Hayatımıza “Olasılıksız” isimli romanıyla giren ve aslında hala yeni sayılabilecek bir yazar olan Adam Fawer, kısa zamanda büyük kitlelere ulaşmayı başarmış biridir. Onun ilk romanı olan Olasılıksız, çıktığı andan itibaren tam 18 dile çevrilmiş; en iyi ilk roman dalında da 2006 International Thriller Writers Ödülünü kazanmıştır.
Fawer, herkesi etkileyen romanı Olasılıksız’ın ardından, ikinci kitabı Empati’yi 2008’de çıkarmış, sonrasında ise bir süre sessizliğe bürünerek insanlara “Nerede bu adam?” diye düşündürmüştür. Ta ki; yeni romanı Oz’la bizleri tanıştırana kadar. 2016 ortalarında raflardaki yerini alan Oz, kimilerini hayal kırıklığına uğratmış olsa da, bizce önyargısız bir şekilde mutlaka okunması gereken bir kitap…
Niye mi? Çünkü Fawer’ın o aksiyon dolu dili, bu kitabında da mevcut… İşte size bir parça fikir verebilmesi açısından; orijinal ismiyle “Oz Dorothy of Kansas”tan 13 anlamlı alıntı. Sonunda bir de sürpriz var; bizden söylemesi.
“Dil tuhaf şeydi, insanlar söylediklerini kastetmiyorlardı her zaman.”
“Doğru seçim yaptığını, arzularına karşı çıktığında anlarsın.”
“Çoğu kimse gözleri kapalıyken bakamayacağını zannederdi ama aslında bakılabilirdi gözler kapalıyken.”
Gözler açıkken sahibini kandırır, önemsiz şeyleri de gösterirlerdi. Ama gözünü kapayan sadece önemli şeyleri görürdü.
“Su inatçıdır ama zayıftır, dedi Jack. Kendi başına çok güçlü değildir. Nehir veya deniz gibi büyük miktarlardayken bir şeyler yapabilir. Dalgalar, çağlayanlar, girdaplar mesela.”
“Duvara boya lekesi sıçrar ya hani… İki seçeneğin vardır: Ya lekenin üstünü boyarsın ya da duvarı, lekeye göre boyarsın.”
“Kendinde olmazsan, üstüne düşeni yapamazsın.”
“Sanki evren oyun hamurundan yapılmıştı ve görünmez devasa eller, bozma vaktinin geldiğine karar vermişti.”
“Hayat adil değildir. Bunu ben bile biliyorum ve üstüne üstlük, canlı değilim.”
“Ama zaten en iyi planlar en basitleridir denmez miydi?”
“Acı bile bugünlerde içine dolup taşan hiçlikten iyiydi.”
“Sanki biri dünyadaki bütün havayı çekip bitirmişti.”
“Oz büyücüsü filmini bilir misin?”
Başıyla evetledi Seymour. Herkes bilirdi o filmi. Çok eskiydi.
Şey… O filmdeki her şey oldu. Yani benim başıma geldi. Ben… Dorothy benim.