Geleceğe dair düşündüğümüzde, aklımıza uçan arabalar, Mars’a tatiller ya da robot dostlarımız geliyor olabilir. Ancak bu hayallerin yanında, maalesef pek iç açıcı olmayan bazı gerçekler de kapımızda bekliyor: Dünya üzerindeki bazı ikonik yerler, 2050 yılına kadar tamamen yok olabilir. Evet, kulağa fazla dramatik geliyor olabilir ama bilim insanlarının uyarıları oldukça net. Doğa hem sessizce hem de bazen oldukça gürültülü bir şekilde intikamını alıyor. İklim değişikliği, aşırı turizm, kontrolsüz insan faaliyetleri ve ormansızlaşma ile birlikte, bir zamanlar kartpostallarda hayranlıkla bakmış olduğumuz birçok bölgeyi yok olmanın eşiğine getiriyor. Peki 2050 yılına kadar haritadan silinecek yerler neresi? Hadi gelin listeye bir göz atalım.
Majuli Adası
Hindistan’ın kuzeydoğusunda Brahmaputra Nehri’nin kalbinde bulunan Majuli Adası bir zamanlar dünyanın en büyük nehir adası konumundaydı. Brahmaputra Nehri’nin kolları arasında saklanmış bir kültür müzesi. Bir zamanlar dünyanın en büyük nehir adası olan Majuli, şimdilerde her yıl biraz daha küçülüyor. Şimdiyse, haritadan silinmeye çok ama çok yakın.
Zamanında yaklaşık olarak 1200 km²’lik bir alanda yer alan bu ada, devamlı olarak agresif hava olayları ile mücadele ediyor. Şu an, sadece 400 km²’den az bir alanı kaldı. Assam kültürüyle iç içe geçmiş bu toprak parçası, sadece doğal bir mucize değil; aynı zamanda sosyal ve kültürel bir miras. Fakat belki de çok yakında, sadece belgesellerde görebileceğimiz bir yere dönüşecek. Eğer bir gün yolunuz Hindistan’a düşerse, bu benzersiz kültür mozaiğini son bir kez görmek için acele edin. Çünkü Majuli, belki de birkaç on yıl sonra sadece bir efsane olarak anılacak.
Büyük Set Resifi
Avustralya açıklarında, 2300 kilometrelik devasa bir mercan ekosistemi: Büyük Set Resifi. Ancak bu renkli sualtı cenneti, her geçen gün biraz daha soluyor. Sıcaklık artışı ve okyanus asitlenmesi mercanların beyazlamasına neden oluyor. Üstelik mercanların beyazlaşması ise onlar açısından ölümünün habercisi.
Son 30 yılda resifin %50’den fazlası yok oldu. Bilim insanlarına göre, eğer önlem alınmazsa bu eşsiz doğa harikası 2030 yılına kadar sadece bir anı olarak kalabilir. Dalış tutkunları, bu sualtı cennetini görmeden ölmeyin!
Glacier Ulusal Parkı
Amerika’nın Montana eyaletinde yer alan Glacier Ulusal Parkı, adından da anlaşılacağı gibi devasa buzullarla tanınıyor. Ancak burada da zaman işliyor ve pek de dostane değil. 20. yüzyılın başlarında parkta 150’den fazla buzul varken, bugün bu sayı 25’in altına düşmüş durumda. Karla kaplı zirvelerin yansıdığı berrak gölleri, vahşi yaşamı ve el değmemiş doğasıyla burası, ABD’nin en etkileyici manzaralarından biri. Araştırmalar, 2030 yılına kadar bu buzulların tamamının eriyebileceğini gösteriyor. Kayak tutkunuysanız veya doğa yürüyüşlerine düşkünseniz, burayı ziyaret etmek için belki de son şansınız.
Turkuaz sular, beyaz kumlar, palmiye ağaçları… Tatil hayallerinin yıldızı Maldivler, dünya üzerindeki en alçak ülkelerden biri. Ortalama deniz seviyesinden yalnızca 1.4 metre yukarıda. Küresel ısınmadan dolayı yükselen deniz seviyesi ise bu kartpostallık adaları yutmaya hazırlanıyor. Bilim insanlarına göre 2035 yılı civarında, Maldivler’in büyük kısmı sular altında kalabilir. Kulağa bir distopya gibi gelse de, şimdilik hâlâ uçak bileti alabileceğiniz bir destinasyon. Yakın zamanda Maldivler’de bir balayı planlıyorsanız, belki de hızlı hareket etmelisiniz. Çünkü yakında bu adalar, sadece eski düğün albümlerinde bir hatıra olarak kalabilir.
Çin Seddi
Çin Seddi, sadece Çin’de değil, dünyanın en uzun yapısı ve genel olarak insanlığın mühendislik başarılarından biri. Ama zaman, kirlilik ve doğa bu dev yapının da düşmanı. Hava kirliliği, alanın devamlı kullanılması ve kontrolsüz tarım faaliyetlerinden dolayı Sed’in büyük bölümü harap hale geldi. 2035 yılına kadar Çin Seddi’nin önemli kısımlarının tamamen yok olabileceği tahmin ediliyor. Ziyaret etmek istiyorsanız, “bir gün mutlaka giderim” düşüncesini biraz öne almanız gerekebilir.
Kilimanjaro Dağı
Kilimanjaro Dağı zirvesinde yer alan karlı şapkası, yavaş yavaş çözülüyor. Son 90 yılda buz örtüsünün %85’inin yok olduğu tespit edildi. Bu oran, dağın simgesel karlarının önümüzdeki 20 yıl içinde tamamen kaybolabileceğini gösteriyor. Bu, sadece bir doğa harikasının değil, aynı zamanda yerel ekosistemin de çöküşü demek. Zirveye tırmanmak zorunda değilsiniz ama bu dağın siluetini bir gün sadece Google görsellerinde aramamak için elinizi çabuk tutmanızda fayda var.
İtalya’nın romantik kanallar şehri Venedik, ne yazık ki dramatik bir geleceğe doğru sürükleniyor. Şehir, sürekli ancak yavaş bir şekilde denizin altına doğru batmaya başlıyor. Artan su seviyeleri ve sıklaşan su baskınları, bu eşsiz şehrin sokaklarını neredeyse her yıl sular altında bırakıyor. 2035’e kadar Venedik’in önemli bir kısmının kullanılamaz hale geleceği düşünülüyor. Gondol turu yapmadan önce planınızı bir kez daha gözden geçirin.
Bangladeş
Güney Asya’da yer alan Bangladeş, deniz seviyesine son derece yakın konumuyla tehlikede olan ülkelerin başında geliyor. Sadece 1 metrelik bir deniz seviyesi artışı, ülkenin %50’sini sular altında bırakabilir. 2045 yılına kadar böyle bir senaryo, uzmanlar tarafından oldukça olası görülüyor. Bu da Bangladeş’in doğal güzelliklerini ve kültürel zenginliğini bir daha göremeyebileceğimiz anlamına geliyor.
Madagaskar
2050 yılına kadar haritadan silinecek yerler listemize devam ediyoruz. Madagaskar, benzersiz biyoçeşitliliğiyle doğa tutkunlarının gözdesi. Ancak yoğun ormansızlaşma, tarım faaliyetleri ve yangınlar, bu ada ülkesinin doğal dengesini alt üst etti. Bilim insanlarına göre, 2045’e kadar Madagaskar’ın büyük bir bölümü ekolojik çöküş yaşayabilir. Lemurların memleketi olarak bildiğimiz bu yer, çocuklara anlatılacak bir masala dönüşmeden önce görülmeli.
Fransa’dan İtalya’ya, İsviçre’den Almanya’ya kadar uzanan Alp Dağları, Avrupa’nın doğa harikası kış cennetlerinden biri. Ancak bu cennet de tehdit altında. Daha düşük rakımda olduğu için çeşitli iklim değişikliği etkilerine karşı savunmasız oluyor. 2050’ye kadar kayak merkezlerinin çoğu kapanabilir, dağ manzaraları büyük ölçüde değişebilir. Kış tatili planlarınızı hızlandırmanızda fayda var.
Güney Avustralya
Güney Avustralya’nın çoraklaşmaya başlayan arazileri, iklim değişikliği etkisini baya önceden göstermeye başladı. Su kaynaklarının azalması, ekosistemlerin çöküşü ve orman yangınları bu bölgeyi ciddi biçimde tehdit ediyor. 2050 senesi ile birlikte bölgede bulunan doğal güzelliklerin önemli bir kısmı yok olmanın eşiğinde. Avustralya’nın göz alıcı doğal zenginliklerinden biri, yavaş yavaş yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.
Sahra’nın gölgesindeki Kuzey Afrika
Sahra Çölü, her yıl yaklaşık 0.8 kilometre genişliyor. Yani bu çöl, adım adım Kuzey Afrika’yı ele geçirmeye başlıyor. 2050’ye kadar bu genişleme, tarım arazilerini ve insan yerleşimlerini yutabilir. Sahra’ya sınır bölgelerdeki yaşam biçimi tamamen değişebilir. O meşhur çöl manzaraları göz kamaştırıcı ama bir o kadar da işgalci olabilir.
İsrail ve Ürdün arasında yer alan Ölü Deniz, suda batmama mucizesiyle ünlü. Ancak tuz gölü her sene birkaç metre geriliyor. Su seviyesinde meydana gelen düşüş ise özellikle son 40 yılda gölün üçte birini yok etmeyi başardı. 2050 yılına geldiğimizde, “Ölü Deniz” isminin sadece bir hatıra kalabileceği öngörülüyor. Tuz kristalleriyle kaplı sahiller, geçmiş bir çağın kalıntısı olabilir.
Alaska Tundrası
2050 yılına kadar haritadan silinecek yerler listemizin sonuna geldik. Alaska’nın tundra bölgeleri, vahşi yaşamın nadide örneklerini ve eşsiz manzaraları barındırıyor. Ancak kutuplar, küresel ısınmanın etkisini diğer bölgelere kıyasla iki kat daha hızlı hissediyor ve eriyor. Yani bölgelerdeki buzullar ve donmuş toprakla birlikte eriyor. Alaska tundrasını görmek istiyorsanız, elinizi çabuk tutmanızda fayda var. Çünkü bu vahşi güzellik, 2050’ye kadar çoktan tarihe karışmış olabilir.
Tüm bu yerler, yalnızca harika manzaralar veya tatil rotaları değil; aynı zamanda insanlık tarihinin, doğanın ve kültürün birer mirası. Belki hepsini görmek mümkün olmayacak, ama en azından bazıları için hâlâ şans var. Zaman geçtikçe sadece haritalar değil, hatıralar da siliniyor. O yüzden seyahat planınızı yaparken, bu listeyi de aklınızda tutun. Kim bilir, belki bir gün torunlarınıza “Ben oradaydım!” deme şansınız olur.