Komşu Balkanlarda öyle bir ülke var ki insanları, doğası ve tarihi güzellikleriyle insanı oracıkta büyüleyecek güçte. Bahsettiğimiz ülke tabii ki Karadağ…
Bu sıcak yaz günlerinde konumuzu ferah seçip sizin için yemyeşil dağlık bölgeleri, buz gibi Adriyatik kıyıları, devasa fiyortları ve Ortaçağ mimarisi bol bir ülkenin listesini hazırladık. Karşınızda zümrüt yeşili dağları ve turkuaz denizi ile Lord Byron’u bile kendine âşık etmiş Karadağ, orijinal adıyla Montenegro.
Renkli siyasi geçmiş
Karadağ tarihi boyunca birçok farklı egemenlik görmüş ve bunun sonucunda da birçok farklı ideolojik rejimi yaşamış bir ülke. Eskiden beri Roma İmparatorluğu’nun himayesi altında olan Karadağ, Venedik Cumhuriyeti’nin de en önemli bölgelerinden biriydi. İtalyan hâkimiyetinin bu izlerini kıyı şehirlerinin hemen hemen hepsinde görmek mümkün. Hatta bazı yerler var ki sanki özenle korunmuş mimari yapılarıyla hâlâ o dönemlerde yaşamaya devam ediyor. Ülkenin diğer dağlık bölümü ise bambaşka bir havaya sahip. Özellikle Podgorica, Nikşiç gibi endüstriyel ve siyasi şehirlerde komünist etkiyi şehrin mimarisinde de hissetmek mümkün.
Bürokratik vaha
Şansımıza birkaç Balkan ülkesi gibi Karadağ’da Türkiye’den vize istemeyen ülkelerden bir tanesi. Dolayısıyla hazır Avrupa Birliği’ne girmemişken ve başımıza Schengen cezasını sokmayacakken gitmekte fayda var.
“Kopuyor muyuz?”cuların merkezi Budva
Karadağ sahillerinin en önemli ve en hareketli yerinin şüphesiz Budva olduğunu söyleyebiliriz. Şehir aynı zamanda Karadağ Rivierası’nın en pahalı bölgesi olarak da biliniyor. Budva’nın ünü ülkemizde çok bilinmese de Batı ülkelerinde oldukça popüler. Zira şehirde tatil yapan, konser veren, hatta ev alan birçok dünyaca ünlü isim saymak mümkün. Örneğin dünyaca ünlü Rolling Stones bile tarihlerinin en küçük çaplı konserini burada vermiş. Hem de konser alanında bile değil, bir gece kulübünde.
Balkanların “popi” adası
Budva’dan bahsedip o bölgenin, hatta ülkenin de en önemli simgelerinden biri olan Sveti Stefan’dan bahsetmemek olmaz. Sveti Stefan, Budva’ya 5 km uzaklığında yer alan bir ada. Ancak gerek 15. yüzyıldan kalma evleri gerek ise adanın hemen yanında bulundurduğu koyları ve manzarasıyla bu küçük köy/ada Karadağ’ı temsil eden birçok kartpostalda kendine yer edinmeyi başarmış. Ada, göz kamaştırıcı sokakları ve binalarıyla aynı zamanda Casino Royale filminin bazı çekimlerine de ev sahipliği yapmış. Adada bulunan köydeki taş evlerin bir tanesi ise Brad Pitt-Angelina Jolie çiftinin; bu da böyle biline.
Kara dağlar krallığı Montenegro
Karadağ’ı Karadağ yapan en önemli husus dik yamaçlı dağlarıdır. Montenegro (Kara Dağ) adı da buradan gelir. Durum böyle olunca tabii ki ülkede muazzam bir doğa turizmi potansiyeli de doğuyor. Özellikle Cetinje, Zabljak, ve Nikşiç bölgelerinde bulunan milli parklar ve kayak merkezleri oldukça büyüleyici. Yani sıcaktan bunalan ve bunalımını deniz ile bile gideremeyenler herhangi bir araca atlayıp soluğu bu muazzam büyüklükte ormanlarda alabilir. Dileyenler ise burada trekking yapabilir, kayalıklardan iple atlayıp nehirlerde, kanyonlarda rafting ile keyifli vakit geçirebilir. Anlayacağınız denizi ayrı ormanı ayrı bir güzel buraların.
Aç kalanı dövüyorlar
Gerek kıyıları gerekse ülkeyi kaplayan büyük ormanlık alanları olsun, tüm bu etkenler Karadağ mutfağının oldukça zengin olmasını sağlamış. Ülkede en güzel kırmızı etlerin yanı sıra en lezzetli deniz ürünlerine de neredeyse her restoranda rastlayabiliyorsunuz. Tüm bunlara bir de mutfağa Osmanlı’dan miras kalan yemek kültürü de eklenince “Yiyecek bir şey bulamadım”, “Aç kaldım” diyeni gerçekten dövebilirler.
Sanırsın Westeros
Daha önce de belirttiğimiz gibi Karadağ birçok krallığın ve imparatorluğun hâkimiyeti altına girmiş bir ülke. Ancak bu egemen güçlerden en etkilisi Venedikliler olmuş. Özellikle kıyı şehirlerinin mimari yapılarına baktığımızda bunu görmek mümkün. Bu yapıları ile tam Ortaçağ şehirlerini andıran Karadağ, Game of Thrones fanlarını evinde gibi hissettirecektir. Nitekim dizide geçen çoğu mekânın hemen yanlarındaki komşuları Hırvatistan’da yer aldığını hatırlatalım.
Tuzlu su sevmeyenlerin adresi Skadarsko
“Yok ben suyu seviyorum ama deniz suyunu sevmiyorum” diyen olursa onunda çaresi var Karadağ’da, adı da Skadarsko, yani İşkodra Gölü. Ülkenin güneyinde bulunan bu bölge sakin ve daha ferah tatil arayanlar için mükemmel bir alternatif sunuyor. Skadarsko doğal yapısı ve nehri ile hafiften Dalyan’ı da andırmıyor değil.
Ortaçağ’dan sıkılanlara antik doku
Karadağ doğal kaynaklarının yanı sıra tarihi açıdan da oldukça zengin bir coğrafyaya sahip. Şehir kısmında bulunan Ortaçağ’dan kalma bölgelerden bahsettik. Ama onunla yetinemeyenler var ise o zaman İtalya’nın Bari şehrinin hemen karşısında yer alan antik Bar şehrini ziyaret etmeleri önerilir. Şehir Roma zamanından kalma yapılardan oluşmakta.
Fiyortlar diyarının kralı Kotor
Bildiğiniz üzere Karadağ’ın sahili kuzeye doğru Hırvatistan’a kadar uzanıyor. İşte tam da bu en kuzey kısımda Karadağ’ın en ilginç ve aynı zamanda en güzel doğal yapısı bulunuyor. Adriyatik Denizi belirli boğazlardan geçip Kotor’a kadar ulaşıyor ancak etrafı fiyortlar ile kaplı olduğundan deniz her daim sakin, çarşaf gibi; tıpkı bir doğal liman. Kotor işte tam da bu bölgenin en önemli şehri olarak karşımıza çıkıyor. Diğer kıyı şehirleri gibi aynı mimari dokuya sahip Kotor’un hemen tepesinde tarihi Kotor Kalesi yükseliyor. Şehir, yazları milyarder Rusların yatlarına kısa süreliğine de olsa ev sahipliği yapıyor.
Bizden bir şehir Ulcinj
Ülkenin güneyinde bulunan bu güzel sahil kenti aynı zamanda Osmanlı kültürüne en yakın olan Karadağ şehri. Zira kentte Müslüman nüfus oldukça fazla. Bu durum şehirdeki insanların Türklere karşı tavrını da etkiliyor tabii. Ancak şunu da belirtelim Karadağ’ın neredeyse tümü Türklere sempati duyan insanlara sahip.
Hem hesaplı hem elit
Karadağ saydığımız tüm bu güzel özelliklerinin yanı sıra bir İspanya, Fransa veya İtalya ile karşılaştırıldığında harcayacağınız para bakımından oldukça uygun bir yer. Ama tabii olayı yanlış anlayıp Şarköy’e gider gibi Karadağ’a giden olursa da, ertesi gün otostop ile geri dönmek zorunda kalabilir.