Ayrılık… Binbir çeşidi varolan ve her biri de birbirinden daha çok iç acıtan türden bir durum. Bizim buraya yazacağımız hiçbir tanımın karşılayamayacağı kadar zor bir süreç. Hayatımızdaki en ufak şeyin bile değişmesi birçok dengeyi değiştirirken, üstelik çok değer verdiğimiz birinin artık olmadığını bilmek, onunla yaşadıklarımızı artık yaşayamayacağımızı fark etmek gerçekten kolay değil.
Elbette ki ayrılık, çok geniş bir kavram. Biz bu yazımızda; ayrılığın sevgiliye dair olan kısmına -biraz Güzin ablamsı anekdotları da içine katarak- değindik. Ah o sevgililer yok mu o sevgililer… Ömrümüze hem neşe katan hem de o neşeyi ruh emiciler gibi çekip alan kişiler. Pollyanna’yı bile usandıracak bunalımlara sürüklediler bizi kimi zaman. Elimizi hiç bırakmasalardı ya da bizi bırakmak zorunda bıraktırmasalardı da, biz de bu acıyı yaşayarak bunca büyümeseydik, değil mi sevgili aşkzedeler?
1. Onunla gittiğiniz yerlere artık onsuz gittiğinizde, yaşadığınız güzel anlar bir film şeridi gibi geçer gözünüzün önünden
“Burada tanışmıştık, burada öpmüştü beni ilk kez, burada düşmüştü sonra dakikalarca gülmüştük beraber, burada omzuna yatıp ağlamıştım ve bana hep yanımda olacağını söylemişti…” diye uzar gider bu liste. En kötü anılar bile o an gözünüzün önünden geçerken güzel gelir size. Çünkü o anlar yaşanırken o sizindir, yanınızdadır nihayetinde, şimdinin aksine.
2. Ayrılık sonrası depresyonu, ya iştahtan keser ya da aksine Nutella sponsorluğunda bol bol kilo almanıza neden olur
Ruh sağlığınızı göçerttiği gibi vücut sağlığınızı da olumsuz yönde etkiler yani genelde. Hiç olmadı, mide hastalıklarınızı falan tetikler.
3. Mutlu ya da mutsuz olması fark etmeksizin tüm aşk filmleri hönküre hönküre ağlayarak ve bir kutu peçete harcanarak izlenir
Evet, hüngür hüngür değil, hönküre hönküre, hıçkırıklarla o derece mixlenmiş yani. “Ay biz de böyle sarılırdıkkk ühüüüü”, “Yaaaa neden kavuşamadılar bak biz de kavuşamadık böyle offfffff” gibi yorumlarla izlenir, zaten her an ağlamaya hazır bünyeyi gözyaşı denizinde boğulmaya doğru iyiden iyiye sürükler.
4. Karara göre; ya yaşanılan duygulara hitap eden şarkı/şiir sözleri sosyal ağlara yazılır ya da tam tersi, mutlu fotoğraflarla falan “ben seni umursamıyorum” imajı verilir
Barışma umudu varsa, ilki; eğer karşı tarafa sinirli olunan bir durum söz konusuysa, ikincisi tercih edilir ya da bu siniri ifade eden sözler yazılır. Eğer ilk seçeneği seçiyorsanız, Özdemir Asaf, Cemal Süreya, Nazım Hikmet; ikincisini tercih ediyorsanız, Küçük İskender gibi isimlerin yazdıklarını hatim edeceksiniz.
Bu durum fotoğraflar için de aynı şekildedir. Karara göre; ya inat uğruna, instagram gibi mecralara, içiniz kan ağlıyor olsa bile hayatınızın en mutlu günlerini yaşıyormuşsunuzcasına (kelimeye gel yalnız) acayip neşeli fotoğraflar koyulur ya da gerçekten durgun olduğunuzu fark edeceği biçimde pozlar verilir.
5. Kimisi bu süreci orada sabah burada akşam arkadaşlarıyla geçirir, kimisi deniz kıyılarında sahile vuran dalga seslerinde yalnızlığı yüzüne çarpıla çarpıla…
Çünkü kimisi yüzleşmekten kaçarak, kimi ise ancak ve ancak yüzleşerek atlatabilir bu dönemi.
6. Fotoğrafları silmek, hediyeleri ve eski sevgilinin eşyalarını çöpe atmak gibi eylemler öldürmez ama yakıp kavuran cinstendir
İlk sinema biletleri, kurutulmuş bir çiçek, el yazısıyla yazılmış bir mektup, yanak yanağa 32 diş gülümsemeyle çekilmiş yüzlerce fotoğraf, sweati, tişörtü… En zoru da ona ait olan eşyaları atmak. Son kez üzerinize giyip onu yanınızda hissetmeye çalışmak isteyebilirsiniz. Ya da alın makası kesin ya, hırsınızı alırsınız ondan biraz.
Fotoğrafları silmek de, anıları silmek demek anlamına gelir bir bakıma. Ama onları silmediğiniz sürece, açıp açıp bakmak isteyeceksiniz ve orada ikinizi gülerken ve eğlenirken gördükçe bu durumu atlatabilmeniz daha güç olacak. O nedenle hiçbirini açıp bakmadan, “Hepsini Seç” deyip “Delete”a tıklayın. Bu işi kendiniz için daha fazla zorlaştırmayın, zaten yeterince zor.
7. “Güzel elbiseleri giyip kuşanacağım, senin önünden geçip sana bakmayacağım” temalı yaşanan hırs, bünyeyi biraz ayakta tutar
İntikamsı hareketler bunlar. “Sen bana anca uzaktan bakarsın artık” durumunu hissettirebildiğini görmek iyi gelir. Oh misss… Bunun yanında, karşı tarafı kıskandırabilmek için erkek arkadaşların da kullanıldığı olur tabi. Ama karşı taraf bunu gerçek sanarak hayatına “gerçekten” birini sokarsa işte o zaman işler daha kötü olur. En iyisi mi, siz bu yöntemden uzak durun.
8. Önüm arkam sağım solum fake adres: Ahan da, stalkerlık konusunda uzmanlaşılan bir döneme ayak bastınız!
Kullandığı ne kadar sosyal mecra varsa, oraların neredeyse kullanım kılavuzlarını dahi, o sitelerin sahiplerinden bile daha ezbere bilecek durumda olacağınız bir zaman. Çünkü bu adam sizden sonra neler yaptı, neler yapacak, o “sakın görüşme” dediğiniz kadınla görüşecek mi? Ay yoksa eski sevgilisini falan mı ekleyecek? İnternetten kız düşürecek kadar adileşecek mi? Artık fake adresler alıp sessiz sakin uzaktan izler misiniz yoksa dener misiniz; o kadarını bilemiyoruz. Ama bu yapacaklarınız, sizin moralinizi bozmaktan başka bir işe yaramayacağı için, aslında hiç bulaşmamak en iyisi tabi.
9. Whatsapp sohbetlerinizde eski sevgilinizi yerden göğe, sonra tekrar gökten yere vuracak arkadaş gruplarınızı çoğaltın, birlikte söv söv rahatlayın
Ama sonra barıştığınızda aynı arkadaşlarınızın; “ay canııımm çok sevindim” deyişleri size pek içten gelmeyecek ama olsun, onlar sizin ruh hâlinize göre yanınızda olmaya çalışmışlardır işte. “Yaa çok iyi çocuktu, nasıl kaçırdın?” deyip moralinizi bozan arkadaşlardan daha iyidir en azından.
10. “Ben ne ayrılıklar gördüm” diyerek kendinizi rahatlatmaya çalışsanız da, “ama bu sefer başka” lafı da gelir sonra içinizden içinizden
Her birinin size yaşattığı duygular daha farklı çünkü ve yaş ilerledikçe ve ilişki süresi uzadıkça yaşadığınız duyguların ve ilişkinin üzerinizde bırakacağı etki de artmıştır hâliyle.
11. Eğer ki sevgiliniz en yakın arkadaşınızsa, uzun bir süre yaşayacağınız boşluğun haddi hesabı olmaz, ıpıssız hissettiğiniz çok anı barındırır onsuzluk…
Bir ayrılıkla hayatınızdaki en önemli iki insanı birden kaybetmek gibi. Ki günümüz ilişkileri biraz bu hâli alıyor zamanla. En çok vakit geçirdiğiniz ve her şeyinizi en çok paylaştığınız insan o olmaya başladıkça, bir bakıyorsunuz en yakın arkadaşınız da o olmuş. Ayrılınca da bom!
12. Bir şeye çok üzüldüğünüzde veya sevindiğinizde, ayrıldığınızı unutarak, paylaşmak için ilk onu arama gibi refleksleriniz zamanla azalır
Bir anda unutup tam arama tuşuna basarken hatırlama anı var ya… İnsan o an daha iyi anlıyor hayatının ne kadar değiştiğini.
13. Ah o kokusu, ah o kokusuuuu… Olur olmadık zamanlarda burnunuza vurduğunda gidip kötü kötü şeyler koklayın, sizi etkilemesine izin vermeyin 🙁
En çok özlenilen şeylerden biri de budur. Çünkü kimsenin kokusu kimseye benzemez ve bu, parfümlerle sınırlandırılabilecek bir şey değil. Ama en azından umuyoruz ki, yeni sevgiliniz aynı parfümü kullanmayacak biri olsun, hiç hatırlatmasın.
14. Cenaze töreni= Daha siz ayrılığın acısını atlatamamışken onu başkasıyla görmek!
Senin onun yastığındaki kokun gitmeden herif onu başkalarıyla harmanlamış, sen hâlâ buralarda onun adıyla inliyorsun. Ayyy, okurken bile içi titriyor insanın. “Düşmanımın başına gelmesin” dedirten cinsten.
15. En kötüsü de, merhum usta Kayahan’ın bir şarkısında da geçtiği üzere: “Bende de yanlış bir şeyler vardı galiba” şeklindeki “kendini suçlama” evresidir
Hele bir de ayrılan ve ayrıldığı için pişman olup da barışmak isteyince reddedilen sizseniz, işte o zaman her şey daha karmaşık ve zor. Pişmanlık kadar berbat bir duygunun eşi benzeri de az görülmüştür dünyada. Fakat bu kendini suçlamalarınız, sırf onu affetmek namına yaşanabilir içinizde. Bu yüzden, gerçekten emin olmadığınız sürece telafi etmek için uğraşmayın.
16. En mutlu görünen kahkahalarınız ağlayarak sonlanabilir, çünkü kafanızın içinde hep ayrılık acısına dair şarkılar çalıp duruyordur
Aman ha ikinizin şarkısı da çalmasın bir yerlerde, en mutlu anlarınızı mahvedebilir.
17. Başınızı yastığa koyduğunuzda hayal kırıklıklarınızı anımsayıp uykuya ağlayarak dalsanız da; bu dönemde uyku, kâbuslar olmadığı müddetçe en iyi dostunuzdur
“İyi geceler aşkım” mesajı yok, “günaydın sevgilim” mesajı yok. Ama olsun, uyurken düşünme yetinizi kaybediyorsunuz, bundan daha rahatlatıcı bir etmen yok bu dönemde. Yastıklar gözyaşlarıyla damla damla ıslanmış olsa bile… Hem bilen bilir, uyuma öncesi ağlamak, vücudu rahatlatarak uykuya dalışı kolaylaştırır. Fakat özellikle kâbuslar görüp de beyninize yakıcı düşüncelerin doluşmasıyla beraber uyanır uyanmaz tekrar ağlamaya başlamanız da muhtemel tabi. Önemli hatırlatma: Yatağa yatmadan önce göz makyajınızı silmeyi unutmayın, sonuçlarını tahmin edebiliyorsunuzdur.
18. “Çivi çiviyi söker” mantığıyla hayatınıza başkasını sokmaya çalışsanız da, uzun süre alışamama dönemi yaşar ve hep “o”nun tanıdıklığını ararsınız
Onun dokunuşları, ona sarıldığınızda aldığınız enerji, onun sakarlıkları, onun o tatlı uyuyuşu, onun sıcaklığı, onun gülüşü… Hep bunları görmek/yaşamak isteyeceksiniz ama karşınızdaki farklı bir insan artık. Neredeyse nefes alıp verişine kadar bildiğiniz, her tepkisine aşina olduğunuz bir insandan, kendisini en başından tanımak zorunda kaldığınız bir insana; sizin her şeyinizi bilen bir insandan da, hiçbir şeyinizi bilmediği için en başından kendinizi anlatmak ve tanıtmak zorunda kaldığınız bir insana gitmek elbet kolay değil; bocalayacak ama alışacaksınız. Eski sevgilinizi de ananızın karnından doğar doğmaz tanımadınız sonuçta, korkmayın.
19. Adınızı veya size dair güzel hitaplarını onun sesinden duymayı özlediğinizde ses kayıtları ve videolar ilaç gibi gelir
Bir zamanlar defalarca telaffuzunu duyduğunuz şeyler, her şeyde olduğu gibi, kaybedilince değerlenir.
20. Eğer aldatılma sonucu ayrıldıysanız; arada bir arayıp “NEDEN YAPTIN LAN?” diye hesap sormak isteyeceksiniz, sakin olun, geçecek
Tekrarını yaşamamanızı umut ediyoruz. Ama en azından eski sevgiliniz size onu unutmanız ve hatta ondan nefret etmeniz için yeterli bir neden vermiş. Zaten kaç insan “seni sevmeyi ağır ödüyorum” demediği bir ilişki yaşamış? Her tecrübenin bir getirisi olur elbet. Başka insanlara güvenmek için biraz zamana ihtiyacınız olacak ama olsun. Zararın neresinden dönerseniz kâr, evlendikten sonra böyle bir şeyi yaşasaydınız emin olun her şey çok daha zor olurdu. Eşi tarafından aldatıldığı için ayrılan biri olarak bu yazıyı okuyorsanız da, boşanmak da evlenmek kadar doğal bir durum, aman diyelim aşka küsmeyin. Bir süre yalnız kalıp kafanızı dinleyin ve sonra tekrar sahalara geri dönün. 🙂
Bonus 1: “Sensiz öyle dağıldım ki, toparlayamıyorum.”
Ayrılık, beraberinde bir dağılma süreci yaşatır. Çünkü ayrılıklar çok şey alır götürür bizden. Her ilişki biraz daha değiştirir insanı. Bir şeyler ekler, bir şeyler eksiltir; ama mutlaka değiştirir. İlişkiye başladığın andaki senle, bittiği andaki sen; aynı kişi değildir artık. Ve ona “hoşça kal” dediğin yerde, aynı gibi gözüken ama aslında başka bir hayata “merhaba” dersin.
Bonus 2: Dibe vuruşunuz, güçlü bir doğruluşun sinyalidir sevgili kadınlar!
Erkekler ayrılık sonrası özgürleşme hareketinin tadını çıkaradursun, kadınlar genelde o dönemde ağlaya ağlaya perişanlık yaşarlar. Fakat sonra işler değişir, külahlar yer değiştirir. Erkekler o özgürlükten sıkılıp gerçekten sevdikleri ve sevildikleri birinin kollarında olmayı özlediklerinde, bu sefer de kadınlar kendilerinde bir güç bularak karşı durabilirler. Ya da hiç olmadı, değerinizi fark etmiş biri olarak döner erkekler size. Zaten kim anlamış değerini bir şeyin, onu kaybetmeden?
“Acının dibini gören, sevinç yoluna en çabuk kavuşacak olanlardır” demişler. Umudunuzu kaybetmeyin. Güzel anıların yerine tam tersi size yaşattıkları kötü anları düşünün. Ayağa kalkın! Kimse sizden güçlü değil, kimse sizi sizden daha iyi toparlayamaz. Aşkın ne yaşı, ne zamanı olmaz. Hiçbir şey kaçmış falan değil. Sevmekten korkmayın, elbet hak edeni çıkacaktır.
Bonus temenni: Umuyoruz en kısa zamanda şu görüntüleri yaşarsınız 🙂
Aşkla kalın, kocaman kocaman öpüyoruz kalbinizden.