Bataklıklar ıslak, çamurlu ve kokan yerlerdir. Bu nedenle ideal bir tatil yeri olmaktan çok uzaktırlar. Ayrıca bir bataklığı, diğer sulak alan türleriyle karıştırmak kolaydır. Öte yandan düşük oksijen seviyeleri ve turba yosunu tarafından salınan doğal kimyasalların birleşimi nedeniyle bataklıklar, sularındaki organik maddeleri korumak için neredeyse sihirli bir güce sahiptir. Bu sihirli güç eski eserleri, bitki ve hayvan kalıntılarını ve hatta insan bedenlerini muazzam bir şekilde korur. Böylece arkeologlar bataklıklarda birçok farklı ve şaşırtıcı şeyler bulabilirler. İşte bataklıklarda bulunan ilginç şeyler.
1. Bataklık tereyağı
Tereyağı, arkeologların bataklıklarda en sık bulduğu nesnelerden biridir. Kuzey Avrupa’daki insanlar bataklıkların inanılmaz koruyucu güçlere sahip olduğunu biliyorlardı. Bu nedenle bataklıkları buzdolabı gibi kullanmış olabilirler. Bataklıklarda bulunan tereyağlarının büyük bir çoğunluğu tanrılar için adak olsa da, bir kısmının ise taze kalması için konulduğu düşünülüyor. Çünkü bataklıktan çıkan tereyağı yenilebilecek kadar taze durumda oluyor. Ünlü şef Kevin Thorton, tereyağının tadı emmek için bataklıklara konmuş olabileceğini bile öne sürdü. 4000 yıllık bataklık yağının tadına baktıktan sonra Thorton, bataklık tereyağına övgülerde bulundu. Ayrıca Thorton kendi bataklık tereyağını yapmaya başladı.
2. Frankenstein organları
Bataklık tereyağının tuhaf olduğunu düşünüyorsanız, bir de bataklıklarda bulunan ilginç şeyler arasında yer alan organları okuyun. Arkeologlar, tarih öncesi insanların bataklıkların koruma özelliklerini yalnızca tereyağından değil, aynı zamanda Cladh Hallan bedenleri olarak bilinen bir çift son derece havalı ve tuhaf iskeletler sayesinde bildiklerini biliyorlar. İskoçya’daki Outer Hebrides’te küçük bir köyde bir evin tabanının altında bulunan bu iki ceset, MÖ 1000 yılı civarında gömüldü. Eski insanların atalarını evlerinin altına gömmeleri alışılmadık bir şey değildi. Ancak garip olan cesetlerin evin kendisinden yüzlerce yıl daha yaşlı olmasıydı. Adanın ilk sakinleri, ölüleri yeni yerlerine gömmeden önce onları birkaç ay boyunca bir bataklıkta saklayarak mumyaladılar.
Bunun tuhaf olduğunu düşünüyorsanız sıkı durun. Çünkü daha da tuhaflaşacak… Daha yakından incelendiğinde, arkeologlar her iskeletin üç farklı bireyin kemiklerinin karışımı olduğunu ve toplamda altı ceset olduğunu keşfettiler. Eşleştirme o kadar iyi yapıldı ki, sadece bir DNA testi ile gerçek ortaya çıktı.
3. Soyut heykeller
İnsanlar bataklıkları sadece bir şeyleri korumak için kullanmıyorlardı. Ayrıca bataklıkların, gerçek dünya ile doğaüstü dünya arasındaki çizginin bulanıklaştı bir yer olduğunu düşünüyorlardı. Almanya’daki Wittemoor bataklığından iki figür, bataklıkların kutsal doğasını açıklığa kavuşturuyor. Bu soyut heykeller, hatlarında postmodern görünüyor. Ancak aslında tarihleri MÖ 135’e uzanıyor. Belki de bir kadını ve erkeği temsil eden bu heykeller, bir zamanlar bataklığın içinden geçen ve en tehlikeli noktasını belirleyen bir yolda duruyorlardı. Ancak sonunda onlar yere indirildi ve dikkatlice turbanın altına bırakıldı. Daha sonra eski yerleri ateş ve diğer adaklarla işaretlendi.
4. Bataklık zombileri
Bataklıklar ayrıca tekrar görmek istemediğiniz şeyleri koyabileceğiniz bir yerdi. MS 150 civarında ölen 30 yaşındaki Dätgen Man bunun için iyi bir örnek olabilir. Almanya’da bir bataklığa gömülmeden önce bıçaklandı ve başı kesildi. Ancak onu gömen insanlar yalnızca ölümüyle tatmin olmadılar. Ayrıca onun vücudunu tahta kazıklarla bataklığın zeminine sabitlediler. Arkeologlar, Dätgen Man’ın katillerinin, Alman inanışındaki zombi benzeri bir yaratık olan bir wiederganger ile uğraşmaktan korktuklarını düşünüyorlar. İsim “tekrar yürüyen kişi” anlamına geliyor. Dätgen Man’in katilleri de muhtemelen zombi olarak geri dönmemesi için onu hiçbir şeyin çürümeyeceği bataklığın dibine hapsettiler.
5. Kraliyet vagonları
Bataklıklar ayrıca değerli nesnelerin feda edildiği yerlerdi. Danimarka’daki bir bataklıktan gelen Dejbjerg vagonları, demir ve ahşap içeren, ayrıntılı bronz süslemelerle yapılmış muhteşem araçlardı. Orta kısmında ayrıntılı insan yüzleri ve karmaşık geometrik desenler vardı. Muhtemelen yerel bir lidere veya zengin bir tüccara aitlerdi. Ancak bataklığa yerleştirilmeden önce sökülüp 1000’den fazla parçaya bölünmüşlerdi. Bu sahipleri için büyük bir servet ve prestijden vazgeçmek anlamına geliyordu. Bataklıklarda bulunan ilginç şeyler arasında yer alan Dejbjerg vagonları, belki de bataklıklarda bulunmuş en değerli nesnelerden biriydi. Ne diyelim, umarız sahipleri tanrılar tarafından ödüllendirilmişlerdir.
6. Ayinler için kurban edilen insanlar
Bataklıklarda bulunan ilginç şeyler arasında kurban edilen insanlar da yer alıyordu. Weerdinge çifti, MS 40 civarında Hollanda’da bir bataklığa kol kola gömülmüş olan iki kişiydi. Birinde bariz bir şiddet belirtisi yokken, diğeri göğsündeki bıçak yaralarından dolayı ölmüştü ve bağırsakları çıkarılarak gövdesine yığılmıştı. Bu muhtemelen geleceği gösterdiği düşünülen bir ayin için yapıldı.
Çok sayıda Romalı yazar, Keltleri ve Galyalıları, geleceği görmek için öldürdükleri insanların bağırsaklarını kullanmakla suçladılar. Fakat Demir Çağı’nın kuzey Avrupalıları gerçekten insan kurban ettiler mi? Romalılar, düşmanlarını mümkün olan en kötü ışıkta göstermeyi amaçlayan propagandalar yapmalarıyla bilinirlerdi. Ancak arkeolojik kanıtlar Romalıların ifadelerini destekliyor.
Beklenmeyen Yolculuk: Sürekli Göç Edip Türkiye’ye Yerleşen Keltlerin Tarihi
7. Gümüş kazan
En muhteşem bataklık keşiflerinden biri, insan kurban etmenin muhtemel olabileceğini de gösteriyor. Gundestrup Kazanı, %97 saf gümüşten yapılmış ve her tarafı süslenmiş devasa bir kazandı. MÖ 100 yılı civarında, parçalara ayrıldı ve Danimarka’daki bir bataklığın ortasındaki küçük bir adaya bırakıldı. Şu anda var olan en ünlü Kelt sanat eserlerinden biridir. Kazanın panellerinden biri, bir gemi üzerinde baş aşağı tutulan bir dizi savaşçıyı gösteriyor. Eski Danimarkalılar arasındaki savaşın sonrasını anlatan Romalı yazar Strabon’un anlatımına uyuyor gibi görünüyor: “Şimdi bu rahibeler, kamp boyunca savaş esirleriyle buluşacak ve onları ilk önce çelenklerle taçlandıracaktı. Daha sonra onların kafalarını çaydanlıklara doğru eğecek ve boğazını keseceklerdi.”
Belki de tüm insan kurban etme konuşmaları propagandadan ibaret değildi. Bataklıklarda bulunan ilginç şeyler arasında yer alan gümüş kazan, insanların kurban edildiğini kanıtlar nitelikte.
8. Geçmişten gelen parmak izleri
Grauballe Man, insanların kurban edildiğine dair başka bir örnektir. Sadece 30 yaşındayken boğazı kesilerek öldürüldü. Vücudu inanılmaz derecede iyi korunmuştu. Öyle ki arkeologlar onun parmak izlerini alabildiler. Hatta mide içeriğine bile erişip en son ne yediğini öğrendiler. Grauballe Man’in yaşamı, ölümü ve yeniden keşfi, Seamus Heaney tarafından yazılan bir şiirin konusudur.
9. Hiçbir yere çıkmayan yol
Bugüne kadar bir bataklıktan çıkan en büyük keşif Corlea Trackway’dir. MÖ 147’de İrlanda’da inşa edilen bu ahşap yol, en az 1000 vagon dolusu meşe kalas ve huş rayları gerektiren devasa bir inşaat projesiydi. Yine de bataklık yüzeyinin altına batmadan önce on yıldan kısa bir süre kullanılabildi. Onu inşa edenler, muhtemelen bu zaman sınırının farkındalardı.
Arkeologların yolun işlevsel olduğunu düşünmemelerinin nedeni yolun hiçbir yere çıkmamasıydı. Bataklığın içinde veya yakınında büyük yerleşim yerleri bulunmadığından, oraya neden bir yol yapılması gerektiğine dair kesin bir neden yoktu. Bu nedenle bataklıklarda bulunan ilginç şeyler arasında yer alan yol, birçok soru işaretine neden oldu.
10. Acımasız cinayet
Bir bataklıktan çıkan en korkunç vücut Lindow Man’dir. Yirmili yaşlarının ortalarındayken MS 60 civarında İngiltere’de öldü. Muhtemelen kurban edilmek için öldürüldü. Lindow Man kafatasından bıçaklandı, boğuldu ve boğazı kesildi. Bir arkeolog, ölümünü bilimsel bir rapordan çok bir korku filmine benzeyen terimlerle tanımladı: “İpi sıkma ve boğazı kesmenin kombinasyonu, boğaz yarasından yüksek basınçta kan fışkırmasına neden oldu.”
Bu aşırı şiddeti açıklamak için birden fazla teori vardır. Bir açıklama, Lindow Man’in aynı anda üç farklı şekilde ölmekle sıradan insanları geride bıraktığı ve tanrıların krallığına katılabildiğidir. Sonuçta, çoğumuz sadece bir kez ölmek zorundayız. Belki bunu birden çok kez yapmak trajediden ziyade bir başarıdır.
11. Son cinayet
Lindow Man, Lindow bataklığından çıkan tek ceset değildi. Aslında arkeologlar arasında Lindow II olarak biliniyordu. Neden 2 diye soracak olursanız, Lindow bataklığından şu ana kadar 4 ceset çıkarıldı. İlk keşfedilen Lindow I, sadece bazı saç tellerinin bulunduğu bir kafatasıydı. O kadar iyi korunmuştu ki, ilk bulunduğunda polis bunun yakın tarihli bir cinayetin kanıtı olduğunu varsaydı ve yerel halkı sorgulamaya başladı. Bir adam, 26 yıl önce karısı Malika de Fernandez’i öldürdüğünü ve vücudunu bataklığa attığını itiraf etti. Lindow I’in karbon tarihleme sonuçları geldiğinde, kafatasının 1740 yaşında olduğu ve dolayısıyla kesinlikle Malika’ya ait olmadığı ortaya çıktı. Bununla birlikte, karısını öldürdüğünü söyleyen adam cinayetten suçlu bulundu ve ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Çünkü ortada bir ceset olmasa bile yaptığı itirafı geri alması mümkün değildi.
Kaynak: 1