Sevmek sevilmek herkesin hakkı. Ama bu hak öyle istihkak gibi dağıtılan bir hak değildir. Az biraz nasip kısmet, az biraz şans işi. Hele bir de ayakkabı kutunuz varsa hak hukuk, hudut tanımadan yaşarsınız aşkı. Ancak gönül sevince nasıl ferman dinlemez ise, dile de söz geçiremez oluyor. Bulduk bir sevgili ne diyeceğiz biz şimdi buna? Hani Nalan’ın eski bir şarkısı vardır “Canım mı desem, sana aşkım mı desem, ne desem az geliyor sana dayanamıyorum…” misali bir hal alır durumunuz. Herkesin illa kendi arasında kullandığı bir sesleniş vardır. Bir nevi şifredir bu. Öyle ki gün olur “Bana artık canım demiyorsun…” der üzgün surat yollar yarimiz. Gün olur “Amanın bana ismimle hitap etti!” der şoklara girer, “E ne diyecektik kuçu kuçu mu diyecektik?” diye düşünmeyeceksin orada vatandaş. Henüz sevgilinize bir kulp takamadıysanız buyrun seçin beğenin alın kullanın hayrını görün.
Not: Görsellerdeki ‘muhteşemlik’ sözcüklerdeki ‘muhteşemlikle’ doğru orantılıdır.
Şefkatli bünyeler için: Yavrum
Yaş farkı da varsa eğer, ideal bir kelimedir “yavrum”. Sıcacık yapar kalpleri şöyle bir omzuna kolu atıp da “Yavrum” diyen diyebilen bilir tadını. Henüz dile getirmemişseniz deneyin bak çok başka bir lezzeti var damaklarda.
Klasikten vazgeçmeyenler için: Aşkım
Kimisi için tek kelimede tamamdır her şey. Aşksa adı, aşkımsın işte ötesi yok. Temiz, düz ve net. Yalnız bu kelime Kezban ağzında “Aşgaaaaaaam” şeklinde ulama yapar, o boyutlara getirmemeye özen göstermek lazım.
Fantazi yan sanayi ürünü: Aşkitom
İlk duyduğunuzda sempatik gelebilir ama büyüklerin yanında, halk arasında yüz kızartabilir “Aşkitom”. Özel anlarda kıvamında kullanmak güzel olur. Bununla birlikte “Aşkolatam” , “Aşkonellam”, “Aşköküm” falan da eşantiyon olarak sunulabilir.
Erkeğiyle gurur duyanlara: Aslanım
Aslan ama ne aslan, evde süt dökmüş kedi, dışarıda canavar. Her erkek biraz kendine, biraz yarine aslandır ya işte ne yaparsın. Buluşmaya iki dakika geç geldi diye üç onluk delikanlıyı pıstır sen köşeye, ondan sonra “Aslanım” de. Bekleme bacım kükremez o aslan, Serengeti’ye staja gönder sen onu.
Yüzüne bakmaya doyamayanlara: Ay yüzlüm
Kimi yar olur cidden yüzü böyle dolunay gibi parlar içiniz açılır ya işte o yare yakışır bu kelam. Tabii zevkler ve renkler tartışılmaz.
Arıcılık geçmişi olanlara: Balım
Hangi çiçekten hangi çiçeğe kondun diye sormazlar mı adama “Balım” deyince? Abartır kimisi de arısına, peteğine, kovanına, arı sütüne kadar sıralar. Nedir bu bal aşkı, üç kavanozu yüz değil, seksen değil, elli liraya mıdır nedir?
Kreş kuracaklara: Bebeğim
Bizim bir arkadaş vardı, sizden çapkın, sizden sevgi pıtırcığı olmasın her sevgilisine “Bebeğim” derdi. Sanırsın kreş açmış vatandaş, gelenin gidenin beşiğini sallıyor. Tamam güzel, bebek tatlı bir şeydir sevilesi bir şeydir de sevgiliyi bir defa bebek gözüyle gördükten sonra o dudaklar nasıl varır French Kiss’lere? “Hani senin bebeğindim?” derler sonra adama olur olmadık bir anda, kalakalırsın. Haftada bir kereden fazla bebeğim demek yari bozar. Demedi demeyin.
Taşı gediğine koyanlara: Birtanem
Al işte bak tertemiz, abartısız, niyeti belli eden ne güzel bir kelam. “Birtanem” yahu ötesi yok. İki tane olacak hali de yok elbet. Teksin, benimsin… Bitti. Söyleyene de söyletene de helal olsun.
Candan geçen Canan’dan geçemeyenlere: Canım
Güzeldir, nettir. Bir canımız var o da sensin. Bitti gitti, ötesi yok, daha da iltifat bekleme bu dudaklardan.
Manasızlaştırmayı sevenlere: Can Tanem(?)
Can tanem nedir arkadaş? Can’la başladın mı o kelimeyi Canım diye bitirdin bitirdin, öyle adama aşkın meşkin ortasında dolaylı tümleç üretmeyin. Can tane tane olan bir şey midir? Velev ki öyle olsun, koskoca salkımdan bir tanecik taneyi mi reva gördün be hey zalım yar? Bırak yer verme kalbinde, biz ayakta da gideriz…
Allah’ına kadar sevenlere: Delalım
Sevgilim manasına gelir Delalım, öyle diyorlar… Ama ağza öyle bir oturuyor ki bu kelam. Yani bunu dedin mi bitmiştir. Nikah bassan o yare bu kadar iz bırakmaz yani. Öyle bir tok, öyle bir sağlam bir söz. Aşkın mührü mübarek.
Başı bitten kurtulmayanlara: Belalım
Delasını bilemeyiz tabii de belası fena olur yarin. Göz koymuş olanı olur, ailesi belalı olanı olur, beşik kertmesi olanı olur, ince hastalığı olan olur… Sevdi ya gönül bırakamazsın da. Belasını melasını artık baldıran zehri içer gibi (ki Baldıran Hatay’da bir köy adıdır bu bilgiyi de bir kenara yazıverin) içip aşka kucak açarsın. Allah kazadan beladan korusun efendim.
Adamına gaz vermeyi bilene: Delikanlım
Ben ne diyeyim. Yıldız abla bile açıklayamamış; kalbi duraksız haykırışlarda, ne yapsa ayrılamaz ondan asla, delikanlısı ya ötesi yok. Er kişiye seslen böyle, tek başına gitsin Kolombiya uyuşturucu çetelerini çökertsin gelsin.
Botanik kıvamda sevenlere: Gülüm
Öyle her çiçeğin adını veremezsin yare. “Devetabanım” olmaz, “Zambağım” olmaz, “Kasımpatım” olmaz. Diyeceksen gülüm diyeceksin. Aşkın sembolü değil mi gül? E o zaman ne dolaşıyorsun seralarda, bahçelerde. Yapıştır gitsin.
İnanmışlara: Kaderim
Kader kısmet tabii sevmet sevilmek. Bilemezsin nereden çıkıvereceğini. Ama önemli olan yari kaderin bir cilvesi olarak görmeyip, kaderinizin bir parçası yapmaktır. Muadili olarak “Alınyazım” da yerli yerinde gider burada. Libidosu düşük bir kelam olmakla birlikte dini bayramlarda, kandillerde falan zikredildiğinde sevgilinizde bir huşu etkisi bırakacağı kesindir.
Ahretlik sevenlere: Meleğim
Ölümden öte köy yok ya hani, artık kaderden girdin mi durmayacaksın. Namazım, niyazım, ezanım, kıblem, meleğim… Yapıştır gitsin. Melek iyilik timsalidir tabii zihinlerde, orada yarin saflığına temizliğine bir vurgu var. Nazar’ı dikkatini oraya çekmek lazım yarin.
Ruh güzelliğine önem verenlere: Ruhum
Artık girdik ya bir kere öte dünyalardan mevzuya, çıkmak da mümkün olmuyor. Bir insanın ruhu her şeyidir, yoksa bu bedeni sıyır at köşeye kendi ütüsünü bile yapamaz. Ruh önemli bir maneviyat. Yarin ruhumuz olması da bir o kadar özel bir tanımlama. Gece belli bir saatten sonra söylenmesi tedirginlik uyandırabilir, yerli yersiz kullanmamakta fayda vardır.
Çelenk yaptıramayanlara: Çiçeğim
Çok türleri vardır bu çiçeklerin. Sevda çiçeği, kır çiçeği, çöl çiçeği… Uzar gider. Tabii çiçek bir güzellik sembolü, kadına yakışır. Erkek de “bal alabilen” yapısı gereği arıya yakın bir mahlukat… Yakışır. Uygundur. Sık sık kullanın.
Açık ve net olanlara: Sevgilim
Lafı uzatmaya ne gerek var değil mi? Sevgilimsin işte daha ne edebiyat parçalayayım sana?
Yüzyılı muhteşem geçirenlere: Sultanım
Monarşi yıkılalı uzun zaman oldu elbet ama tutup da yare; başbakanım, meclis başkanım, liderim diyemezsin. Her gönlün bir sultanı olur elbet. Taht, makam işi değil sevmek en nihayetinde. Rütbesini bilecek her yar.
Glikoz ihtiyacı olanlara: Şekerim
Çok cici bir söylem gibi gelse de, içinde de garip bir iticilik barındırmakta. Hani böyle gönül eğlencesi hissiyatı verebilir, dikkatli kullanmakta fayda var.
Tatlı yiyip tatlı konuşanlara: Tatlım
İlla ağzımız tatlanacaksa arkadaş, dilinizi korkak alıştırmayın hakkını verin aşkın meşkin. Tatlım dedin bitti orada, amaç belli net temiz. Sadri Baba’yla Hale abla arasında pek de tatlı bir münasebet olmadığı bakışlardan anlaşılmakla beraber, buzları eritmeye birebirdir bu kelam.
Fatality çekmeyi bilenlere: Helalim
Aşkın bir nevi “aduket”idir “Helalim”. Bir de alna öpücüğü kondurdun mu tamamdır. O yari artık çeyiz niyetine kaldır kerevetin arasına koy. Gerdek gecesine kadar kutsal emanet gibi naftalinlerin arasında sakla. Libidoyu feda etmek uğruna nikah masası garantili bu kelamı da aşk namına sıkacak son bir kurşunu kalmışlara öneriyoruz.
Sevimliliği elden bırakmayanlara: Tontiş
“Milletin itine köpeğine taktığı isimden sevgi kelamı mı olur?” demeyin olduranlar var. Sevimlidir bu tip insanlar, sana çomar der mel mel bakarsın, karakaçan der gülersin, artık petshop mu kurarsınız böylesiyle ne yaparsınız size kalmış.
Hayvan sevgisi ağır basanlara: Minnoş
Yar mini mini bir şey olsa da olmasa da kediyi andırır bazen. Tutamazsın kendini çıkıverir ağzından. Hor görmemek lazım çocukluğunda hayvanlardan öte yareni olmamış zat’ı muhteremler için en kutsal aşk kelamıdır bunlar. Minnoş diyorsa bilin ki vermiştir size, kalbini yani. Allah yanlış anlaşılmalardan ırak eylesin.
Günde üç kere tok karnına: Yarim
Yar öyle güzel bir kelam ki. Hem yandaş olan hem de uçurum demek aslında… Aşk gibi değil mi? Ağız dolusu söyleyesi geliyor insanın. Boca edesi geliyor sevdiceğin üstüne “yar yar yar” diyerekten. Tabii burada Can-Kan şarkısının o lanet nakaratından söz etmiyor, Barış Akarsu’yu da rahmetle anıyoruz.
Göbekten zeytin yiyenlere: Kara Biberim
Serdar Ortaç’sız aşktan meşkten bahsetmek olur mu hiç? O ki manası maksadını aşmış(!) dizeleriyle kaç sevdaya can vermiş insan. O ki “Yaralı müzesi” tabiriyle aşkın camekanını tuz buz etmiş yüce şahsiyet. Onun da elbette yüreğinin avcısına söyleyeceği bir kelamı vardır. Ne midir? Kara biberim’dir…
Peki siz nasıl sesleniyorsunuz sevdiceğinize? Aşka sevgiye boğun bizi yorumlarınızla. Hepinizi çok seviyoruz beyaz orkidelerimiz!