüttü;
İngiliz beyin cerrahı Henry Marsh, BBC World belgeseli “Dissecting Beethoven”da bugün teşhis edilen hastalıkların ayrıntılı bir listesini derledi. Doktora göre, besteci “iltihaplı bağırsak hastalığı, hassas bağırsak sendromu, şiddetli ishal, Whipple hastalığı, kronik depresyon, civa zehirlenmesi ve hipokondriyazisten” muzdaripti. Beethoven’in ölümünden sonraki gün (27 Mart 1827), tanınmış doktor Johannes Wagner cesedin üzerinde bir otopsi yaptı ve karnın şiştiğini, karaciğerin ciddi şekilde hasar gördüğünü ve normal boyutunun dörtte birine kadar küçüldüğünü buldu. Tüm bu belirtiler siroz ve alkol tüketimini işaret ediyordu. Ailesinde de alkolizm vardı. Nitekim büyükannesi de bu sorunla boğuşuyordu ve babası ise ünlü bir sarhoştu.
Peki Beethoven duyma yetisini nasıl kaybetti?
Beethoven duyma engeli üzerine şu cümleleri kaleme almıştı: “Herkesten çok bende kusursuz olması gereken bir duyudan yoksun olduğumu nasıl açıkça söyleyebilirdim?”
Ölümünün ardından yapılan otopsiden sonra Beethoven’ın duyma yetisinin derinden etkilendiği kesinleşmişti. California, San José Üniversitesi Beethoven Araştırmaları Merkezi’nden araştırmacı William Meredith, BBC’ye verdiği demeçte sağırlığın, aynı başlangıç tarihlerine denk geldiği için sindirim hastalıkları ile ilgili olabileceğini söyledi: “Dahası Beethoven, hayatının geri kalanında çektiği ateş ve baş ağrısı sıkıntıları sebebiyle de sürekli şikayet ediyordu.”
Maryland Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Dr. Philip Mackowiak’ın öne sürdüğü bir başka teori de, işitme kaybının doğuştan gelen frenginin bir yan etkisi olabileceği.
Dr. Mackowiak, Beethoven’da hastalığın kendisini gastrointestinal (sindirim sistemi ile ilgili) şikayetler ve duyma engeli olarak gösterdiğini söyledi. Ancak beyin cerrahı Henry Marsh, bunun kesin bir kanıtı olmadığına, sadece spekülasyon olduğuna inanıyor. Kesin olarak bilinen şey ise, Beethoven’in işitme sorunlarının 1797 ile 1798 yılları arasında başladığı.
Klasik müziğin dahisi Beethoven işitme engeline rağmen nasıl bu kadar mükemmel besteler yaptı?
Beethoven’ın ne ona ızdırap veren hastalıkları ne de işitmesine engel olan sağlık sorunu, yaptığı dünyaca ünlü bestelere engel olamadı. Onun için karmaşık ve çelişkili bir kişiliğe sahip, muazzam bir hayal gücü, tutku ve gücün bestecisi demek hiç yanlış olmaz. Beethoven’ın en güçlü enstrümanı ise beyniydi.
Müzik dahisi, mükemmel enstrümanının piyano olması sebebiyle, sesi yükseltmek için eklenen çeşitli cihazların yardımıyla onunla beste yapmaya devam etti. BBC’ye konuşan Oxford Üniversitesi’nden müzikoloji profesörü ve “Beethoven: Dokuz Parçada Bir Hayat” isimli biyografi kitabının yazarı Laura Tunbridge; bu durumu şöyle açıklıyor; “Müzisyenlerin büyük ölçüde hayal güçlerine bağlı olduklarını, kafalarındaki sesleri duyabildiklerini ve Beethoven’in çocukluktan beri müzik yarattığını unutmamalısınız. Belki dış dünyayı duyamıyordu, ama zihnindeki müzik dinleme yeteneğinin bozulacağını veya müzikal yaratıcılığının azalacağını düşünmek için hiçbir nedenimiz yok.”
Duyma engeli müzik yeteneğini geliştirdi mi?
Aslında, birkaç modern yorumcu, duyma engelinin müzik yeteneğini birçok yönden geliştirdiğini düşünüyor. İngiliz besteci Richard Ayres BBC’ye verdiği demeçte, “Doğru duyamıyorsanız, müzisyenlerin müziğinizi ifade etme enerjisine güvenirsiniz” diyor. Kendisi de duyma engelli olan ve hem Beethoven’dan hem de kendi işitme kaybından ilham alan bir eser yazan Ayres, büyük maestronun daha coşkulu müziğe başvurduğunu, müzik dizilerinin daha çok öne çıktığını ve daha da netleştiğini söylüyor.
Beethoven, Almanya doğumlu olmasına rağmen, Wolfgang Amadeus Mozart, Joseph Haydn, Franz Schubert ve Antonio Vivaldi ile birlikte Viyana’nın en büyük müzisyenlerinden biri olarak kabul edildi. Ölümünün ardından yıllar geçmesine rağmen, besteleri ve notaları pe çok genç sanatçıya ilham veriyor.
Kaynak: 1