Haftanızı nasıl geçirmek isterdiniz? Einstürzende Neubauten’li Alman endüstriyel sesler eşliğinde mi? Yoksa Lübnan’lı aşina seslerle mi? İtalyan Sineması’nın en yenilerini mi alırdınız? Yoksa dumanı üstünde Norveç filmlerini mi? Danimarka’dan bir acayip fiziksel tiyatro var bir de? Ve de dünyanın belgeselini ayağınıza serecek 1001 belgesel?
Bu liste uzar gider böyle… Onca iş-güç arasında karar vermek zor.
Programların üstünüze üstünüze gelmesine izin vermeyin diye; çok uluslu, bol etkinlikli, yeni haftanın İstanbul ajandası huzurunuzda. Esen kalın.
1. Konser – Mashrou’ Leila / 28 Kasım
Bronx Pi Sahne / saat 23.00
2008 yılında Beyrut Amerikan Üniversitesi mimarlık ve tasarım öğrencileri tarafından ‘elimiz pas tutmasın, gece gece bir şeyler çalalım’ kafası ile bir tesadüf eseri kurulan Mashrou’ Leila, bugün melodik, cesur ve aşırı lezzetli tınıları ile dünyaca tanınıyor. Ortadoğu’nun damarlarına sızmış kaos durumundan etkilenen Lübnanlı topluluk; hiç bir otoriteden korkmadan, tırsmadan içinden geleni söylüyor. Politikadan aşka, suikastlerden eşcinselliğe, edilmedik laf bırakmıyor. Mashrou’ Leila’yı dinlerken insan “Arapça, kulağa amma da güzel geliyormuş” demekten kendini alamıyor. Ortadoğu’nun Camera Obscura’sı, Belle and Sebastian’ı diye anıla gelen grubun canlı performansını bir gören ‘bi daha, bi daha’ diyor.
2. Müzik – Kevin Saunderson / 28 Kasım
Kloster / saat 23.00
Tekno’nun doğum yeri Detroit olarak bilinir. Aranızda; 80’lerden bugüne adı kalan, hem tekno müziğin hem de ‘Detroit Tekno’ olarak tabir ettiğimiz ekolün baş yaratıcılarından ‘The Belleville Three’yı hatırlayanlar vardır elbette. Derrick May, Juan Atkins ve Kevin Saunderson. Azımsanacak, unutulacak gibi değil tabii, tekno’nun yaratıcıları diyoruz. İşte Belleville Three’nin biriciği, tekno’nun öncüsü, kabinlerin kadim abisi Kevin Saunderson, bu Cuma akşamı şehrimizi onurlandırıyor. Detroit ruhunu da beraberinde getiriyor. Duymayan meraklısı kalmasın istedik.
3. Müzik – Dave Clarke / 28 Kasım
Babylon / saat 23.30
John Peel beyefendi’nin tabiri ile ‘Tekno’nun Baronu’ Dave Clarke, Cuma gecesi İstanbul’da. John Peel söylüyorsa, vardır bir bildiği elbette.
90’lı yılların başından bugüne dek, The Chemical Brothers’tan Depeche Mode’a birçok isme efsanevi remixler yapan Clarke, son zamanlarda canımız ciğerimiz I Am Kloot’a yaptığı ‘These Days Are Mine’ remixi ile jenerasyonların eskitemediği bir baron olduğunu yine kanıtladı. Bilmeyenlere, kendisinin dünyanın en başarılı techno/elektro DJ’lerinin başında gösterildiğini belirtmiş olalım.
4. Konser – Submotion Orchestra / 28 – 29 Kasım
Salon İKSV / saat 22.00
2009 yılında tamamen deneysel canlı performanslar icra etmek üzere jazz, dub ve funk türlerinde oldukça deneyimli yedi müzisyen tarafından kurulan Submotion Orchestra, kısa sürede amacını aşarak, dünyaca tanınan bir dubstep-elektronica grubuna dönüştü. Elektronikanın ağa-babası The Big Chill’den Latitude’e pek prestijli festivaller fetheden İngiliz grup, gelecek vaat edenler listelerinin başını çekiyor.
Henüz geçtiğimiz hafta Ninja Tune etiketi ile yayınlanan taptaze, yepyeni albumleri Alium’un da ortamlara havalı bir giriş yaptığını hatırlatmış olalım.
5. Sinema – V. İtalyan Sinemasıyla Buluşma / 29 Kasım – 4 Aralık
CineMajestic
İtalyan Sineması’nın en yeni filmlerini İstanbullu sinema meraklılarına sunan ‘İtalyan Sinemasıyla Buluşma’ festivalinin beşincisi bu hafta gerçekleştiriliyor.
İtalyan yönetmenlerden Pierfrancesco Diliberto (PIF), Sydney Sibillia, Jacopo Bedogni ve Bonifacio Angius da katılacağı festivalde, yepyeni yedi film gösterilecek.
İtalyan Kültür Merkezi ve Istituto Luce Cinecittà’nın ortaklaşa düzenlediği festivalin ayrıntılı programına buradan bakabilirsiniz.
6. Müzik – Sound of Black / 30 Kasım
Kırım Kilisesi, Galata / saat 18.30
Renklerin de birer sesleri olsaydı, neye benzerdi? Hele hele güneş ışığının yansıttığı tüm renkleri içine çeken siyah renk, kendini ifade etmek için nasıl bir frekans tercih ederdi? Klok Mag, bu enigmanın peşinde, kış ambiyansına yaraşır ‘karanlıkta’, sıcak şarap ve balkabaklı turta eşliğinde bir etkinliğe imza atıyor.
Kırım Kilisesi’nin büyüleyici ortamında gerçekleşecek ‘Sound of Black’; Yaybahar’ın mucidi Görkem Şen ve Other People’dan aşina olduğumuz Benjha’nın katılımı ile gerçekleşek.
7. Festival – 17. Uluslararası 1001 Belgesel Film Festivali / 1 – 7 Aralık
İstanbul Fransız Kültür Merkezi, Sahne Beşiktaş, Sismanoglio Megaro, Levent Kültür Merkezi, Nazım Hikmet Kültür Merkezi, Aynalı Geçit
Belgesel Sinemacılar Birliği tarafından düzenlenen Uluslararası 1001 Belgesel Film Festivali tam 17 yıldır, dünyanın ve Türkiye’nin en ücra köşelerinden gerçek hikâyeleri huzurumuza taşımaya devam ediyor. Festivalin bu seneki teması “Acil Çıkış”. Farklı mekanlarda yapılacak gösterim detayları ve film listesi için programa göz atmanızı istirham ederiz.
8. Konser – Ayo / 2 Aralık
İş Sanat Kültür Merkezi / saat 20.00
Nijeryalı bir baba, Romanyalı bir anne, olaylı bir çocukluk, bakımevleri, evlat edinilme… Bu hayat hikâyesinin üzerine bir de güçlü bir gırtlak fonksiyonu eklendiğinde, Ayo’nun hisli şarkılarının sınırlar ötesine ulaşmasına şaşırmamak lazım.
Asıl ismi ‘Joy’un Yoruba dilindeki karşılığı olan ‘Ayo’yu sahne ismi olarak kullanan Alman menşeili müzisyen, ilk albümü ‘Joyful’ ile Avrupa’da toplanmadık ödül bırakmadı neredeyse. Sahne performansı ile soul-reggae ve jazz severleri mest ettiği söylenen Ayo, Salı akşamı İstanbul’da.
9. Konser – Einstürzende Neubauten / 3 Aralık
Cemal Reşit Rey Konser Salonu / saat 20.00
Batı Berlin’in avangart abileri, enstrümanlar ötesi deneysel dahiler, ‘yıkılan yeni binalar’… Einstürzende Neubauten bu Çarşamba şehrimize geliyor. Hayaller gerçek oluyor.
Einstürzende Neubauten, 80’lerin başından beri halet-i ruhiyesinde katiyen bir yumuşama belirmeden, kendi ellerinden çıkma enstrümanları ve ‘yaşayan’ ses kayıtları ile ‘yıkımın’ müziğini yapmaya devam ediyor. Bilmediğimiz punk’ı, bilmediğimiz endüstriyel seslere katık eden bu efsanevi grubu, olmadık heyecanlarla bekliyor, sakin kalamıyoruz.
10. Tiyatro – Blam! / 29 Kasım – 7 Aralık
Zorlu PSM
Akrobatik danslar, fiziksel kahramanlıklar ve kesintisiz aksiyon… Danimarkalı ‘fiziksel tiyatro’ topluluğu Neander, dünyaca ünlü oyunu “Blam!” ile İstanbul turnesinde.
Sıradan ve sıkıcı ofis hayatlarına renk getirmek, kendilerini tekdüzelikten kurtarmak isteyen dört ofis çalışanının uydurduğu hayali bir oyun olan Blam!, günlük ofis ortamını bir anda uzaylıların, süperkahramanların ve film karakterlerinin cirit attığı bir aksiyon sahnesine dönüştürüyor. Uluslararası camia Blam!’i ; ‘Die Hard ile The Office karışımı’ olarak tanımlıyor.
11. Sinema – Norveç Film Günleri / 4 – 7 Aralık
İstanbul Modern
İskandinav sinema-tv dünyasından ne çıksa afiyetle yediğimiz şu günlerde, görsel hazzımızı coşturacak bir güzellik de İstanbul Modern Sinema’dan geliyor. Norveç Büyükelçiliği işbirliği ile hazırlanan etkinlik, Norveç sinemasının bol ödüllü son dönem yapımlarını ayağımıza kadar getiriyor.
12. Sergi – Akram Zaatari / 2 Aralık – 15 Şubat
Salt Beyoğlu
Arap Dünyası’nın fotoğrafik tarihine yönelik görsel arşivler, savaş sonrası Lübnan, medyanın bölgesel çatışmalar ve savaş üzerindeki etkisi, din ve milliyet motivasyonlu direniş hareketleri, Ortadoğu’daki coğrafik konumlanma gibi konular üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan Lübnanlı sanatçı Akram Zaatari, kapsamlı bir sergi ile şehrimizde. Venedik Bienali dahil birçok uluslararası sanat etkinliğinde ve sanat müzelerinde Lübnan’ı temsil eden sanatçının, dâhil olduğu projelerin yanı sıra çok çeşitli video, fotoğraf ve enstelasyonları da Salt Beyoğlu’nda sergilenecek. Kelimenin tam karşılığı ile, merak ve ilgiyle bekliyoruz.