Dünyanın kesinlikle en iyi askerlik anısıyla karşı karşıyayız. Hem gerçek hem de sevgi dolu bir hikaye. “Komutan beni o kadar çok severdi ki kızına alıp, karargahı üstüme yapacaktı” tarzı uydurmalardan biri değil yani. Üstelik II. Dünya Savaşı’nda ve çatışma ortamında geçiyor. Şu dünyada bir kere yaşanabilecek tarzda bir olay. Onbaşı Ayı Wojtek ile tanışmaya hazır mısınız?
İranlı bir ayıcığın Polonyalı bir askeri birlikle Ortadoğu’da karşılaşma ihtimali…
Savaşın mantıksızlığı böylesine inanılmaz hikayelerin doğmasına da sebep oluyor. Polonya’nın İran’da ne işi var sorusu biraz Avustralyalıların Çanakkale’de ne işi var sorusuna benziyor. Almanya, İngiltere, Sovyetler gibi dünya savaşlarının etkin ülkeleri yüzünden en alakasız toplumlar bilmedikleri topraklarda karşı karıya gelmişler. Bu seferki karşılaşmanın bir tarafındaysa bir ayı kardeş var.
Zavallı Polonya zamanında hem Almanya hem de Rusya tarafından işgale uğrar
Naziler sonradan Büyük Almanya hayaliyle Sovyetlere de saldırır. Sovyetler işgal zamanında Polonya’dan topladıkları savaş esirleri ve mültecileri Rus topraklarındaki çalışma kamplarına getirmiştir. Dünya Savaşı’nın kanlı cepheleri açılmaya başlarken bu sırada hiçbir şeyden habersiz bir ayıcık İran’da annesiyle dolaşmaktadır.
Kader ağlarını örüyor ve savaşın en dokunaklı öykülerinden biri başlıyor
1939 yılında Kızıl Ordu’nun esir aldığı Polonyalı askerler
Rusya’da o dönem binlerce Polonyalı esir vardır. Almanya kudurup her yana saldırmaya başlayınca Sovyetler Polonyalı savaş esirleri ve mültecileri serbest bırakmak durumunda kalır. 300.000 Polonyalı, İngiliz kontrolündeki İran topraklarına doğru göçe başlar. Bunların arasında oluşturulan savaş birlikleri İngiliz ana komutasına girecek ve İran’dan İtalya’ya kadar olan bir bölgede Nazilere karşı savaşacaklardır.
İşte bu göç esnasında Irena Bokiewicz adlı Polonyalı bir kadın İran’ın sarp Elbruz Dağlarını geçmektedir
Irena, Hamadan şehri yakınlarında bir çocuğun yanında minik yavru bir ayıcık görür. Zavallı ayının annesi vurulmuştur. Çocuk, ayıyı biraz yiyecek karşılığında Irena’ya verir. Irene bir süre zaman geçirdiği yavru ayıyı İran – Filistin hattında konuşlanmış Polonya 22. Topçu Birliğine götürür. Savaş ortamında böylesine şirin bir yaratıkla karşılaşan askerler ayıcığı adeta evlat edinirler.
Adına Wojtek koyalım
Wojtek (Voytek) slav kökenli bir isimdir. Anlamı güler yüzlü savaşçıdır. Askerler yutma problemi olan Voytek’i boş votka şişelerinde doldurdukları sütle beslerler. Zamanla kahvaltılık reçeller, bal ve meyveler de diyete eklenir. Tüm birliğin sevgilisi olan Voytek bir senenin sonunda inanılmaz büyümüş tam tabiriyle ayı gibi olmuştur.
Askerlik başka türlü çekilmiyor
Polonya’dan esir alınan ve işgal altındaki ülkelerinden binlerce kilometre ötedeki Rus çalışma kampı Gulaglara götürülen askerler savaşın ağır koşullarında bir anlaşma sonucu serbest kalarak İran – Filistin hattına konuşlanırlar. Düşünün ki yazması bile satırlar süren bu süreç savaş ortamında insanların tüm hayatı haline gelir. Askerler kendileri gibi kadersiz Voytek ile karşılaşınca sıkıcı hayatlarına yeni bir arkadaş girer.
Sıcak Filistin topraklarında başka çare yok
Voytek de durumdan pek memnunmuş hani. Dağlarda yalnız başına muhtemelen ölüp gidecekken bir anda koca birliğin gözdesi olmuş. Askerler onu o kadar çok seviyormuş ki savaş zamanında en değerli şeyleri olan sigara ve içkilerini onunla paylaşıyorlarmış. Hatta Voytek kısa sürede sıkı bir birasever olmuş. Yanında sigara da ‘çiğniyormuş.’ Bildiğiniz asker olmuş koca oğlan.
Kariyer basamaklarını pençelemeye başlaması ve “zorunlu” onbaşılık süreci
Polonya birliği içinde bir sıkıntı yoktur ancak 22. birlik bir süre sonra İngiliz kuvvetleriyle birleşmek zorunda kalacaktır. İngilizler birlik içinde muhtemelen bir ayıyı kabul etmeyeceklerdir. Böylece 22. Polonya Topçu Birliği Voytek için çözümler düşünmeye başlar; çünkü kimse ondan ayrılmak istememektedir.
Almanya her cephede sıkı mücadele etmektedir ama Polonya da talimlerini çok sağlam yapar
Müttefik kuvvetler Güney Avrupa’da savaşın en kanlı çatışmalarından biri için askerleri cepheye sevk etmeye hazırlanmaktadır. 22. Topçu Birliği İngilizlerle İtalya’da buluşmak zorundadır. Bu ciddi süreç öncesi Onbaşı Voytek’in İngiliz birliğiyle karşılaşma anınını Archibald Brown adlı İngiliz askerinden dinleyelim.
İran dağlarından İngiliz Mareşalin komutasına
İskenderiye’den İtalya’ya giden gemiye biniş
Archibald Brown, iki Dünya Savaşında da görev alan ünlü Mareşal Bernard Montgomery’nin postasıdır. Mısır – İskenderiye üzerinden gelen gemideki Polonya birliğini Napoli Limanı’nda karşılama görevi onundur. Brown anlatıyor: 1944 Şubat Ayı ortalarıydı. Alman ve İtalyanlara karşı Roma’da çarpışacak birlikleri topluyorduk. İskenderiye’den gelen askerler Napoli Limanı’na inerken elimdeki listeden yoklama yapıyordum.
Elimdeki listeye göre sadece bir asker eksik gözüküyordu. Onbaşı Wojtek adında biri. Firar etti diye düşünerek adını bir iki sefer tekrarladım. Sonra Polonyalı askerlerden biri o İngilizce bilmez, sadece Polonyaca ve Farsça anlar dedi… Ve gemiden dev bir ayı çıktı. Birliğin ne popüler askeriymiş. Adı Onbaşı Wojtek!
II. Dünya Savaşı’nın en kanlı çatışmalarından biri olan Monte Cassino cephesinde kahraman bir Onbaşı
Her türlü araç – ekipmana girip çıkma izni
Aslında Voytek’in Elbruz Dağlarından Avrupa kıtasına gelebilmesi dahi askerlerin onu ne kadar çok sevdiklerinin bir kanıtı. İskenderiye limanından gemiye binerken ilk sorunlar çıkmaya başlamış. Yetkililer geminin sadece askerler için olduğunu, bu yüzden haliyle ayıyı içeri alamayacaklarını söylemişler.
Polonyalılar “ona öyle ayı falan demeyin namluyu ağzınıza veririz” diye çıkışmışlar. Hemen Kahire’deki komutanlar devreye sokulmuş ve birliğin bir üyesi olduğuna dair ilk belge hazırlanmış. Onbaşı Voytek’in bu yüzden maaş kağıtları bile var.
Peki tertipleri onun için neler söylüyor
2011 yılında “Savaşa katılan Ayı – Wojtek” adlı BBC belgeseline konuşan Polonya birliğinden Wojciech Narebski anlatıyor: İşgale uğramış ülkelerinde esir düşmüş askerlerden bahsediyoruz. Ülkelerini kaybettikleri yetmemiş bir de Rusların ölümcül çalışma kamplarında tutulmuşlar. Sonra yine savaşa katılmak zorunda kalmışlar. Yıllardır ailelerini, çocuklarını görmemişler. Neredeler bilmiyorlar, savaş ne zaman bitecek belli değil. Voytek o dönemde bizim için yaşama sevinci demekti. Askerlerin moral ihtiyacını tüm şirinliğiyle o karşılıyordu.
Wojciech Narebski aynı zamanda birlikte onunla ilk karşılaşan askerdir
Birliğe ilk katıldığı günlerden
Minik ayı birliğe geldiğinde er Wojciech Narebski henüz 17 yaşındadır. Ona kendi isminden esinlenerek Voytek adı konulur. İtalya’ya gidene kadar er Wojciech Narebski ve ayı Voytek hiç ayrılmazlar. Nisan 1945 yılında Narebski, Bolonya çarpışmalarına katılmak zorundadır. İkili birbirlerini son olarak İtalya’da görür. Vedalaşmadan sonra yolları ilerde başka bir şekilde de olsa yine kesişecektir.
Polonya birliğinden Augustyn Karolewski anlatıyor
Bir ayıya nasıl bakılacağını bilmediğimiz için ona bir köpekmiş gibi davranıyorduk. Bira şişesini bir insan gibi tutabiliyordu. Bir şişe birayı rahatlıkla içerdi. Onun için bir şişe hiçbir şey demekti.
Kahraman Voytek ve birliğin değişen arması
II. Dünya Savaşı’nın kritik mevzilerinden biri de Roma yakınlarındaki Monte Cassino tepesiydi demiştik. Roma’ya ulaşan bir yolu da kontrol edebilen konumuyla bu tepenin alınması çok önemlidir.
Alman birlikleri bu tepede inanılmaz mücadele ederek savaş tarihine geçerler. Müttefikler özellikle Polonya kuvvetleriyle birlikte saldırırlar. 22. Birlik ağır kayıplar verir. Voytek’de cephededir. Cephe gerisinden mevzilere Howitzer mermisi taşıdığına yemin eden onlarca asker vardır. Bu olay o günlerden buyana anlatılır durur. Howitzer bugün bile kullanılan bir top cinsidir. Birliğin arması artık Howitzer mermisi taşıyan Voytek ile değiştirilir.
Savaş sonrası yeni vatan
II. Dünya Savaşı sonunda biter. Polonya, Sovyetler Birliği kontrolündedir. Savaştan sonra askerlerin çoğu Sovyetler kontrolünde bir polis devletine dönmeyi reddederler. 3000 kadar Polonyalı asker Voytek’le birlikte İskoçya’da terhis olur.
Polonya hükümeti Voytek’i geri ister ancak askerler buna karşı çıkar. Kahraman Onbaşı Voytek’in İskoçya’da kalmasına karar verilir ve 1947 yılında Edinburgh Hayvanat Bahçesi’ne konulur. Polonya’ya dönen askerlerin kaderi de farklı olmaz. Bir çoğu Sovyetler tarafından yine hapishaneye atılır. Onca maceradan sonra Voytek’in de askerlerin de demir parmaklıklar ardına düşmesi kaderin cilvesi falan değil düpedüz adiliğidir.
Onu asla yalnız bırakmazlar
Voytek artık ünlüdür. Hayvanat bahçesi onu ziyaret edenlerle dolar taşar. İskoçya’da kalmayı tercih eden Polonya askerleri sürekli ziyarete gelmektedirler. Voytek Polonyaca bir konuşma duyduğu anda hemen o tarafa yönelmektedir. Askerler eski günlerde oluğu gibi ona vermek için yanlarında fazladan sigara getirmektedirler.
Yaşamının son günleri
İskoçya – Polonya dayanışma derneği Ayı Voytek’i hiç yalnız bırakmaz. 1963 yılında bir Aralık günü Onbaşı Voytek 22 yaşında hayata gözlerini yumar. İran dağlarında başlayan hayat İskoçya’da son bulur. Ayı Onbaşı Voytek bu süre zarfında Asya, Afrika ve Avrupa dahil 3 kıtadan geçer. Onlarca ülkenin toprağında iz bırakır ve dünyanın en büyük savaşının en kanlı cephelerinden birinde savaşır. Minik bir ayıcık olarak birliğe katılan Voytek hayata gözlerini yumduğunda 230 kilo ve 1.80 metre boyundadır.
Onu hiç unutmadılar
Onu birlikte ilk karşılayan asker olan ve Bolonya savaşına katılmak üzere ondan ayrıldıktan sonra Voytek’i bir daha göremeyen Wojciech Narebski dostunun heykelini ziyaret ediyor
Bugün Voytek anısına dikilen heykeller sevenleri ve hayatta kalan tertipleri tarafından hâlâ ziyaret ediliyor. Polonya’da, Londra İmparatorluk Savaş Müzesi ve Kanada Savaş Müzesi’nde Voytek’in heykelleri ve anma bölümleri bulunuyor. 2013 yılında da Edinburgh’ta Voytek anısına 200.000 £ değerinde bir heykelin açılışı yapıldı.
Hayatın içinde bir kahraman ve anısı yaşatılıyor
Birayı sevdiği için onu adına üretilen bir hatıra serisi bulunuyor. Slogan bulmakta hiç zorlanmamışlar. Güçlü, sadık ve cesur.
Heykelinin açılışı basında da yer aldı
Edinburgh onu çok seviyor. Tıpkı Polonya, İtalya, Kanada, İngiltere ve dünyanın farklı yerlerine dağılmış silah arkadaşları gibi. II. Dünya Savaşı insanoğlunun en büyük katliamı ve şimdilik son büyük savaşı. O vahşetten geriye kalan en dokunaklı sadakat öykülerinden biri de kuşkusuz Ayı Onbaşı Voytek’in İran’dan İskoçya’ya uzanan hayatı.
Bu yazıyı hazırlarken faydalandığımız kaynaklar: BBC | Economist | Spiegel | Daily mail