Kimsenin yerini tam olarak söyleyemediği, Neverland’den hallice, “Yeşilköy’e gelmeden, Bakırköy’ü hemen geçince o iğde kokan yer!” konumundaki muhit. Burada yaşayan insanları kolayca tanımak ve ‘Sherlock Holmes’vari çıkarım yapmak için size yardımcı olabileceğini düşündüğümüz bir liste ile karşınızdayız. Ataköy nasıl bir yerdir, Ataköylü nasıl bir insandır, bir de buradan bakın bakalım.
1. Lego labirenti durumu
Nasıl ki Ninja Kaplumbağalar mükemmel bir şekilde New York metrosunda yollarını buluyor, Ataköylü de öyle bulur Ataköy’de yolunu. Ama tabii Ataköy semti, bilmeyen için koskoca bir labirenttir. Her yanı ağaçlar, birbirinin neredeyse aynısı binalar ve kedilerden oluşan bu semtte, yolunu bulamayan insanın turist muamelesi görmesi işten bile değildir.
2. Kapı kilidi sadece dekoratif bir objedir
Hırsızlık oranı diğer semtlere göre düşük olmasa da, Ataköy’de kolay kolay kapı kilitlenmez. Bu nedenle, başka bir semtte yaşıyorsanız, evinize yatıya gelen bir Ataköylü misafirinizin kapıyı kilitlediğinizi gördüğünde size paranoyakça bakışlar fırlatmasını yadırgamamanız gerekir. Muhtemelen kilidi sadece bilgisayarlarda olan bir şey sanıyordur.
3. Yılların getirdiği üzüm suyu etkisi
Eskidir Ataköy’ün insanı. Gençken ailesiyle Ataköy’e yerleşip sonra evlenmiş ve hâlâ torunları ile aile evinde yaşayan insanlar çoğunluktadır. Dünya tatlısı yaşlı bir amcadan “Soldan 4. kestane ağacından sağa dön, dümdüz ilerle” şeklinde bir yol tarifi alırsanız şaşırmayın. Amca Ataköylüdür, eskidir, o ağacın portakalda fidan olduğu zamanları da bilir.
4. Böcekler, Pixar’ın insanlığa bir armağanıdır
Eğer birlikte çeşitli bostanlara kafa dinleme yürüyüşüne çıktığınız bir arkadaşınız, üzerinize tırmanan böceklerden huylanmıyor, onları sakin bir şekilde kenara itebiliyorsa, bilin ki Ataköylüdür. O, çocukluğundan beri ağaçların içinde o böceklerle çoktan haşır neşir olmuştur. Karınca, oksijen kadar olasıdır onun için.
5. Evrensel bir çalar saat
Belki bunu Ataköy ile spesifize etmek yanlış olacak ama hiçbir Ataköylü genç, akşam vakti eve dönmesi gerektiğini telefonla öğrenmemiştir. Güneş, akşam vaktine vurmuştur. Tam muhabbetin en tatlı, maçın en terli yerinde akşam ezanı bıçak gibi keser algının orta yerini. Eve dönme vaktidir. Eve dönmesi gerektiğini akşam ezanı ya da babasının bir kilometre öteden gelen ıslığıyla hatırlayan bir tanıdığınız varsa, haritanın neresinden olduğunu tahmin edebilirsiniz!
6. Amerikan itfaiyesi halt etmiş
Eğer ki erkek arkadaşınız siz ağaçtaki kediye üzüldünüz diye iki hareketle ağaca tırmanıp, dalları kırılmamaya ikna edip, kediyle aşağı inmesi konusunda yüz yüze bir istişareye girdiyse, yüksek ihtimalle Ataköylüdür. O, yıllarca meyveyi ağaçtan yemiş, toprak sahadayken gazoz kazanmak adına gelişine vurduğu şut yüzünden ağaca giden topu almak için o dalları arşınlamış, ağaçtan hangi pozisyonda düşerse ağlamayacağını en ince DNA’sına kadar kazımıştır.
7. “Ne manava gideceğiz, sal Hakan’ı ağaca işte!”
Manav denen şey, Ataköylü için ihtiyaç değil bir pratikliktir. Çünkü Ataköylü mevsimine göre her meyveyi kendi bahçesinde zaten hazır bulur, yetiştirir. Eğer bir arkadaşınız, manava uğrama teklifinizi bir ihtiyaç değil de, aceleniz varmış gibi değerlendiriyorsa bilin ki Ataköy’e yakın hisler içindedir.
8. Dress-code!
Gözünüzü kapatıp sizi bayılttılar. Ayıldınız, sizi bir yere atmışlar. Gözünüzdeki bağı çözdünüz ve nerede olduğunuzu anlamaya çalışıyorsunuz. Bir anda etrafınızda basketbol şortlu, tenis raketli ya da Barbour montlu tipler görmeye başladınız. Nerede olduğunuza dair çok büyük bir ipucunuz var! Her ne kadar resmi bir kural değilse de, Ataköy’ün soğuk Hollywood kışları Barbour’la, yazları da uzun basketbol şortlarıyla geçer.
9. Oturarak gitme efsanesi
Eğer sınıf arkadaşınız sürekli toplu taşımalarda ayakta seyahat ettiğinden dem vuruyorsa, hemoroitten evvel şüphelenmeniz gereken şey, arkadaşınızın Ataköylü olup olmaması sorunsalıdır. Çünkü muhitimiz, yıllarını yaşadığı yeri güzelleştirmeye vermiş ve bunu başarmış birçok büyüğümüzle doludur. Toplu taşımalarda sürekli nezaket reçeli misali onlara yer vererek hayatımızı sürdürürüz.
10. Ne çok uzak ne de çok yakın
Mesela sevgiliniz, Taksim’de buluşma teklifinize olumlu bakıyor ama içten içe sinsi gibi bunu istemiyorsa, ya da ağzından “Gelirken iyi de, dönerken çok saatler harcıyorum” türevi cümleler çıkıyorsa Ataköylüdür. Hayır, Bahçeşehirli olamaz. Çünkü oradan gelmesi de gitmesi de zor!
11. Ataköy, Jekyll ve Hyde!
Ataköylü bir tanıdığınız gece vakti dışarı çıkmak istediğinde ona ürkünç bakışlar atmayın. Çünkü o, 9 yaşındayken bile saat 23.00’te dışarı çıktığında, başına bir şey gelmeyeceğini bildiği bir muhitte büyümüştür. En fazla köpek havlamıştır, o da ona ‘hav’ der, geçinip giderler, bir sorun çıkmaz yani. Gündüzü Orhan Veli, gecesi Dracula durumları Ataköy’de işlemez.
12. İnsanın her türden arkadaşı vardır
Çevrenizden bir tip, her türlü kuşa buğday atıyor, kedileri mutlaka bir kere kucaklıyor, köpekleri iki koşturmadan bırakmıyorsa Ataköy’de ikamet ediyor olması çok yüksek bir ihtimaldir. Çünkü o gerçekten, sabahları denizliğine uğrayan kumrulara buğdayını koymuş, kapısının önündeki 850 kadar kedinin ciğerlerini vermiş, ismi olan ve tüm muhitte o isimle bilinen köpeklerine selam vermiş, çalıların arasındaki kirpilere -şaka değil- kaçamak bakışlar atarak yoluna devam etmiş ve yanınıza gelmiştir.
Bu onun rutinidir. Hayvan sevmese bile, hayvana saygı duyar Ataköylü. Zarar vermek, itip kakmak kimyasında yoktur. Mesela “Cesur” isimli köpek, tüm Ataköy’ün Cesur’udur ve başka isimle seslenen yoktur. Apartmanındaki otopark yeri için değil, binanın çatısındaki güvercin yuvaları için uğraşan, bir hayvana zarar vermek yerine kendinden ödün veren insanların yeridir Ataköy.
13. Burada yabancıları sevmeyiz dostum!
İçinde çok fazla yabancı esnaf barındırmaz Ataköy. Bunun iki nedeni vardır. Birincisi, Ataköylü aynı işi yapan iki dükkân arasında, gerçekten Ataköy’de ikamet edenden alışveriş yapar. O, ailedendir çünkü. İkincisi, Ataköy’de çalışan “Ataköy’süz esnaf” da zaten en kısa zamanda Ataköylü olur. Bu ticari bir kaygı değil, tamamen cenneti bulmuşken kaçırmama durumudur.
14. Schumacher kıvamında kadın sürücüler
İstanbul’un en çok kadın sürücüye sahip semtlerinden biri olan Ataköy, kötü kullanan şoföre “Kesin kadın!” dedirten seksist klişeyi de çürütür. Etrafınızda iyi araba kullanan bir kadın varsa çekinmeyin, sorun, “Ataköylüyüm” diyecektir!
15. Zamanlararası bir vaziyet!
Eğer arpa suyu, üzüm konsantresi ve ton balığı ile başlayıp, sauna tipi eşofmanlar içinde yürüyüş yapanlarla biten bir hatıra dinliyorsanız, anlatan Ataköylü olmalıdır. Çünkü Ataköy’deki sayısız çardaktan birinde oturup arpayı suya denk getirmeye çalışırken, arkadaşınızın bilmem kaçıncı anlatısını aynı hazla dinlerken bir de bakarsınız sabah olmuş. Er vakitte kalkmış Ataköylüler, gene sayısız olan yürüyüş yollarında yürüyerek, koşarak ya da bisikletleriyle sabah sporlarını ifa etmekte!
Sizin için gece geç vakittir, onlar için sabah erken saattir. Gene de bu bir sorun değildir, Ataköy’de akşam vakti oturduğunuz bir banktan sabaha karşı, kimse tarafından taciz edilmeden ya da rahatsızlık görmeden kalkıp evinize gidebilirsiniz.
16. Ah kuzum!
Gözlerinizi kapattığınızda mükemmel Türkçe konuşan insanlarla dolduysa çevreniz, hepsine tek tek Ataköylü bakış açısıyla bakabilirsiniz. Yanılmazsınız çünkü gerek imla gerek diksiyon bakımından bünyesindeki tiyatroları ve sinema salonlarını çok iyi değerlendiren, boyları kadar kütüphaneleri olan insanlardır Ataköylüler.
17. Şekerler kalsın, çok karizmatiğim ve şeker kullanmıyorum!
Bir dostunuz, neredeyse bütün çay bahçelerine yüz çeviriyor, bir kulp takıyorsa kızmayın ona! O Ataköylüdür ve çay bahçesinin harman olduğu yerden gelmektedir! Devasa ağaçların altında, çam gölgelerinde dünyanın en şirin çay bahçelerinde çay içtikten sonra, tabii ki çevreyi beğenmez, haklıdır.
18. Kim olursan ol yine gel!
Son olarak, Ataköylü kimin ne dinden ne milletten olduğunu zerre umursamaz. Ataköy’ün Bakırköy’den olma kardeşi Yeşilköy, şu sıralar bir kilise inşaatına ev sahipliği yapmaktadır. İstanbul’un en eski camilerinden biri de Ataköy içinde bulunmakta aynı zamanda.
Duyarlıdır Ataköy, derdi hümanizmdir. Durup dururken, dünyayı televizyondan takip ederken, serin bir haziran akşamı tencere tava sesleri ile silkelenip kendinize gelebilirsiniz. Duyarlıdır Ataköy, kimseye zarar vermez. Tenceresini de çalar, yürüyüşünü de yapar, tiyatrodan çıkıp tavlasına da koşar. İyidir, yeşildir, candır!
19. Bonus: “Çok sevdik be abi!”
Ataköy’le kafayı bozmuş, İstanbul’un geri kalanını mümkünse hiç hatırlamak istemeyen, uzaklardaki Neverland olan muhitin sevenlerinin hislerine tercüman olması adına, çArşı’dan geliyor; “Çok sevdik be abi!”