Renklerin insan psikolojisi üzerindeki etkisi pek çok kez kanıtlandı. Mavi rengin güven verdiği, yeşil rengin ise yaratıcılık kaynağı olduğu gibi teoriler biliniyor. Renklerin psikolojisi pek çok araştırmaya konu oldu. İnsanları ve nesneleri gördüğümüz anda onlar hakkındaki düşüncelerimiz yaklaşık ilk 90 saniye içerisinde oluşuyor. Bu düşüncenin yüzde 62-90’ı ise tamamen renklere dayanıyor. Bu nedenle de renklerin insanlar üzerinde bir etkisi bulunuyor. Genelikle kızların kullanabileceği bir renk olarak görülen pembe ise, bir süredir bazı hapishanelerde de kullanılıyor. Baker-Miller pembesi olarak adlandırılan bu pembe tonunun saldırganlığı azalttığı düşünülüyor. Peki Baker-Miller pembesi nereden geliyor?
Renklerin insan davranışları üzerindeki etkisi günümüzde de araştırılıyor. Ancak bazı renklerin yaratıcılığı artırdığı ya da iştah azalttığı biliniyor
Renklerin insanlar üzerinde bir etkisi olduğu görüşünü benimseyenler bir hayli fazla. ABD, İngiltere, İsviçre, Almanya, Polonya ve Avusturya’da bazı cezaevleri koğuşlarını pembenin belli bir tonunda boyuyor
İsviçre’deki cezaevlerinin yüzde 20’sinde en az bir pembe hücre bulunuyor.
Bu pembe tonunun ismi ise Baker – Miller pembesi. Bu tonun saldırgan davranışları azalttığı düşünülüyor. peki Baker-Miller pembesi nereden geliyor?
1960’ların sonlarında Amerikan Biyososyal Araştırmalar Enstitüsü’nü işleten Alexander Schauss, pembe rengin psikolojik ve fizyolojik etkileri üzerine çalışmalar yaptı
Schauss, renk tercihlerinin kişinin kişiliği hakkında ipuçları verdiğine inanan İsviçreli psikiyatrist Max Luscher’in çalışmalarından etkilenmişti. Luscher, renk tercihlerinin hastalarındaki psikolojik ve fizyolojik dalgalanmalara göre değiştiğini fark etmiş ve renk seçiminin duygusal durumları yansıttığını iddia etmişti.
Tüm bu çalışmalardan etkilenen Schauss, 1978’de renkler ve insanlar üzerine bir çalışma yaparak, renklerin kas gücünden, kardiyovasküler sisteme kadar pek çok şey üzerinde etkisi olduğunu gözlemledi
Schauss, araştırma asistanı John Ott’un yardımıyla kendi üzerinde testler yapmaya başladı ve bu testlerde bir pembe tonunun çok derin bir etkiye sahip olduğunu gözlemledi.
Schauss, özellikle egzersiz yaptıktan sonra, sadece bu renkle basılmış 18 × 24 inçlik bir karta bakarak, “diğer renklere kıyasla kalp atış hızını, nabzı ve solunumu azaltmada belirgin bir etki” ile sonuçlandığını belirtti
Schauss bu pembe tonun “P-618” olarak nitelendirdi.
1979’da ise Schauss, Washington Seattle’daki bir denizcilik enstitüsünün müdürlerini, bunun mahkumlar üzerindeki etkilerini belirlemek için, bazı hapishane hücre hücrelerini pembe boyamaya ikna etmeyi başardı
Yapılan deneyde iç mekanı pembe renge boyanmadan önceki ve sonraki saldırı oranları izlendi
Donanmanın raporuna göre, “1 Mart 1979’da bu prosedürün başlatılmasından bu yana, düzensiz veya düşmanca davranış olayları yaşanmadı.”
Böylelikle Schauss’un keşfettiği bu pembe tonu, bu deneye izin veren denizcilik enstitüsü müdürleri olan Baker ve Miller’ın adını aldı
Ancak, James E. Gilliam ve David Unruh tarafından yapılan başka bir çalışmanın sonuçları ise bu çalışmayla çelişti
Seattle Donanma ıslahevinde Baker-Miller pembesi mahkumlar üzerinde olumlu ve sakinleştirici bir etki yaratırken, aynı pembe Santa Clara İlçe Hapishanesinde kullanıldığında, ilk ayda küçük bir düşüşe rağmen, hapishanedeki olayların oranı duvarların pembeye boyanmadan önceki olay oranlarını bile aştı hatta zirveye ulaştı.