Son dönemdeki sinema filmlerimizde yer alan Siyahi karakterler genellikle; turist, mülteci ya da saat satıcısı rollerindedir. Oysa bundan çok zaman önce, Yeşilçam filmlerinde esnaftan birisi yahut sokakta top oynayan bir çocuk olarak görmek mümkündü Afrika kökenli Türkiyelileri. Üstelik o dönemlerde İstanbul’da yaşayan Siyahi oranı şimdikine oranla çok daha azdı.
Yeşilçam bir tuhaftır zaten. Kürt demeyi sevmez mesela. Bir düğün sahnesinde Kafkas dansları yapılmadığı sürece Çerkes ya da Çeçen demeyi de sevmez. Sanki Çerkesler yalnızca 7/24 düğün yaparak yaşayan insanlarmış gibi… Eğer Şeyh Şamil destanı çekilecekse o destansı zat Çeçen değil bir Kafkas Türkü’dür. Buna rağmen 5-6 Eylül olaylarından on yıllar sonra bile filmlerinden ev sahibesi “Madam” karakterini, yahut Rum meyhaneciyi, Ermeni fotoğrafçıyı eksik etmez. Hatta günümüzde “Onların yaptığı yemek pistir, yenilmez.” gibi ırkçı söylemlere sıkça maruz kalan çingenelere de bolca yer verilir. Hatta yalnızca yan rollerde değil baş rollerde de çokça çingene karakterlere yer verilmiştir.
Farklı dinlerden olan gayri müslim tebaaya yer verilse de Müslümanlığın farklı mezheplerine pek yüz verilmez…
Hülasa ulusal asimilasyon politikasının içerisinde kalanlar azınlıklar ( Yani Sünni/Türkleşebileceğine inanılan azınlıklar) yok sayılırken bu kapsam dışında kalanlar (Yani Hristiyanlar Yahudiler ya da yurt dışında bağımsız devleti olan milletler; Ermeniler, Rumlar, vs.) filmlerde sıkça yer alırlar.
Mamafih az sayıdaki Afrika kökenli karakter oyuncusu bu saydığımız iki kategoriye de dahil değildir. Filmlerde yalnızca egzotik bir renk hatta bazen eşraftan herhangi bir kişi gibi karşımıza çıkar.
Listemiz; bahsini ettiğimiz Afrika kökenli Yeşilçam emekçilerini anlatacak.
Dursune Şirin, nam-ı diğer “Bacı Kalfa”
Ayşeciğin dadı annesi, konakların bacı kalfası, küçük hanımların toton koruyucu meleği… Başında beyaz yemenisi, neşeli kahkahası ve günümüzde bir mizah unsuru olarak sıkça taklit edilmeye çalışılan o meşhur Arap Bacı konuşması ile belki de sinemamızın ilk siyahi yüzüdür Dursune Şirin Manisalıdır
1913 Kırklareli doğumlu olan Dursune Şirin aslen Manisa’lıdır. Kökleri Kongo’ya kadar uzanan birisinden Manisa’lı diye bahsedince “Acaba Kongo’nun da Manisa diye bir vilayeti mi var ? ” diye düşünmeyin hiç. Dursune Şirin ailesinin 18. yüzyılda Kongo topraklarında başlayan yolculukları Osmanlı topraklarında son buldu ve o dönemde yurdumuzda yaşayan Afrika kökenli vatandaşlarımızın en yoğun yaşadığı kentlerden birisiydi Manisa.
Yeşilçam’da 1949-1970 seneleri arasında 70’in üzerinde filmde emeği olan Dursune Şirin kaderin bir cilvesi olarak doğduğu ya da nüfusa kaydedildiği gün olan 1 Ocak tarihinde (1972) hayata gözlerini kapatmıştır. Dursune Şirin aynı zamanda Türk sanat müziği sanatçısı ve kendisi gibi Yeşilçamemekçisi olan İbrahim Şirin’in de annesidir
Özdemir Akın nam-ı diğer “Gündüz Feneri”
1935 yılında dünyaya gelen Özdemir Akın Yeşilçam’ın en çok bilinen siyahi aktörüydü demek yanlış olmaz. Oyunculuk dışında set işçiliği, yapım amirliği hatta görüntü yönetmenliği de yapmış tam bir sinema insanıydı Özdemir Akın.
Keloğlan aramızda filminden mahallenin manavı, Turist Ömer Afrika’da filminde Beyaz Panter’in sağ koluydu o. Yeşilçam’da 90’ın üzerinde filmde emeği olan Özdemir Akın aslen Muğla Dalaman’lıdır ve ömrümüm son yıllarını da yine Muğla Dalaman civarında geçirmiştir.
80’li yılların sonundan itibaren sinemadan uzak kalmasının esas nedeni kendi tercihi midir yoksa klasik Yeşilçam vefasızlığı mıdır bilinmez ama kardeşi olan Kubilay Hakan’ın da benzer bir son yaşadığını belirtmekte fayda var.
İhsan Küçüktepe nam-ı diğer “Çitlenbik”
Yumurcağın en yakın dostu Çitlenbik…
Hollywood filmlerinde sarışın, yakışıklı jönlerin yanında gördüğümüz en çok konuşan siyahi yan karakterleri, aksiyon anında, “Ben yokum adamım!” diyerek tornistan yaparken görmeye alışkınız. Bunların aksine sarışın, yakışıklı jönümüz olan Yumurcak’ı hiçbir tehlikeli şart altında yalnız bırakmaz Çitlenbik. Biraz söylenir ama gerekeni yapar. Zaten filmin sonunu göremeden kötü adamın kurşunlarına hedef olmaktan kurtulamaz.
İhsan Küçüktepe Çitlenbik dışında 1975’te çekilen Aşk-ı Memnu dizisinde Nihal karakterini canlandıran Itır Esen’e aşık olan genci canlandırmıştır. Sektördeki kamera önü macerası pek uzun sürmese de ses kayıt teknisyeni olarak sinema endüstrisine hizmet etmeye devam etmiştir.
Bacı Kalfa’nın berrak sesli oğlu İbrahim Şirin
Girizgah kısmında kendisinden bolca bahsettiğimiz sinemamızın Arap Bacı’sı Dursune Şirin’in oğludur. Annesi gibi o da Yeşilçam filmlerinde rol aldıysa da sonraları daha ziyade tiyatro ve müziğe yönelmiştir.
Hem Türk Sanat Müziği icra edip hem de Şehir Tiyatrolarında görev alırken aynı zamanda dönemin televizyon dizilerinde de rol almış, Yorgun Şavaşçı dizisindeki Arap Maksut rolüyle unutulmazlar arasına girmiştir. Bu dizi Kenan Evren’in başta olduğu cunta rejimi tarafından sakıncalı bulunmuş ve kopyaları imha edilmişti. İbrahim Şirin’e göre; dizinin yasaklanma sebeplerinden birisi de Türk ordusunda Siyahi bir subay bulunmasıydı.
On parmağında on marifet bir sanat insanı olan İbrahim Şirin tiyatro ve müzik çalışmalarına halen devam etmektedir. Umarız kendisini beyaz perdede veya tv ekranlarında daha fazla izleme imkanı buluruz.
Celal Yonat nam-ı diğer Arap Celal
Kemal Sunal’ın kendisine hitaben söylediği “Arap sen içme, bokunu çıkarıyosun” repliğiyle belleklere kazınan sinema emekçisi Yeşilçam’da tam 326 filmde görev almıştır.
1922 Sivas doğumlu aktörün aslında Afrika kökeni ile ilgili net bir veriye ulaşamadık ama sinemamızda Arap rolleri dışında Siyahi rollerinde de çokça yer aldığı için onu da bu listenin doğal bir parçası olarak gördük.
1948 yılında figüran olarak başladığı sinema kariyerine hayatını kaybettiği 1993 yılına kadar aralıksız devam etti.
Kubilay Hakan, nam-ı diğer Bilal-i Habeşi
Her ne kadar en çok “İlk ezanı okuyan Bilal-i Habeşi” karakteriyle tanınsa da biz onu daha ziyade garson, uşak ya da konak çalışanı rolleriyle hatırlıyoruz. Ağabeyi Özdemir Akın gibi Dalaman doğumlu olan Kubilay Hakan şimdilerde Alanya’da hayatını sürdürüyor…
Gulyabani’li filmde bile “Ben bu karıdan çok korkuyom” dedirtebilen Yasemin Esmergül
Süt Kardeşler filminde sinemamızın gözbebeğini ekmek kızartmasıyla tavlamaya çalışan, gözlerini belerterek gulyabiniyi bile korkutabilen ancak arap bacıyı canlandırırken de bir o kadar sevimli…
Yasemin Esmergül 1920 yılında İzmir’de dünyaya geldi. Sinemaya dadı rolleriyle ısınsa da en çok Süt Kardeşler filmindeki “Yasemin Hanım” karakteriyle bilinir. Sinema dışında tiyatro ve müzik çalışmaları yapmıştır.
Yasemin Esmergül, Kurtuluş’ta “Kulüp Yasemin” isminde bir mekan çalıştırıyor ve burada sahne alıyordu. Aynı zamanda bu mekanı sinemacılara plato olarak da kiraya veriyordu. 2007 yılında İstanbul’da hayata veda etti.
İlk Siyahi pop starımız: Esmeray
1950’de İstanbul’da dünyaya geldi. 1960’ta İstanbul Şehir Tiyatrosu’na girdi ve Çocuk Bölümü’nde ilk defa sahneye çıktı. Dormen Tiyatrosuyla özel tiyarto macerası başladı ve 1974 yılına kadar çeşitli özel tiyatrolarda yer aldı.
Bu arada sinemada “Sev Kardeşim” ve “Zilli Nazife” adlı filmlerde rol aldı. Ayrıca “Unutama Beni” filminde de misafir oyuncu olarak yer aldı. 1974’de ilk ve son kez düzenlenen 1. Toplu İğne Beste Yarışmasında, eşi Şemi Diriker’in (Bestelerine Erol Tanır imzasını atardı.) bestesi olan “Unutama Beni” ile aldığı birincilikle adını duyurdu ve müzikte ben de varım, dedi.
1977 yılında yaptığı “Gel tezkere” plağıyla ikinci çıkışını yaptı. ve sonraki yıllarda da asker şarkıları söylemeye devam edip halkın gönlünde sağlam bir yer edindi. 25 Mart 2002’de, uzun süre mücadele ettiği kansere yenik düşerek hayatını kaybetti.
Turist Ömer’in küçük kurtarıcısı; Ali İzgi
Yeşilçam’da yalnızca iki filmde çocuk oyuncu olarak yer almasına karşın; sinemamızın İnek Şaban’dan sonraki en önemli komedi ikonu olan Turist Ömer’imizin hayatını kurtarmasıyla bize kendisini sevdirmiştir.
Ayrıca Turist Baba ile Beyaz Kaplan’ın (Feri Cansel) arasını yaparak kıyakçılığını tescillemiş, sinemamızda küçük ama tatlı bir iz bırakmıştır.
Bonus: Yalancı Arap Bacı “Tevfik Gelenbe”
Kendisi ne Siyahi ne de kadındı ama en çok tanınan bacı kalfa tiplemelerinden birisine hayat vermişti. O kadar başarılıydı ki kendisini gerçek kadın zannedenler bile vardı. Belki makyajcı arkadaş bu kadar gelişigüzel boyamasaydı hakiki Siyah zannedenler de olacaktı. Ustayı 2004 yılında kaybettik. Nurlar içinde yatsın…