Dünyada var olduğumuz günden bu yana geçen süreyi, buradaki diğer tüm canlıların var oluş süresiyle kıyasladığımızda; insan evladının henüz gelişim aşamasındaki, bebek bir tür olduğunu söyleyebiliriz. Öyle ki; tabiri caizse 5-6 yaşındaki çocuklar gibi “ama önce o vurdu, o yüzden vurdum” gibi bahanelerin arkasına sığınarak, çıkarttığımız her savaşta, belki de bu çocuk masumiyetimizi biraz daha kaybediyoruz. Savaşların sonucunda ödediğimiz bedeller de bir o kadar ağır oluyor, özellikle de “hepimizin geleceği” dediğimiz çocuklar için… Bu derece çocuk olduğumuzdan mıdır, bilinmez; elbette tüm ayrıcalıklar da yine çocukların ve çocuk kalanların… Onların zihinlerinde, yüreklerinde bıraktığımız travmaları bir düşününüz. Çok sayıda insanın eline kan bulaşıyor, imparatorluklar, krallıklar, ülkeler yıkılıyor, halklar katlediliyor. Ne uğruna?
Bazı savaşlar var ki; insanlık tarihinde çok önemli roller oynadılar ve günümüze kadar hatırlanmaya devam ettiler. Bazı savaşlar, müthiş efsaneler yarattı ve nesiller boyu anlatıldı… Öyle kahramanlıklara ve aslında öyle travmalara gebeydiler ki, içinde yaşadığımız dünya, onlar yaşanmasaydı, zaten bugünkü halini almayacaktı. Bazı antik kökenli savaşlarda uygulanan taktikler, stratejiler hala geçerliliğini koruyor ve uygulanıyor. Büyük İskender ve Anibal gibi antik dünyanın büyük komutanları, savaş alanında imkansız diye bir şeyin olmadığını, parlak stratejiler ortaya koyarak kanıtladılar. Sonuç olarak; savaşların bitmez tükenmez biçimde devam edegeldiği, fakat bizim bıkıp tükendiğimiz günümüzden bakıldığında, bütün bu antik savaşlar, büyük siyasi ve coğrafi değişiklikler yarattılar. Dünya coğrafyasının, toplumların, bireylerin kaderini değiştirdiler. Sayısız insan öldüğü halde, savaşlar yine de durmadı. Bazıları, münazara ya da en fazla münakaşa gibi insani yöntemlerle çözülebilecek çatışmalar sonucu ortaya çıkmıştı oysa.
Savaşlar daima imparatorlukların, krallıkların, ülkelerin kendi üstünlüklerini, egosal güçlerini ortaya koydukları, bir silah olarak kullanılıyor ve sıklıkla masum insanların canına mal olan, insanlığın en büyük günahı olmaktan öteye gidemiyor. Her ne kadar pek çoğumuz, savaşta kullanılan taktikleri, stratejileri “savaş sanatı” kapsamına alarak, bu uygulamanın haklılığı konusunda bahaneler uydurmaya çalışsak da, savaşmanın hiçbir haklılığı olamaz, elbette gayet refleksif bir tepki olduğunu bildiğimiz meşru müdaafa dışında… Ama onun da meşruluğu, can güvenliğinin sağlanmasıyla sınırlıdır. “Tokat atana diğer yanağımızı dönerek” hasta bir sadistin karşısında, hasta bir mazoşist olmamız da gerekmiyor üstelik. Size vurana vurmayabilir ve her türlü iletişiminizi keserek, gereken mesajı verebilirsiniz. Schopenhauer’in dediği gibi; “Bana yapılan haksızlık, bana hiçbir şekilde haksızlık yapma hakkını vermiyor.” Savaşmak, yalnızca binlerce yıldır tekrarlanan hataları tekrarlamaktır. Savaşmak kakadır, kötüdür çocuklar… Savaşmak çok sıkıcı, fasit, foseptik bir daire… Artık bu kısır döngüden bir zahmet çıkalım, büyüyelim, ama büyüdükçe de küçülelim diyerek; vaka analizi niyetine, ders çıkarabileceğimiz antik dönem savaşlarını sizler için toparladık…
1. Thermopylae (Termofil) Savaşı
Taraflar: Persler ve Yunanlılar
Yunan Komutanlar: Kral I. Leonidas, Demophilus
Pers Komutanları: Kral I. Serhas, Mardonius, Hydarnes
Tarih: MÖ. 480-Ağustos-Eylül
Kazanan: Persler
Konum: Thermopylae-Yunanistan
300 Spartalı filmini izleyenler bu savaşa aşinadır. MÖ. 480 yazında Sparta Kralı Leonidas liderliğindeki sayıca çok az olan 7 bin Yunanlı, Heredot’un 1 milyon dediği, fakat günümüz tarihçilerinin bunu abartılı bularak 100 bin ile 300 bin arasında olduklarını tahmin ettikleri Pers ordusunu, 7 gün boyunca süren 3 şiddetli çarpışmayla durdurmayı başardı. Tarihin gördüğü savaşlar içerisinde, gösterilen direnç bakımından en ünlüsüdür. Leonidas kuvvetleriyle birlikte 2 gün boyunca, Pers ordusunu, geçmek mecburiyetinde oldukları dar bir geçidi kapatarak durdurmayı başardı. 2 günlük sürekli savaştan sonra, Yunanlı Ephialtes, Pers ordusunun geçebileceği gizli bir geçit buldu. Leonidas ve onun sadık 299 Spartalısı ile diğer Thespialılar bu dar geçitte, tıpkı dilemiş oldukları gibi, bir savaşta ne derece ihtişam olabilirse, işte öyle can verdiler. En azından Heredot böyle anlatmış. Bu muharebede Grek kuvvetlerinin gösterdiği direnç ve başarı, araziyi askeri bir unsur olarak iyi kullanmanın, uygun donanım ve yüksek askeri eğitimin bir örneği olarak gösteriliyor.
2. Platea Muharebesi
Taraflar: Persler ve Yunanlar
Yunan Komutanlar: General Pausanias and Aristides
Pers Komutanı: Mardonius
Tarih: MÖ. 479-Ağustos
Kazanan: Yunanlılar
Konum: Plataea-Yunanistan
Yunan Ordusu: 40.000
Pers Ordusu: 70.000-120.000
MÖ. 479 yazında Pers Kralı I. Serhas liderliğindeki büyük bir ordu, Yunanistan’ı işgal etti. Sparta Kralı Leonidas önderliğindeki 300 Spartalı ve 7000 Thespialıdan oluşan Yunan kuvvetleri, Persleri dar bir geçitte durdurmaya çalıştılar. Spartalıların cesur çabalarına rağmen Persler, Termofil’i fethetti. Artemisium, Teselya, Boeotia, Eğriboz ve Attika’da önemli zaferler kazandılar. Termofil Savaşı’yla zaman kazanarak birleşen Sparta, Atina, Korint, Megara gibi Yunan şehir devletleri, Persleri Salamis Deniz Muharebesi’nde yenilgiye uğrattı. I. Serhas geri çekildi ve ordusunun yarısı Asya’ya geri döndü. Pers ordusunun komutanı olan Mardonius, orduyu Boeotia’da tahkim etti. Mordonius, Yunanlıların Pers gücüne karşı tekrardan birleşebileceklerini düşünmüyordu. Sparta Kralı Pausanius ve Termofil geçidinden sağ olarak çıkan tek Spartalı olan Aristides komutasındaki 60 bin Hoplit, Perslerle savaşmak üzere Boeotia’ya doğru yürüyüşe geçti. Tarihi savaş, bugünkü adı Plataiai olan Plataea’da gerçekleşti. Pers ordusunun büyük bir kısmı kamplarında sıkıştırılarak katledildi. İddiaya göre; aynı gün gerçekleşen Mycale Deniz Savaşı’nda Yunan donanması, Pers filosunu İyonya açıklarında yenerek Pers işgalini tümüyle sonlandırmış oldu. Persler bir daha Yunanistan’ı fethetmek gibi bir girişimde bulunmayacaklardı.
3. Kızıl Uçurum (Chi bi) Savaşı
Taraflar: Güney savaş lordları Liu Bei ve Sun Quan ile Kuzey savaş lordu Cao Cao
Güneyli Liderler: Zhou Yu, Cheng Pu, Liu Bei
Kuzeyli Liderler: Cao Cao
Tarih: MS. 208
Kazanan: Sun Quan ve Liu Bei
Konum: Yangtze Nehri-Çin
Güney Ordusu: 50,000
Kuzey Ordusu: 800,000
Han Hanedanı, Doğu ve Batı Han Hanedanlığı dönemleri olarak yaklaşık 400 yıl boyunca Çin’i yönetti. 280 senesinde Çin’in tümüyle birleştirilmesine kadar geçen çalkantılı sürece, “Üç Krallık Dönemi” deniyor. İşte bu dönem içerisinde meydana gelen en kanlı savaşlardan biri olarak biliniyor. Çin’in kuzey kesiminin kontrolü Cao Cao’nun elinde. Onun Çin’i birleştirmek misyonu adı altında 800 bin asker toplandı ve güneydeki rakipleri Liu Bei ve Sun Quan’a karşı harekete geçti. Öte yandan güneylilerin elinde ise, Zhou liderliğinde 30 bin iyi eğitimli denizcinin iskeletini oluşturduğu; yalnızca 50 bin kişilik bir ordu vardı. Az sayıdaki askere rağmen, Zhou Yu ve Lu Su, Cao’nun ordusunun dezavantajlarını iyi bir biçimde analiz etmeyi başarmışlar. Ordunun yetersiz ikmal edilmesi ve deneyimsiz askerler Cao’nun en büyük kabusu olmuş. Güney ordusu bu zayıflıklar üzerinden strateji geliştirerek savaşı kazanmayı başarmışlar. Merak edenler için John Woo’nun yönetmenliğini yaptığı 2008 yapımı “Kızıl Uçurum” filmine bir göz atabilirler.
4. Hydaspes (Jhelum) Savaşı
Taraflar: Makedonya ve Hint Porus Krallığı
Yunan Liderler: Büyük İskender, Kreteros, Seleukos, Eumenes
Hindu Lider: Kral Porus
Tarih: MÖ. 326-Mayıs
Kazanan: Makedonya
Konum: Hydaspes Nehri yakınlarındaki Pencap-Hindistan
Büyük İskender’in en maliyetli savaşı olarak kabul edilir. Bu, aynı zamanda onun son savaşı. Muson yağmurları döneminde, kendisini suları kabarmış nehrin karşısında bekleyen ve savaş fillerinden oluşan Hint ordusuyla savaşmak için; 2 ay boyunca nehrin en sığ olabilecek yerini bulabilmek için, askerlerine nehrin bir aşağısını bir yukarısını inceletirken, Hint ordusu da onun yaptıklarını taklit ediyormuş. En sonunda bundan sıkılıp vazgeçtiği bir zamanda, İskender bir gece vakti, gizlice nehri geçer. Askerilerini, atları ve tüm askeri lojistiği Hint ordusu’nun arkasına taşıttığı söylenir. Tabii bunu bir gecede yaptığı söylense de, bilinmiyor. İskender, klasik Makedon dizilişiyle sağ kanattan Hint süvarilerine saldırıp, bunları yok eder. Eumenes sol kanattan saldırır. Daha sonra Seleukos hafif piyadeleri ile filleri sabitler. Krateros ise bu esnada nehri geçip Hintlileri tam anlamıyla bir kıskaç altına alır. Son ana kadar direnen Porus’un cesaretinden çok etkilenen İskender, ona Makedon egemenliğini kabul etmek şartıyla topraklarını geri verir. Bu savaş, Yunanlılar ile Hintlilerin yüzyıllar boyunca kültürel olarak etkileşim içinde olmalarını sağlayan kapıları açtı.
5. Changping Savaşı
Taraflar: Qin Devleti ve Zhao Devleti
Zhao Devleti Liderleri: Lian Po, Zhao Kuo
Qin Devleti Liderleri: Wang He, Bai Qi
Tarih: MÖ. 262-Nisan/MÖ. 260-Temmuz
Kazanan: Qin Devleti
Konum: Gaoping kuzeybatısı, Shanxi-Çin
Zhao Devleti Ordusu: 450,000
Qin Devleti Ordusu: 550,000
Changping Savaşı, Çin’de “Savaşan Devletler” döneminde gerçekleşti. Qin kesin bir zafer kazandı. Qin, MÖ. 262’de Zhao’yu işgal etme girişiminde bulundu fakat Zhao, buna karşılık vermekte gecikmedi. 400 bin gücüyle Qin’in kampına saldırmak için yola çıktı. Ancak Qin kuvvetleri, henüz kampa ulaşmamış olan Zhao kuvvetlerini, dağda pusuya düşürdü. Hiçbir kaynağı kalmayan Zhao kuvvetleri tam 46 gün sonra teslim oldu.
6. Chalons Savaşı
Taraflar: Roma İmparatorluğu ve Galya İmparatorluğu
Roma Lideri: Aurelian
Fransa Lideri: Tetricus I
Tarih: MS. 274-Şubat ya da Mart
Kazanan: Roma
Konum: Châlons-en-Champagne-Fransa
Öncelikle belirtelim ki; bu savaşın, Roma İmparatorluğu ve Batı Hun İmparatorluğu arasında 451’de geçekleşen Katalon Savaşı ile hiçbir alakası yoktur. İncelediğimiz kaynakçalarda karıştırıldığını gördük. Bu savaş, bağımsız Galya İmparatorluğu’nun sonunu getirirken, 13 yıllık bir dağılmanın ardından, Roma İmparatorluğu’nun tekrar birleşmesini sağladı. Aurelian’ın ordusu daha eğitimliydi ve daha iyi komuta ediliyordu. Tetricus, savaşın ortasında yakalandığı için Galya ordusu dağıldı. Savaş çok yüksek ölü bilançosu nedeniyle yıllarca hafızalardan çıkmadı.
7. Kadeş Savaşı
Taraflar: Mısır Yeni Krallık ve Hitit İmparatorluğu
Mısır Lideri: Ramses II
Hittit İmpratoru Lideri: Muwatalli II, Hattuşili III
Tarih: MÖ. 1274-Mayıs
Kazanan: Mısır
Konum: Asi Nehri yakınlarındaki Kadeş-Suriye
Hitit Ordusu: 40,000
Mısır Ordusu: 22,000
Hitit kuvvetleri, Anadolu’dan Suriye’ye hareket ederek, yolda kendi himayesindeki devletlerin destek kuvvetleri ile birleşti. III. Hattuşili, Hitit piyadelerini ve kuzey savaş arabalarını, II. Muvatalli ise ordunun kalan kısmını komuta ediyordu. Her biri, 5.000 kişilik piyadeden oluşan Amon, Ra, Ptah, Seth adında dört bölük ve 2.000 civarı savaş arabası ile yeni kurduğu başkenti Pi-Ramses’ten yola çıkan II. Ramses ise, Hitit topraklarına doğru ilerliyordu. Yakalanan iki Hititli casusa işkence edildi ve Hitit ordusunun konumu söyletildi. Hitit ordusunun gerçek yerini öğrenen Ramses, geriden gelen ordusunun geri kalanını çağırırken, Ra bölüğüyle saldırı planları yapmaktaydı. Muwatalli yaklaşan orduyu gördü ve Kadeş’in güneyindeki savaş arabası kuvvetlerini Ra bölüğüne saldırı için gönderdi. Ra birliğini dağıtan Hitit ordusu, birlikten geri kalanları kovalıyor, kalan Mısır askerleri ise firavunun karargahına doğru kaçıyorlardı. Sonunda Amon birliği ile karşı karşıya gelen Hitit ordusu, ezici bir şekilde üstün gelmiş fakat savaşın ilerleyen saatlerinde, Hitit ordusundaki müttefik devlet askerleri, savaşı kazandıklarını düşündükleri için düzenlerini bozmuş ve firavunun karargahını yağmaya girişmişti. Buna karşın II. Ramses ise ordusunun düzenini korumayı başardı. Bu sırada Kadeş’e gelen Ptah ve Seth bölükleri de, Hitit ordusunun sağ kanadına saldırdı. Mısır ordusu çok ağır piyade kaybı verirken, Hitit ordusu da aynı şekilde savaş arabası kaybı verdi. II. Ramses ordularını Mısır’a geri çekti, arabaları kötü durumda olan Hitit ordusu ise onları takip edemedi. Savaşın sonucunda Hititler, Amurru ve Amka topraklarını ellerinde tutarak bölgede hakimiyetini pekiştirdi. II. Ramses ise genişleme politikasını bir hata olarak kenara koydu ve ülkesinde geniş bir imar programı düzenleyerek dikkatini buraya verdi.
8. Syracuse Kuşatması
Taraflar: Roma Cumhuriyeti ve Syracuse Kartaca
Roma Liderleri: Marcus Claudius, Marcellus
Kartaca Lideri: Epicydes
Tarih: MÖ: 214-212
Kazanan: Roma
Konum: Syracuse-Sicilya
Roma Ordusu: 18,000 piyade 2,000 süvari
Kartaca Ordusu: 21,000
Bu kuşatma, 2. Pön Savaşı’nın bir parçası. Roma’nın batısını ve kuzeyini; geri kalanını ise, Hiero’nun yönettiği Sicilya, ikiye bölünmüştü. Hiero’nun ölümünden sonra, genç torunu Hieronymus, “Roma’nın felaketi” diye tabir edilen ve hala dünyanın en büyük generallerinden biri olarak kabul edilen Kartacalı Anibal Barca ile anlaşmayı başardı. Hieronymus bir suikast ile öldürülünce, Syracuse’de Kartacalıların hakimiyetinde demokratik bir cumhuriyet kuruldu. Hieronymus’un öldürülmesi, Kartacalı ve Romalı gruplar arasında çatışmaya yol açtı. Hipokrat ve Epicydes adlı kardeş, Syracuselilerin ve Kartacalıların hakim olduğu bir yönetim kurdular. Durumla başa çıkması için Roma, Sicilya’ya Marcus Claudius Marcellus’u gönderdi. Leontini’yi ele geçiren Marcellus, tüm Kartacalıları esir aldı ve öldürdü. Yalnızca iki kardeş, şehirden kaçmayı başardılar ve Romalıların yaptıklarının hikayesi yayıldı. Marcellus, Syracuse’yi kuşatma altına alan askeri operasyonu böylelikle başlattı. Kuşatma sırasında, Syracuse’nin 2 yıl boyunca, ünlü mucit ve bilge Arşimet’in icat ettiği silahlarla savunulduğu biliniyor.
9. Metaurus Savaşı
Taraflar: Kartaca, Roma Cumhuriyeti
Kartaca Lideri: Astrubal Barca
Roma Cumhuriyeti Lideri: Marcus Livius Salinator, Gaius Claudius Nero
Tarih: MÖ. 207
Kazanan: Roma
Konum: Metaurus Nehri, Marche-İtalya
Roma Ordusu: 40,000 asker
Kartaca Ordusu: 30,000 asker
Bu savaş, 2. Pön Savaşı içinde, sonucu belirleyen en önemli muharebelerden… Anibal, takviye kuvvet ve kuşatma ekipmanlarını getirmesi için kardeşi Astrubal’i bekliyordu. Bunlar, Roma’ya karşı kesin bir zafer kazanabilmek adına olmazsa olmazdı. Metaurus Nehri’nin 100 km güneyinde Grumentum’da, Anibal ile çarpışan Claudius’a, Marcus Livus yardıma geldi. Bu yardımdan habersiz olan Astrubal’in sayıca az kuvvetleri, Metaurus Nehri’nde tuzağa düşürüldü. Anibal beklediği askeri birlik ve ikmal yerine, Romalılar tarafından kampına gönderilen, kardeşi Astrubal’in kesik başını aldı. Aslında bütün savaşın kaderi, Astrubal’in kardeşi Anibal’e “yola çıktığını ve kardeşi ile Güney Umbria’da buluşacaklarını” söylediği mesajı taşıyan ulağın, Romalılarca yakalanmasıyla değişti. Planlarını ele geçiren Claudius, Marcus Livus’tan takviye kuvvet yollamasını istiyor. Bir coğrafyanın kaderi, bir savaşla; bir savaşın seyri, bir ulakla değişmiş.
10. Üçüncü Köle Savaşı
Taraflar: Roma Cumhuriyeti ve Kaçak Köle Ordusu
Köle Liderleri: Spartacus, Crixus, Oenomaus, Castus, Gannicus
Roma Liderleri: Gaius Claudius Glaber, Publius Varinius, Lucius Furius, Lucius Cossinius, Gnaeus Cornelius Lentulus Clodianus Lucius, Gellius Publicola, Gaius Cassius Longinus, Gnaeus Manlius, Marcus Licinius Crassus.
Tarih: MÖ. 73-71
Kazanan: Roma
Konum: İtalya
Köle Ordusu: 120,000 kaçak köle ve gladyatör.
Roma Ordusu: 4,000-6,000 arası askerden oluşan 8 lejyon + 12,000 garnizon tabur
Diğer ikisi Sicilya’da olmak üzere, Roma Cumhuriyeti’ne karşı başarısız olmuş en önemli ve ilk köle ayaklanması. Üçüncü Köle Savaşı’nı diğerlerinden ayıran özellik; kölelerin kurduğu silahlı birliklerin ilk kez İtalya’nın merkezinde bulunan bölgeleri ve özellikle Roma şehrini, doğrudan tehdit etmiş olmasıdır. Köle ordularının arka arkaya çok sayıda Roma birliğini yenmesi, Romalı yöneticileri çok tedirgin etmiş. Ayaklanma en sonunda Marcus Licinius Crassus idaresindeki çok sayıda ordunun ortak harekatıyla bastırılabilmiş. Ayaklanmanın Roma tarihine uzun vadeli etkileri var. Merkezini 70-80 kişilik bir grubun oluşturduğu ayaklanma büyüyerek, kadın ve çocukların da dahil olduğu 120 bin kişilik bir kafileye dönüşür. İtalya’da başıboş gezen ve üzerine gönderilen birlikleri alt etmeyi başaran kölelerin başında Spartaküs ve çok sayıda komutan bulunur. Eli silah tutan köleler ve özellikle gladyatörler, eğitimli Roma lejyonlarına boyun eğdirirler. Ayaklanmanın amacı açısından tarihçilerin farklı yorumları bulunuyor. Plutarkhos kölelerin Galya’ya kaçma amaçlarından bahsederken, Appian, Roma’yı alma amacında olduklarını savunur. Hala izlememiş olanlar kaldıysa; 😀 Spartacus dizisinin son sezonuna bir göz gezidirebilirler.
11. Gaugamela Muharebesi
Taraflar: Helen İmparatorluğu ve Pers (Ahameniş) İmparatorluğu
Helen Liderleri: Büyük İskender, Hephaestion, Craterus, Parmenion, Ptolemy, Perdiccas, Antigonus, Cleitus, Nearchus, Seleucus, Ariston, Makedonlu Simmias
Pers Liderleri: Darius III, Bessus, Mazaeus, Orontes II, Atropates
Tarih: MÖ. 331-1 Ekim
Kazanan: Yunanlar
Konum: Musul yakınlarındaki Tel Gomel (bugünkü Erbil)-Irak
Helen Ordusu: 47,000
Pers Ordusu: 140,000
Pers ordusuyla karşılaştırıldığında, Yunan güçleri sayıca az olmasına karşın, İskender’in savaş taktikleri çok etkili ve kesinmiş. Savaş sonunda Büyük İskender, “Asya Kralı” unvanını alarak, İran içlerine ilerler ve Pers İmparatorluğu’nun başkentleri olan Babylon, Susa, Persepolis ve Ekbatana’yı (bugünkü Hemedan) ele geçirir, imparatorluğun hazinelerine el koyar. Antik kaynaklarda, eline geçirdiği Pers servetinin 40-50 bin talanton (yaklaşık 1.000 ton altın) civarında olduğu öne sürülüyor. Büyük İskender’in hayatı ve savaşları için, Collin Farrel, Angelina Jolie, Anthony Hopkins, Val Kilmer ve Jared Leto’nun oynadığı “Alexander The Great” filmi tavsiye edilir.
12. Salamis Deniz Muharebesi
Taraflar: Yunan Şehir Devletleri İttifakı ve Pers İmparatorluğu
Yunan Lideri: Themistokles
Pers Lideri: Serhas I
Tarih: MÖ. 480-25 Eylül
Kazanan: Yunan Şehir İttifakı
Konum: Salamis Adası Boğazı ve açıkları
Bu savaşı merak edenler için, öncelikle 300 Spartalı’nın devamı olan 2014 yapımı “Bir İmparatorluğun Yükselişi” filmini seyirlik olarak tavsiye edelim. Savaş, Termofili Savaşı’ndan sonra, Platea Savaşı’ndan önce gerçekleşmiş. Yunan İttifakı, Pers Donanması’na karşı koymak konusunda Atinalı general Themistokles tarafından ikna edilir. Yunanlar, Pers kuvvetlerinin sayı üstünlüğü karşısında denge sağlayabilmek için, Termofili’de olduğu gibi gerekli koşullara uygun bir muharebe alanı seçtiler. Ancak Termofili’den farklı olarak, Salamis’te Pers kuvvetlerinin muharebeyi burada kabul etmesini sağladılar. Bir bakıma, “düşmanı” kendi seçtikleri muharebe alanına çektiler. Themistokles’in bir savaş hilesine kapılan Pers Donanması, Salamis Boğazı’na girerek boğazın her iki girişini de tutmaya çalışır. Pers Donanması’nın çok sayıdaki savaş gemisi, boğazda sıkışık düzene girince, muharebenin gerektirdiği manevraları yapmakta fazlasıyla zorlanırlar ve bunun için çabaladıkça muharebe düzenini kaybederler. Bu fırsatı değerlendiren Yunan İttifakı Donanması, tek bir hat üzerinde konumlanarak muharebeye girmiş ve kesin bir zafer kazanmış. Muharebede 200 Pers savaş gemisinin batırıldığı ya da ele geçirildiği tahmin ediliyor. Salamis Deniz Muharebesi, Yunan-Pers Savaşları için bir dönüm noktası teşkil ediyor. Bu muharebeden sonra artık Yunanlar, savunma pozisyonundan çıkıp taarruza geçiyorlar. Büyük olasılıkla Serhas da dahil, savaşa katılan hiç kimsenin muharebenin geçtiği sularda neler olduğu konusunda net bir görüşü yok. Muharebenin seyri antik kaynaklarda pek yer almadığı için bilgilerimiz, daha çok, spekülatif açıklamalara dayanır. Maraton Muharebesi ve Termofil Muharebesi gibi Salamis Deniz Muharebesi de, umutsuz görünen savaş koşulları ve karşı tarafın çok büyük sayı üstünlüğü nedeniyle efsaneleşmiş. Önemli sayıda Batılı tarihçi, Salamis Deniz Muharebesi’ni insanlık tarihinin en önemli muharebelerinden biri olarak ifade ediyor. Daha da ileri giderek, Salamis’teki Yunan yenilgisinin tüm Yunanistan’ın istilasına yol açacağından mütevellit, Batı Uygarlığı’nın bilinen tarihi gelişiminin ortaya çıkamayacağını ileri sürüyorlar.
13. Carrhae Muharebesi
Taraflar: Roma Cumhuriyeti ve Part İmparatorluğu
Roma Liderleri: Marcus Licinius Crassus, Gaius Cassius Longinus
Part Lideri: Spahbod Surena
Tarih: MÖ. 53-6 Mayıs
Kazanan: Part İmparatorluğu
Konum: Carrhae yakınları (bugünkü Harran)-Türkiye
Roma Ordusu: 34,000-44,000 lejyoner (7 lejyon) + 4,000 süvari + 4,000 hafif piyade
Part Ordusu: 9,000 okçu süvari + 1,000 zırhlı süvari + 1,000 yük devesi
Marcus Licinius Crassus, Spartaküs tarafından başlatılan ve Roma’yı derinden sarsan isyanı kanlı bir şekilde bastırır. Fakat savaş sırasında Pompey’in destek kuvvetlerle yetişerek isyancıları imha edişini ve kazanılan zaferi senatoda kendine mal etmesini hazmedemeyen Crassus, rakipleri gibi ün ve servetini çoğaltmak adına, Roma Senatosu’nun onayını almadan Doğu’ya sefer düzenlemeye karar verir. Doğudan gelen en önemli ticaret yollarına hakim olan Part İmparatorluğunu istila etmeyi planlar. Oysa ki, Pompey ile Part kralı Phraates III arasında ticari bir anlaşma imzalanmıştır. Crassus, Roma Cumhuriyeti’nin vasalı olan Ermenistan kralı Artavasdes II’den gelen; Ermenistan’a gelmesi halinde, 16.000 süvari ve 30.000 piyade ile orduya takviye destek sağlama ve Partlara kuzeyden saldırma teklifini reddeder. Hayatının hatası. Crassus ordusuyla birlikte Fırat Nehri’ni geçtiği sırada, önceden Pompey’e hizmet eden, Nebatilerin şefi Ariamnes’in sağlamış olduğu 1.000 kadar atlı okçuyu ordusuna dahil ederek, yoluna devam eder. Fakat Ariamnes, Crassus bölgeye varmadan, Part kralı Orodes II ile anlaşarak ona haber gönderdiği için, Partlar da savaş hazırlığına başlamış. Orodes, Ermeni kralının Crassus’a yaptığı teklifi öğrenince, Ermenileri cezalandırmak için ordusunun büyük bir bölümünü kuzeye gönderir. Spahbod Surena komutası altındaki küçük bir orduyu da Crassus üzerine sefere yollar. Yol boyunca Ariamnes’den Part İmparatorluğu’nun ordusu hakkında, zayıf ve dağınık oldukları gibi yanlış bilgiler alan Crassus, büyük bir zafer kazanacağını düşünerek tedbirsiz davranır. Ordusunu su kaynaklarından uzak ve sıcak çöl bölgesinden ilerletmeye devam eder. Surena komutasındaki ordunun, nerede olduğunu öğrenebilmek için, Ariamnes komutasındaki süvari birliğini keşfe çıkartan Crassus, onlardan bir daha haber alamayınca ihanete uğradığını anlar. Carrhae yakınlarındaki mevkiide, Roma ve Part orduları karşı karşıya gelir. Part ordusunu karşısında gören Crassus, paniğe kapılır. Partlar, savaşı tamamen psikolojik üstünlükle kazanırlar. Romalılar, Partlara karşı aldığı bu yenilgiyle kendilerini aşağılanmış hissederler ve alınan esirler, Part İmparatorluğu’nda kullanılmak üzere, ülkenin çeşitli yerlerine dağıtılır. Kral Orodes bu zaferle birlikte, Ermenistan’a gönderdiği ordusuyla bir kez daha zafer kazanıp ülkeyi işgal ederek kendine bağlar. Ancak Surena’nın az bir kuvvetle büyük bir orduya karşı almış olduğu galibiyet, Kral Orodes’i endişelendirmiş ve ardından Surena’nın da idam edilmesini sağlamış. Ne büyük vefakarlık ve kıymet bilme örneği… Savaşta öldürülen Crassus’un hayatta kalan generallerinden olan Gaius Cassius Longinus, yenilen ordudan geriye kalan 4,000 askerin hayatını kurtarır. Bu savaş Roma Cumhuriyeti’nin sonunu getirirken, Roma İmparatorluğu’nun yükselmesine neden olur.
14. Gaixia Savaşı
Taraflar: Han ve Batı Chu
Han Lideri: Liu Bang
Batı Chu Lideri: Xiang Yu
Tarih: MÖ. 202
Kazanan: Han
Konum: Gaixia (günümüzdeki Suzhou, Anhui)-Çin
Han Ordusu: 600,000-700,000
Batı Chu Ordusu: 100,000
Liu Bang ve Xiang Yu’nun mücadelesi Liu Bang’in galibiyeti ile sonuçlanır. Liu Bang kendini Çin İmparatoru ilan edip Han Hanlığı’nı kurarken Xiang Yu ise savaş Sonrası intihar eder. Han güçleri Xiang Yu’nun karısını zorla kaçırır. Yu ordusunun büyük bir kısmını karısını kurtarmak adına peşlerinden gönderir. Liu Bang’in küçük bir kuvveti, gece vakti Xiang Yu’nun 100 bin kişilik ordusunu kapana çekmek için yem olarak kullanmış. 300 bin kişilik ordunun karşısında kuvvetlerinin darmadağın olduğunu gören Yu’nun onurunu korumak adına, kendini kılıçla öldürmekten başka çaresi kalmamış.