Bilimsel anlayışın eksikliği 20. yy’da hayatı tehdit eden güzellik ürünlerine güvenilmesine neden olmuştu. Zaman içinde yapılan araştırmalarsa kullanılan bu kozmetik ürünlerinin tehlikesini ortaya çıkardı. Zehirli kremlerden röntgen epilasyonuna kadar kozmetik tarihinin derinliklerine inerek aslında bu tehlikenin ölümcül düzeyi artık biliniyor. İşte güzellik uğruna kullanılan tehlikeli kozmetikler!
Arsenik
1851’de doktor ve kaşif Johann Jakob von Tschudi, Viyana’daki bir tıp dergisinde Avusturya’nın güneydoğusundaki Steiermark sakinleri hakkında bir makale yazdı. Okuyucular, bu dağlık bölgede geleneksel bir yaşam sürerken, çoğu insandan tuhaf bir şekilde farklı olduklarını öğrendiler. Bunun nedeni ise “beyaz arsenik” olarak bilinen arsenik trioksiti yemeleriydi. Çeşitli arsenik bileşikleri, zehir ve ilaç olarak bu dönemde yaygın olarak kullanılıyordu. Ancak Avusturya’da arsenik tüketenlerin varlığı, arseniğin faydalı etkilerine ilgi uyandırdı. Özellikle, o bölgede yaşayan insanların artan dayanıklılık ve enerjilerinin yanı sıra parıldayan gözleri, pembe yanakları ve iyi bir ten rengine sahip olduklarını konuşuluyordu. Bu sayede arseniğin güzellik etkisi çıkmış oldu.
Aşırı ve ısrarlı arsenik kullanımının tahriş edici ve ölümcül olabileceği sık sık uzmanlar tarafından söylenilse de kullanılmaya devam edildi. Gerçekten de, kullanıcıların ciltlerinde kısa vadeli bazı faydalar var gibi görünüyordu. Artan bir trendin farkına varan birkaç şirket kısa süre sonra arsenik bazlı kozmetikler sunmaya başladı. 1890’ların ortalarına gelindiğinde tüketiciler, “Dr James P Campbell’s Safe Arsenic Complexion Wafers” gibi ürünleri ve hatta küçük miktarlarda arsenikle yapılmış karamelleri satın alabiliyorlardı. Bu tür ürünlerin popülaritesi Birinci Dünya Savaşı’ndan hemen sonraki yıllarda azaldı ancak bu maddeyle yapılan sabunlar 1930’larda hala satıştaydı. Arsenik tehlikeli kozmetikler arasında yer alıyor.
Radyum
Londra, Mayfair civarındaki yüksek sosyete salonlarının sadık bir takipçisi olan Helen Cavendish, varlıklı müşterileri tarafından çok sevildi ve en son güzellik bakımları söz konusu olduğunda onun kararına güvendiler. Böylece, 1911’de radyoaktif element radyumunu kullanan bir dizi ürün piyasaya sürdüğünde, neredeyse anında bir başarı elde edildi. Radyumun tehlikeleri artık çok daha iyi biliniyor olsa da, içerdikleri radyum miktarı çok küçük olduğundan, bu ürünlerin genel halka büyük zarar verdiğine dair çok az kanıt bulunuyor. Ancak kullananlardan birinin acı bir şekilde öldüğü biliniyor. Amerikalı zengin sosyetik Eben Byers, Radithor adındaki ağrı kesici ilacı aşırı tüketmesiyle hayatını kaybetti.
Cıva
Cilt problemlerini tedavi etmek için civa kullanıldığı biliniyor. 1300’lerde, metalik element tipik olarak kalın bir krem oluşturmak için hayvansal yağa ilave edildi ve daha sonra sedef hastalığı ve cüzzamdan etkilenen hastalar tarafından kullanıldı. Birkaç yüzyıl sonra, Hannah Woolley’nin kitabında güzelliği elde etmek için çok dikkat çeken bir tarif yayınlandı ve bu tarif civa içeriyordu. Popülerlik kazanmasıyla civa içeren kremler piyasaya sürüldü. Civanın zararı ise vücutta birikmesi. Ne kadar çok kullanılırsa o kadar çok depo edilir ve organlara yayılır. Mideye yayılmasıyla ülsere veya sinir sistemine zarara yol açabilir. Hatta birçok durumda ölümle sonuçlanır. 1936’ya kadar Gouraud’un kreminden cıva klorür nihayet çıkarıldı ve formül tamamen değişti. Bununla birlikte, kalomel, sıtma ve sarı humma gibi rahatsızlıklar için daha etkili tedavilerin keşfedildiği ve cıvanın ölümcül tehlikelerinin doğrulandığı 1950’lere kadar İngiliz kayıtlarından silinmedi. Cıva tehlikeli kozmetikler arasında yer alıyor.
Petrol
Petrolün damıtılması ve rafine edilmesiyle oluşturulan bu maddeyi kullanan tedaviler, 19. yüzyılda popülerdi. Esasen benzin, kuru bir şampuan görevi görerek saçı biriken kir ve tozdan arındırmak için kullanılıyordu. Daha sonra ev kullanımı için ürünler geliştirildi. Bu ürünlerse özellikle suya erişimi olmayan kuaförler tarafından şampuan olarak kullanılıyordu. Ancak bu ürünleri uygulamak ve sonra onları silmek bazen ölümcül sonuçlara yol açtı. Temmuz 1897’de, Fanny Samuelson adında bir kadın, Monsieur Emile and Co’nun Londra’daki lüks kuaföründe bir benzin yıkama sırasında saçı tutuşarak öldü.
X-ray
20. yüzyılın başlarında güzellik için uğraşlar vermek zordu çünkü her zaman denenecek yeni bir trend vardı. 1900’lerin başında, en son çılgınlık X-ışınlarıydı ve kaşif Wilhelm Röntgen onları üretme yönteminin patentini almadığından, insanlar kısa sürede kendi makinelerini yapmaya başladılar. Tek ihtiyacınız olan bir katot ışın tüpü ve bir güç kaynağıydı. Işınları cilt hastalıklarını ve tümörleri yakmak için kullanan tıbbi deneyciler ilginç bir yan etki bildirdiler. Hastanın istenmeyen tüyleri X ışınlarının yansıtıldığı yerde dökülüyordu. Bireysel güzellik arayanların 19. yüzyılın sonlarında merdiven altı olarak X-ışını makinelerini denediğine dair bazı kanıtlar olsa da asıl 1920’lerde yaygınlaştı. Tricho Sistemi adı verilen bu sistem basitti ve hatta çok sayıda dergi reklamı nasıl görüneceğini gösteriyordu. Müşteri, tedavi edilecek alanın boyutu ve şekline göre ayarlanabilir bir metal aplikatör ile birlikte küçük bir ön pencereye sahip büyük bir maun kutu gibi görünen şeyin önüne yerleştirilirdi. Bir anahtar açılır ve maruz kalma süresi için bir zamanlayıcı ayarlanırdı. Bu süre dolduğunda makine otomatik olarak kapanır ve by altı defaya kadar tekrar edilebilirdi. Bu günümüzde çok korkunç olsa da epilasyon, dönem boyunca mevcut olan alternatif tedavilere göre kısa vadeli önemli faydalar sağladı. Nispeten ağrısız, kullanışlı, tamamen kokusuzdu. Fakat o dönemlerde eğitimsiz ve deneyimsiz insanların bunu uygulaması ciddi yanıklara ve cilt hasarına neden oldu.
Kaynak 1