20. yüzyılın başlarında Birleşik Krallık, Fransa ve pek çok ülke başka ülkeleri sömürgesi altına almıştı. Bu dönemde köle ticareti yaygınlaşmıştı. Büyük devletler, sömürgesi altında bulunan üçüncü dünya ülkelerinin yalnızca ülkelerini değil, geleneklerini, kültürlerini ve özgürlüklerini de işgal etmeye çalışıyorlardı. Özellikle kadınlara yapılanlar yerlilerin sabrını taşırmıştı. Biri ise buna “dur” demeye karar verdi ve sömürgeciliğe karşı mücadeleyi başlattı. Nwanyeruwa isimli cesur yerli kadın, sömürgeciliğe karşı başkaldırının öncüsü oldu.
1929 yılında Nijerya Birleşik Krallığın sömürgesi altındaydı. Sömürgecilik faaliyetini yürüten yetkililer, bölgedeki erkeklere sınırlı ölçüde yetkiler veriyordu
Ancak kadınların hiçbir söz hakkı yoktu. Sömürge döneminden önce ticaret yapan, çalışan kadınlar sömürge döneminden sonra ticaret yapamaz hale geldi
Kadınların ticaret yapması engellendiği için sömürgecilere vergi vermekten de muaf olmuşlardı. Sonuçta bir kazançları olmadığından vergi de veremezlerdi
18 Kasım 1929’da ise koloniciler tarafından nüfus sayımı gerçekleştilirken, emniyet müdürünün elçisi Nwanyeruwa’nın evine gelerek ona kaç keçi, koyun ve kaç insanla yaşadığını sordu
Emniyet müdürünün elçisinin bu sorusu ise vergi alınacağının sinyaliydi. Nwanyeruwa ise buna karşı çıktı ve tepki gösterdi
Yaşanan tartışmanın ardından ise Nwanyeruwa köy meydanına giderek, durumu diğer kadınlarla paylaştı. Günler aylar süren görüşmeler sonucu ise yaklaşık 10 bin kadın bir araya geldi
Komşu köylerdeki kadınlara da palmiye yaprağı gönderilerek, davet çağrısında bulunuldu. Palmiye yapraklarını alan kadınların, yaprakları kendilerine komşu köylerdeki diğer kadınlara ulaştırması istenildi ve böylece Nwanyeruwa başlattığı mücadele geniş bir kitleye yayılmış oldu.
Nwanyeruwa’nın davetine 25 bin kadın karşılık verdi. Böylece “vergi”den başlayan mücadele sömürgeciliğe karşı bir başkaldırıya dönüştü ve “Kadın Savaşı”nı başlattı
25 bin kadın ilk olarak emniyet müdürünün elçisini kendi geleneklerine uygun olarak protesto ettiler
Kendi kültürlerinde ‘Erkeğin üzerine oturmak’ adını alan bu protesto şekli, kadınların öfkeli oldukları erkeğin evinin önünde şarkılar söyleyip protesto etmesi. Kültürlerine göre, erkekler hatasını anlayana kadar kadınlar bu protestoya devam eder.
Büyüyen mücadele 6 farklı etnik gruptan kadınları bir araya getirdi. Batı Afrika’daki bu büyük kadın direnişi grevlerle devam etti
Kadınların başkaldırısı daha sonra mahkemelere ve ceza evlerine sıçradı. Cezaevlerine baskın düzenleyen kadınlar tutsakları serbest bıraktı
Sömürgeciler ise kadınların eylemlerini durdurmak için polise ateş etme yetkisi verdi. Bunun sonucunda ise 55 kadın hayatını kaybetti, 50’den fazla kadın da yaralandı
1930 yıllarının başlarında ise kadınlara yönelik otuzdan fazla toplu ceza soruşturması açıldı.