Hallstat, Prag, Venedik, Dubrovnik, Viyana, Kiev, Paris, Dublin, Berlin, Lizbon, Madrid, Bükreş… siz de sıkılmadınız mı Avrupa’da sürekli aynı yerlerin tavsiye edilmesine? Sürekli aynı yerlerin fotoğraflarını görmekten, herkesin hep aynı yerleri ziyaret edip size de önermesinden bıkmadınız mı? Gürül gürül kalabalıklar içerisinde, bir kahve içmek için saatlerce sıra beklemeyi seviyorsanız bu bahsi geçen yerlere gidebilirsiniz elbette. Ancak biz size bugün farklı yerler önereceğiz, belki de adını ilk defa duyduğunuz, sessiz, sakin, doğa ile iç içe, size saf huzur vadeden yerler. Merak etmeyin Vietnam, Kamboçya, Singapur, Meksika, Nikaragua, vs. önermeyeceğiz. Hepsi aslında çok yakında, Avrupa’nın en orta yerinde.
Herkesin tatil anlayışının farklı olduğunu biliyoruz. Kiminiz deniz sevdalısı, kiminiz tarihi yerlere meraklı, kiminiz akşama kadar yatıp uyumayı düşlüyor. Bugün size göstereceğimiz yerler bildiğiniz köy tadında, küçük, sıcacık, samimi ve sessiz yerler. Yakın zamanda buraların da turist akınına uğraması kaçınılmaz, o yüzden bu içeriğimize kulak verip en kısa zamanda yollara düşün ve el değmemiş bu güzelliklerin keyfini çıkarın.
1. Aberdour, İskoçya
Edinburgh’tan hareket eden tren, 30 dakikalık bir yolculuğun ardından Orta Çağ’dan kalma çiçekler ve otların arasında kaybolmuş bir şatonun yakınlarındaki Victoria tarzında inşa edilmiş bir tren istasyonunda bırakacak sizi. Siz oradan yürüyerek Aberdour’a ulaşacaksınız, çünkü burası çok araba dostu bir köy değil. Her yer yürüme mesafesindeyken ve yeşillikler içinde tertemizken neden arabaya ihtiyaç duyasınız ki zaten?
2. Marvão, Portekiz
Uçurumun kıyısında kurulmuş köyleri daha önce görmüşsünüzdür. Marvão da böyle köylerden biri, hatta bunların kralı adeta. Portekiz’in Alentejo bölgesinde yer alan bu küçük yerleşim birimi Moorish şatosunun çevrelediği alanın tam da ortasına kurulmuş. Küçük olmasına karşın size istediğiniz her şeyi vereceğinden eminiz.
3. Bolgheri, İtalya
Kenarı 2.500 servi ağacıyla süslenmiş olan 5 km’lik Viale dei Cipressi yolunu takip ettiğinizde sonunda Bolgheri’ye ulaşacaksınız… Sakın şaşırmayın. Bolgheri, Güney Toskana’da bulunan, üzüm bağlarıyla süslenmiş harika bir köy. Toskana’nın adını hep duyarsınız da, kimse size Bolgheri’den söz etmez ta ki bize gelene kadar. Pisa’ya 55 km uzaklıktaki bu yeri mutlaka ziyaret edin, şarabınızı yudumlarken bizi hatırlarsınız.
4. Norcia, İtalya
Madem İtalya’ya girdik oradan devam edelim. Peyniri, balı, çiçekleri ve tertemiz havasıyla meşhur Norcia’yı da görmeden İtalya’dan ayrılmayın. Roma’ya 110 km uzaklıktaki bu masal köyü yenilenmeniz için bir başlangıç noktası olabilir. Hazır gitmişken İl Granaro del Monte restoranında türüf mantarlı makarna yemeyi de ihmal etmeyin.
5. Folégandros, Yunanistan
Folégandros’un komşusu olan Santorini’yi çocuklar bile öğrendi ama Folégandros adını maalesef pek bilen yok. Oysa ilk bakışta iki köyü birbirine karıştırmak bile mümkün, o kadar benziyorlar. Ancak bir fark var, Folégandros çok daha sessiz, sakin, serin ve huzurlu bir yer. çünkü herkes Santorini’ye gidince burası biraz boş kalıyor.
6. Roundstone, İrlanda
Efsaneler der ki Roundstone’da yenen böğürtlenin tadı başka hiçbir yerdekine benzemez. Öyle midir değil midir biz bilmiyoruz, ama siz gidip de tadarsanız bize yazın. Roundstone, İrlanda’da, Galway’e 130 km uzaklıkta, deniz kenarında, Karadeniz gibi bir havaya sahip harika bir köy.
7. Getaria, İspanya
Sırf Biscay körfenizden çıkarılan kalamarın tadına bakmak için bile gidilir Getaria’ya. San Sebastian kadar bilimese de İspanya’nın ondan sonra gelen Muhteşem Kapısı olma yolunda ilerliyor bu küçük deniz kasabası. Özellikle haftasonları yapacağınız geç kahvaltıları unutabileceğinizi sanmıyoruz. San Sebastian’a sadece 40 km uzaklıkta.
8. Slavonice, Çekya
41 yıl süren komünist rejim zamanında tam Prag ile Viyana arasında yer tutmuş olan Slavonice demir perde yönetiminin esnekliğinden istifade etmesini bildi. 1989 kadife devriminin ardından da tabiri caiz ise açılıp serpildi. Kendi Rönesansını yaşayan Slavonice şimdilerde çok daha renkli, canlı ve kıpır kıpır bir kent. Prag’dan yola çıkıp 2.5 saatte vardığınız Slavonice’yi mutlaka ziyaret edin ve Gotik binada hizmet veren Alfa restoranda bir Orta Çağ menüsü yiyin.
9. Lavenham, İngiltere
İngiltere’nin köyleri zaten meşhur, ama Suffolk’ta bulunan Lavenham bir başka güzel. Londra’dan Liverpool Caddesi İstasyonu’ndan trene binip oraya ulaşmanız mükmkün. Harry Potter’a ilham veren eğik evleri görmek için bile gidilir.
10. Arild, İsveç
Kuzey’in havası suyu bir başka zaten bunu hepimiz biliyoruz. Ama size Helsinki, Oslo, Alesund, vs. demeyeceğiz. Gitmeniz gereken yer doğal güzellikleriyle aklınızı başınızdan alması garanti bir balıkçı köyü olan Arild. Tünelleri dağları, yemyeşil bahçeleriyle evleri hepsi görülmeye değer. Eğer burada enerji dolmazsanız biz de bir şey bilmiyoruz.
11. Kotor, Karadağ
Özelliklew sonbahar mevsiminde giderseniz, şehrin üzerine çökmüş sisin ardından belli belirsiz seçilen kan portakalı ağaçları sizi başka bir dünyaya götürecek. Kara dağın eteklerindeki bu mavi gözlü insanların mekanı Kotor inanın size çok başka şeyler vadediyor. Ha isterseniz siz yine Dubrovnik’e gidin keyfiniz bilir.
12. Viscri, Romanya
UNESCO Dünya Mirası listesindeki kilisesi ve mezarlığı ile bu sakson köyü sizi bekliyor. Bükreş’e 4 saat uzaklıktaki bu köy size dinginlik vadediyor, huzur veriyor. gittiğiniz zaman sizi 200 yıllık yataklarda ağırlayacak olan MET misafir evinde kalırsanız eski insanların neler çektiğini de anlarsınız belki.
13. Ullastret, İspanya
Barcelona’nın 130 km kuzeybatısındaki bu kent, meşhur El fort’a ev sahipliği yapıyor. Yöresel mutfağı ise damak çatlatan cinsten. Keçi peynirini ve siyah pirinçten yapılan pilavını yemeden döneni dövüyorlarmış diye duyduk.
14. Giornico, İsviçre
İsviçre’nin İtalyanca konuşulan kantonu Ticino’ya başlığ şirin mi şirin bir köy Giornico. Buradaki sessizliği başka bir yerde bulmanız mümkün değil, sanki kimse yaşamıyormuşçasına sessiz ve sakin bir yer. Bir vadinin ortasında uzanan Giornico’yu mutlaka görmeli sessizliğinde kaybolmalısınız. Nehre bakan restoranlarında yemek yemeyi de ihmal etmeyin.
15. St. Mawes, İngiltere
Beyaz renkli evleri, düzenli çay evleri ile St. Mawes benzersiz bir balıkçı köyü. Londra’nın güneybatısında yer alan bu şirin köye ulaşmak için 4 saatlik bir yolculuğu göze almanız gerekiyor, ama gidince tüm yorgunluğunuzu unutacağınızdan eminiz.
16. Koguva, Estonya
Köyün içinde dolaşan geyikleri, tilkileri, vahşi keçileri görmek için bile Koguva’ya gidilir. Geçmişi çok eski çağlara dayanan Estonya’nın bu güzel köyünü mutlaka ziyaret edin. Bir ada üzerinde yer alan Koguva size geçmişe bir yolculuk yaptıracak.
17. Tisvildeleje, Danimarka
Kopenhag’dan kalkan trene bindikten 80 dakika sonra Tisvildeleje’desiniz. Kopenhag’ın kalabalığından sonra burası size çok iyi gelecek. Sırf bu deniz kıyısındaki köye ulaşmak için yapılan yolculuk bile sizi kendinize getirecek. Ormanların içinden geçip denizle buluşmanın o harika tadını almak istiyorsanız sizi Tisvildeleje’ye bekleriz. Gerçi biz orada değiliz ama siz gidin.
18. Hall in Tirol, Avusturya
İnnsbruck’tan 10 dakikalık tren yolculuğu ile ulaşabileceğiniz, Orta Çağ’ın kapısını açan bir köy Hall in Tirol. Avusturya denince aklına sadece Viyana ve Hallstat gelenler burayı da mutlaka gezi programına dahil etmeli. Çünkü oralarda bulamadığınız her şey Hall in Tirol’da mevcut. 1030 yılında kurulmuş olan bu şehirde şarap içmenin keyfi bir başka.
19. Kardamili, Yunanistan
Atina’dan 3 saatlik bir yolculukla ulaşabileceğiniz Kardamili bize çok yakın bir yer. Bizim Ege köylerine benziyor haliyle. Bu kadar yakınımızda böylesi huzurlu bir köşenin bulunması gayet iyi bir şey aslında.
20. St. Geniès, Fransa
Bordeux’dan bineceğiniz otobüs ile ulaşmanız mümkün bu eski yerleşim yerine. bisiklete binip sessizliğin göbeğine doğru bir yol almak için St. Genies sizi bekliyor. Paris’e her zaman gidersiniz.
21. Staufen im Breisgau, Almanya
Almanya’nın meşhur Kara Orman’ının hemen kenarında yer alan Staufen im Breisgau, almanya’nın güneyinde yer alan tatlı bir köy. Hafta sonları Almanların kaçıp şarj olduğu bir mekan. Onun içindir ki hafta içi bir zamanda giderseniz herkes için çok daha iyi olur. Köylülerin kendi yaptığı şaraplardan tatmayı unutmayın.
22. Hellnar, İzlanda
Efsaneye göre bu köy Vikinglerin ilk defa gelmelerinden bu yana hiç değişmemiş. Yani sizi Viking zamanına götüren bir zaman makinesi aslında Hellnar. Snaefellsjökull Buzulu’na bakan yarım adanın ucunda yer alan bu köyün evleri çevre dostu hidroelektrik gücüyle ısıtılıyor. Hellnar’daki Hotel Hellnar uluslar arası sürdürülebilirlik sertifikası olan Green Globe’u alan ilk konaklama merkezi aynı zamanda.
23. Plios, Rusya
1999 yılından beri Rus zenginlerinin uğrak yeri olmasına karşın orijinal dokusunu bozmayan bu Slav köyünü mutlaka ziyaret etmelisiniz. Volga nehrinin kenarındaki bu küçük yerde sizi fırınlardan yükselen o tatlı is kokuları bekliyor.
24. Chassignolles, Fransa
1950’lerde Marsilyalı elitlerin uğrak mekanı olan Chassignolles bugün bu özelliğini yitirse de güzelliğinden hiçbir şey kaybetmiş değil. Romanesk kilisesi, 12. yüzyıldan kalma evleri, şarapları, peynirleriyle ziyaretçilerini bekliyor.