Astronot Scott Kelly’i duymayanınız yoktur. Kendisi uzayda üst üste geçirilmiş en uzun gün rekoruna sahip dünyaca ünlü bir astronot. Böyle bir başarının bazı sonuçları olması tabii ki kaçınılmaz. Kelly eve, dünyaya döndüğünden beri uzayda yaşamanın sebep olduğu birçok sağlık problemiyle mücadele ediyor. Scott Kelly için bu problemler, 340 günlük göreve talip olduğu andan itibaren bilincinde olduğu, beklediği sonuçlar olsa da oldukça ağır görünüyor. Diğer taraftan bilim insanları ise, Kelly’nin yaşadığı dünyaya yeniden adaptasyon sorununun uzayın ve yer çekimsiz ortamın insan sağlığı üzerindeki etkilerini anlamada yardımcı olabileceğini umuyor. Kendisi gibi astronot olan ve uzayda 6 ay geçiren bir ikizi olan Kelly ve ikiz kardeşi, uzayda yaşamanın neden olduğu kısa veya uzun vadeli sağlık sorunlarını araştırmada bilim insanları için mükemmel bir örnek oluşturuyorlar. Dünya’ya döneli bir yıl olan Scott Kelly, yaşadığı sağlık sorunlarını ve mücadelesini “Dayanıklılık” (Endurance) adlı bir kitapla meraklılarına anlatıyor. Kelly’nin yaşadığı kulağa oldukça eziyetli ve yorucu gelen bu problemler muhtemelen hayatının geri kalanında da devam edecek. Uzay çoğunlukla bir bilinmez ve yeteri kadar korkutucu, üzerine bir de uzayın Scott Kelly’nin bedenine neler yaptığı ve yer çekimsiz ortamın insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri dehşet verici. Yaşadığı bu yorucu süreci, Scott Kelly’nin kendi ağzından sizler için derledik.
Tanınmayacak Halde Şişen Bacaklar ve Patlamaya Hazır Ayak Bilekleri
“Bacaklarımdaki dokunun şiştiğini hissedebiliyorum. Ağırlığımı bir bacağımdan diğerine kasıtlı olarak taşıyarak ayaklarımı sürüyerek banyoya gidiyorum. Sağ, sol, sağ, sol. Banyoya vardığımda ışığı yakıp ayaklarıma bakıyorum. Şişmiş ve sakat uzaylı uzuvlarına benziyorlar, kesinlikle benim ayaklarıma benzemiyorlar. Kahretsin diyorum.” “Amiko, gel şuna bak.” “Amiko geliyor, diz çöküp bileklerime dokunuyor, endişeli gözlerle bana bakıyor ve “ayak bileklerini hissedemiyorum” diyor.”
Ciltte Yanan Döküntüler
“Cildim de yanıyor” diyorum. Amika çılgınca beni muayene ediyor. “Vücudumun arkasında tuhaf bir döküntü var, sırtımda, bacaklarımın arkasında, başımın ve boynumun arkasında, yatakla temas eden her yerimde. Amiko’nun serin ellerinin iltihaplı vücudumda dolaştığını hissedebiliyorum. Amiko “alerjik gibi görünüyor” diyor, “kurdeşen gibi.”
Son Derece Yüksek Kanser Riski
“Dünyadaki bir insanın 30 katı radyasyona maruz kaldım, her gün 10 göğüs röntgenine eşit. Bu maruz kalmanın sonucu hayatımın geri kalanında ölümcül bir kansere yakalanma riskim arttı.”
Amansız Bir Yüksek Ateş
“Amiko” diye seslenebilmeyi başardım sonunda. Sesimle alarma geçti. “Ne oldu?” “Eliyle koluma sonra alnıma dokunuyor. Üşüdüğünü hissediyorum ama aslında benim ateşim çok yüksek.” “İyi hissetmiyorum” diyorum.
Dehşet Verici Kan Akışı
“Yataktan kalkmak, yatağın kenarını bulmak, ayaklarımı yere basmak, dik oturmak ve ayağa kalkabilmek için mücadele veriyorum. Her aşamasında bataklıktan geçiyormuşçasına bir mücadele. Sonunda dikey pozisyona gelebildiğimde ise bacaklarımda berbat bir acı duyuyorum ve bu acının da ötesinde vücudumdaki bütün kanın bacaklarımda aktığını hissediyorum. Aynı amuda kalktığınızda beyninize akan kanı hissetmeniz gibi, ama tersi.”
Önceki Görevimde Yaşadığımdan Çok Daha Kötü Bir Mide Bulantısı
“Sadece birkaç saat uyudum ama sersemlemiş hissediyorum. Amiko’ya ne kadar berbat hissettiğimi söyleyebilmek için hareket edecek bilinçliliğe gelebilme mücadelesi veriyorum. Şimdi cidden midem bulanıyor, ateşim var ve ağrılarım daha da kötüye gidiyor. Bir önceki görevimden sonra hissettiklerimle alakası yok. Çok daha kötü.”
Kaslarda ve Eklemlerde Erken Yaşlanma Hissi
“Mart 2016. Uzayda bir yıldan sonra Dünya’ya geri döneli 48 saat oldu. Masayı geri iterek ayağa kalkabilmek için mücadele ediyorum ve tekerlekli sandalyeden kalkmaya çalışan yaşlı bir adam gibi hissediyorum.”
Yer Çekimi Basıncından Kaynaklı Katlanılamaz Mide Bulantıları
“Vücudumun her yeri ağrıyor. Bütün eklemlerim, bütün kaslarım yer çekimi basıncını protesto ediyor. Henüz kusmadım ama midem de bulanıyor. Kıyafetlerimi çıkarıp yatağa giriyorum. Çarşafları hissetmenin, üzerimdeki battaniyenin hafifliğinin ve başımın altındaki pofuduk yastığın keyfini çıkarıyorum.”
Tüm bu yaşananların uzayla ilgili bilinmezlere ışık tutması, bu yıpratıcı tecrübenin boşa gitmemesi dileğiyle.