Özgürlük her zaman insanın en temel ihtiyacı; soluduğu hava, içtiği su… “Özgürlüğümü kaybetsem ne yaparım?” ise kendisine sık sık sorduğu ve cevap aradığı soru. Sinema da her zaman bundan nasibini alıyor ve bazen en ilginç hikayeler insanın bu korkusundan doğuyor.
Huzurlarınızda baskılara karşı durmak gerektiğini hatırlatan 16 özgürlük filmi.
V for Vendetta
Hayali bir dünyada, İngiltere’yi ele geçirmiş olan acımasız bir diktatöre karşı direnişi başlatan V’nin maskesi, özgürlüklerini korumak için ayağa kalkan herkesin ortak sembolü haline geldi. V for Vendetta aslında her ne kadar bir çizgi roman olsa da, başarılı bir uyarlama olan filmi, baş karakter V’yi sanki gerçek bir tarihi figür haline getirdi.
Braveheart / Cesur Yürek
İşte sinema tarihinin en güzel “Özgürlük!” diyen adamı. Karşısında ayaklanılan tiran yine İngiliz, ama tarih bu zaman yakın gelecek değil, uzak geçmiş. İstemeye istemeye İskoç ayaklanmasının liderliğini yapan William Wallace‘ı inanılmaz taktikleriyle mi hatırlamak istersiniz, tutkulu aşklarıyla mı, yoksa ordusunun en ön saflarında yürüttüğü direnişle mi?
X Men
Herkese adalet düşüncesi ve yaşama hakkına saygıdan bahsedeceksek mutantlarla bir arada yaşamayı da göze almak zorundasınız. Etnik kökenleri ne olursa olsun insanların bir arada mutlu ve huzurlu bir şekilde yaşayabileceğinin ispatı için mücadele veren bu insanlar da içimizden biri, onları hor görmeyelim. Sonuçta hepimiz kardeş değil miyiz?
Minority Report / Azınlık Raporu
Bilimkurgu sevenler Philip K Dick’in romanlarının sinema uyarlamalarından hep şikayetçidir ve bunun tek istisnası vardır: Minority Report… Gelecekte suçların önceden tahmin edilebildiği bir dünyada geçen film, alttan alta şu soruyu sorar: İktidar size suç işleneceğinden emin olduğunu söylediğinde, ona ne kadar inanabilirsiniz? Ucunda insan hayatı olan konularda, hata payı ne kadar kabul edilebilir?
The Matrix
Hayatta en zor şey, sizi mutlu eden ama mutlu ederken köleleştiren bir diktatöre karşı çıkmaktır. Böyle durumlarda isyan hem ona, hem de kendinize karşıdır. İnsanlığı mutlu birer pile çeviren bilgisayarlara karşı isyan eden Neo ve çetesi işte zoru bu şekilde başarıyor. Ama -hadi spoiler vermeyelim- şu soruyu da sorduruyor bir yandan: Peki bir isyan başarılı olduğunda neyi başarmış olur?
Gladiator / Gladyatör
Gelecekle geçmiş arasındaki gelgitlerimiz devam ediyor. Bu seferki direnişçimiz Roma’dan. Tıpkı İskoçya’nın gururu William Wallace gibi Maximus da mutlu hayatını zorla terk ediyor ve onu bu duruma düşürenlere karşı intikam yemini ediyor. Bu arada Spartacus’tan bu yana yapılmış en iyi Roma İmparatorluğu konulu filme de damgasını vuruyor.
Planet of the Apes / Maymunlar Cehennemi
Bu hikaye geçmişte mi, gelecekte mi, yoksa ikisinin de dışında hayali bir dünyada mı geçiyor? Hep diğer canlıları kendi zevkine göre yöneten insanı, akıllı maymunlar karşısında aşağılanma durumuna düşüren bu dahice taşlama, bilimkurgu sinemasının klasikleri arasında yerini almakla kalmadı, yıllar sonra hem yeniden çevrildi hem de hikayenin öncesi de filmleştirildi.
Hunger Games / Açlık Oyunları
Tam bir kapitalizm eleştirisi. Zenginlerin en büyük eğlencesi fakirlerin her şeylerini ortaya koyarak karınlarını doyurabilmek adına canları pahasına mücadele etmesi -çok da yabancı ya da uzak gelmedi ya neyse. Distopik bir evrende hadsizlere haddini bildirmek, henüz gençliğinin baharındaki Katnis Everdeen’e kalıyor. Ve oyunlar başlasın (ya da bitsin)!
Dark City / Karanlık Şehir
Çoğu hayranı tarafından Matrix’in atası olarak görülen bu filmde, kimliği belirsiz gizemli -baştan aşağı deri kıyafetli, muhtemelen fetişist- yabancılar tarafından yönetilen şehirde, içinde yaşadığı bu düzeni sorgulamaya başlayan John Murdoch’ın özgürlük için verdiği mücadeleyi izliyor ve hafızanın değerini anlıyoruz. Bazen bizi özgürlüğe yaklaştıran, yaşananları unutmamaktır.
Good Night and Good Luck / İyi Geceler ve İyi Şanslar
Gerçek olaylara dayanan Good Night and Good Luck, ABD’deki McCarthy döneminde başlayan cadı avına karşı, ‘cool’ ve karizmatik televizyoncu kimliğiyle konuşa konuşa direnen Edward Murrow’un mücadelesini anlatıyor. Rejimin, tehlikeli bulduğu herkesi avlaması karşısında Murrow sözlerini asla sakınmıyor ve insanların gelişmelerden haberdar olmasını sağlayarak o dönemin kahramanlarından biri oluyor. Görünen o ki direniş bazen kavgadan değil, gerçekleri açıkça ve sakince söyleyebilmekten geçiyor.
Victory / Zafere Kaçış
Nazi dönemi Hollywood için en zengin öykü kaynağıdır, ama o döneme dair şimdiye kadar yapılmış muhtemelen en ilginç film Victory‘dir. Olay bir Nazi kampında geçiyor. Almanlar tarafından savaş esiri olarak alınmış bir grup asker, Alman Milli Takımı’yla yapacakları maça hazırlanırken, bir yandan da takımın kamptan kaçışı için planlar yapılıyor. Bildiğiniz gibi, ne kadar diktatörlükler kursalar da ‘Almanların kazandığı oyun‘ diye bilinen bir şey var, o da futbol; savaş değil.
Cloud Atlas / Bulut Atlası
Son dönemin en iddialı ve özgün filmlerinden biri olan Cloud Atlas, birbirlerine pamuk ipliği ile bağlı çok sayıda hikayeden oluşsa da, bu hikayelerin her biri kendi içinde birer özgürlük hikayesi aslında. Kimi zaman aşkı kendi kafasındaki sınırlara hapsetmeye çalışan topluma, kimi zaman kafamıza yerleşen tabulara, kimi zaman ise rant için çevreye ve halka zarar vermeyi göze almış insanlara karşı.
The Island / Ada
İnsan insanın kurdudur ama kendi klonlarımız gün gelir bizlerin hayatını garanti altına almak yerine yaşamın bizzat tehdidi haline gelirse ne olur? Organ bağışı gibi sorunları ortadan kaldırmak için üretilen ve bir nevi yürüyen sağlık sigortaları olan klonlar kazan kaldırıyor ve ne gariptir ki kendini klonlatacak kadar parası olan insanların başına bela oluyorlar. Paran mı var derdin var!
Aeon Flux
Çoğu özgürlük hikayesinde kadınlar gizli kahramanlardır. Braveheart’tan V for Vendetta’ya, 1984’ten Gladiator’e kadar aslında hep erkekleri sürükleyen onlardır. Ama bazı hikayelerde hak ettikleri yerde, merkezdedirler. Tıpkı Hunger Games’de olduğu gibi burada da baskı ve yalanla halkı parmağında oynatan iktidara karşı isyanın sembolü olan bir kadın var: Aeon Flux.
Elysium
Geleceğin nasıl şekilleneceğini şimdiden kestirmek zor ama dünyanın yaşanılası bir yer olmaktan çıkacağı aşikar. Açlık ve sefaletin beraberinde getirdiği yıkımlar salgın hastalık gibi farklı türlerde insan neslinin başındaki büyük dert olmaya başlayınca çareyi -tabii ki yine para konuşur durumu mevcut- kendilerine yeni bir dünya yaratmakta buluyorlar. Ama bu steril yaşamdan nasiplenemeyenlerin tepesi atarsa da hakir görülüp hükmedilenler gün gelir efendinin bizzat kendisi olurlar.
Equilibrium / İsyan
1984, Cesur Yeni Dünya, Fahrenheit 451 gibi anti-ütopya klasiklerine yaptığı göndermelerle ilginç bir film Equilibrium. Sanata, eleştiriye, özgür düşünceye tamamen karşı olan ve hizmetindeki insanları Prozium adlı sakinleştiriciyle kontrol altında tutan bir hükümetin güvenlik güçleri içinde başarılı bir rahiptir John Preston. Ancak bu görevi Preston’a rejimin her şeyi nasıl tekdüzeleştirdiğini yakından görme şansı da sağlar.
Bonus: Star Wars
Tüm zamanların en büyük özgürlük mücadelesi, doğruyu savunan evladın, yanlış yoldaki babaya karşı direnişidir tabii ki.