My name is Bond! James Bond!
Bu replik, beyaz perdede ilk kez Sean Connery ile hayat buldu, James Bond karakteri de öyle.
Yedi farklı hikâyede 007 ajanının hayatını canlandıran ünlü aktör bugün 83 yaşında! Doğum gününde kendisini ve unutulmaz filmlerini bir kez daha hatırlamak istedik…
İyi ki doğdun yaşayan efsane Sean Connery.
Cehennem Sürücüleri
Hell Drivers – 1957
Sir Thomas Sean Connery, 25 Ağustos 1930 tarihinde, Edinburg, İskoçya’da dünyaya geldi. Annesi Euphemia Maclean bir temizlikçiyken babası Joseph Connery ise bir fabrika işçisiydi. Connery’nin ilk işi sütçülüktü; kısa bir süre sonra bundan sıkılıp Kraliyet Donanması’na katılan Connery, ülser teşhisi nedeniyle askerden terhis edildi ve aralarında tabut cilalamaktan üniversitelerde modellik yapmaya kadar çok çeşitli mesleklerin yer aldığı bir dizi işte çalıştı.
1951 yılında, harcamalarını karşılamak için biraz daha paraya ihtiyaç duydu ve King’s Theatre adlı tiyatroda sahne arkasında çalışmaya başladı. Connery, burada oyunculuk kariyerine ilk adımlarını attı. Özgün adı Hell Drivers (Cehennem Sürücüleri) olan film çevrildikten bir yıl sonra (1958’de) Türkiye’de gösterime girdi. 1979’da ise TRT televizyonunda özgün adının tam çevirisi olan Cehennem Sürücüleri adıyla yayına verildi. Filmin başlıca rollerinde Stanley Baker, Herbert Rom yer alırken, Connery ise yan rollerden birinde görünüyordu. Bu, daha önce sadece TV dizilerinde küçük rollerde yer alan Connery’nin sinemadaki ilk oyunculuk deneyimiydi.
Ölmeyen Aşk
Another Time, Another Place – 1958
Connery’nin rol aldığı bahse değer ilk yapım ise Another Time, Another Place adlı film oldu. Filmin çekimi sırasında başrol oyuncusu Lana Turner’ın erkek arkadaşı Johnny Stompanato’nun silahlı saldırısına uğrayan Connery, saldırganı etkisiz hale getirmeyi başardı ve Stompanato’nun sete girmesi yasaklandı.
Dr. No
1962
Connery’nin şöhrete kavuşmasını sağlayan filmler, şüphesiz ki 1962-1983 yılları arasında oynadığı James Bond filmleriydi. ‘Dr.No’, Ian Fleming’in yazdığı James Bond serisinin EON Productions tarafından çekilmiş seri filmlerinin ilkidir. Film; Terence Young yönetmenliğinde, Harry Saltzman ve Albert R. Brocolli yapımcılığında 1962 yılında çekildi. Dr. No’nun başarısının üzerine filmlerin devamının çekilmesine karar verildi.
Rusya’dan Sevgilerle
From Russia With Love, 1963
1963’te çekilen Bond serisinin ikinci filmidir. Filmin büyük bir kısmı İstanbul’da geçmektedir. İngiliz Gizli Servisi, James Bond’a Rusların elinde olan Lektor şifreleme makinasını alma görevini verir ve bu amaçla İstanbul’a gönderilir.
Altın Parmak
Goldfinger, 1964
İngiliz Ajanı 007 James Bond bu filmde uluslararası bir mücevher kaçakçısı ve altın tüccarı olan Goldfinger’la mücadele ediyor. Aurec Goldfinger’ın ilk bakıştaki planı dünyanın en büyük ve zengin bankası olan Fort Knox’ı soymaktır. Ama macera geliştikçe aslında amacının; burayı soymak değil de içinde nükleer bir bomba patlatıp ABD’nin altın rezervinin tamamını 58 yıl radyasyonlu bırakıp kendi stoklarındaki altının karaborsa 10 kat değerlenmesini sağlamak olduğu ortaya çıkıyor. James Bond, müthiş zekâsı, Q’nun verdiği aletleri ve dayanılmaz cazibesi ile bu planı bozmaya çalışıyor. Bu esnada onu en çok zorlayan ise efsanevi Midas dokunuşu ile karşılaştıklarını altına çeviren Koreli kötü adamdır.
Yıldırım Harekâtı
Thunderball, 1965
Yıldırım Harekâtı serinin 4’üncü filmi olarak yine Terence Young tarafından çekilmiştir. Spectre, nükleer bomba yüküyle deneme uçuşları yapmakta olan özel bir bombardıman uçağının askeri pilotunu öldürerek kendi adamını estetik ameliyatla onun yerine yerleştirir. James Bond, kısa süre içinde Spectre’nin izini sürerek etkisiz hale getirmeli ve ezeli düşmanı Blofeld’i durdurmalıdır.
İnsan İki Kere Yaşar
You Only Live Twice, 1967
Serinin 5’inci filmi bu defa yönetmen Lewis Gilbert tarafından çekilmiştir. Gizemli bir uzay aracı, Amerikan uzay kapsüllerinden birini içine alarak kaçırır. Amerika, en dişli rakibi olan Sovyetler’i suçlamaktadır. Fakat İngiliz Gizli Servisi, aracın izini Japon denizine kadar sürmeyi başarır. James Bond, araştırmalar için Tokyo’ya gönderilir.
Ölümsüz Elmaslar
Diamonds Are Forever, 1971
‘İnsan İki Kere Yaşar’ gösterime girdikten sonra serinin yapımcı firmasının değişmesiyle birlikte Casino Royale adlı film çekildi ve bu filmde Bond rolünde David Niven rol aldı. Film gişede beklenen etkiyi yaratmadı ve hayranları tarafından ilgi görmedi. İki yıl arada sonra, 1969 yılında, serinin 7’nci filmi Kraliçenin Hizmetinde çekildi ve bu filmde de yine Bond rolünü bir başka aktör, George Lazenby, üstlendi. Bond karakterini gençleştirmek için bu filmde rol alan Avustralyalı aktör Lazenby de beklenen başarıyı yakalayamadı. ‘Kraliçenin Hizmetinde’ adlı filmin büyük fiyaskosundan sonra, emektar Bond aktörü Sean Connery tekrar bu role ikna edildi ve ‘Ölümsüz Elmaslar’ çekildi. Yapım, Connery’nin katılımıyla, önceki filmin başarısızlığının aksine, ilk üç günlük hasılat rekoruyla James Bond serisine yeniden hayat kazandırdı.
Şark Ekspresinde Cinayet
Murder on the Orient Express, 1974
Connery, James Bond serisinden ilk ayrılışının ardından Agatha Christie’nin aynı adlı romanından, senaryosunu Paul Dehn’in yazdığı film ‘Murder on the Orient Express’te rol aldı. Trende işlenen bir cinayeti anlatan ve çok geniş bir oyuncu kadrosuna sahip olan filmin bazı bölümleri Türkiye’de çekildi.
Asla Asla Deme
Never Say Never Again, 1983
Sean Connery 1971 yılında çekilen ‘Ölümsüz Elmaslar’ filminden sonra Bond karakterini 6 film üst üste Roger Moore’a bıraktı. 1983 yılında ise geri dönerek en popüler Bond serilerinden biri olan ‘Never Say Never Again’ filmiyle 007 Bond karakterine veda etti.
Bu filmin adı Sean Connery’nin Bond kariyeri ile yakından ilgilidir aslında. Çünkü Sean Connery 1971 yılında ‘Ölümsüz Elmaslar’ filminde 6. kez Bond rolünde oynamış ve “Bundan sonra asla Bond rolü oynamayacağım” demiştir. 12 yıl sonra tekrar Bond rolünü kabul ettiğinde bu film için ‘Asla Asla Deme’den daha iyi bir isim seçilemezdi.
Gülün Adı
Name of the Rose, 1986
1983 yılında Bond serisinden temelli ayrılan Connery, 1986 yılında oynadığı ve Umberto Eco’nun aynı adı taşıyan kitabından uyarlanan filmi Gülün Adı ile BAFTA ödülü kazandı. Aynı yıl rol aldığı İskoçyalı (Highlander) adlı filmindeki akıl hocası karakteri, gelecekteki filmlerinde de bürüneceği rollerin habercisi gibiydi. Connery ilerleyen yaşlarında sık sık genç başrol oyuncularını yöneten ve onları hizaya sokan yaşlı eğitmen ya da okul hocası karakterlerine büründü.
Dokunulmazlar
Untouchables, 1987
Başrollerini Memur Eliot Ness rolünde Kevin Costner, İrlanda asıllı Amerikalı devriye polisi Jim Malone rolünde Sean Connery ve Al Capone rolünde Robert de Niro’nun paylaştığı filmi, David Mamet uyarladı. Filmdeki rolüyle Connery En iyi Yardımcı Erkek Oyuncu Oscar’ını kazandı. Film kısa zamanda büyük etki yarattı ve 76 milyon doları aşan hasılatıyla hit oldu.
Kızıl Ekim
The Hunt for Red October, 1990
Connery’nin finansal olarak başarılı olan son filmlerinden biri ise ‘Kızıl Ekim’ filmi oldu. 1996 tarihli ‘The Rock’ ve 1999 tarihli ‘Entrapment’ de ise Connery ustalık dönemini yaşadı.
Tatlı Sert
The Avengers, 1998
Connery’nin sinemada rol aldığı son filmler, First Knight (1995), The Avengers (1998) ve The League of Extraordinary Gentlemen (2003) oldu. 60’lı yılların en sevilen dizilerinden olan ‘Tatlı Sert’deki Emma Peel ve John Steed ikilisi, yıllar sonra Uma Thurman, Ralph Fiennes ve Sean Connery’nin başrollerini oynadığı bu filmle sinemaya uyarlandı. The Avengers 1998 yılındaki bütün “en kötü film” ödüllerini toplarken, The League of Extraordinary Gentlemen ise Alen Moore’un çizgi romanına ve başarılı oyuncu kadrosuna rağmen gişede istenilen başarıyı elde edemedi. Sean Connery, 2006’da gerçekleşen ödül töreninde Amerikan Film Enstitüsü’nden ömür boyu başarı ödülü kazanmasının ardından sinemayı bıraktığını açıkladı.