Antik kentlerdeki kral mezarları büyüklüğünde bir üçlü koltuk. Kenarları tahta oymalı ve koyu cilalı. Koltukların üzerindeki dev minderler az sonra gelecek misafirler için dövülüyor. Sağ ve sol aparkatlarla pofuduk hale getirilen minderler koltuğu daha da hacimli gösteriyor. Biraz daha heybetlenirse içinden gerçek bir kral çıkarabilir.
Her Türk evinin olmazsa olmazı bu salon takımını 200 kiloluk mermerleriyle üç adet sehpa tamamlar. Sehpalardan ortada duranına orta sehpa denir ki kendisi bu son derece sıradan ismi hiç mi hiç hak etmez; çünkü hemen üzerindeki tavana Alman saraylarını kıskandıracak bir avize monte edilmiştir.
Benzer avizeden bayramdan bayrama namaza gidilen semt camisinde de bulunur. Alman sarayları, Türk evi ve semtinizin camisi arasındaki tek tuhaf bağlantı bu avize ve mobilya takımı da değildir. Yine bayramdan bayrama kullanılan kolonya da bu üç alakasız mekana bir ortak payda verir; zira kolonyanın yolculuğu Ortaçağ’da İtalya’dan Fransa’ya, oradan Almanya’ya ve Osmanlı’ya uzanır.
Biz de bayrama özel kolonyanın bu akıl almaz yolculuğunu inceleyelim, kolonyanın hikayesi neymiş listeleyelim dedik.
Ortaçağ’dan günümüze bir patentin peşinde
Peki nereden gelmiş de ülkemize girmiş bu tuhaf isimli koku? İnanmazsınız hikaye Ortaçağ’dan günümüze gelen bir telif hakkı davasına; hatta ünlü roman uyarlaması “Koku: Bir Katilin Hikayesi” adlı filme kadar uzanıyor. II. Abdülhamid döneminde Osmanlı’ya gelen kolonya aradan geçen 300 yıl boyunca sıkı bir isim ve patent savaşına sahne olmuş; ama biz önce bu kokuyu kim nasıl bulmuş ona bir bakalım.
Koku almada uzmanlaşmış bir usta
Her şey Johann Maria Farina adlı aslen İtalyan olan ve Almanya’ya göç eden bir parfüm ustasının çalışmalarıyla başlar. Koku alma duyusu son derece gelişmiş olan Farina’nın yarattığı karışım Rokoko döneminin ihtişamlı saray hayatı ve davetleri arasında hızla yayılır.
Farina ile 4711 karşı karşıya
Johann Maria Farina’nın ailesi günümüzde sekizinci kuşağa ulaşmış ve bugüne kadar kokularını taklit eden markalara 2000’den fazla dava açmış. Davalardan birisi diğerlerinden eskiliği ve sonucuyla ayrılıyor. Davanın konusu: Orijinal kolonya kime ait? Dava, Farina Ailesi ve bugün bile birçok Alman’ın kolonyanın mucidi sandığı Mülhens firmasına ait “Eau de Cologne 4711” markaları arasında.
Ve Farina’nın burnuna kötü kokular gelir
Hikaye 18. yüzyıla kadar gider. Dönemin Köln şehri Avrupa’nın birçok kentinde olduğu gibi sokağa atılan çöpler ve tuvalet sistemindeki yetersizlikten dolayı dehşet kokulara boğuluyor. Bu dehşet kokular Johann Maria Farina için fevkaladenin fevkinde seviyelere ulaşır, adamcağızın burnunun direği eğim eğim eğrilir. Farina diğer insanlardan farklı olarak çok hassas bir koku alma ve kokuları ayırt edebilme kapasitesine sahiptir.
İyi bir yönetmenin gözünden kaçamayacak kadar enteresan bir hikaye
Sonradan filme de uyarlanmış olan kült roman ‘Koku: Bir Katilin Hikayesi’nin (Perfume: The Story of a Murderer) yazarı Patrick Süskind ünlü kahramanı Jean-Baptiste Grenouille’in yaratımında Farina’nın hayatından etkilenmiş. Ünlü yazarın Farina’nın bugün bir koku müzesine dönüştürülmüş olan Köln’deki evinde birçok kere araştırma yapmaya geldiği biliniyor.
İtalya’nın ilkbaharda yağmur sonrası halleri gibi bir koku
Tutkulu bir koku uzmanı olan Farina, bergamot, yeşil misket limonu, portakal ve bir tür greyfurt cinsinden distile ettiği kokuya hayran kalır ve tüm hayatı boyunca Köln’ü ve hatta dünyayı güzel kokutmak için aradığı formülü bulduğuna karar verir. Farina kolonyayı keşfetmiştir. İtalyan göçmeni olan Farina keşfini o dönemde şöyle tarif eder: İtalya’nın İlkbahar sabahlarının yağmur sonrası halleri gibi.
Farina Original Eau de Cologne
Farina gerçekten de Ortaçağ’ın ağır, şaşalı ve yağ özlü kokularının aksine, ferah, serinletici ve yüzyıllara yayılacak kokusunu keşfetmiştir. Bu keşif dünyanın ilk gerçek parfümü kabul edilir. Şişenin üzerinde büyük bir gururla şunlar yazılır: “Farina Original Eau de Cologne” – Original Kölnisch Wasser.
Peki neden “ö do kologn”?
Almanca “Kölnisch Wasser” Köln Suyu demektir, peki Farina neden bulduğu kokuya aynı zamanda bugün de parfümlerin üzerinde yazılan “Eau de Cologne” kelimelerini yazmıştır? Ailenin bugünkü kuşağından Tina Farina bunun sebebini o dönem Fransızca’nın uluslararası geçerliliği olan bir dil olmasına bağlıyor. Ayrıca Köln ve Fransa arasındaki yakın sınır boyundan dolayı gelişen etkileşimin de bunda payı olduğunun altını çiziyor.
Napoleon’dan Goethe’ye müşteri gibi müşteri, gerçek aristokrasi
1 Temmuz 1709 yılında parfüm mağazasının ismi Almanya’ya özgü o oturaklı kalıplarla koyulur: “Johann Maria Farina gegenüber dem Jülichplatz GmbH seit 1709” Farina’nın müşterileri arasında kraliyet ailesi ve soylular vardır: Napoleon çizmelerini silmek için sürekli Farina’nın kolonyasından sipariş etmekte, Faust’un yazarı Goethe çalışma masasının üzerinde sürekli Farina kolonyasına batırılmış bir mendil bekletmektedir. Hal böyle olunca bir şişe kolonyanın fiyatı o günlerde iyi dereceli bir memurun yıllık maaşının yarısına tekabül etmektedir.
Devam eden aristokrat bağlantılar
Aile bugün de soylu yapısını muhafaza ediyor. Kuşaktan kuşağa aktarılan geleneksel bir müşteri ağları var hatta Bill Clinton bile bu sadık müşteriler arasında. Kolonyalarının fiyatları da ilerleyen satırlarda değineceğimiz üzere muadillerinden hayli yüksek.
Taklitler de gecikmez: Öz Köln Suyu
Bu başarı tarihin ilk marka hırsızlıklarından birini de doğurur. 1803 yılında Wilhelm Mülhens adlı bir uyanık dönemin kanunlarındaki boşluklardan da yararlanarak uydurduğu kokuya Farina’nınkiyle aynı kelimeleri yazar, tek fark markasına eklediği evinin kapı numarası olan 4711 rakamıdır. “4711 Echt Kölnisch Wasser” yani “4711 Gerçek Köln Suyu” adlı markanın Farina’nın bulduğu kokuyla alakası yoktur hatta kötü bir taklittir. Buna rağmen marka ucuz fiyatı ve artık başarılı bir ürün ismine dönüşmüş “Gerçek Köln Suyu” etiketine sahip olduğundan dolayı hızla büyür. Böylece bugün Almanya da dahil dünyanın birçok yerinde “4711” kolonyanın mucidi olarak tanınır.
Bitmek bilmeyen dava sürecinin sonucunda bugünkü durum
Farina ailesinin isim hakkı için açtığı davaların en uzunu tabii ki Mülhens firmasıyla. 2006 yılında sonuçlanan son duruşmaya göre Farina karardan tatmin olmuş değil. Çünkü Mülhens’in isim hakkını aldığı çokça kolonya benzeri koku var ve hepsinin üzerine gerçek Eau de Cologne yazabiliyor. Buna rağmen 50 ml. boyutunda bir Farina 30 Euro’dan başlarken, aynı boydaki 4711 6,99 Euro’ya satılıyor.
Bir klişenin gerçeğe dönüşmesi: “Taklitler aslını yaşatır.”
Hırsız 4711 markası isim hakkı davasında başarılı gibi gözükse de Farina’nın gelenekselliğine ve yüzyıllardır gelen müşteri bağına sahip olmadığı için 2003 yılında ünlü kozmetik firması Procter & Gamble’a satılır. Procter & Gamble küresel bir şirket olarak ürün gamını daha da geliştirmeye çalışır ancak başarılı olamaz ve 4711’i Mäurer & Wirtz adlı koku üreticisine satar. Onlar da “kolonya işi dar yiea” diyerek, deodorant, after shave, krem sabun gibi alanlara yönelirler. Taklitler aslını yaşatır beylik sözü böylece gerçeğe dönüşür. Orijinal Farina Eau de Cologne’da bugün işler hala aynı geleneksellikle devam ediyor.
Odikolon’dan günümüze kolonya’nın Türkçeleşme evrimi
Ülkemizde ilk ithal edilen de II. Abdülhamid döneminde yine Farina’nın kolonyasıdır. O dönemde konuklara gülsuyu ikramı yaygınsa da kolonya sınırlarımıza girdiği anda ününü ortaya koyar. Tabii ki Osmanlı’da da ilham sahibi girişimciler vardır. 1882’de kurulan ilk ıtriyat fabrikasında Ahmet Faruki vatanın ilk “milli” kolonyasını üretir. Halk tarafından “odikolon” olarak adlandırılan Eau de Cologne zamanla “kolonya” adına kadar evrilir.
Değişmeyen gelenek hâlâ ferahlatmaya devam ediyor
Bugün hiçbirimizin evinde Farina’nın orijinal tasarımı bulunmasa da kolonya geleneğimiz doludizgin sürüyor. İkramdan sorumlu aile bireyi hala hanenin kız çocuğu. Ritüel de pek değişmiş sayılmaz. Yaşlısından gencine doğru 80 derecelik kokulu alkol sırasıyla gezdirilir. Büyüklerin ellerine küçüklerin saçlarına dökülür. Bir futbol takımının kadrosuna eş sayıda misafire dökülen kolonyadan sonra evde dev bir ilkbahar esintisi yaşanır.
Demli çaya karışan limon kolonyası kokusu
Farina’nın İtalyan ilkbaharlarına benzer mi bilemeyiz. Bizdeki bayram havası denen şey: Demli çaya karışan limon kolonyası kokusudur. Her şeyin sonunda misafirler kalkar gider, dev salon koltukları, mermer sehpalar ve avize aile halkıyla başbaşa kalır. Rokoko mimarisi ve kokusuyla dolu misafir odası yeni konuklar için hazır edilmeyi bekler.
ListeList mis gibi kolonya kokusuyla dolu şahane bayramlar diler.