Tatil planları ile birlikte yurtdışına açılma vakti çoktan gelmişti. Rotamızı ilk olarak Orta Avrupa’nın en gözde şehirlerinden Prag’a çevirdik.
Biz masallar şehri Prag’ta görmeden dönmeyin dediğimiz 16 yeri listeledik. Siz masallar şehri yerine, Avrupa’nın gotik kraliçesi, göz bebeği, kuleler şehri ya da daha bir çok benzetme kullanabilirsiniz.
Kafka Müzesi
Bir kere herkes bilir ki Prag’a gitmeden önce Kafka’yı silip süpürmek, en azından 3 kitabını falan okumak gerekir. Prag’ta da ilk yapılması gereken bu müzeye gitmektir. Kafka Müzesi, aslında müzeden öte bir yerdir. Labirenti andıran bu mekanın karanlık ortamında, kullanılan müziklerle, Kafka’nın kendi el çizimleriyle ve videolarıyla kendinizi büyük yazarın romanlarında bulacaksınız. Daha başka neler var diye sorarsanız; Kafka’nın el yazıları, kardeşine babasına yazdığı mektuplar, takıldığı entelektüel insanlar, gittiği kafeler, aşkları, fotoğraflar, enstalasyon…
Müzenin bahçesindeki heykelden de söz etmeden geçemeyeceğim. Doğu ve batıyı simgeleyen iki heykel hareket halindeyken işemektedirler. Müzeden çok bu heykeller ilgi çekiyor desek yanlış olmaz.
Petrin Tepesi
Bu tepe “Prag sana bir de yukarıdan baktım” demek için ideal bir yer. İster bu tepeye terler içinde yürüyerek çıkar, ister rahat rahat sıraya girer ve fünikülere binersiniz.
Çıktığınızda ise barok gül bahçelerinde dinlenebilir, kimse önünüzü kapamadan rahat rahat fotoğraf çekilebilir, kuleler şehri Prag manzarasında iç geçirebilirsiniz. Daha da yüksek olsun bizim olsun derseniz, Eyfel Kulesi’ni andıran demir yığınına çıkabilirsiniz. Ardından gelecek cümleleri ise sıralayalım “Neden bu şehirde okumadım?”, “Bir yıl burada yaşasam ne olur ki hayatta çok ucuz zaten”, “İşi bırakıp buraya mı yerleşsem?”, “Dönmek istemiyorum”… Gerçekten hayranlık uyandıran bir şehir, offfff of!
Karel Zeman Müzesi
Karel Zeman, 1910-1989 yılları arasında yaşamış Çek bir yönetmen. Animasyon ile gerçek oyunculuğu harmanlamasıyla meşhur. Sinemayla ilgilenenlerin kesinlikle çok ilgisini çekecek. Müzede yönetmenin hayat hikâyesinden çok, filmlerindeki efektleri nasıl kullandığını, filmlerinde yer alan kıyafetleri, maketlerle yapılmış dekorları ve meşhur film sahneleri yer alıyor.
Seks Müzesi
Hemen Astronomik Saat Kulesi’nin karşısındaki daracık sokağında yer alan bu müzeyi önünde oluşan kalabalıktan hemen fark edeceksiniz. Çünkü herkes “sekse müsait” olduğunuzu ölçen bir seks koltuğuna oturmak için sırada bekliyor. Poponuzun altında belli kıpırdanmalar olduktan sonra koltuk yanıt veriyor; Warm, frozen, burning vs. Sonra başlıyor kıkırdamalar, kahkahalar. Müzenin içine girince de yaratıcılığın sınırlarını zorlamış seks oyuncakları ile karşılaşıyorsunuz.
Makara
Aslında orijinal ismi makara değil ama biz onu Kuzey-Güney dizinden tanıdık. Caanıım yakışıklı Kuzey’imiz makara ile herkese “Nasıl başarılı bir girişimci olunur” onu gösterdi. Trdelnik isimli geleneksel hamurlu tatlıyı yemeye doyamayacaksınız. Sıcak hamurun tarçınlı, tatlı bir o kadar da tuzlu tadı sizi mest edecek o yüzden yemeden dönmeyin. Kış ayında ya da sonbaharda orada olacaksanız bunun yanında sıcak şarap süper gidiyor; bi deneyin.
Kampa Adası’nda piknik
Yok ben turistik yerlere gitmem, müzeydi kuleydi hiç ilgilenmem az da olsa Prag’ın yerlisi gibi hissetmek istiyorum derseniz, Vltava Nehri üzerindeki bu adada piknik yapmanızı tavsiye ederiz. On numara Charles Köprüsü ve eski şehir manzarası eşliğinde piknik yapmak görülmüş duyulmuş şey değil!
Altın Yol
Prag Kalesi’nin hemen arka tarafında kalan bu sokak bitişik rengarenk kulübelerle sıralı. Sanırsın Wes Anderson gelmiş buraya bir el atmış. Bu sokağı asıl önemli kılan şey ise Franz Kafka’nın da bir süre 22 no’lu evde yaşamış olması.
Mucha Müzesi
Prag denilince akla hemen nedense onun adı gelir; Mucha, Çek ressam. Kaldığınız otelde, yürüdüğünüz sokakta mutlaka onun resimleri ile karşılaşırsınız. Bu yüzden Mucha’yı bölük pörçük görmeyin diye bu müzeyi ziyaret edin.
Ressamın yağlıboya resimlerini, karakalem çizimlerini, pastel çalışmalarını, afişlerini, taş baskılarını, fotoğraflarını ve kişisel eşyalarını burada görebilirsiniz.
Dünyanın en dar sokağı
Burayı görmeniz pek mühim değil zaten gördükten sonra hayatınızda hiçbir şey değişmeyecek; ama burası “dünyanın en dar ışıklı sokağı” olmakla tescillenmiş. İki kişi yan yana bu sokakta yürüyemez, bu yüzden sokağa birisi girdiğinde öbür uçtaki kırmızı ışık yanıyor ve karşı taraf beklemeye başlıyor. Kafka Müzesi’ne de çok yakın olduğu için oraya giderken buraya da şöyle bir göz atın.
Absinthe
Hep hikâyeler anlatılır; Van Gogh kulağını absinthe yüzünden kesmiş, üçüncü shot’ınızda hiçbir şey hatırlamazsınız vs. İçtikten sonra göreceğiniz halüsinasyonlar da cabası. O yüzden bu sert yakıcı içkiye aynı zamanda “Yeşil Peri” de deniyor. Biz uyaralım da iki shot’tan sonrasını denemeyin, tatilinizi riske atmayın!
Parizska Caddesi
Paris Caddesi denilen bu sokak bir nevi Nişantaşı. Dior, Gucci, Hermes, Burberry, Rolex gibi büyük markaların bulunduğu caddenin her yerinden zenginlik fışkırıyor. Markaların vitrinleri bir wow değil ama burada içeceğiniz bir kahve size iyi gelebilir. Caddenin sonunda bulunan Yahudi mahallelerini gezerek, dünyanın en eski sinagoglarından Old-New Synagogue’u (Stranova Synagogue 13. yy.) görebilirsiniz.
Not: Cadde üzerinde olmasa da caddeye çok yakın bir yerde yemek isterseniz KAFKA Snob Food’u tercih edin deriz. Mekanın tüm detaylarına bayılmanın yanında portakal soslu tavukları bir harika!
Kaja Saudek’in Çizgi Roman Müzesi
Eğer biraz çizgi romana ilginiz varsa ya da illüstratör olmaya niyetliyseniz yeni şehir tarafında kalan bu müzeye gidin. Müzenin altında duvarları çizgi romanlardan sahneler barındıran bir bar var. Gayet mütevazı olan bu müzede Çek çizer Kaja Saudek’in birbirinden radikal çizgilerini göreceksiniz.
Kitchen The Address
Burası eski şehirden biraz uzak ama yürüme mesafesiyle 10 dk. İçinde japon yemekleri mevcut. Prag’ta Japon yemekleri de neyin nesi diyenleriniz olacaktır; tabii çok doğal ama mekanın tasarımı ve merkezi konumu hemen dikkatinizi çekecektir. Hatta bir an durup bunun aynısından Karaköy’de yapmanın ne kadar mantıklı olacağını düşüneceksiniz. Kitchen The Address, Çizgi Roman Müzesi’nin yanında. Müzeden çıkıp burada ahtapotlu siyah noodle yiyebilir ya da bir kahve molası verebilirsiniz.
Dans Eden Ev
Gelelim biraz da modern Prag’a. Yok efendim en eski sinagoglarmış, kalelermiş, old town’mış bunları geçiniz derseniz, Dans Eden Ev’e bir gidin deriz. Aklınıza Amsterdam’daki kazıklar üzerine kurulmuş ve zamanla onların eğilmesiyle ortaya çıkan yamuk evler gelmesin. Buradaki binayı bilerek yamuk yapmışlar. Bina, Fred Astaire ve Ginger Rogers’a adandığı ve dans eden iki partneri sembolize ettiği için “Fred and Ginger” olarak adlandırılıyor.
Ayrıca burayı bazıları nazlı iki sevgiliye, bazıları da ayakta duramayan sarhoşa benzetiyor.
Bira Bahçeleri
Bildiğiniz üzre Çek biraları pek bir meşhurdur. Prag, gece hayatı ve bira üçlüsü birleşince ortaya çok güzel bira bahçeleri çıkıyor. Riegrovy Sady Beer Garden ve Letna Beer Garden bunlardan en ünlüleri. Yapacağınız müze ve şehir gezilerinde akşamüzeri buralara uğramanızda yarar var. Rengârenk ışıklar altında, uzun ahşap masalarda serinlemek paha biçilmez.
Karlovy Vary
Prag’a kadar gelmişken 2 saatlik yolu çekip bu şehre gitmenizde fayda var. İnsanlar buraya genelde şifa ve huzur bulmak için geliyorlar. Öyle birkaç gün kalmanıza da gereke yok, Karlovy Vary çok küçük bir şehir, bir gününüzü verseniz yeter. Karşılıklı rengarenk binalar, ortasından geçen nehir, binaların arkasındaki ormanlar, o huzuru bulmanıza yetecek. İsterseniz yürümeyip faytona da binebilirsiniz. Kaplıcalar şehri de olduğu için insanlar buraya tedavi amaçlı geliyor. Dişlerinizi sarartacak kadar kükürt barındıran suyunun birçok hastalığa iyi geldiği söyleniyor. Ama gidecekseniz bizce Temmuz ayının ilk haftası gidin; çünkü burada yapılan “Karlovy Vary Uluslararası Film Festivali” birçok Hollywood yıldızına ev sahipliği yapıyor. Bu yüzden onlarla karşılaşma ve yolda yürürken “Braaaadddd what are you doing here?” deme olasılığınız çok yüksek.
Bonus: Listede olmasa bile illa ki yapılması gerekenler
Prag Kalesi önünde dehşete düşün, Charles Köprüsü’nde yürüyün, çok iyi bir mekân olmasa da akşam üzeri köprünün hemen yanındaki Lavka’da oturup manzaraya dalın. Astronomik Saat Kulesi önünde fotoğraf çektirin, sonra bu kuleye çıkın ve old town’a yukarıdan bakın. Meydanda birbirinden tatlı amcalar caz yapıyor olacaktır, birkaç dakikanızı verip dinleyin ve son olarak Prag’ta kaybolmak için çaba harcayın.