Abidik gubidik anlarda sebepsiz yere gelen yalnızlık hissi… Nesin oğlum sen kimsin? Gel hele gel. Göz yaşlarımız hiç mi dinmeyecek? ARTIK YETER! İnsan bir yaşam belirtisi istiyor. Bir türlü alışamadığımız anlar bunlar. O zaman daha fazla uzatmadan; son kez “BIRAKHIN GELSİN” diyor ve sosyalleşiyoruz.
Telefonun nerede olduğu önemsiz olmaya başlayınca,
Rakını koyup tokuşturacak birini bulamayıp kendi su bardağınla tokuşturunca,
Hiçbir yere ve kimseye ait olmadığını anlayınca,
–
Tuvalette kapı kapatmayı istemsizce unutunca,
Ev içerisinde saçma sapan yerlerde uyuduğunda kimse seni kaldırmayınca,
Market alışverişlerinde ağırlık birimi: “gram” kankan olunca,
-Merhaba abi 200 gram beyaz peynir alabilir miyim?
-200 gram?
Telefondaki bütün oyunlarda rekor kırmaya başlayınca,
Hayatta tek değer verdiğin kişinin “kendin” olduğunu anlayınca,
Nazlanacak biri olmayınca,
Hapşırdığında “sende gör” diyecek biri olmayınca,
Bunun bir ileri seviyesi evdeki eşyalarla, hayvanlarla konuşma ve sesli sesli düşünme oluyor.
Sıcacık yataktan çıkmak için geçerli bir sebep bulamayınca,
Banyodan uzun süre çıkmayıp kimse “napıyon içerde 8 saatir” demeyince,
“Üstüme bir şeyler alayım” deyip mağazada bir iki parça deneyip kabinden “olmuş mu” diye çıkamayınca,
Bir derdin olup anlatmak istediğinde anlatacak birini bulamayınca,
Yahut anlamazlar deyip hepten anlatmayınca,
Kılık kıyafet, saç baş birbirine girip hepten boşverince,
Bardağa su koyarken “bur bardağı ben mi kullanmıştım?” diye sorma ihtiyacı hissetmeyince,
Televizyon açık olarak uyuyup sabah açık televizyonla uyanınca,
Bir de bunun ışık versiyonu var.