Arkadaş olmak kolay değil, samimiyet kurmak yakınlaşmak hep emek ve zaman isteyen şeyler. Verdiğiniz tüm bu emeklerin karşılığını bazen tek bir kelimeyle heba edebiliriz. O yüzden arkadaşımıza nasıl seslendiğimiz çok önemli her kelimenin bir anlam bir ağırlığı ve bir samimiyet çizgisi var. Buyurun görelim…
Adamım
Adam olmakla erkek olmak eş anlamlıdır diyerek yola çıkıp adamım yerine erkeğim diyenlerin çok canlarının yandığı, yanacağı kaçınılmaz bir durum olup, birine adamım derken o adamın da adamlığının kalibresine bir bakmakta fayda vardır.
Aga
Özellikle lise yıllarında ademoğlunun kullanma arzusunda olduğu ‘aga’ kelimesi üniversitede “Ben bu kıza yürücem ama ilk yolu samimi kelimelerle yapayım” felsefesini kurban gitmektedir. Hatta bu durum kız tarafından “Aga akşam iki pes atar mıyız?” kısmına kadar getirilebilir.
Ajan
TDK der ki: Siyasette ve milletlerarası münasebetlerde bir partinin veya siyasi grubun mensubu veya bir ülkenin vatandaşı iken, karşı tarafa veya düşmana hizmet eden kimse. Bu kelimeyi arkadaşı için “Hop ajan n’aber?” falan gibilerinden ilk kim kullandıysa muhtemelen diplomatik sıkıntılar içerisinde bir vatandaşımızmış.
Arkadaşım
En uyuz samimiyet kelimesi. “Arkadaşım” nedir yahu, zaten arkadaşınsa ya adıyla hitap edersin ya da ne bileyim farklı bir samimiyet kıvamı tutturursun. Barış Manço’yu rahmetle anmaya ne gerek var. Kelimenin uyandırdığı his: Evet seninle tanışıyoruz ediyoruz ama daha fazla yakınlaşmaya gerek yok. Yerini bil portakal.
Bacım
En güzel de Dilberay ablamızın ağzına yakışan bu hitapta amaç karşımızdaki hanım kişiye, canımsın ama bize nikah düşmez fikrini empoze ederek samimiyeti gevretmektir. Bu hitaptan negatif etki aldığınız hanım kişi biliniz ki size karşı niyeti bozmuştur. Kadınlar arası da ayrı bir güzel kıvamı olan bu hitap biçiminde irite olunacak bir yan yoktur.
Başkan
Bir itaat mı yoksa arkadaşlık kelimesi mi olduğu hala çeşitli platformlarda tartışılan bu hitap kelimesini dilimize sanırım Kurtlar Vadisi denen illet dizideki Muro karakteri soktu. Oralardan gelip bugün “Başgan”lara dönüşen bu samimiyet göstergesi umarız gelecek nesillere ulaşamadan tarihin tozlu sayfalarında yerini alır.
Birader
İngilizcesi “Brother” olan erkek kardeş kelimesinin fütursuzca devşirilmesinden dilimize geçen bu hitabın uzak akraba çağrışımı da yaptığı olmaktadır. Genelde minibüs ve otobüslerde önümüzde oturan kişiye para-paso uzatmak için kullandığımız kelimedeki kullanış amacı; “Yani ocağına düştük gözünü seveyim al şunu tanış olalım” dır.
Devrem
Özellikle polis ve askerler arasında çok yaygın olarak kullanılan aynı devrede teşkilata dahil olma münasebetinden gelen “Devrem” seslenişi tüm hitabetlerin ötesindedir. Devre demek kardeşten öte, kardeşten ziyade bir şey demektir. Devreler birbiri için her şeyi yapar, hatta yeri gelir aynı kıza aşık olup aynı kızı paylaşamazlar, birbirlerinin donunu giyerler o derece yakındırlar. Ama bir devre bir paket sigaraya satış koyulacak kadar da vazgeçilebilir olmalıdır. Bu işin kitabı budur.
Dostum
Yeni tanışan insanlar arasında sıklıkla kullanılan “dostum” kelimesi. Amerikan filmlerindeki siyahi kardeşlerimizin “Hey dostum n’aber?” söylemlerinden dilimize geçmiştir. Yoksa bizim için dost kelimesi türkü barlardaki “Dostum dostum gelsene canım”, “Can dostum güzel dostum” çığırışınlarından öteye gidecek gibi değildi. Amerikalılar sağolsunlar bizi bu kelama ısıttılar.
Gakko
Birçok doğu ilimizde insanlarımızın birbirlerine canım ciğerim deme biçimiydi Gakko. Sonra nasıl olduysa şehir hayatına bulaştı bu kelime, herkes Gakko, hatta Gakkoş oldu. Ortalık bir harman oldu.
Gözüm / İki Gözüm
Göz belki de en değerli organlarımızdan biri, Ulu Manitu yokluğunu yaşatmasın, candır göz. Bir insana gözüm diyorsanız verdiğiniz değeri iyi düşünün tartın. Öyle her önüne gelene söylenecek şey değil gibi duruyor, yerli yerinde kullanıldığında karşılıklı tatmin yaratıcı etkisi de büyük. Örnek verelim: Gözüm az biraz daha sabret list’in sonuna yaklaştık.
Hacı
Hacca gitmemiş, hatta dinle imanla yakından uzaktan alakası olmayan zilyon küsur insanımızın birbirine Hacı, Hacım, Hacı abi diye seslenmesi sorunsalı hala ilahiyat fakültelerinde sosyolojik açıdan incelenmektedir.
İbadeti kabul etmeyen bünyelerde bile sıcak bir sohbet havası yaratan “Hacı” seslenişi nereden çıktı bilmiyoruz. Bilen varsa bir zahmet yorum yazsın. Bir de “hacılamak” vardır ki, günah olarak kabul edilen gasp etme, el koyma, hatta göz göre göre hırsızlık manasına getirilerek hacılığın şanına limon sıkılmaktadır. Bu bağlamda toplumumuzun hacı ve hacılıkla ilgili derin sorunları olduğunu söylemek de pekala mümkün.
Hocam
Eğitim fakültelerinde kendilerini mesleğe hazırlamak amacıyla sıklıkla kullanıldığını düşündüğümüz ‘hocam’ hitabını ilk kim diğer bölümlere ve sosyal hayata taşıdı bilmiyoruz ama kendilerine yılın girişimci ödülünü yolluyoruz. Zira taksiciye, midyeciye bile hocam diyen bir nesle öncülük etmek kolay iş değil kanımızca.
Kanka
Kan kardeş gibi delikanlı bir söylemin, içi boşaltılarak karizması çizilerek havası alınarak yakışıksız bir halde topluma yeniden servis edilmesidir. İlk olarak Ruhsar dizisinde Cem Davran tarafından kısaltma amaçlı telaffuz edilip oradan hayatımıza girmiş, bugün özellikle “Apaçi” kesimin sıklıkla kullandığı bir samimiyet göstergesi olmuştur.
Kanki
Erkekler arasında yaygınlaşan Kanka söylemi kızlı erkekli arkadaş gruplarında kankiliğe doğru yol almıştır. Cinsiyetler arası kankardeşliğin yolunu açan kankilik, şirin sevecen insanlar arasında yaygın olarak kullanılmaktadır.
Kardo
Kardeşim demeye üşenen ahalinin Kardo diyerek mevzuyu kesip atması şeklinde dile gelen Kuzey Güney adlı illet dizi tarafından hayatımıza iyice sokulmuş bir sesleniştir. Kardeş demek varken neden Kardo? Hani aynı anadan babadan doğmadık ama o kıvamdasın manasında… Bir de Kardocan var ki o konuya giren olursa pompalı tüfekle vurmak lazım.
Keke
Zazaca veya Kürtçe olduğu konusunda tam olarak mutabık kalınamayan bir rivayete göre de Adana yöresindeki Fellahlar tarafından dost anlamında kullanılan bir samimiyet kelimesi. Çal Keke Çal videosu ile hayatımızın en köküne kadar girmiş çıkmış olan Keke kelimesi artık yöresel sınırları, şivesel duvarları aşmış durumdadır. Yakında siyahi kardeşlerimizin de jargonuna girer bu kelime demedi demeyin.
Kirve
Kirve sünnetlik aşamasında her erkeğin tebelleş olduğu yüce şahsiyet… Bir kişinin erkekliğe geçiş aşamasında ardında duran, debelenmesin diye tutan mübarek zat’ı muhterem kişi… Nasıl oldu nasıl hayatımıza girdi bilmiyorum ama herkesin birbirine kirvem diye seslendiği bir ortamda durmamak gerekir. Herkesin birbirinin pipisini görmüş olması hoş bir durum değildir. Bir pipi görülecekse onu ağırlığı olan bir dayı görür kardeşim ne öyle ona buna kirve?
Kızan
Trakya ağzında erkek çocuk anlamına gelen kızan, Trakyalı arkadaşlarımız vasıtasıyla dilimize geçmiş bir arkadaşlık seslenişi olmuştur “Kızan n’aptın?” gibi muhabbete giriş biçimleri hayatımızda yerini almıştır.
Kurban
Şehir ağzında yaygın olmasa da özellikle Doğu Akdeniz ve Güney Doğu bölgelerinde hala bir canım ciğerim manasını taşıması amacıyla “senin kurbanın olurum” derecesinde sevgiyle harmanlanmış bir sesleniştir. “Mamudo kurban niye doğdun?” sözleriyle Ceylan tarafından da Flash TV ve muadili kanallarda sıkça dillendirilmiştir.
Kuzum
Eski İstanbul Rumları, Yahudileri ve Ermenileri tarafından sıkça kullanılarak günümüze kadar ulaşmayı başarmış bir samimiyet göstergesidir. Günümüzde herkes tarafından kullanılmaktadır. “Naporsun bre kuzum?”lardan, sevimli bir arkadaşa “N’aber kuzum?” denecek noktalara gelmiştir.
Moruk
Nereden geldi hayatımıza nasıl girdi ama 90’larda sanki Hakan Peker’in halt yemesi gibi duruyor bu sesleniş. Aslen yaşlı adam anlamına gelen moruk, morarmış falan gibi saçma noktalara da çekilebilir elbet ama yani çok bir Amerikanvari sesleniş biçimi değil midir? Bizce öyledir.
Panpa
Kanka seslenişinin artık suyu çıkmış halidir. Panpa, panpiş, panpik… Ne ararsan artık her şey bir sesleniş her şey bir samimiyet göstergesi olmuş. Kan kardeşten nerelere heyhat…
Reis
Önce denizciler, sonra ‘mafya’ mensupları tarafından benimsenen bu itaat kelimesi, günümüzde laçkalaşarak “Reyiz” noktalarına getirilerek arkadaşlık dostluk münasebetlerine zerk edilmiştir. Çok mu lazım? Sabri Reyiz yaşadığı sürece lazım arkadaş. Bak arkadaş dedim.
Toprağım
Başlarda aynı köyden gelen insanların, sonrasında aynı şehirden gelen insanların sonra aynı bölgeden gelen insanların kullanmaya başladığı ‘toprağım’ kelimesi bugün artık, yöreciliğin zincirlerini kırmış yerli yersiz her alanda kullanıma açılmıştır.
Nostaljik Bonus: Monşer
Fransızca’da dostum, azizim anlamına gelen bu hitap halk arasında batılı hayata özenen vatandaşlar arasında sıkça zikredilmiştir. Bu hitap günümüzde hükümet kanadı tarafından da garip bir şekilde aşağılama hor görme manasında da sıkça kullanılmaktadır.
Combo Bonus: Azizim, Üstadım vs…
Rutkay Aziz, Hıncal Uluç ve muadili boynu fularsız kabul görmeyen zat’ı muhteremlerin sıkça kendi aralarında aristokrasinin meyvesi olan bu hitap kelimelerini kullanması hoşa gitmiş olacak ki dost sohbetlerine de bu kelamlar sızmıştır. Bugün herkes bir üstat, bir aziz olabilmektedir. Üstat ‘işbilirlik’ anlamında haydi gene neysedir de, aziz olmak nedir kardeşim? Oldu olacak keşiş diyeydin, papaz diyeydin…
Delikanlı Bonusu: Usta
Usta-çırak ilişkisinden devşirilerek sosyal hayata zorla sokulmuş bir başka dostluk kelamı da ‘usta’dır.
Kimin hangi konuda ne ustası olduğunun bir türlü kesinleşmediği tüm muhabbetlerde “Usta o işi n’aptın?” girizgahlarıyla açılan sohbetlerin ardı arkası gelmemekte samimiyet baloncukları havalarda uçuşmaktadır.
İslami bonus: Mübarek
Genelde pilavlı sohbetlere davet esnasında sıkça kullanımı benimsenmiş bir sesleniş biçimi olan “Mübarek” canı pilav çeken tüm muhabbet meraklıları için kullanıma açık bir dostluk arkadaşlık kelamı olarak kulaklarımızı tırım tırım tırmalamayı sürdürmektedir. Bir zamanlar “Muhterem” denirdi, o yoldan neden dönüldüğünü pilavdan dönüp kaşığını kırmış bir abimiz açıklarsa uygun olacaktır.
Şimdi kendinizi bir gözden geçirin arkadaşlarınıza nerde ne zaman nasıl hitap ediyorsunuz? Dost mu usta mı kanka mı keke mi? Kimiz neyiz nerden geldik nereye gidiyoruz?