Geçtiğimiz yıllarda San Francisco’da geleneksel olarak düzenlenen ve fetiş insanlara hitap eden bir fuarda farkındalık yaratmak adına farklı bir proje düzenlenmiş ve bizce tam da yerin olmuş. Folsom Street Fair, her yıl San Francisco caddesine binlerce izleyici ve katılımcı çeken geleneksel bir etkinlik. Fetiş meraklıları için yapılmış olan etkinlik, müzikal etkinlikler, halka açık oyun alanları ve fazlasıyla deri sunuyor.
https://www.instagram.com/p/1wHoEGALh9/?utm_source=ig_embed
Etkinliğin yapıldığı caddede, seks oyuncakları satan bir dükkan olan Crave yer alıyormuş.
Crave’in kurucu ortakları Michael Topolovac ve Ti Chang’in haz üzerine kurulu bir işleri var. Zarif, sofistike ve gelişmiş tasarımlarıyla seks oyuncakları yapıyorlar.
Cinselliği ve kendini ifade etmeyi yeni bir yolla keşfetme fikri akıllarına düşmüş.
Bu fikir doğrultusunda ortaklar ofislerinde bir portre stüdyosu kurmuş ve fuar katılımcılarını bir projeye katılmaya davet etmiş.
“Nasıl olacağı ile ilgili hiçbir fikrimiz yoktu. Bir poster gösterdik ve tüm insanlar sıraya dizildi.” diyorlar.
Katılımcılar fuar süresince oldukları gibi fotoğraflamışlar.
Ardından katılımcıların yaklaşık 50’sinden gündelik kıyafetleri ile devam çekimi için gelmeleri istenmiş.
Elde edilen fotoğraflar yalnızca insan cinselliğinin derinliğini değil aynı zamanda kendini ifade etmenin güzelliğini de gözler önüne seriyor.
Fotoğrafları çeken Topolovac, “BDSM’nin kendisi veya oryantasyonu veya kimliği ile ilgili daha azı yok. Özellikle ikinci fotoğrafları çektiğimizde keşfettiğimiz şeyin insanların paylaştıkları insanlıklarıyla ilgili olduğunu düşünüyorum. Ortak bir konu vardı: ‘Hey, bu biziz! Karmaşıktık. Çok çeşitliyiz. Etkileyiciyiz.’ diyorlar.” dedi.
Arkadaşı ve meslektaşı Francisco ile fuara katılan Kamila, katılımı ile daha fazla insanın seks ile ilgili konuşabilmesine öncülük etmesini umduğunu söylüyor.
Kamila, “Bir şeyleri yıkmak konusunda güçlü hissediyorum ve Michael’ın buna yardımcı olacağını düşünüyorum. Bence hepimize bir iyilik yapıyor. Bazen kendimizi cinsel anlamda ifade etmekten çekinmiyoruz. Sohbeti başlatmak, kendimizi sınırlamalardan ve yargılayıcı tutumlardan kurtarmak için harika bir projeydi. Bence çoğumuz seks etrafındaki güvensizliklerle – vücudumuz, fantezilerimiz hakkında – boğuşuyoruz. Bunun sonucu da ya kötü seks ortaya çıkıyor ya da seks olmuyor.” diyor.
Ana akıma daha aktif olarak nüfuz etmiş olsa da yargılayıcı tutumlar BDSM’yi baskılamaktadır.
Katılımcılardan biri olan Ashley, “İnsanlara kendilerini mutlu eden bir şeyi bulma ve keşfetme şansı verirlerse, tutkulu olabilecek bir şeyi yaşamlarında tatmin etmelerini sağlarlarsa, onlar için de iyi olabilir.” diyor.
Bir diğer katılımcı olan Stephen, “İnsanlar yanlış, tabu ya da kirli olmak için programlanmış.” diyor.
“Kavram yanılgısı olanlara söylediğim ilk şey, bunun yetişkinler arasında ve rıza göstererek olduğudur. Bu yüzden benim “yaşa ve yaşat” felsefem var. Kimseye zarar vermiyorsak zamanımızı böyle geçirmekten zevk alıyoruz ve bu sorun değil.”
Korkulmasına rağmen efsanenin kötüye kullanılması, putları yıkmanın bir parçasıdır.
Ashley, “Gerçek adımı kullandığım için pişmanım. Kendini açığa vurma, alay etmeye ve insanların sizi yanlış anlamasına yol açtığında sinir bozucu bir durum oluyor. Ama gerçekte sadece bir kişi olabilirsiniz. Kendinize karşı dürüst olmak istiyorsanız neden korkasınız?” diyor.
Yaşamınızın böylesine özel bir yönünün dünyanın görmesi için sergilenmesi kesinlikle korkutucu bir düşünce olabilir ancak bazı insanlar bunu paylaştıklarında daha güvende hissettiklerini söylüyorlar.
Katılımcılar projenin yaratıcıları ve katılımcılar için fotoğraf çekiminin insan olarak paylaştığımız karmaşık, çok yönlü katmanları sergileme fırsatı olarak kullanılmasının çekici bir durum olduğunu söylüyor.
Bu fotoğraflar katılımcıları savunmasız bir duruma düşürüyor görünebilir ancak bu güvensizlik insanlarla gerçek bir bağ kurmanın temelidir.
Fotoğraflar hayatın bir gerçeği olan BDSM ile ilgili konuşabilmek adına bir zaman ve mekan yaratıyor.
Vücutları ile görünür olma fırsatı yakaladığı için mutlu olduğunu belirten katılımcılar artık daha güvende hissettiklerini belirtmişler.
“Kimseye zarar vermiyorsak zamanımızı böyle geçirmekten zevk alıyoruz ve bu sorun değil.” cümlesini cımbızla çekip alarak bu listeyi burada tamamlıyoruz. Bizce hayat tüm renkleri ile güzel! Sizce?