Şimdi kesin “Hayırdır hocam, nereden esti petrol falan?” diyeceksiniz. Bugün ilk petrol kuyusunun açılışının 155. yıldönümü (Bazı kaynaklarda bu tarih 16 Ağustos olarak geçer ama yaygın olarak kabul gören tarih 27 Ağustos’tur). Yani Batı devletlerinin Ortadoğu ve diğer coğrafyalara, avuçlarını ovuşturarak, pis pis sırıtarak, gözbebeklerinde dolar işaretiyle bakmaya başladıkları günün yıldönümü.
Ne olmuşsa, adamın birinin “Oha, satılır ki bu!” demesiyle olmuş. Sonra dolsun cepler, gelsin ölümler, cansız bedenler. Öyle bir kapı aralamış ki bu sıvı dinozor kalıntısı yanıcı madde, belli başlı kişiler servetlerine servet katmaya başlamışlar. Dünya, doğa, kuşlar, çocuklar kimsenin umurunda olmamış. Sizi petrolün ve petrol savaşının kapkara kirli tarihiyle yüzleştirelim. Hadi buyurun…
Petrol= Petra + Oleum
Evet, bizim şu anda kullandığımı petrol sözcüğü bu iki Latince sözcükten oluşmaktadır. Petra “taş”, oleum da “yağ” anlamına gelmektedir. Bu sözcük topluluğunun İngilizce karşılığı petroleum’dur. Bileşiğinde yoğun olarak metan, etan ve propan gazları bulunur. Yeraltından çıkarılan bu kapkara sıvı hamdır yani işlenmemiştir (bunu zaten biliyorsunuz gerçi). Petrolün işlenmesiyle benzin, uçak benzini, jet yakıtı, motorin, likit petrol gazı (LPG), asfalt, gazyağı ve fuel oil elde edilmektedir.
Binlerce yıldan sızan geçmiş
19. yüzyılda kullanılmaya başlanması, yine o yüzyılda keşfedildiği anlamına gelmiyor. M.Ö. 3000’li yıllardan bu yana biliniyordu petrol ve ilk sızıntıların fark edildiği yer de -hâlâ bu sebeple savaş coğrafyası olan- Bağdat’tı. M.Ö. 4. yüzyılda da Çin’de ısıtma ve aydınlatma amacıyla kullanıldığı bilinmektedir.
İlk damıtma hastaneler için
1853 yılında Ignacy Łukasiewicz tarafından ham petrolden gazyağı (kerosen) damıtıldı. Bundan önce benzer bir işlem 1846’da Abraham Gesner tarafından yapılmıştı, ama o gazyağını kömürden damıtmayı başarmıştı. Łukasiewicz, aynı zamanda ilk gaz lambasını yapan kişidir. O dönem gaz lambası hastanelerde acil tıbbi operasyonlarda kullanılıyordu.
İlk petrol arama şirketi: Pennsylvania Rock Oil
Petrol 1850’li yıllarda farklı yöntemlerle de olsa (sızıntılardan kumaşa emdirilerek vb.) elde ediliyor ve farklı amaçlarla kullanılıyordu. Ticari amaçlı ilk petrol arama faaliyetini, George Bissel ve James Townsend’in sahibi olduğu Pennsylvania Rock Oil adlı bir şirket yürütmeye başladı.
Tuz kuyularını kirletince…
1853 yılında Pittsburgh’ta Samuel Kier tarafından kuruldu. Kier, 1840’lı yıllardan beri aileden gelme tuz kuyusu işindeydi ve petrol sızıntıları tuz kaynaklarını kirletiyordu. Kier de buna çözüm olarak petrolü atıyordu (Pennsylvania Main Line Canal’a). Bir gün tesadüfen kanaldaki bu atık sıvının yandığını gördü ve bunun iyi bir gelir kaynağı olabileceğini fark etti. Sonra da bir kimyager ile anlaşıp bu petrolü damıtmaya başladı.
Adına önce ‘Kaya Yağı’, sonra da ‘Seneca Yağı’ dediği bir madde geliştirdi ve satmaya başladı. 1848’de de yine petrolden ürettiği bir merhemi patentini de alarak tanesi 50 Cent’ten satmaya başladı. Kier kendi ürettiği yağ ile çalışan bir lamba da icat etti. (İlerleyen süreçte de Kier, Edwin Drake’in açtığı kuyudan çıkan petrolü rafinerisinde kullanmaya başladı.)
Edwin Drake ve ilk petrol kuyusu
Şirket ticari faaliyetlerini yürütürken şirket sahiplerinden Townsend, Edwin Drake ile tanışır. Bu arada şirketin hisselerinden bir kısmını satın alan Edwin Drake’e Pennsylvania’ya gidip uygun bir arazi arama görevi verilir. Drake’in, 1 Mayıs 1858’de Pennsylvania-Titusville’de başlayan petrol bulma serüveni, buhar makinesinin de devreye girmesiyle 27 Ağustos 1859’da başarıyla sonuçlanır. Bu petrol kuyusundan ilk sevkiyatlar Kier’in rafinerisine yapılır. (Not: Edwin Drake’in geliştirdiği petrol çıkarma yöntemi şirketler tarafından hâlâ kullanılmaktadır.)
İlk kullanım alanı
Ticari olarak üretilmeye başlandığı yıl (yani 1859’da) ilk olarak lamba yağı olarak kullanıma sunulmuştu. O dönemlerde lambalarda balina yağı kullanılırdı ve artık eskisi kadar çok bulunamıyordu. Petrolün devreye girmesiyle insanlar balina yağına muhtaç olmaktan kurtuldu.
1859’dan 1872’ye petrol kuyuları
Drake’in açtığı ilk kuyu o dönemlerde ancak 25-30 varil petrol çıkarabiliyordu. 1872 yılına gelindiğindeyse, açılan kuyuların da sayısına paralel olarak varil sayısı 15 bin-16 bin arasındaydı.
John. D. Rockefeller ve Standard Oil Company
ABD’nin sayılı zenginlerinden John Davison Rockefeller eksik kalamazdı, kalmadı da zaten. 1870 yılında (zaten o dönemde de fazlasıyla zengindi) Standard Oil Company ile petrol işine girdi. 1873’te de Nobel ailesi Rusya’nın Bakü bölgesinde (Azerbaycan) petrol aramaya başladı.
Edwin Drake’in hazin sonu
Edwin Drake ilk petrol kuyusunu açmış ve yepyeni bir petrol çıkarma yöntemi bulmuş olmasına rağmen bundan zengin olamadı, çünkü patent almamıştı. 1863’te yaşanan petrol spekülasyonu sonucunda bütün birikimini kaybetti. 9 Kasım 1880’de de beş parasız bir şekilde hayatını kaybetti.
Benzinci gerçeği: Royal Dutch ve Shell
Royal Dutch Petroleum adlı Hollanda kökenli şirket, 1890’lı yıllarda Endonezya’da petrol arama çalışmalarına başlamıştı. Shell ise kurucusu Marcus Samuel’in oğlu Marcus Samuel Jr. zamanında (yine 1890’lı yıllar) ise petrol ihracatına başladı. O sıralar petrol işi tamamen Rockefeller yönetimindeki Standard Oil’in elindeydi. Royal Dutch ve Shell tek başlarına bu şirketle rekabet edemiyorlardı. Birbirleriyle rekabet etmektense, Standard Oil’e karşı birleşmenin daha iyi olacağına karar verdiler ve 1903 yılında Asiatic Petroleum Company’yi kurdular. Bu ortaklık o kadar başarılı oldu ki 1907’de Royal Dutch/Shell Şirketler Grubu oluşturuldu. Bu ortaklık yüzde 60 Royal Dutch, yüzde 40 Shell olmak üzere bugün de sürmektedir.
Petrol piyasasında İngiliz egemenliği
Piyasanın liderliğini Standard Oil Company’den almak kolay olmadı. Endonezya’da petrol aramaya başlayan Royal Dutch için işler iyi gitmiyorken, şirketin kaderi eski patron Kessler’in, şirketin başına Conda Adası Şube Müdürü Henry Wilhelm Augustus Deterting’in geçmesini vasiyet etmesiyle değişti. Deterding özellikle 450 milyonluk Çin pazarında egemenliği Standard Oil’in elinden almayı kafaya koydu ve özellikle Shell ile yapılan ortaklıktan sonra, kuyuların lokasyonunu da (Çin’e yakındı bu kuyular) kullanarak bu pazarı ele geçirdi. Bu, piyasadaki Amerikan egemenliğinin sona erip İngiliz egemenliğinin başlamasıdır da aynı zamanda.
İçten yanmalı motorun keşfi (Otto çevrimi)
http://www.youtube.com/watch?v=OGj8OneMjek
Edison’un ampulü icat etmesiyle küçük bir panik yaşayan petrol piyasası (Edison ampulü buldu ama elektriğin tanrısı Tesla’dır), petrole ihtiyaç duyan 4 zamanlı içten yanmalı motorun icat edilmesiyle derin bir nefes aldı. Otomobildeki bu gelişimi kabaca şu şekilde sıralayabiliriz:
* İçinde bir piston bulunan metalik-silindir bir düzenek, fizikçi Christiaan Huygens ve asistanı Denis Papin tarafından geliştirildi. (1673)
*François Isaac de Rivaz, Volta tabancasının çalışmasından ilham alarak yaptığı bir düzenek geliştirdi. (1807)
* Mühendis Étienne Lenoir, “Gazlı ve genleşmiş havalı motor” adını verdiği iki zamanlı içten yanmalı bir motor geliştirdi. (1859)
* Yine Étienne Lenoir, ateşlemesi elektrik ile yapılan, soğutulmasında da su kullanılan ilk içten yanmalı motoru geliştirdi. Bu motor ilk olarak gazyağı ile çalışıyordu. Lenoir, gazyağı yerine petrolle çalışan bir karbüratör yaptı. (1860)
* Lenoir’nın buluşu Alphonse Beau de Rochas tarafından iyileştirildi. Emme, sıkıştırma, yanma ve egzozdan oluşan dört zamanlı motorun ortaya çıkışıdır bu. Maddi zorluklardan ötürü Rochas bunu pratiğe geçiremedi. Patent aldı ama yine aynı sebeplerden dolayı bunu koruyamadı.
* Nikolaus Otto, Beau de Rochas prensibini uygulayan ilk mühendis oldu ve bu çevrim artık “Otto Çevrimi” olarak anılmaya başlandı. (1872)
* Beau de Rochas Prensibi’ne uygun olarak çalışan ilk motor, Deutz’te çalışan Gottlieb Daimler tarafından geliştirildi. (1876)
Karl Benz ve Motorwagen
Daimler, Maybach ve Benz aynı zamanlarda aynı projeler üzerinde çalışmalarına rağmen, ürettiği motorlara patent almayı başaran ilk kişi Karl Benz olur. Benz, benzinle çalışan ve doğrudan satılmak amacıyla üretilen ilk otomobili olan Motorwagen’ı 1885’te üretti. 1896’da da Boxer tipi motoru olan ilk otomobili üreten ve bunun patentini alan da yine Karl Benz’dir.
Standard Oil’e bir darbe daha: Texaco
1901 yılında ABD’nin Teksas eyaletinde kuruldu. Bu, Standard Oil’in petrol piyasasındaki egemenliğini biraz daha sarstı. Yine aynı bölgede Sun ve Gulf şirketleri de faaliyete geçti.
Şirketlerin Ortadoğu’yu keşfi: British Petroleum
1901 yılında İran’da petrol bulundu. Bu keşif İran üstündeki İngiltere-Rusya rekabetini derinleştirdi. Rekabette BP’nin üstün gelmesiyle (o zaman adı BP değildi), özellikle 1908’den sonra İran’da bir üretim patlaması yaşandı. 1909 yılında Anglo-Persian Oil Company kuruldu.
Bir şirket daha: Unocal
Unocal 1890 yılında Kaliforniya’da kuruldu ve aynı bölgede petrol arama faaliyetlerine başladı. 1901 yılında Santa Paula’daki merkezlerini Los Angeles’a taşıdı.
Standard Oil’e ‘tekel olamazsın’ darbesi
1911 yılında Standard Oil Company, Amerikan mahkemelerince pek çok parçaya bölündü: Exxon, Chevron, Mobil, Amoco, Conoco.
Yeni piyasa: Venezuela
Petrol kaynakları keşfedilen Venezuela’ya petrol şirketlerinin ilgisi, 1900’lerin başından itibaren katlanarak arttı. Özellikle Mene Grande kasabası zengin petrol kaynakları sebebiyle şirketlerin gözbebeği konumundaydı. Başlarda Gulf Oil Corporation buradaki petrolü çıkarmaya başladı ama sonra Royal Dutch/Shell şirketi onun yerini aldı.
İngiltere’nin gözbebeği: Irak petrolleri
1918’den itibaren İngiltere Irak’taki olası petrol yataklarına gözünü dikti. Fransa’yla çatışsalar da aslan payını alan İngiltere oldu. Yapılan sondaj çalışmaları sonucunda 14 Ekim 1927’de Kerkük’te petrol bulundu.
1928’de yapılan Kızıl Hat Antlaşması (Red Line Agreement) gereği petrol arama ve çıkarma faaliyetleri İngiliz ve Amerikan firmaları arasında bölüşüldü. Yapılan antlaşma gereği, antlaşmaya dahil olan şirketler dışında hiçbir şirkete bu coğrafyada petrol arama izni verilmemiştir. Dahası, şirket çıkarlarını savunmayan, işbirliğine yanaşmayan hükümetler devrilmiştir (İran’da Muhammed Musaddık, Irak’ta Abdülkerim Kasım hükümetleri).
Bahreyn ve Suudi Arabistan petrolleri
1932’de Kırmızı Hat Antlaşması’nın taraflarından birisi olan Standard Oil Company of California (Socal) Bahreyn’de petrol buldu. Socal, 1933’te de Suudi Arabistan’da petrol arama imtiyazı elde etti ve arama çalışmalarına başladı. Daha sonra da yine kendisine bağlı California Arabian Standard Oil Company’yi kurdu. 1936’da da bu şirketin bir kısım haklarını Texaco şirketine devretti. 1938 yılından itibaren Kuveyt-Bahreyn-Suudi Arabistan üçgeninde bir petrol üretim patlaması yaşanmaya başlandı.
Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü: OPEC
İngilizce “Organization of Petroleum Exporting Countries”in baş harflerinden meydana gelen “OPEC” Eylül 1960’ta kuruldu. Öncelikli kurulma amacı ham petroldeki fiyat düşüşünü durdurmak olan OPEC Venezuela’nın teklifiyle kuruldu.
Venezuela, İran, Irak, Suudi Arabistan ve Kuveyt tarafından kurulan örgüte daha sonra sırasıyla Katar, Libya, Endonezya, Birleşik Arap Emirlikleri, Cezayir, Nijerya, Ekvador ve Gabon katıldı. Cenevre’de olan merkez 1965’te Viyana’ya taşındı. Örgütün yılda en az iki defa toplanması ve kararları oy birliği ile alması kararlaştırıldı.
Yom Kippur Savaşı ve petrol ambargosu
1973 yılında Arap Birliği’yle İsrail arasında çıkan savaştı Yom Kippur Savaşı. Savaşı İsrail kazandı ve Suudi Arabistan’la birlikte OPEC üyesi diğer ülkeler ABD ve İsrail’e destek veren diğer ülkelere petrol ambargosu uygulamaya başladı.
Bunun sonucu olarak petrol fiyatları inanılmaz bir şekilde arttı, piyasalar çöktü. Bu kriz, 1929 Ekonomik Buhranı’ndan bu yana yaşanan en büyük kriz olarak tanımlandı. Ambargo Mart 1974’e kadar devam etti. Tabii bu ambargo uzun vadede OPEC ülkelerine zarar verdi, çünkü ambargodan sonra alternatif enerji arayışı arttı, özellikle Avrupa’da küçük motorlu araçlar üretilmeye başlandı, ABD otomobil üreticileri (GM, Ford, Chrysler) küçük motorlu araç üretmekte geç kaldı ve Japon otomobil devleri Amerika küçük otomobil piyasasını ele geçirdi.
Bazı OPEC üyesi ülkeler hazırlıksız yakalandıkları bu durumdan dolayı (petrol girdilerinin azalmasından dolayı) krize girdi.
Diğer petrol krizleri
* İran’da 1979’da iktidar el değiştirince dünya yeni bir petrol kriziyle karşı karşıya kaldı. İran’da gerçekleşen devrim Basra Körfezi’nden petrol sevkiyatında aksamalara neden oldu.
* 1980 yılında yaşanan İran-Irak Savaşı da bir petrol krizine sebep oldu. İki ülke de birbirlerinin petrol tesislerini vurduğu için üretim düştü, dolayısıyla da petrol fiyatları yükseldi. Irak, savaş sırasında aldığı borçları ödeyemeyip krize girince, Kuveyt’teki petrol kuyularına göz dikti ve Kuveyt’e saldırdı.
* 1990 yılında da Irak’ın Kuveyt’i işgali petrol üretiminde ve sevkiyatta aksaklıklara yol açtı ve bir başka krize neden oldu.
Seven Sisters (Yedi Kız Kardeş)
Dünyanın ileri gelen petrol şirketlerine takılan lakaptır. 1970’li yıllarda şirketler şunlardı:
1. Standard Oil of New Jersey (Exxonmobil), ABD
2. Royal Dutch Shell, Hollanda / İngiltere
3. British Petroleum, İngiltere
4. Standard Oil of New York, ABD
5. Standard Oil of California (Chevron), ABD
6. Gulf Oil (Chevron ve BP arasında 1985’te paylaşıldı), ABD
7. Texaco (Şu anda Chevron bünyesinde), ABD
New Seven Sisters (Yeni Yedi Kız Kardeş)
Yıllar içinde gerek iflaslar, gerekse de şirket birleşmeleri sonucu yeni ‘yedi kız kardeş’ler oluştu tabii:
1. Saudi Aramco, Suudi Arabistan
2. JSC Gazprom, Rusya
3. CNPC, Çin
4. NIOC, İran
5. PDVSA, Venezuela
6. Petrobras, Brezilya
7. Petronas, Malezya
Deepwater Horizon Felaketi
İnsanoğlunun gördüğü en büyük petrol felaketlerinden biri olan bu felaketi ayrı başlıktan anmadan geçmeyelim. 20 Nisan 2010 tarihinde Meksika Körfezi’nde petrol platformunda meydana gelen patlamada 11 işçi öldü, 17 işçi de yaralandı.
Platformdan sızan petrolün günde 840.000 ile 4.400.000 litre arasında olduğu biliniyordu. BP şirketi bu kazadan dolayı 7,8 milyar dolar tazminat ödemeye mahkûm edildi. Şaşırmayın, kazandığının yanında devede kulak kalır!
Fosil yakıtlarla başka canlıları fosile çevirmek
Sözünü ettiğimiz şey petrol bulundu bulunalı yaşanan doğa felaketleri, petrol şirketlerinin ve onların aç gözlülüklerinin doğayı maruz bıraktığı kirlilik. Kısaca yazalım dedik buyrunuz okuyunuz:
* 1967 – 120 bin ton ham petrol taşıyan Torrey Canyon tankeri, İngiltere’de karaya oturdu. Sonuç: 120 bin tona yakın ham petrol denize döküldü, 15 bin deniz kuşu öldü.
* 1979 – Haydarpaşa önlerinde Romen Independenta isimli tanker Yunan Evriali isimli tankerle çarpıştı. Sonuç: 95 bin ton petrol denize döküldü, 43 denizci hayatını kaybetti.
* 1989 – Exxon Valdez petrol tankeri Prens William Koyu’nda kayalıklara çarptı. Sonuç: Milyonlarca canlı öldü, 40,9 milyon litre petrol denize döküldü.
* 1978 – Amoco Cadiz tankeri Fransa’nın Bretonya bölgesinde battı. Sonuç: 261,2 milyon litre petrol denize döküldü.
* 1991 – Körfez Savaşı’nda Irak, Kuveyt’in petrol tesislerini vurdu. Sonuç: Tarihin en büyük petrol sızıntısı gerçekleşti, 1 milyar 968 milyon litre petrol denizle “buluştu”.
* 1978 – Meksika’da bulunan Ixtoc keşif kuyusu patladı. Sonuç: 530 milyon litre petrol canlıların ölümüne sebep oldu.
* 1979 – Yunan petrol tankeri Ege Denizi’nde oluşan fırtınada başka bir gemiyle çarpıştı. Sonuç: 340,7 milyon litre petrol…
* 1983 – Castillo de Bellver adlı tanker kıyı açıklarında battı (Güney Afrika). Sonuç: 299 milyon litre ham petrol…
* 1983 – İran’da bir tanker petrol sondaj kulesine çarparak kuleyi batırdı. Sonuç: 302,8 milyon litre ham petrol…
* 1994 – 100 bin ton petrol taşıyan Kıbrıs Rum Kesimi’ne ait Nassia adlı tanker, bir kuru yük gemisiyle İstanbul boğazında çarpıştı. Sonuç: Çıkan yangında 30 kişi öldü, denize 20 bin ton petrol döküldü, Nassia infilak etti. Tankerin günlerce yanması İstanbul’u ciddi anlamda tehdit etti.
* 1999 – Erika adlı tanker Fransa’nın Bretonya kıyılarında battı. Sonuç: On binlerce ton fuel oil Fransa’nın yaşadığı en büyük çevre kirliliğine sebep oldu.
* 2002 – Prestige adlı tanker Finisterre Burnu açıklarında yakıt sızdırmaya başladı. Sonuç: 77 bin ton ham petrol sulara karıştı.
Bonus 1: There Will Be Blood
Daniel Day Lewis’in oynadığı değil döktürdüğü bu film bir petrol avcısının açgözlülüğünü ve servetine servet katmasını anlatıyor.
Bonus 2: Syriana
Benzer bir konuyu ele alan başka bir film bu da.
Bonus 3: Daniel Yergin – Petrol
Daniel Yergin’in, petrol-para-güç ilişkisine değindiği, insanı fena halde uyandıran kitabı.
Bonus 4: Ajda Pekkan – Petrol
Bonus 5: Petroleo
http://www.youtube.com/watch?v=c80YrPIAONE&index=7&list=UUhAd5_sZs55gFk1fUDRc7ag