2000 filmleri Türk sineması dendiğinde daha cesur hikayeler, daha kişisel anlatılar ve seyirciyi yormaktan korkmayan filmlerin ön plana çıktığını görüyoruz. Sizler için hazırlanan bu listede, 2000 sonrası Türk filmleri arasından sinema tarihine iz bırakmış yapımlara yakından bakacağız. Dramlardan psikolojik gerilimlere, edebiyatla iç içe geçmiş hikayelerden 2000 sonrası Türk komedi filmleri içinde kült statüsüne yaklaşan örneklere kadar geniş bir çerçeve bu listede sizi bekliyor. 2000 sonrası Türk filmlerinin o renkli ve zengin dünyasına doğru keyifli bir yolculuğa çıkıyoruz. İşte 2000 sonrası en iyi Türk filmleri…
1. Sarmaşık (2015)
Sarmaşık, kapalı bir mekanda geçen hikayesiyle izleyiciyi yavaş yavaş sıkıştıran ve psikolojik gerilimini satır aralarında kuran özel filmlerden biri. Afrika yolculuğuna çıkması gereken bir geminin limanda mahsur kalmasıyla başlayan süreçte, gemide kalan altı kişinin arasındaki güç dengeleri giderek sertleşir. Deniz hukuku gereği gemiyi terk edemeyen mürettebat için zaman ilerledikçe belirsizlik daha da ağır bir yüke dönüşür. Yönetmenin anlatımı aceleci değil, her karakterin iç dünyasına yavaş yavaş girer. Bu yapım, 2000 sonrası Türk filmleri içinde bağımsız sinemanın ne kadar etkili olabileceğini gösteren önemli bir örnek.
2. Vavien (2009)
Vavien, sıradan hayatların içinde biriken mutsuzlukları kara mizah yoluyla anlatan filmlerden biri. Küçük bir kasabada geçen hikayede, evliliğinden ve işinden memnun olmayan bir adamın çıkış arayışı izlenir. Yönetmenlerin anlatım dili, seyirciyi güldürürken aynı anda rahatsız etmeyi de başarır. Vavien, 2000 sonrası Türk filmleri içinde kara mizahın ne kadar etkili kullanılabileceğini gösteren örneklerden biri. Hikaye ilerledikçe yapılan planların ve alınan kararların beklenmedik sonuçları ortaya çıkar. 2000 sonrası Türk komedi filmleri arasında bu yapım, farklı tonu ve cesur finaliyle özel bir yerde.
Neredesin Firuze, müzik sektörünün hayallerle gerçekler arasındaki sert yüzünü anlatan sıcak ve eğlenceli bir film olarak oldukça popülerleşti. Borç içinde yaşayan iki yapımcının, sesine güvendikleri genç bir yetenekle hayata tutunma çabası filmin merkezinde. Hikayeye dahil olan gizemli bir kadının sunduğu imkanlar ise her şeyi bir anda değiştirir. Mizah dozu yüksek olsa da arka planda oldukça tanıdık bir başarısızlık hikayesi anlatılır. 2000 filmleri Türk sinemasında müzik ve sinemanın keyifli birlikteliğini görmek isteyenler için Neredesin Firuze hala tazeliğini koruyan bir yapımdır.
4. Bir Zamanlar Anadolu’da (2011)
Bir Zamanlar Anadolu’da, suçun kendisinden çok insan ruhundaki karanlığı anlatan bir film. Bir cinayetin izini süren küçük bir grubun bozkırda geçen gecesi, uzun diyaloglar ve sessizliklerle örülüyor. Savcı, doktor, polis ve zanlı arasındaki ilişkiler üzerinden vicdan, suçluluk ve ikiyüzlülük gibi kavramlar ön planda. Bu sebeple film daha çok polisiye anlamda dikkat çekiyor diyebiliriz. Görsel kompozisyonlar ve doğal ışık kullanımı bozkırın yalnızlığını izleyiciye yansıtıyor. 2000 sonrası Türk filmleri içinde sanatsal yönüyle uluslararası alanda da ses getiren bu yapım, izleyiciden büyük bir sabır ve dikkat talep ediyor.
Kelebeğin Rüyası, şiirin ve aşkın iç içe geçtiği bir dönem filmi olarak dikkat çekiyor. Genç yaşta hayata veda eden iki şairin dostluğu ve hayalleri, savaşın gölgesinde anlatılır. Film, edebiyatla ilgilenen izleyiciler için özel bir atmosfer oluşturuyor. Şiir, bu hikayede hayata tutunma aracıdır. Görsel estetik ve dönem detayları filmin anlatımını zenginleştiren detaylar arasında. Kıvanç Tatlıtuğ oyunculuğu ise ayrı bir hava katmış. 2000 sonrası izlenmesi gereken filmleri düşünenler için Kelebeğin Rüyası, duygusal derinliği ve edebi arka planıyla ayrı bir yerde diyebiliriz.
6. Vizontele (2001)
Vizontele, 2001 yapımı Türk filmleri arasında geniş kitlelere ulaşmayı başaran ve sıcak anlatımıyla sevilen bir yapımdır. Küçük bir kasabaya televizyonun gelişi üzerinden anlatılan hikaye, değişim ve modernleşme temasını mizahla harmanlar. Kasaba halkının televizyonla kurduğu ilişki hem komik hem de düşündürücüdür. Film, teknolojinin hayatlara nasıl dahil olduğunu sade bir dille gösterir. Karakterlerin samimiyeti ve yöresel detaylar anlatımı güçlendiriyor. Bu nedenle 2000 sonrası Türk komedi filmleri içinde hala tekrar tekrar izlenebilen filmlerden biri olmayı başarıyor.
Sonbahar, cezaevinden çıkan genç bir adamın hayata yeniden tutunma çabasını konu alıyor. Doğu Karadeniz’in sakin doğası, karakterin iç dünyasıyla paralel ilerler. Filmde zaman ağır akar, diyaloglar kadar sessizlik de vardır. Aşk, bu hikayede kurtarıcı olmaktan çok kısa bir nefes alma anı gibidir. Farklı dillerin kullanımı filmin gerçekçiliğini artırıyor diyebiliriz, bu sebeple 2000 sonrası Türk filmleri içinde politik arka planı ve duygusal yoğunluğuyla öne çıkan yapımlardan biridir. Yapım, 2000 sonrası en iyi Türk filmleri arasında mutlaka izlenmesi gerekenler arasında.
8. Kader (2006)
Kader, tek taraflı bir aşkın insanı ne kadar derin ve karanlık bir yolculuğa sürükleyebileceğini anlatır. Bekir, Uğur’a umutsuzca aşıktır ancak Uğur’un kalbi sürekli sorun çıkaran, suçtan beslenen Zagor’a aittir. Bu üçgen, baştan sona acı, saplantı ve çaresizlikle örülüdür. Bir yaz gecesi yaşanan cinayet ve Uğur’un ortadan kaybolması, herkesin hayatını geri dönülmez şekilde değiştirir. Bekir, ailesinin bulduğu bir kadınla evlenip yeni bir hayata tutunmaya çalışsa da geçmiş onu bırakmaz. Zagor’un yakalanması ve Uğur’un geri dönmesiyle, bu tutkulu ama yıkıcı aşk yeniden alevlenir. Film, Bekir’in yıllar süren takibini, pavyonlarda, ucuz otel odalarında ve karanlık mekanlarda geçen bir arayışı gözler önüne seriyor.
Korkuyorum Anne, hafıza kaybı yaşayan Ali üzerinden sıradan insanların hayatlarına dokunan, tuhaf ama samimi bir hikaye anlatır. Ali geçirdiği kaza sonrası geçmişini hatırlamazken, çevresindeki herkes bu boşluğun içinde kendini yeniden tanımlar. Film, İstanbulda bir mahallede geçen olayları merkezine alır. Elden ele dolaşan bir yüzük, yarım kalmış bir hırsızlık hikayesi ve gerçeği yansıtmayan bir polis soruşturması, mahalle halkını iç içe geçen entrikaların ortasına sürükler. Reha Erdem’in yönetmenliğinde film, dramatik olduğu kadar absürt bir tona da sahiptir. Karakterler, Ali üzerinden kendi korkularıyla ve sırlarıyla yüzleşir. Korkuyorum Anne, büyük olaylardan çok, gündelik hayatın içindeki karmaşayı ve insan ilişkilerinin kırılganlığını anlatıyor.
10. Gönül Yarası (2005)
Gönül Yarası, şehir hayatının sert yüzüyle kırılgan insan hikayelerini bir araya getiren, duygusal yönü güçlü bir filmdir. Anadolu’da uzun yıllar öğretmenlik yaptıktan sonra İstanbul’a dönen Nazım Bey, geçimini taksi şoförlüğü yaparak sağlar. Hayatı, bir pavyonda çalışan ve geçmişinden kaçmaya çalışan Dünya ile kesiştiğinde bambaşka bir yöne evrilir. Dünya, psikolojik sorunları olan eşinden kaçmış, küçük kızıyla hayata tutunmaya çalışan bir kadındır. Nazım Bey, her gün Dünya’yı işe götürüp getirirken aralarında sessiz bir bağ oluşur. Ancak geçmiş, peşlerini bırakmaz. Dünya’nın eski kocasının pavyonu basmasıyla olaylar dramatik bir hal alır. Nazım öğretmen, hiç düşünmeden Dünya’ya ve kızına sahip çıkar.
Ahmet Uluçay’ın sinema aşkını beyazperdeye taşıyan bu samimi ve şiirsel film, Anadolu’nun bir köyünde sinema tutkusuyla yanıp tutuşan iki çocuğun hikayesini anlatır. Recep ve Mehmet, yazları kasabada çıraklık yaparken, geceleri terk edilmiş bir ahırda kendi film makinelerini yapma hayali kurarlar. Bu masum ve yaratıcı çaba, onları ilk aşkları ve yetişkinliğin zorlu gerçeklikleriyle de tanıştırır. Uluçay’ın naif anlatımı, filmi sıradan bir büyüme hikayesi olmaktan çıkarıp, hayal gücünün sınır tanımaz gücüne dair evrensel bir masala dönüştürür. İzleyici, çocukların ellerindeki kısıtlı imkanlarla ürettikleri sihre hayran kalırken, bir yandan da Anadolu insanının sıcaklığını ve hayata dair basit sevinçlerini hissediyor. 2000 sonrası Türk sinemasının en özgün ve dokunaklı filmlerinden biri olan bu yapım, tutkunun ne demek olduğunu yeniden hatırlatıyor.
12. Uzak (2002)
2000 sonrası en iyi Türk filmleri arasında Nuri Bilge Ceylan’ın uluslararası arenada çığır açan filmi Uzak, modern hayatın ve büyük şehrin yalnızlığını, iki akrabanın üzerinden anlatan minimalist bir şaheser. İstanbul’a iş bulma umuduyla gelen genç Yusuf ile şehre yerleşmiş, hayata karşı bıkkın ve bezgin fotoğrafçı Mahmut’un aynı evdeki zoraki birlikteliği, sessizlikler ve bakışlarla dolu bir iletişimsizliğe dönüşür. Ceylan, kar beyazı İstanbul manzaraları eşliğinde, yabancılaşma, özlem ve umut kırıklığı gibi temaları işler. İzleyici, Mahmut’un içine kapanık dünyası ile Yusuf’un saf beklentileri arasında gidip gelirken, aslında her birimizin zaman zaman hissettiği o duyguyla yüzleşir. Bu film, 2000 sonrası Türk sinemasının evrenselde de nasıl bir dil yakalayabildiğinin en net göstergelerinden.
Yazı Tura, savaşın ve felaketlerin bireyler üzerinde bıraktığı kalıcı izleri son derece sert ama bir o kadar da gerçekçi bir dille anlatıyor. Film, Güneydoğuda askerlik yapmış iki gencin, Rıdvan ve Cevher’in, askerlik sonrası hayatlarına odaklanır. İkisi de cephede aynı mayın patlamasına maruz kalır ancak asıl yıkım, eve döndükten sonra başlar. Rıdvan, futbolcu olma hayalleri kurarken sağ bacağını kaybeder ve köyüne döndüğünde her şeyin değiştiğini fark eder. Ne sevdiği insanlar ne de hayat, bıraktığı gibidir. Cevher ise aynı patlamada işitme yetisini kaybeder ama onu asıl sarsan olay, Marmara depreminde babasını enkazdan çıkardıktan sonra yaşadığı ruhsal çöküştür. 2000 sonrası en iyi Türk filmleri arasında bu yapım, fiziksel kayıpların ötesinde, hayallerin, umutların ve geleceğe dair inancın nasıl parçalandığını gösteriyor diyebiliriz.
14. Üç Maymun (2008)
Üç Maymun, küçük bir yalanın zamanla nasıl büyüyerek bir ailenin tüm dengelerini bozabileceğini anlatan, karanlık ve sarsıcı bir filmdir. Hikaye, bir politikacının karıştığı kazayı üstlenmesi için şoförüne para teklif etmesiyle başlar. Bu karar, tüm ailenin kaderini sessizce değiştirir. Film boyunca karakterler, gerçeği bilmemeyi seçer; görmemeyi, duymamayı ve konuşmamayı tercih eder. Ancak gerçek, üstü örtüldükçe daha ağır bir yük haline gelir. Ailenin her bireyi, kendi iç hesaplaşmasını yaşarken suç ve vicdan duygusu evin içine siner. 2000 sonrası en iyi Türk filmleri arasında olan bu yapım, izleyiciye şu soruyu sordurur: Gerçekten kaçmak mümkün mü, yoksa görmezden gelinen her şey bir gün daha sert şekilde mi geri döner.
15. 7. Koğuştaki Mucize
7.Koğuştaki Mucize, masumiyet kavramını merkezine alan ve izleyiciyi duygusal olarak sarsan hikayelerden biri. Zihinsel engeli olan bir babanın işlemediği bir suç nedeniyle cezaevine düşmesiyle başlayan film, baba kız arasındaki güçlü bağı ön plana çıkarıyor. Hapishane ortamı, alışıldık sert yapısından sıyrılarak daha insani bir çerçevede ele alınır. Oyunculuk performansları hikayenin inandırıcılığı konusunda büyük bir etkiye sahip. Uyarlama bir yapım olmasına rağmen yerel dokunuşlar sayesinde hikaye Türkiye gerçekliğiyle uyumlu. 2000 sonrası izlenmesi gereken filmleri düşünenler için bu film, dramatik anlatımı ve geniş kitlelere ulaşan diliyle dikkat çekiyor.