Yıllardır gündemden düşmeyen ve geçen yıl temmuz ayında göz altına alınarak yeniden gündeme oturan Adnan Oktar, nam-ı diğer Adnan Hoca ve grubu hakkında iddianame hazırlandı. Örgüt ve yapılanması hakkında geniş bilgilere yer verilen ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından hazırlanan iddianame 3908 sayfadan oluşuyor. İşte iddianameden bazı dikkat çeken başlıklar.
Adnan Oktar Silahlı Suç Örgütü
İddianamede AOSSÖ – Adnan Oktar Silahlı Suç Örgütü olarak anılan grup, 1979- 80 yıllarında Adnan Oktar henüz öğrenciyken, çevresinde topladığı birkaç kişi ile “Adnan Hoca Grubu” olarak örgütlenmeye başlıyor.
Mehdi olduğunu ima etmiş
Adnan Oktar’ın Mimar Sinan Güzel Sanatlar Fakültesi’ne kayıt yaptırmak için İstanbul’a geldiği 1979 yılında Boğaz’da bir tanker faciası yaşanıyor. Adnan Oktar’a göre bu olay “Mehdi’nin zuhur alameti”ymiş. Mehdi’nin İstanbul’dan çıkacağı, sırtında ben olacağı ve Boğaz’da oturacağı gibi tanımlamalarda bulunarak mehdi olduğunu ima etmiş.
Örgüte katılım için üyelerde üç kriter aranıyor
Örgüte katılmak isteyen gençlerde tercih edilen üç kriter; “Hüsn-ü Cemal”, yani güzel ve/veya yakışıklı olması, “İlm-i Kemal”, yani eğitimli ve kültürlü olması ve “Mal-i Enval”, yani zengin olması. Bu arada örgütün taraftarları arasında daha ziyade dinini yaşamak isteyen ancak din konusunda bilgi sahibi olmayan üniversite öğrencilerinin çoğunlukta olduğunu belirtirsek olayın vahametini daha iyi anlatabiliriz.
Örgüt üyeleri arasında evlilik yasağı, iddianamenin dikkat çekici detayları arasında
1980li yılların sonlarında örgüt üyesi kişiler arasında evlilikler normal karşılanıyordu. Ancak evlenen kişilerin ailelerine vakit ayırmak istemeleri sebebiyle örgüte olan ilgi ve bağlılıkların azalması sonucu bu evlilikler örgüt lideri tarafından “normal evliliklerin şirk evliliği olduğu, gerçek Müslüman kadının en büyük takva sahibi ile yani kendisiyle evlenmesi gerektiği” talimatıyla yasaklanıyor. Bunun üzerine boşananlar ve Adnan Oktar ile dini nikah kıyanlar bile olmuş.
Uydurma hadisler
Her tarikat ve cemaatte olduğu gibi, katı islami kurallar etrafında örgütlenen grup 90lı yıllardan itibaren daha serbest idelojilerle dini kendi istediği şekilde yorumlamaya başlamış. Bu doğrultuda tesettürün sadece bikini bölgesini kapsadığı gibi fetvalar verilirken namaz saatleri de 2’ye düşürülmüş.
Kadınların kibirlerinin kırılması
Örgütte 1990lı yılların sonlarında “turnike” adı verilen bir cinsel sömürü sistemi uygulamaya konulmuş. Adnan Oktar’a göre kibirli kadına islami tebliğ yapılamayacağı gerekçesiyle ve kadınların kibirlerinin kırılması için birden fazla erkekle ilişkiye girmeleri gerektiği ve bunun günah olmadığı anlatılmış.
Fetö’yle bağlantı
2007 yılında gruba yönelik benzer suçlamalarla bir dava dosyası hazırlanmış. Örgüt yönetimi örgüt avukatlarına 2008 yılında dönemin Cumhuriyet Savcısı ve Fetö firarisi Zekeriya Öz’le görüşme talimatı vermiş ve bu görüşmeye örgütün üst düzey yöneticileri katılmış. Toplantı sonrasında ise tahmin edeceğiniz üzere dava dosyasının gidişatı değişmiş.
Kaynak 1