Breaking Bad’in bitişinden bu yana neredeyse 1 yıl geçti. Ancak Bay Walter White’ın gönlümüzde açtığı onulmaz yara henüz kapanmış değil. Kaç gece o kızgın gözlerini bize doğrulttuğu bir kâbustan çığlıklar atarak uyanmadık mı? Lisedeki kimya öğretmenimizle semt pazarında karşılaşınca adama “Acaba?” diyerek bakmadık mı?
İşte Walter White unutulmaz demek için ihtiyacınız olan sebepler listemiz.
Beyaz Don
Başka bir şey ile başlamaya gerek var mı? Hemen her bölümde en az bir kere görmeden içimizin rahat edemediği, Ayşe Teyzemizin Ace’lerine gelesi, (Hatırlamayanlara hatırlatalım.) o bembeyaz, pirüpak don! Bizi ergenlik öncesi dönemlerine sürükleyerek “Tövbe, nasıl giymişim lan bunu!” dedirten, lakin 50’sini aşıp, unu eleyip, eleği asınca süratle en büyük bedenleri edinilen don! Laf aramızda yönetmen amcamız Walter’a başka model donlar önermiş ama o “Nayır! Mümkün olan en sefilini giyeceğim!” diyerek beyazında direnmiş. Hâlâ beyaz donda ısrarcı olan erkeklere bizden söylemesi…
Pizza
Kaçınız karınıza sinirlenip evden çıkarken, elinizdeki pizza kutusunu bir hırsla evin damına savurup, pizzanın paketten ayrılarak, malzemeli yüzeyinin üste gelecek şekilde dama konmasını sağlayabilirsiniz ha! Kaçınız? Ben söyleyeyim: Hiçiniz! İşte o yüzden siz üç kuruş maaşa talim, ay sonunu zor getirirken, bazıları yeşilleri balya balya evin temeline istifliyor.
Kaşlar
http://youtu.be/rm1rSw_KRnc
Araba yıkamacısındaki işinden istifa ederken, rafları tarumar edip, patronun kaşlarına bile umarsızca giydiren adama, ben olsa olsa, SAYGI DUYARIM! Aklımdan bir an bile çıkaramam o adamı…
Para para para!
Şimdi itiraf edelim. Hangimiz kısa zamanda bol para kazandıran bir iş istemeyiz ki! İşte Walter amcamız baktı ki kimya hocalığından ya da araba yıkamaktan adam olunmuyor, mis gibi yolunu bulmuş. Güzide arama motorumuz Yahoo’da öyle düşünüyor olmalı ki, meslek olarak önermiş… (Valla photoshop değil. Sadece talihsiz bir raslantı.) Ha öyle SSK’sı, Bağkur’u, öğle yemeklerinde ticket’ı falan yok. Bayramlarda anneannenizin elini öpmeye gittiğinizde ne iş yaptığınızı biraz zor anlatırsınız ama idare ediverin işte. Hem aylık geliri 100.000 dolardan fazla hem de üniversite mezuniyeti istemiyor! Yaşadınız!
Başka kim dayanırdı?
Walter White’i akıllardan çıkaramamanın en önemli sebeplerinden biri de şüphesiz dizinin başından itibaren Pinkman denen fırlamaya karşı gösterdiği peygamber sabrıdır. Kendi öz anasıyla babasının bile yaptığı haylazlıklardan illallah deyip, poposuna tekmeyi bastığı bu şaşkalozu bir baba şefkatiyle sahiplenip, ortağı yapmak bir tarafa, dizi boyunca yaptığı bilumum şaklabanlığa dayanabilmek gerçekten yürek isterdi. Tebrikler Bay White!
Haydi pişirelim!
Dizi boyunca beş dakikada bir “pişirdik, pişiriyoruz, pişireceğiz” diyerek aklımızı mutfağa düşürdüğü, sonuçta koskoca bir milletin ellerini gece vakti komple una ve yumurtaya bulatmayı başardığı için bile unutulmayacak bir adamdır Walter. Lakin bizden “Breaking Bad” değil, olsa olsa “Baking Dad” çıkar. 🙂
Kaderim var mı ki talihim olsun…
Üç aylık ömrü kalmış bir kanser hastasıyken Azrail’in poposuna tekme bastığı, sümsük bir kimya öğretmeninden, paraya para demeyen bir iş adamına dönüşmesine rağmen bir şeyler sürekli terstir hayatında… Bir “Ohhh!” diyerek parasının keyfini süremez, talihsizlikler bir türlü yakasını bırakmaz Walt amcamızın. Ezeli düşmanı Gus’ın kellesini uçurmadan önce saklandığı pencere pervazında bile rahmetli Aysel Gürel’e pişti olur; içimizi acıtır. Ardından Gus’ı Terminatör’e dönüştürerek “Oha!” dedirtir.
Amerikalıların Cüneyt Arkın’ı, yalnız daha kimyevisi
Bölümlerden birinde icat ettiği Falım sakızı büyüklüğünde bombayla içi düşman dolu bir binayı komple havaya uçurur. Aynı binadan saç tel.. pardon sakal teline zarar gelmeden çıkmayı başarır.
İyi, kötü, öğğğkyyyk! Çirkin!
Beş sezon boyunca onurlu bir adamın içten içe çürüyüp, iğrenç bir pislik haline gelişini izledikten sonra insan “Acaba tersi olsaydı nasıl olurdu?” diye düşünmeden edemiyor. “How about Breaking Good?” Hadi len! Siz olsaydınız izler miydiniz?
Dizide bir Türk (!) olması
Ama Walter amcamızı akıllardan çıkaramamamızın ve bağrımızın en derinliklerine basmamızın en önemli sebebi aile bireylerinden birinin has be has bir Türk evladı olmasıdır. Kim mi? Elbette kayınçosu Hank! Zira başka kimin aklı “orada” başına gelir!