Bu haftanın en karakteristik günü, 14 Şubat tabii. Kimi için gereksiz bir detay, kimi içinse yılın olayı. Bugün; sevgilisi olandan olmayana, herkes için yapacak çok fazla seçenek var neyse ki şehrimizde.
14 Şubat geldi çattı diye haftanın diğer günlerini es geçecek değiliz elbette. Mogwai‘den Wolf Eyes‘a tarifsiz güzelliklerle dolu bir hafta var önümüzde. İyi haftalar olsun efendim.
1. Konser – Mogwai / 13 Şubat
Volkswagen Arena / saat 19.00
Kan damarlarına kadar hissedilecek huzur dolu karanlık bir uyuşukluk hissinden, beyin kıvrımlarını titreştirecek bembeyaz gürültüye; müzikal zirveler arası katharsis yaşatanlar onlar. Artistik “riff”lerle donattıkları gürültülerinin sizi boğmasına izin vermeden, yalın bir ambiyansla kulaklarınızı gıcırdamayan salıncaklarda sallandıranlar onlar. Fazla söze ne hacet, enstrümanlarını konuşturanlar, onlar.
İskoç sevdiceklerimiz, hem iyi hem de kötü gün dostlarımız, her daim özlediklerimiz… Mogwai. Yine geliyorlar. Anlayamazsınız.
2. Konser – Wolf Eyes & Haossaa / 13 Şubat
Peyote / saat 23.00
ABD’nin “gürültü kralları” olarak biliniyor, Wolf Eyes. Hem endüstriyel hem de ‘noise’ alanında kabından taşan şarkılar yazmanın sonucu olsa gerek, bu durum. Sadece “noise” deyip geçmek kendilerine haksızlık etmek olur, tabii. Zira, gürültüyü bir sanat formuna Wolf Eyes özgünlüğünde ve üretkenliğinde sokabilmek her yiğidin harcı değildir.
Eleştirmenlerin de söylediği gibi, kendileri Swans kederliliği ile Einstürzende Neubauten sesliliğini bir potada eritiyor. Karanlık vuruşlarla, kendi janrını yaratıyor. Kendilerini canlı canlı Peyote’nin serin duruşlı sahnesinde izleyecek olmak, unutulmayacak bir deneyim vaat ediyor. Wolf Eyes öncesinde de ülkemizin ‘gürültü kralları’ Haossaa sahne alıyor. Ne ala.
3. Konser – Soap&Skin / 13 Şubat
Salon İKSV / saat 22.00
Avusturya eşrafının ‘harika çocuk’ olarak tanımladığı 1990 doğumlu Anja Plaschg’ın deneysel solo projesi; Soap&Skin. Karanlık piyano vuruşları ve dingin vokalleri sağolsun, kendisi Avustuya’nın taze pop-star’ı olmakla kalmayıp; şanını dünyaya duyurmuş durumda.
Sadece müzikle de yetinmiyor, Anja. On parmağında çok marifet var. Övgülerle betimlenen oyunculuk performansları mevcut. Birkaç sene evvel Berlin ve Viyana’da oynanan “Nico – Sphinx aus Eis” isimli oyunda, bizzat Nico’yu canlandırmış ve Nico şarkılarını layığıyla söyleyerek entelektüel çevrelerce de takdir görmüştü. Kendisi Cuma gecesi şehrimizde.
4. Sergi – Yüz Kumbarası / 13 Şubat – 19 Mart
İstanbul Fransız Kültür Merkezi
40 fotoğrafçı’nın 2011 yılından beri 40’ar farklı portreyi fotoğraflayarak oluşturduğu Yüz Kumbarası; görsel belleğimiz kuvvetlendirecek dev bir albüm niteliğinde. Yüzlerine aşina olduklarımız, hiç tanımadıklarımız, isimlerini bilip suretlerinden bihaber olduklarımız, hayran olduklarımız, sahnedekiler ve perde arkasındakilerden oluşan 1600 fotoğraflık dev bir albüm.
Daha da ayrıntılı bilgi isteyenler; şuraya.
5. Konser – Babylon Presents: Love & Reggae | U-Roy, Big Youth, Sattas / 14 Şubat
Volkswagen Arena / saat 19.00
Sevgililer Günü’ne filmlerden fırlamış emanet ambiyanslarda; bol kırmızılı, bol çiçekli, iç bayıltan müziklerle girmek sizin de hakkınız tabii. Senede bir gün ne de olsa. Değişikliktir, farktır, heyecandır.
Ama bu malum güne; gerçek anlamda sevgi, barış ve müzik üçgeninden bakmak isteyenlerdenseniz, günün anlam ve önemine cuk oturan bir etkinlik var İstanbul’da. Hangi müzik “reggae” kadar bütünleşebilir ki zaten sevgi ve barış hissiyatı ile.
Reggae’yi layığı ile bir düşünce biçimi olarak algılayan ve algılatan efsane müzisyen U-Roy, janrın en özgün isimlerinden Big Youth ve Türkiye reggae sahnesinin medarı iftiharı Sattas’ın yer alacağı gece, an itibarı ile buz gibi olan İstanbul’a sımsıcak Jamaika esintileri getirecek.
6. Sinema – Sinema Seni Seviyorum / 14 Şubat – 8 Mart
Pera Müzesi
Tam da sevgililer gününde gösterime başlayacak olan “Sinema Seni Seviyorum” seçkisi, sanılanın aksine romantik filmlerden oluşmuyor. Pera Müzesi Sinema’nın, sinemaseverleri de yanına katıp sinemaya olan aşkını ifade edişi aslında, bu program.
Film yapımı sanatını övmek, sinema saplantısını paylaşmak için seçilmiş kurgu ve belgesel filmler; sinemaya bir nevi saygı duruşu niteliğinde. İçeriği öğrenince gözü parlayanlar bir yana, başlığa aldanıp romantik film hayalleri suya düşenler için üzgünüz tabii. Ama siz yine de programa bir göz atmadan peşin hüküm vermeyin.
7. Müzik – All You Need Is Love / 14 Şubat
KüçükÇiftlik Park / saat 18.00
Sevgililer Günü içi dikkate değer bir diğer etkinliğe geldi sıra. Diyorsanız ki “yalnız kalınca kasıyor, ben en eğlenmelisinden festival havasında geçireceğim bugünü”, bu parti tam sizlik olabilir. Canlı müzik, DJ setleri, yemeler-içmeler, alışveriş köşeleri…vs. Bildiğiniz festival ortamı. Sevgiliyle mi gidilir, arkadaşlarla mı… Artık ona da bağımsız iradeler karar versin.
White Mink, Swing Zazou ve The Roustabouts gibi ritmik müzikleriyle olduğu kadar kostümleriyle de pek eğlenceli olan isimlerin, akşam boyunca sahne alacağını da not düşmeden geçmeyelim.
8. Müzik – Ian Pooley / 14 Şubat
Kloster / saat 23.00
90’ların başından beri Alman techno ve house sahnesinin en verimli müzik yapımcılarından biri olarak addediliyor, Ian Pooley. Pop, soul ve jazz etkilerini ustalıkla harmanladığı 90’lardan sonra ise yepyeni bir yol çizdi kendine. Samba ve bossanova’nın yürek ferahlatıcı etkisine kapılıp, Brezilya lezzetli soslara buluyor pistleri, şimdilerde.
Ministry of Sound ve Brazilution albümlerinde de alameti farikasını konuşturan Pooley, Daft Punk’tan Bob Sinclar’a sayısız başarılı remixe de imza atmış durumda.
“Sevgililer günü dediğin ne ki? Pistlere atalım kendimizi.” diyenler için, Cumartesi gecesi önerimizdir, efendim.
9. Sergi – Çanakkale Bienali: Koordinatlar 40°9′0″N-26°24′0″E / 14 Şubat – 8 Mart
Depo
3. ve 4. Çanakkale Bienalleri’nden derlenen bir seçkinin sunulacağı sergi, Troya’dan Gelibolu’ya savaşlarla anıla gelen Çanakkale kentinin sosyal ve kültürel dokusu ile tarihsel belleğine odaklanıyor. Militarizm, mitolojiler ve tarihin anıtlaştırılması gibi konuları irdeleyen sergi, “savaşı efsaneleştiren ve kutsallaştıran” anlatıya eleştirel bakış açıları getiriyor.
10. Tiyatro – Benim Adım Anna / 14, 19 Şubat
Tiyatro Karakutu / saat 20.30
Yoksul bir hayattan kaçarak, hayallerinin peşinde İstanbul’un yolunu tutanlardan biri, Anna. Beklentiler, hayal kırıklıkları, özlemler, arzular, korkular ve aşk… Tehlikeli çıkmazlarla dolu İstanbul’un Anna’ya biçtiği kaderi konu edinen bu tazecik oyun, prömiyerini Cumartesi akşamı gerçekleştiriyor. Yazan ve yöneten, Egemen Sancak.
11. Spor – Geyik Koşuları 2015
Belgrad Ormanı / saat 08.30 – 14.00
Her sene kar, yağmur, çamur dinlemeden koşturmaya devam eden Geyik Koşuları; senenin ilk etkinliğine bu Pazar “start” veriyor. Biz size ne olur olmaz; koşunun zorlu bir parkurda, iniş-çıkışlı patikalarda, çok da hafife alınmayacak bir yarış olduğunu hatırlatalım. Ona göre hazırlık gidin.
Tabii, her şeye rağmen doğanın içinde atılan enerji ile hissedilen endorfin etkisi, koşu sonunda yaşanan yorgunluğa da değmiyor değil.
Detaylı bilgi için şuraya.
12. Konser – Anneke van Giersbergen & Arjen Lucassen / 18 Şubat
Bronx Pi Sahne / saat 22.30
Gotik metal dendi mi akla ilk gelen klasiklerden biridir, The Gathering. Ülkemizde pek sadık bir kitleleri olduğunu da biliyoruz, kendilerinin. Grubun belki de en çok sevilen üyelerinden, güzeller güzeli, gani gani dövmeli Anneke van Giersberg‘in gruptan ayrılıp solo kariyer yolunda ilerlediğini bilenler bilir.
Giersberg, üretkenliğinden hiçbir şey yitirmeden devam ediyor müzikal adımlarına. Hem de yanına Hollanda’nın bir diğer köklü metalcisi Arjen Lucassen’i katarak. İkili, ‘The Gentle Storm’ projeleri ile Avrupa’yı turluyor şu günlerde. Çarşamba gecesi de İstanbul’da duraklıyorlar. Meraklılarına duyurmuş olalım.
13. Sergi – Doğa Seni Çağırıyor / 18 Şubat – 8 Mart
Zorlu PSM
Küresel iklim değişikliği, biyolojik çeşitliliğin azalması, su kaynaklarının kirlenmesi, çarpık kentleşme gibi hayati önem taşıyan çevre sorunlarıyla canla başla mücadele etmeye çalışan WWF’nin Türkiye ayağı; toplam 52 sanatçının katılımı ile bir sergi düzenliyor.
Çevresel sorunların ciddiyetinin hayati bir bilinçle algılanmasını arzu ettiğimiz şu dönemlerde gidilesi, görülesi bir sergi. Akıllarda olsun.