1918 yılının kasım ayında Almanya teslim olmuş, I. Dünya Savaşı sona ermişti. Osmanlı İmparatorluğu da savaşın mağlupları arasındaydı. Takip eden süreçte İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar ve Yunanlar türlü bahanelerle Anadolu’ya ayak basacak, korkunç bir işgalin faili haline gelecekti. Bu, aynı zamanda Anadolu tarihinin en karanlık yıllarının da başlangıcıydı. İstanbul, İzmir, Adana, Maraş, Urfa, Samsun, Afyon ve daha nice şehrimiz kanlı postallar altında eziliyor, Anadolu insanı yalnızca düşmanın değil; her geçen gün büyüyen bir umutsuzluğun, her saniye koyulaşan bir karanlığın da esiri haline geliyordu… Fakat zor zamanlar, güçlü insanlar yaratır! Türk milletinin “ya istiklal ya ölüm” kararının ve bağımsızlık tutkusunun ete kemiğe bürünmüş hali olan eşsiz kahraman Mustafa Kemal Atatürk, 1919’un 19 Mayıs’ında, Anadolu’nun kaderini değiştirmek için uzun bir yolculuğa başladı…
Mustafa Kemal’in tüm Anadolu’nun kurtuluş umudunu da yanına alarak çıktığı bu yolculuk benzeri görülmemiş bir zaferle sona erecekti. İşte bu büyük zaferin en kritik günü ise 30 Ağustos 1922 tarihi olarak kayıtlara geçti. Başkomutan Mustafa Kemal tarafından bizzat tasarlanan ve yönetilen Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi, 30 Ağustos günü kazanıldı. Türk milletinin kaderinin değiştiği bu bayram gününü büyük bir coşkuyla kutlamaya, eşsiz zaferin ölümsüz kahramanlarını minnetle anmaya bugün de devam ediyoruz. Peki, ama Türk ordusunun düşmanı Anadolu’dan söküp atmak için kalkıştığı Büyük Taarruz nasıl başarıya ulaştı? 30 Ağustos zaferi nasıl kazanıldı? Gelin bu kutlu günün 102. yıl dönümünde 30 Ağustos zaferine yakından bakalım.
I. Dünya Savaşı’nın ardından Anadolu insanı yalnızca korkunç bir işgalle değil tarihinin en karanlık günleri ile de karşı karşıya kaldı
Ancak “Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktı.” Mustafa Kemal etrafında kenetlenen Türk milleti, benzeri görülmemiş bir kurtuluş mücadelesi başlattı
Hürriyet ve istiklali bir karakter özelliği olarak bünyesinde taşıyan bu kararlı milletin yeniden özgürlüğe kavuşmaktan başka bir düşüncesi de yoktu, onu bu uğurda engelleyebilecek herhangi bir kuvvet de!
Sayısız zorluğun, büyük acıların, yoksulluğun ve ölümün çevrelediği kurtuluş mücadelemiz, nihayetinde benzeri görülmemiş bir zaferle taçlandı
Bağımsızlık için canlarını hiçe sayan sayısız kahramanın verdiği mücadele, Anadolu’yu özgür insanların toprağı haline getirdi
Elbette, dünya üzerindeki tüm milletlerin gıpta ve hayranlıkla baktığı kurtuluş mücadelemiz sayısız dönüm noktasına da sahne oldu
Ancak 1922 yılının 30 Ağustos günü hepimiz için ayrı bir öneme sahip
26 Ağustos’ta Başkomutan Mustafa Kemal’in emriyle başlayan Büyük Taarruz, 30 Ağustos günü Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nin kazanılmasıyla sona erdi
Türk milletinin kaderinin değiştiği, bağımsız ve özgür Anadolu yolunda en büyük adımın atıldığı gün olan 30 Ağustos, 1924 yılında “Başkumandan Zaferi” adıyla, 1926 yılından sonra ise Zafer Bayramı ismiyle kutlanmaya başladı
Peki, kurtuluş mücadelemizin en kritik dönemeci olan 30 Ağustos zaferi nasıl kazanıldı?
Başta İngilizler olmak üzere pek çok Avrupa ülkesinin desteğini arkasına alan Yunanlar, 1921’in ağustos ayında Anadolu içlerine doğru harekete geçti. Olası bir Yunan zaferi, Ankara’nın, Millet Meclisinin ve Anadolu’daki özgürlük umutlarının yerle bir olmasına neden olacaktı
Türk milleti için bu korkunç yok oluş ihtimalinin belirdiği anlarda bir kez daha sahneye çıkan Mustafa Kemal, tarihe geçen “Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır o satıh bütün vatandır.” sözleriyle askerlerine Sakarya Nehri’nin doğusuna çekilmeyi emretti
Mustafa Kemal, bu geri çekilme taktiği ile Anadolu’ya hücum eden Yunan birlikleri arasındaki mesafenin açılmasına neden olmuş, askeri dehası ve kararlılığı ile bir kez daha son derece kritik bir savaşın kazanılmasını sağlamıştı
22 Ağustos 1921’de başlayan Sakarya Meydan Muharebesi, 13 Eylül’de Türk ordusunun zaferi ile sona erdi. İşte Büyük Taarruz’a ve 30 Ağustos zaferine giden süreç Sakarya Meydan Muharebesi’nin ardından başladı
Türk ordusu, Sakarya Meydan Muharebesi’ne kadar savunma pozisyonundaydı. İnönü Savaşları, Kütahya-Eskişehir Savaşı ve Sakarya Savaşı Yunan birliklerinin Anadolu içlerine ilerlemesini önlemek için canını hiçe sayanların kahramanlık öyküleri ile doluydu
Ancak Mustafa Kemal, düşmanı Anadolu’nun bağrından söküp atmak için taarruza, hem de “büyük bir taarruza” girişmek gerektiğini biliyordu
Fakat savunma savaşı sürdürmek ile taarruz etmek, bütünüyle farklı hazırlıklar gerektiriyordu. Üstelik Türk ordusu çok uzun zamandır herhangi bir savaşın saldıran tarafı değildi. Tüm bu gerçeklerin farkına olan Mustafa Kemal, nihai ve en büyük adımına giden süreçte, taarruz hazırlıklarının başlaması için talimat verdi…
Türk ordusu yaklaşık bir yıl boyunca, 30 Ağustos gününü bir övünç vesilesine dönüştürecek zafer için hazırlandı
Başkomutan Mustafa Kemal, haziran 1922’de taarruz için şartların olgunlaştığına karar verdi. Ancak kurtuluşun stratejisi, büyük bir gizlilik içerisinde hazırlanmalıydı. Mustafa Kemal, taarruzun detaylı planlarını yalnızca İsmet Paşa, Fevzi Paşa ve Kazım Paşa ile paylaşmıştı
Taarruz hazırlıklarını da bizzat kendisi denetliyordu. Elbette bu denetimler de büyük bir gizlilik içerisinde gerçekleştirilmeliydi. 23 Temmuz’da General Townshend ile görüşme bahanesi ile Ankara’dan ayrılmış ve taarruz hazırlıklarının hangi safhada olduğunu yerinde incelemişti
28 Temmuz’da ise Akşehir’de bir futbol maçı organize etti! Elbette bu da Atatürk’ün gizli palanının bir parçasıydı. Mustafa Kemal ve komutanları, futbol maçını izleme bahanesi ile bir araya gelmiş ve taarruz planlarını gözden geçirmişlerdi.
Mustafa Kemal ve Türk ordusu Büyük Taarruz’un başladığı 26 Ağustos sabahına dek müthiş bir gizlilik içerisinde hareket etti. Öyle ki Başkomutan savaşı idare etmek için Ankara’dan ayrıldığında, Yunan yetkililer onun Ankara’da bir çay partisinde olduğunu zannediyordu!
26 Ağustos sabahı Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa ve Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa ile birlikte Kocatepe’de yerini alan Başkomutan, milletin kaderini değiştirecek taarruzun başlaması için işaret verdi!
Günün ilk ışıklarıyla başlayan top atışının ardından Türk askerleri hücuma kalktı. Kurdukları savunma hattının geçilemez olduğuna inanan Yunanlar, büyük bir şaşkınlık ve panik içerisindeydi
Çünkü Mustafa Kemal askeri dehasını bir kez daha bütün ihtişamıyla ortaya koymuş, Büyük Taarruz’u adım adım ve kusursuz bir şekilde planlamıştı
Taarruzu bir baskın şeklinde planlayan Başkomutan, Yunan askerlerinin toparlanmasına ve yeni bir savunma hattı oluşturmasına müsaade etmemişti. Türk askeri, yıldırım hızıyla düşmanın üzerine hücum ediyordu
30 Ağustos 1922’yi tarihimizin en önemli günlerinden biri haline getiren zafer, Türk ordusunun büyük kahramanlığı ve Mustafa Kemal’in keskin zekâsı sayesinde elde edildi
Yaklaşık bir yıl boyunca taarruza hazırlanan Türk ordusu, komutanının planını kusursuz bir şekilde uygulamayı başardı. Mustafa Kemal Yunan savunma hattının en kuvvetli olduğu noktayı hedeflemiş, ateş gücünün önemli bir bölümünü Afyon civarına kaydırmıştı. Bu hat aşılabilirse düşmanın etrafı kuşatılabilir, Anadolu’yu işgale kalkanlar imha edilebilirdi!
26 Ağustos’ta başlayan taarruz, 30 Ağustos günü Mustafa Kemal’in ve Türk ordusunun mutlak zaferi ile sona erdi. Büyük Taarruz’un son safhası olan Başkomutanlık Meydan Muharebesi’ni de kaybeden Yunan kuvvetleri, 30 Ağustos gününden itibaren geri çekilmeye başladı
Kurtuluş mücadelemizin en kritik virajlarından biri olan bu zaferin ardından, “Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!” emri ile harekete geçen Türk ordusu, İzmir’e doğru ilerledi. Takip eden süreçte yurdun dört bir yanındaki işgalci varlığına son verildi, Anadolu, bir kez daha özgür insanların yurdu haline geldi…